Didem MENTEŞ
Girne’deki ‘yasa dışı kürtaj’ davasıyla ilgili bu kez de 34 haftalık bebek ve 6 fetüse ilk otopsiyi yapan Lefkoşa Devlet Hastanesi Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz konuştu:
“Bebeğin iç organlarında propofol bulundu.(Anestezide kullanılan bir ilaçtır) Bu ilaç bir bebeğin iç organlarında bulundu. Ya bebeğe bizzat dıştan bu madde enjekte edildi ya da doğum ve sezaryen sırasında anneye verilen ilaç bebeğe geçti. Bu topraktan ya da bulunduğu çevreden geçecek bir madde değil. Ancak raporumda bebeğin ölüm nedeni yoktur. Canlı olup olmadığı konusunda bir tespitim yoktur”
Tanık baygınlık geçirdi
Bu arada dünkü duruşma sırasında bir tanık bayıldı, tanığa ilk müdahaleyi sanık olan doktorlar yaptı. Ada Hospital’de tüp bebek hemşiresi olarak çalışan H.K, mahkemede bildiklerini anlattığı sırada aniden fenalaştı, olayı ilk fark eden ve duruşmaya ara verilmesiyle tanığa müdahale eden isim Dr. Fahri Karagözlü oldu.
Bir süredir tanıkların dinlenmesiyle devam eden ve zaman zaman gergin dakikaların yaşanan fetüs davasında dün İddia Makamı 4 tanık daha mahkemeye dinletti.
Taraflar hazır bulundu
Sanıklar Mehmet Ali Tunçbilek, Verda Özkent Tunçbilek, Ayşegül İşbilen, Taner Okburan, Fahri Karagözlü ve Rasiha Serdaroğlu dün yeniden Girne Ağır Ceza Mahkemesi huzuruna çıkarıldı.
Başkan Fatma Şenol, üye yargıç Murat Soytaç ve üye Yargıç Seran Bensen huzurundaki davada, Başsavcılık adına İddia Makamı’nda Kıdemli Savcı Erdinç Akyener, sanıklar ve sanıkların avukatları mahkemede hazır bulundu. Sanık Mehmet Ali Tunçbilek’i Avukat Serhan Çınar, sanık Verda Tunçbilek’i Avukat Mustafa Şener, sanık Taner Okburan ile Ayşegül İşbilen’i Avukat Emre Kadri, sanık Fahri Karagözlü’yü Avukat Güneş Menteş ve sanık Rasiha Serdaroğlu’nu Avukat Tahir Seroydaş ve Ömer Başay temsil etti.
--------------------
Dr. Deniz: “Ölüm nedenlerine dair bir tespitim yok”
İddia Makamı tarafından davanın 11’inci tanığı 34 haftalık bebek ve 6 fetüse ilk otopsiyi yapan, Lefkoşa Devlet Hastanesi Adli Tıp Uzmanı Dr. İdris Deniz’i dinletti. Deniz, yaptığı müdahaleyle ilgili hazırladığı raporu mahkemeye emare olarak, raporun içeriğini okudu. Deniz, şunları aktardı: “1 numaralı fetüs; 23 cm uzunluğunda, 20- 21 haftalık olabileceği, 2 numaralı fetüs; organları tamamen kaybolmuş, kemikler içinde 18-19 haftalık olabileceği, 4 numaralı fetüs; 4 parça halinde kemik, 5 numaralı fetüs; tamamen yumuşak organları kaybolmuş, kemiklerden oluşan 26 mm boyunda, 17- 18 haftalık olabileceği, 7 numaralı fetüs; 1.962 gram, 44 cm boyunda, 6.5 cm uzunluğunda ayak tabanı, cinsiyeti kız bebe, göbek kordonu bağlanmamış, 34 haftalık ve üzerinde, 8 numaralı fetüs; kemik halinde, çürme nedeniyle cinsiyeti tespit edilememiş, 23 cm uzunluğunda, 20- 21 haftalık olabileceği tespit edildi”
“Propofol bulundu ancak…”
İdris Deniz, Kimya Laboratuarı’nda yapılan incelemelerde potasyum bulunduğu kaydı olduğunu, ancak bilimsel bir katkı koyulmadığını aktardı. Raporda, bebeğin iç organında propofol bulunduğunu aktaran Deniz, bu ilacın genel anestezide kullanılan bir ilaç olduğunu belirtti. Deniz, propofol ilacının bir bebeğin iç organlarında bulunmasının ya bebeğe bizzat dıştan bu maddenin enjekte edildiği ya da doğum ve sezaryen sırasında anneye verilen ilacın bebeğe geçtiğini, bunun topraktan ya da bulunduğu çevreden geçecek bir madde olmadığını açıkladı.
Deniz, propofolun iç organlarda bulunmasının anneye müdahale yapılarak, canlı olduğu ve dolaşımın yeterli olduğunu gösterdiğini, göbek bağıyla kan dolaşımına karıştığı ve iç organlara ulaştığını belirtti. Bebek canlı değilse eğer bu ilacın yakın temasla geçecek türden olamadığını, iç organlarına tespit ediliyorsa, bu çocuğun kan dolaşımının normal olduğu ve iç organların ulaştığını gösterdiğini kaydetti.
“Bebeğin canlı olup olmadığına dair tespitim yok”
İdris Deniz, daha sonra avukatların sorularını yanıtladı. Avukat Emre Kadri’nin sorusuna hitaben, kendi raporunda fetüslerin ve bebeğin ölüm nedenlerinin belli olmadığını söyledi. Fetüslerin canlı olup olmadığı konusunda da bir tespiti olmadığını vurgulayan Dr. Deniz, bu bebeklerin nerede ne şekilde öldüklerine dair tespit edilen bir sonuç olmadığını açıkladı. 34 haftalık bebeğin Down sendromu ya da thalassemia hastası olup olmadığı konusunda da bir tespiti olmadığını aktaran Dr. Deniz, bebekte iğne yapıldığına dair de bir tespiti olmadığını aktardı.
--------------------
Hemşire N.T: “Elinde dosyasıyla gelen kadın Fahri Bey’in odasına geçti”
İddia makamının 12’inci tanığı olarak hemşire N.T’e dinlendi. Tanık N.T, savcının sorgusu üzerine kısaca şunları anlattı. “Ada Hospital’de stajyer hemşire olarak görev yapıyordum. Hastanenin tüp bebek bölümünde görev yapardım. Tedavi için gelen hastalarla ilgilenir, giriş ve çıkış işlemlerini yapardım. Bir defa, gebe olan bir kadın geldi, elinde bir dosya vardı. Orta boylu, açık tenli bir kadındı. O gün başka bir anestezici görmedim. Fahri Bey’in odasına geçtiler. Aşağıda diğer hemşirenin ağladığını gördüm. Arkaya geçtiğimde temizlikçi Ş.A’nın Fahri Bey’e beddua ettiğini gördüm. Anladığım kadarıyla o gün gerçekleşen bir sezaryen işlemi oldu ve bitti. O gün hastaneye Taner Bey ve Rasiha Hanım da gelmişti. Verda Hanım tüp bebek işlemlerini yapardı. Bu olaydan önce mi sonra mı hatırlamıyorum ama başka bir gün, aşağıda olduğum sırada, Fahri Bey, ‘Rasiha Hanım bir ilaç bırakacak onu al ve bana getir’ dedi. Rasiha Hanım geldi, ilacı verdi ve gitti”
Tanık N.T, daha sonra avukatlar tarafından sorgulandı. Avukat Şener’in sorusu üzerine, Verda Tunçbilek’in sabahtan akşama kadar tüp bebek hastalarıyla ilgilendiğini, ayda 280 hastası geldiğini söyledi. Daha sonra Avukat Menteş’in sorularını yanıtlayan tanık N.T, hastanede gördüğü o kadının elindeki dosyayı hangi hastaneden getirdiğini görmediğini, ne gibi bir tıbbi müdahale yazdığını bilmediğini aktardı.
--------------------
Tanık H.K: “ ‘24 haftalık sonlandırma’ diye mesaj attı”
İddia makamının 13’üncü tanığı olarak hemşire H.K. mahkemede dinlendi. Tanık H.K, olayla ilgili kısaca şunları anlattı. “Ben tüp bebek bölümünde koordinatör olarak çalışıyordum. Sadece tüp bebek işlemlerini ve hastalarla ilgileniyordum. Hastanın sahibi Mehmet Ali Tunçbilek ve Verda Tunçbilek’i, Başhekim de Fahri Karagözlü’ydü. Aziz Bey, şofördü hastaları havaalanından alıp getirip götürüyordu. Ben sadece Verda hanımın ameliyatlarına girerdim. Tüp bebek işlemlerine anestezist O.A olmadığı zamanlarda Rasiha hanım ve B.B’e gelirdi. Ayşegül hanım ebe hemşireydi. Bir gün Verda hanım bana bir telefon numarası verdi, cevapsız çağrı olduğu için aramamı ve mesaj atmasını istedi. Ben bir şahısla görüştüm. O şahıs bana ‘24 haftalık gebelik’ olduğunu yazdı, ben de Verda hanıma mesaj attım. Hastanede arada bir toplantı yapardık. Son toplantı bu olaydan bir hafta önce yapıldı. Hasta ve hasta yakınlarıyla sohbet etmemiz, hastanede beddua okunmamasıyla ilgili bir şeyler söylendi. O toplantıda Ayşegül hanım sorumlu hemşire oldu. Verda hanımın kürtaj yapmayacağına dair yemin etmiş.”
Daha sonra avukatların sorularını yanıtlayan tanık H.K, Verda Tunçbilek’in çok yoğun şekilde çalıştığını belirtti. Tanık, Verda Tunçbilek’e bu yönde bir mesaj sadece bir defa geldiğini ancak o kişiye geri dönüş yapmadığını söyledi. Ardından tüp bebek ameliyat defterine bakarak, diğer bir avukatın sorusunu yanıtlayan Tanık H.K, ameliyat defterinde O.A’nın ismi silinerek Rasiha Serdaroğlu’nun isminin yazıldığını gördüğünü, bu defterin doğruları göstermediğini dile getirdi.
--------------------
Tanık bayıldı, ilk müdahaleyi sanık Dr. Karagözlü yaptı!
Öte yandan tanık H.K, avukatların sorularını yanıtlarken, aniden fenalaştı. Tanık kürsüsünde ayakta dururken sallanmaya başlayan ve yüzü kireç gibi olan tanığı, ilk Dr. Fahri Karagözlü oturduğu yerden fark etti. Tanığın durumu kötüleşince Mahkeme duruşmaya ara verdi. Tanık H.K’nin fenalaşmasıyla ilk müdahaleyi Dr. Fahri Karagözlü yaparken, Dr. Verda Tunçbilek ile Dr. Rasiha Serdaroğlu da müdahalede bulundu. Mahkemeye gelen acil servis yetkilileri, tanık H.K’nin tansiyonunu ölçerek kontrol etti. Kısa süreli endişe ardından kendine gelen ve toparlanan H.K, daha sonra kaldığı yerden sorulara yanıt vermeye devam etti.
--------------------
Koçer: “Karagözlü ‘Suç olduğunu bilmezdim, 1975’den beri bu işi yaparım’ dedi”
İddia Makamı daha sonra 14’üncü tanık olarak Polis Çavuşu Üzeyir Kürşat Koçer’i mahkemeye dinletti. Koçer, 25 Şubat 2016 tarihinden 7 Haziran 2016 tarihine kadar soruşturmayla ilgili yaptığı işlemleri tek tek mahkemeye aktardı. Polis Çavuşu Koçer, bu olayla ilgili sanık Fahri Karagözlü’ye yasal ihtarda bulunduğunu, sanığın da bu ihtara “Suç olduğunu bilmezdim, 1975’den beri bu işi yaparım” dediğini aktardı. Daha sonra sanık Mehmet Ali Tunçbilek’in açık ifadesini aldığını, söz konusu ifadeyi mahkemeye emare 91 olarak sunan Koçer, açık ifadeyi mahkemeye okudu:
“Hastaneye dışarıdan iki anestezi uzmanı gelir. Oktay Bey ve Rasiha Hanım çalışmaktadır. Hastanede kürtaj işini Fahri Bey ve eşim yapmaktadır. Yasal prosedür konusunda bir bilgim yoktur. Ben hastanenin idari konularıyla ilgilenirim”.
Polis Çavuşu Koçer, daha sonra Sanık Rasiha Serdaroğlu’na yasal izahatta bulunduğunu, Serdaroğlu’nun da “nefes alan ya da sağ olan bir çocuk görmedim” dediğini aktardı.