'Sokaktaki şiddet' ürkütüyor "Yolda yürüyemez olduk"

Medyaya yansıyan ‘şiddet’ olayları sokakların güvenliğini sorgulattı. Gece açık olan mekanların işletmeci ve çalışanları konuştu, hissedilen güvensizliği onayladı: “Işıklandırma yok, toplu taşıma yok… Çok tedirginiz”

Kadın örgütleri: “Mücadele edilmeli”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Kadın Örgütü Başkanı Sıla Usar İncirli: “Bununla yüzleşilmesi ve buna karşı mücadele verilmesi gerekiyor… Güvende hissetmemiz önemli”

Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD) Başkanı Meral Akıncı: “Özellikle kadınlara sokakta ‘cinsel bir obje’ gözüyle bakılıyor”

Derya ULUBATLI

Son günlerde medyaya yansıyan ‘cinsel şiddet’ olayları sokakların güvenliğini sorgulattı. Özellikle gece açık olan mekanların işletmecileri ve çalışanları deneyimlerini anlattı, hissedilen ‘güvenlik sorunu’nu onayladı. Çoğunluğu kadınlardan oluşan bir grup vatandaş geceleri sokakta olmaktan ‘tedirgin’ olduklarını söyledi, bu tedirginliğin son dönemde yaşanan birtakım olaylarla da tetiklendiğini savundu.

Söz konusu ‘güvenlik sorunu’nda toplu taşıma eksikliği, karanlık sokaklar ve pandeminin yarattığı psikolojik sıkıntılar gibi etkenler olduğuna dikkat çeken işletme sahipleri ve çalışanları, ülkede birkaç yıl önceye kadar bu gibi sıkıntıların yaşanmadığı ve bu güvensizliğin son dönemlerde artış gösterdiği konusunda hemfikir oldu.

Kadın örgütleri ne dedi?

Konuyu yorumlayan bazı kadın örgütü temsilcileri de bunun ciddi bir sorun olduğunu ve bu duruma karşı mücadele edilmesi gerektiğini belirtti. Cumhuriyetçi Türk Partisi Kadın Örgütü Başkanı Sıla Usar İncirli kadına yönelik şiddetin her türlüsünün (cinsel, ekonomik, psikolojik, kadın cinayetleri) ülkede var olduğunu, bununla yüzleşilmesi ve buna karşı mücadele verilmesi gerektiğini söyledi. İncirli, “özellikle kent planlaması ve bütçelendirmede başta güvenlik olmak üzere kadınların ihtiyaçlarına öncelik vermek oldukça önemlidir” dedi. Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD) Başkanı Meral Akıncı ise artan güvensizliğin hem erkekleri hem kadınları rahatsız ettiğini, ancak özellikle kadınlara sokakta ‘cinsel bir obje’ gözüyle bakıldığını ileri sürdü. Akıncı, “bir kadının yalnız başına sokakta yürümekten korkar hale gelmesi, bunca zamandır maruz kalınan şiddetten dolayıdır, bunu yaşama ihtimalinin verdiği korkudandır” yorumunu yaptı.

Deniz Su: “Evime yürürken tedirgin oluyorum. Takip ediyorlar, laf atıyorlar”

Akşamları 12 gibi işten çıktığını söyleyen cafe çalışanı Deniz Su, 15-20 dakika yürüme mesafesi uzaklığındaki evine yürüyerek gittiğini ancak gece yürürken çok tedirgin olduğunu anlattı. Bazen kendisini bırakması için arkadaşlarından rica etmek zorunda kaldığını belirten Su, her şekilde eve dönmenin kendisi için sıkıntılı olduğunu dile getirdi. Su şunları söyledi: “Bazen yürürken buradaki barlardan çıkan müşterilerden çok sarhoş olanları bana laf atıyor, sözlü tacizde bulunuyor. Bazen de bir arabada 4-5 erkek dolu bir şekilde yanımdan yavaşça geçip bana bir şeyler söylüyor, beni tedirgin ediyor. Bu açıdan bir kadının tek başına yürümesinin güvenli olmadığını düşünüyorum”.

“Sokaklar ışıksız, toplu taşıma yok”

Sokakların ışıksız olmasının da büyük bir sorun olduğunu kaydeden Su, “özellikle son günlerde yaşanan bazı olaylar her şeyi daha da korkutucu hale getirmeye başladı” dedi. Su şöyle devam etti: “Normalde bu tarz olaylar Kıbrıs’ta çok karşılaşılan durumlar değildi ama bir şekilde artmaya başladı. Önceden burası daha güvenli bir yerdi. Işıkların olmaması ve bizim o saatlerde karanlıkta yürümek zorunda kalmamız ciddi bir dert ancak bir diğer sıkıntı da otobüslerin çok erken saatte bitmesi. Belediye otobüsleri akşam 7’ye, üniversite otobüsleri ise gece 12’ye kadar hizmet veriyor. Bunun dışında herhangi bir ulaşım yok. Herkesin maddi durumu da taksi çağırmaya elverişli olmayabilir. Taksiler bazen şehir içine 50-60 TL alıyor. Bu anlamda artık bu ülkede güvenli olmadığımıza inanıyorum”.

Nazmiye Parlar Bay: “Yürürken sürekli biri var mı diye arkamı kolluyorum”

Cafe çalışanı Nazmiye Parlar Bay, insanların son yaşanan taciz/tecavüz olaylarından dolayı tedirgin olduğunu ve artık gece tek başına sokağa çıkmakta zorluk yaşadığını belirtti. Kendisinin de bu kişilerden biri olduğunu belirten Bay şöyle devam etti: “Gece işyerini kapatıp arabaya doğru yürürken bile tedirgin oluyorum. Sürekli biri var mı diye arkamı kollayarak yürüyorum. Çözüm için yapılabilecek çok şey var ama bunların hangisi yeterli koruma sağlar bilemiyorum. Polisin gecenin belli saatlerinde devriye gezmesi bir çözüm önerisi olabilir ancak yine de olan oluyor, çoğu zaman yapılan hiçbir şey bunun önüne geçilmesini sağlayamıyor”.

Orhan Atakay: “İçeride sadece kadın çalışanlarımı bırakamıyorum”

İşletme sahibi Orhan Atakay kendi içlerinde belirli önlemler almaya çalıştıklarını ancak bu önlemlerin de ne kadar yeterli olduğunun tartışıldığını söyledi. Bir şey yaşanma korkusuyla geceleri cafede sadece iki kadın çalışan bırakamadığını da belirten Atakay şöyle devam etti: “Cinsiyetçi bir çerçeveden bakmak istemiyorum ancak son dönemlerde yaşanan olaylardan dolayı ‘acaba başlarına bir şey gelir mi’ korkusuyla iki kadın çalışanı aynı anda burada tek başına bırakamıyorum. Mutlaka bir kadın bir erkek bırakıyorum çünkü çoğunlukla kadınlara sataşılıyor. Eğer burada bir şekilde polis devriyesi olsa, polisler arabalı ya da üniformalı değil sivili bir şekilde bile gezseler bir sıkıntı olması halinde müdahale edip bu sorunu çözebilirler”.

Özellikle çok fazla alkol tüketen kişilerin sarhoş olduktan sonra kendini kontrol edemediğini ve ‘taşkınlık’ yaptığını vurgulayan Atakay, “başı boş gezip insanlara sarkan kişiler çok çoğaldı, bunlara müdahale edilmesi lazım” dedi. Son olarak yollardaki ışık eksikliği ve toplu taşımanın olmayışından da yakınan Atakay, devletin bu gibi sorunlara da çözüm bulması gerektiğini, güvensizliğin önemli bir sebebinin de bunlar olduğunu ifade etti.

Işık Yeşilçimen: “Eskiden laf bile atılmazdı, şimdi durum değişti”

Bar işletmecisi Işık Yeşilçimen, son zamanlarda Kıbrıs’ın kuzeyinde görmeye alışkın olmadığı birtakım şeylerle karşılaştığını ve bu durumlara şaşırdığını dile getirdi. Yeşilçimen şunları anlattı: “Bundan birkaç sene önce adada kadınlar yolda yürürken kimse kimseye laf atmazdı, arabalar geçerken dönüp bakmazdı ya da insanlar duracaksa da yardımcı olmak için dururdu. Özellikle bu son dönemlerde durum bir hayli değişti. Şu anda artık laf atmalar çoğaldı, insanlar karşısındakini bakışlarıyla bile taciz eder duruma geldi ve bu durum beni çok rahatsız ediyor. Bunun sebebinin ne olduğunu bilemiyorum, ancak bir artış olduğu kesin”.

“Toplu taşıma olmaması ve yüksek taksi paraları önemli bir sorun”

Bu güvensizliğin en önemli sebebinin adadaki toplu taşıma eksikliği ve taksi fiyatlarının yüksekliği olduğunu savunan Yeşilçimen sözlerine şöyle devam etti: “Adada toplu taşıma yok. Olsa bile belli bir saatten sonra bitiyor ve gece bir yere gitmek isteyen insanlar toplu taşımayı kullanamıyor. Yerli halktan herkesin araba alacak gücü olmayabilir. Bunun dışında araba alamayan ama gece dışarı çıkmak isteyen öğrenciler de var. Ya da mesela bizim barda çalışan arkadaşlar var. Bu kişiler saat gece saat 11-12 gibi işten çıkıyor ve biz eşimle bu konuda hassas olduğumuz için çalışanlarımızı gecenin o saatinde yalnız gitmemeleri için evlerine kadar bırakıyoruz çünkü biz bırakmazsak otostop çekmek zorunda kalıyorlar. Özetle eğer toplu taşıma düzgün çalışsa ve taksi fiyatları da öğrenci ya da çalışanların karşılayabileceği miktarda olsa insanların daha güvenli olacağına inanıyorum”.

Ahmetcan Eskalen: “Arabayla sokaktan geçip rahatsız ediyorlar”

Bir cafe çalışanı olan Ahmetcan Eskalen genellikle gece çalıştığını ve bu süreçte çeşitli olaylarla karşılaştığını söyledi. Kendisinin Türkiye’den geldiğini ancak burada yaşanan sıkıntıları da genellikle Türkiye’den gelen kişilerin çıkardığına inandığını söyleyen Eskalen, genel olarak çok büyük sorunlarla karşılaşmadıklarını ancak arada bir, gece geç saatlerde kendilerine rahatsızlık veren kişilerle muhatap olduklarını söyledi. Eskalen şöyle devam etti: “Bu sokak işlek bir sokak olduğu için geçtiğimiz günlerde bir araba buradan yüksek bir müzikle ve rahatsız edici bir biçimde gaza basarak geçti. Hem etraftaki insanlara hava atmak hem de görünür olmak istedi ama bu bizim için çok rahatsız ediciydi. Az kalsın kasisten geçerken beni eziyordu, ileride masalarda oturan insanlara vuruyordu. Çok rahatsız olduk”.

Sokaktaki işletmelerin kameraları da olduğunu ancak bunların da olayı çözmediğini dile getiren Eskalen, “bazen sarhoş olup birilerine sataşanlar oluyor, bunun için mutlaka bu tarz sokaklarda birkaç tane gece bekçisinin gezmesi gerektiğini düşünüyorum” şeklinde konuştu.

Salih Kayataş: “Bakışlar bile rahatsız edici”

Giyim tarzı ve farklı kişiliği yüzünden yolda yürürken değişik bakışlara maruz kaldığını belirten Salih Kayataş herhangi bir sözlü tacize maruz kalmadığını ancak insanların bakışlarının oldukça rahatsız edici olduğunu ifade etti. Kayataş şöyle devam etti: “Kimse bana sözlü olarak bir şey demiyor ancak özellikle tek başıma markete ya da herhangi bir yere giderken insanlar sürekli bana bakıyor ve bu bakışların iyi niyetli olmadığını biliyorum, anlıyorum. Bu da beni çok rahatsız ediyor”.

 


Cumhuriyetçi Türk Partisi Kadın Örgütü Başkanı Sıla Usar İncirli:

“Bu sorunun varlığıyla yüzleşmeliyiz”

Cumhuriyetçi Türk Partisi Kadın Örgütü Başkanı Sıla Usar İncirli, kadına yönelik şiddetin her türlüsünün (cinsel, ekonomik, psikolojik, kadın cinayetleri) ülkede var olduğunu, bununla yüzleşilmesi ve buna karşı mücadele verilmesi gerektiğini söyledi. İncirli şunları aktardı: “Kadına yönelik şiddet sadece buna maruz kalan kadınların değil, tüm toplumun sorunudur. Yapılması gereken toplumsal cinsiyet eşitliğini yerel ve merkezi yönetimlerde ana akım politika haline getirmek, kent planlaması ve bütçelendirmede başta güvenlik olmak üzere kadınların ihtiyaçlarına öncelik vermektir. Işıklandırma, ulaşım, acil yardım hatları kadın güvenliğinin sağlanmasında büyük önem taşır. Polis teşkilatı başta olmak üzere devlet kurumlarında kadına yönelik şiddete karşı mücadele birimlerinin oluşturulması zaruridir, dahası yasa (TOCED) gereğidir”.

Kadına yönelik şiddetin bir halk sağlığı ve insan hakları sorunu olduğuna da dikkat çeken İncirli, “kadınlar ülkemizde ulusal ( TOCED) ve uluslararası ( Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Önlenmesi (CEDAW) ve İstanbul Sözleşmesi) yasaların gereklerinin yerine getirilmesini beklerken fazlasıyla sabır göstermişlerdir” dedi.

Gazete sayfalarından okunan haberlerin sadece buzdağının görünen kısmı olduğunu da vurgulayan İncirli, bu şiddetin aslında çok daha yaygın ve can yakıcı olduğunu dile getirdi. İncirli, bu sorunun üstesinden gelebilmek için devlet kurumlarının, yerel yönetimlerin, polisin ve sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde çalışması gerektiğini savundu.

 

Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD) Başkanı Meral Akıncı:

“Kadına ‘cinsel obje’ olarak bakılıyor”

Ülke genelinde insanların gerek konuşmalarında, gerek hareketlerinde şiddet olduğunu belirten Kadından Yaşama Destek Derneği (KAYAD) Başkanı Meral Akıncı, bu durumun hem erkekleri hem kadınları rahatsız ettiğini ama özellikle kadınlara sokakta ‘cinsel bir obje’ gözüyle bakıldığını söyledi. Akıncı, “kadınlara aşağılayıcı davranılıyor” dedi. Tacizin özellikle pandemi döneminde yükselişe geçtiğini de ifade eden Akıncı şöyle devam etti: “Artık bir cinsiyet eşitsizliği olduğunu ve sokakların erkeklerden çok kadınlar için güvensiz olduğunu herkes görmüş durumdadır. Gün geçtikçe kadınları cinsel obje olarak görme algısı daha da yerleşiyor ve birçok kadın ekonomik durumları ve gördükleri baskılardan dolayı bu yaşananlara sesini çıkaramıyor. Bir kadının yalnız başına sokakta yürümekten korkar hale gelmesi, bunca zamandır maruz kalınan şiddetten dolayıdır, bunu yaşama ihtimalinin verdiği korkudandır”.

Geçtiğimiz günlerde yaşanan ‘otostop yaparken tecavüze uğrayan kadın’ meselesine de değinen Akıncı, bunu yapanların çoğunlukla öğrenciler olduğunu söyledi, “otostopa mecbur kalma nedeni toplu taşıma eksikliği ya da kişilerin taksi paralarını ödeyemeyecek durumda olmasıdır” yorumunu yaptı.

 

Özel Haber Haberleri