CTP Genel Başkanı Tufan Erhürman, UBP Genel Başkanı Saner’in erken seçim tarihi ile ilgili 26 Aralık'ı telaffuz ettiğini belirterek bu konuda tutarlı bir duruş beklediklerini söyledi.
Bugün Meclis’te yapılacak Danışma Kurulu toplantısına işaret eden Erhürman konunun bugün karara bağlanması için Saner’in tutarlı davranması gerektiğini kaydetti.
Gazeteci Ali Baturay’ın sorularını yanıtlayan Erhürman, “Tutarlılık çok önemli. 26 Aralık tarihini Ersan Saner söyledi. Bunun dışında bir alternatif dillendirmeye başlamışlarsa bu yaşanan sürecin doğal bir uzantısı olacak. Bu süreç, her bir kararın defalarca değiştirildiği bir zihniyetti. Ayni zihniyet ile bu yaşananlar devam edecek, yarın (bugün) Saner, 26 Aralık konusunu masada telaffuz etmeli. Olması gereken bu ama ne yaşanır bilmiyoruz” şeklinde konuştu
Erhürman “Bir öyle, bir böyle söylentiler masaya da yansır mı bilmiyorum. Birtakım yasaların Meclis’ten geçmesi gerekiyor. Eğer Saner tutarsızlık sergiler de 26 Aralık tarihinde duruş göstermezse işlerin boyutu değişecek” dedi.
“Kriz yönetimi dertleri yok, sadece kurultay var”
Yok hükmünde olan hükümetin kriz yönetim gibi derdi olmadığını, Azınlık hükümetindeki UBP’nin sadece kurultaya yönelik çalışarak ülke geleceğinden çaldığını belirten Erhürman, CTP’nin bu süreçteki talebinin ilk günden bu yana yine en kısa zamanda seçime gidilmesi olduğunu dile getirdi.
“Bu gitmiş hükümetin erken seçim tarihini de artık Meclis’e geçme zorunluluğu var”
Bir an önce erken seçim tarihinin açıklanması ve sürecin belirlenmesi gerektiğine vurgu yapan Erhürman şunları söyledi: “Çiftçiler büyük sıkıntı içinde, neden bu sıkıntı yaşanıyor herkes görmeli. Hükümet tüm yazı saz çalarak geçirdi, herkes susup seyretti. Şimdi bu günlere geldik. Bütçeye oy vereceğiz, geçsin, bitsin. Bu gitmiş hükümetin erken seçim tarihini de artık Meclis’e geçme zorunluluğu var. Tarih de verdiler, artık yarın (bugün) buyurup getirsinler, getirmezlerse her şey normal gitmeyecek. Haziran’da bize kürsüden meydan okuyan Ersan Saner, Meclis’i kapatacak çoğunluğu bile bulamadı. Ne yaptıklarının farkında olmayan bir yapı ile karşı karşıyayız. Nisabı sağlayamadıklarını şimdi mi fark ettiler? Hiçbir şekilde 27’lik çoğunluğa hakim olmadılar ama çoğunluğa hakimmiş gibi meydan okudular.”
“Demokrasinin gerekliliğini parti içinde de ülke genelinde de yerine getiremediler”
Ersan Saner’in parti içi demokrasinin gerekliliğinin de yerine getiremediğini ifade eden Erhürman, benzer anlayışların devlet yönetimine de yansımadığını anlattı.
Bu durumu bazı örneklerle dile getiren Erhürman, şöyle devam etti:
“Kimsenin haberi olmadan Başbakan da Cumhurbaşkanı da çeşitli hamleler yapıyor. Ülkenin geleceğini etkileyen uluslar arası kararları bile herkesten habersiz alabiliyorlar. Makamların sorumluluğunu içinde hissetmiyorlar. Saner, ‘serbest bölge çalışmasını’ Türkiye’de açıkladı, ülkede kimsenin bu çalışmadan haberi yoktu.” dedi.
“Artık kendi içlerinde bile Türkiye’den maaş koparma söylemleri var”
Azınlık hükümetinin başarılı olduğu ve ülke içi iyi yönetime sahip olunduğuna dair tüm söylemlerin yalan olduğunun ortaya çıktığını kaydeden Erhürman, Ersan Saner’in maaş ödemesiyle ilgili bazı söylemlerine de atıfta bulundu.
Erhürman, şöyle devam etti: “Eskiden CTP’ye karşı ben maaş koparırım söylemlerini kullanıyorlardı, şimdi kendi içlerinde bile bu söylemeleri kullanıyorlar. Ülke ekonomisi iyi olsa bu kadar borçlanmaya gider miydiniz?
Türkiye ile ilişkiler taahhütlerin yerine getirilmesi üzerine, tutulabilecek sözlerin üzerine kurulmalı. TC-KKTC ilişkileri bozulmuşsa, bu zihniyet üzerindendir. Tutulamayan sözleri verilip tutmuyorlar, ülke bürokrasisine suç buluyorlar. Türkiye ile olan ilişkilerimizi de berbat ettiler ama sanki en iyi geçinenler onlar olarak lanse ediyorlar. Bir katkı olmazsa 12. ve 13. maaşlarda sorun olabilir dediler. Katkı olmazsa ‘Biz hükümette değiliz, Türkiye göndermedi’, katkı olursa ‘Türkiye en çok bizi istiyor bak gönderdi’ demeye getirecekler.”
“Memleket hükümetsiz, kendi başına gidiyor”
Hükümetin istifasının dahi kurultaya endeksli olduğunu anlatan Erhürman, “Memleket hükümetsiz, kendi başına gidiyor’” diyerek bu durumu sert bir dille eleştirdi.
Erhürman, şunları dile getirdi: “Tarihinde Kıbrıs Türk Halkına hiç bu kadar ağır hakaret edilmemiştir… İki egemen devlet diye propaganda yapılacak, sonra İngiltere’ye okumaya gidecek olanlara güney kapısını göstereceksin… Hellim tescili, aşı gibi gaileleri de yok… Sadece ‘devlet şöyle, egemenlik şöyle…’ diyorlar. Başbakanlık makamı üzüntü-maraz makamına dönüştü. Hükümetin istifası bile kurultaya endeksli.
Kurultay kedi, memleket ve halk da onun kuyruğunda bağlı teneke gibi, oraya buraya vuruyor. Biz kurultayın bitmesini beklemeyeceğiz, bu memlekete çektirdiğiniz yetti.
Memleket hükümetsiz, gidiyor. Kurumlarda münhaller, eğitim, sağlık darmadağın ortada, yine de iktidara geleceğim diyorlar. Herkes oturup bir düşünsün. İtibarımızı sarstılar, Meclis darmadağın, yargı ayaklar altında, KIB-TEK, Barolar Birliği itibarı, tümü yerle bir. Kıbrıs Türk halkına durmadan ‘sizden bir şey olmaz, sizi yok sayıyoruz’ mesajı veriyorlar. Yine de tek başımıza iktidara geleceğiz diyorlar.”
“Memleketi enkaza çevireyim, benden sonra gelen hükümetin boynu altında kalsın”
Ülkedeki ilaç eksikliklerine dair soruları da yanıtlayan Erhürman, tarım ve eğitim gibi birçok alanda da büyük sıkıntılar olduğunu anlattı. Erhürman, bu konuları özetle şöyle değerlendirdi:
“Tarım alanında olan ağaçlarımızı da sıçanlar yedi, hastaların tümü şikayetçi. Tarımda, eğitimde, sağlıkta vicdan gerek. Eğitimdeki kamu-özel arasındaki uçurum yetmezmiş gibi seyreltilmiş eğitim ile daha da büyüdü. Fare zehri, akaryakıt ihalesi, seyreltilmiş eğitim, ilaçların tedariki gibi tüm sıkıntılar maliyeye bağlı değil, gaile yoktu. Kaynak kullanmayı beceremediler, öncelikleri farklı, sonuç ortada. Türkiye para veriyor mu üzerinden siyaset tartışma züldür. Artık kendi kaynaklarını nasıl kullanıyorsun, nasıl arttıracaksın bunu konuşmalı.
En çok da kriz döneminde ortaya çıkan bu zihniyeti daha iyi görüyoruz. İstifa etmeden bir gün önce bile istihdam yapabiliyorlarsa mali kaynaktan söz etmesinler. Olanı istihdam etsinler, sonra gelecek olan hükümet de nasıl ödeyeceğini düşünsün. Memleketi yıkayım, dökeyim, enkaza çevireyim, benden sonra gelen hükümetin boynu altında kalsın diye düşünüyorlar.”
UBP-CTP birlikteliği…
“UBP-CTP bir araya gelsin, çoklu koalisyonlar sorun yaratıyor” görüşünün de sorulduğu Erhürman, “Biz hangi fikirler ile bir araya gelebiliriz ki? UBP’de muhatap alabileceğimiz kimse yok. Bizim muhataplık mevkiine ihtiyacımız var.
Biz zaten bir masa etrafında birlikte olalım teklifini sunmuştuk, reddettiler. Biz elimizi sürekli taşın, hatta kayanın altına soktuk. Kriz masası, kriz hükümeti, Ad-hock komite, Seçim ve Halk oylaması yasası çalışılsın dedik, her şeyi söyledik, olmadı olmadı…
Hiçbirine olumlu yanıt gelmedi. Hatta ‘en kötü hükümet hükümetsizlikten iyidir’ denildi ama bunun böyle olmadığını gördük.
Muhalefet olarak bütçe için büyük bir destek verdik. Şimdi istifa geldi, bütçeden söz eden yok. Bütçe şimdi önemli değil mi? Bugün neden bu kişiler yine bütçeyi konuşmuyor?”
Seçmene mesaj: “‘Herkes aynıdır’ derken lütfen iyi düşünsünler”
Seçimlerde verilecek olan kararın başka seçimlere benzemediğini anlatan Erhürman, “son üç yıldır bu kadar tuhaflık ve anomalilik daha önce hiç yaşanmadı. Halk bunu iyice görmeli. Halk çok kritik bir karar vereceğini bilmeli. Bu geleceğe dönük seçim olacak.” şeklinde konuştu.
Hükümetlerdeki istikrarın önemine değinen Erhürman, özetle şöyle konuştu: “Hükümete geldik, döviz krizi patladı, üstüne sel felaketi geldi, tüm bunların üzerinden kendi kaynaklarımızla kalktık. Şimdiki hükümet ise 13. Maaşları ödeyememekten söz ediyor, ekonomi yere çöktü diyor. Biz ekonomi diz çökmesin diye uyarılar yaparken dikkate alınmadık ama. 15 ay başbakanlık yaptım, kaç partizan istihdam yaptım, şimdi kaç istihdam yapıldı söylesinler… ‘Herkes aynıdır’ derken lütfen iyi düşünsünler. Sandığa gitmemek politik bir davranış biçimidir ve bir şeyleri değiştirebilir ama bu yapıldığı zaman beş yıl boyunca neye mal olacağını iyice düşünmek gerek.”