Kıbrıslı şairler: Adaya barışı, sanat getirecek

Kıbrıslı Türk ve Rum şairler ortak çağrı yaptı, sanatın barış sürecine yaptığı katkıyı vurguladı.

Kıbrıslı Türk ve Rum şairler ortak çağrı yaptı, sanatın barış sürecine yaptığı katkıyı vurguladı.
Her iki toplumun da sanata ihtiyacı olduğuna dikkat çeken sanatçılar, yürüttükleri işbirliklerinin sürecini dile getirdi.

Salih ARICI

Kıbrıslı Türk ve Rum şairler ortak çağrı yaptı, sanatın barış sürecine yaptığı katkıyı vurguladı.

Her iki toplumun da sanata ihtiyacı olduğuna dikkat çeken sanatçılar, yürüttükleri işbirliklerinin sürecini dile getirdi.

İki toplumun şairlerinin bir araya gelmesini barış için atılan bir adım olarak değerlendiren şairler,

15 Türk ve 15 Rum şairin ortak proje çalışması yürüttüğünü de açıkladı.

Bazı şairler, sanata uygulanan sansüre de dikkat çekti.

 


 

ŞAİRLER NE DÜŞÜNÜYOR?

 

Neşe YAŞIN:
Sanatçıların barışa yaptığı katkıyı kimse yapmadı

Bir şiir festivalline, bir sergiye, kültürel bir etkinliğe harcanan para o kadar cüzi bir şeydir ki, ülkelerin bütçeleri göz önüne alındığında bir Mercedes fiyatına, dünyaca ünlü şairleri getirilip 3 tane şiir festivalli yapabiliriz.

Bu tip organizasyonlarda maliyeti çok büyük değildir, ancak yapacağı etki oldukça büyüktür. Kıbrıs’ın tanınması, toplumların kaynaşması için önemli bir adımdır. O yüzden bu gibi organizasyonlara fon ayrılması gerekir.

Kıbrıs’ın güneyindeki Kıbrıslı Rum şairler ile de bir araya geliyoruz. Uzun zamandır zaten hem kuzey hem de Güney’de yazarlar örgütünün işbirliği zaten sürüyor. Sanatçıların barışa yaptığı katkıyı kimse yapmamıştır diyebilirim. Sanat insanları bir araya getirir, onların kalplerine seslenir ve bu kalbe seslenen ses sahici bir sestir. Barışta bu sahicilikten doğar. Kıbrıs’ın güneyindeki yazarlar ile ortak olarak çeşitli şiir dinletileri düzenledik, karşılıklı şiir çevirilerinde bulunduk. Bizim iş birliğimiz devam ediyor ve devam edecek, bizim dışımızda da bu iş birliğini sürdüren sanatçılarımız var.

Sanatta da sansür uygulanıyor,  bana uygulandı. Yerel bir kanalda bir programa katılmam engellendi, sonra bazı okullara davetler alıyorum bu davetleri engellemeye çalışıyorlar. Bu tür şeylerle karşılaştım. Bazı ülkelerde ki gibi sıkı bir sansür yok fakat kişisel olarak bana uygulanan bir sansür var.”

 

Tamer ÖNCÜL:
İki toplumun birbirini tanımasının en önemli yolu edebiyat

“Birçok Orta Doğu ülkesinde olduğu gibi Kıbrıs’ta da sanata özellikle de şiire, gerekli değer verilmiyor. Sosyal medyanın gündeme gelmesiyle kitap daha da gözden düşmüş durumda, burada eğitim sisteminin de ciddi bir açığı var.

Sosyal medya Avrupa ülkelerinde de var. Ama oradaki kitap basımı ve okuma düzeyine bakıldığında geçmiş yıllara göre daha da ilerleme var.

Bu bir kültür meselesidir ve en başta eğitimle sağlanabilecek bir meseledir. Okullarımız da yıllarca okutulan edebiyat kitapları öğrencileri, insanları şiirden edebiyattan uzaklaştırmanın dışında hiçbir işe yaramadı. Düşünsel olarak da nitelik olarak da çok kötü metinler seçildiği ve Türkiye’den geldiği için sadece çocukları edebiyattan soğutma işine yaramıştır. Biz bunun çok kavgasını verdik. Sadece Mehmet Ali Talat döneminde okullara Kıbrıs Türk şiirini ders kitabı olarak koymayı başarabildik, şu anda okullarda haftada bir ders okutuluyor. Biz bunun daha da artırılması çocuklarımızın kendi şairlerini kendi edebiyatlarını öğrenebilmesi için çabamızı sürdürüyoruz. Bunun dışında daha birçok etkinlikle toplumumuzu sanata kültüre olan ilgisini artırmaya çalışıyoruz. Bundan sonra da bu çabalarımız sürecek. Sadece bu topluma değil, yurt dışına da Kıbrıs Türk şiirini ve edebiyatını tanıtmayı hedefliyoruz.

Bu uluslararası festival de bunun önemli bir adımıdır. Her gelen yabancı şairle yeni olanaklar ortaya çıkıyor. Örneğin İtalyan şair geldi ve buradaki Kıbrıs şiirini İtalya da çıkarılan bir dergide Kıbrıs Türk şiiri özel sayısı çıkarılacak. Güneyle 30 yıldır çok sıkı ilişkilerimiz var sürekli çeviriler yapılıyor.

“Arada sadece Yeşil Hat duvarı durmuyor birde dil duvarı duruyor”

Biz 1990’dan beridir Kıbrıs’ın güneyindeki sanatçılarla birçok etkinlik yapıyoruz.  Barış için iki toplumun bir birini daha iyi anlaması ve tanıması gerektiğini düşünüyoruz. İki toplumun birbirini tanımasının en önemli yollarından birisi ise edebiyattır.

Edebiyat bir toplumun belleği olduğu için bir toplumu tanımak istiyorsanız öncellikle o toplumun edebiyatını tanımanız lazım.

Arada sadece yeşil hat duvarı durmuyor birde dil duvarı duruyor. Biz o duvarı da kırmak için sürekli çeviriler yapıyoruz. Bu çeviriler dergilerde yapılan çevirilerin ötesinde kitaplarda ve antolojiler şeklinde de sürüyor. Yeni bir projemiz olarak şiir seçki projemiz var. 15 Türk, 15 Rum şairin ortak projesi olacak. İngilizce, Rumca, Türkçe olacak bu şiir seçkisi... Güney’deki şairler ile en çok yaptığımız iş birliği de bu çeviri konularındadır.”

Kıbrıs’ta sanat sansüre uğratılıyor mu?

“ Türkiye’de ki gibi direk olarak bir gazete toplatma, kitap toplatma, yazarların şairlerin üzerine direk baskı yapmak gibi bir eğilim şu anda yok. Gelecek yıllarda buradaki iktidarların daha radikalleşmesi ile nasıl seyir eder hep birlikte göreceğiz.  1985 sonrasında direk bir sansürden söz edemeyiz. 1985 yıllından öncesinde ise yazarların öldürülmesine kadar giden açık baskılar vardı. 1985’ten sonra sivil toplumun güçlenmesiyle ve aydın insanların tavır koymasıyla kırıldı. Günümüzde sadece gazetelerdeki yazılara dava açmak dışında tutalım hapishaneye atalım gibi eğilim şu anda yok, umarım bu da hep böyle gider.”

 

Maria SİAKALLİ:
İki toplumun şairlerinin bir araya gelmesi barış için bir adım

Maalesef Kıbrıs’ın güneyinde de kuzeyinde de sanata yeteri kadar değer verilmiyor.

Ne devlet ne halk nede kurumlar tarafından yeterince destek verilmiyor. Mesela ben Kıbrıslı Rum Yazarlar Birliği’nin Genel Sekreteriyim.

Ne zaman bir etkinlik yapmaya kalkarsak başta para sorunuyla karşı karşıya geleceğiz. Kendi yerimiz dahi yok.

Artık, halkımız sanata önem vermiyor. Bana göre eskiden insanlarımız şiire, müziğe, görsel sanatlara daha çok önem verir, daha çok iç içe yaşardı. Sanat artık sanki uzaktan gelen bir yabancı gibi… Maalesef insanlarımız sanattan çok uzaklaştı.

“İki toplumda da birçok şiir barışa, Kıbrıs’a adanmış şiirlerdir…”

“Sanatın barış sürecine kesinlikle katkısı oldu. İki toplumun şairlerinin bir araya gelmesi barış için bir adımdır. Çünkü bir araya geldiğimizde sadece şiirlerimiz değil dostluklarımız da güçleniyor. İki toplumda da birçok şiir barışa, Kıbrıs’a adanmış şiirlerdir. Özellikle bu şiirler yabancı dile çevirilince bir toplum diğer toplumun acısını, nostaljisini, duyduğu hasreti, hissedebilir. Kıbrıs’ta iki toplumunda ihtiyacı olan bir birimizi hissedebilmek, anlayabilmektir…”

“Şiire sansür uygulanıyor”

“Güney’de 1974’ten sonra milliyetçiliğin ve kin duygusunun yüksek olduğu zamanlarda yeniden birleşmeyi isteyen, ‘Kıbrıslı Türkler bizim kardeşimiz’ diyen bir sanatçı toplumdan dışlanıyordu. Ancak artık öyle değil, günümüzde isteyen istediğini yazabiliyor…

Bir de birçok şair toplum ne diyecek, tepki gelecek mi diye kendini sansürlüyor. Aslında en büyük tuzak bu… Şairler bunu yapmaya devam ederek sadece kendi sanatını sınırlandırıyor. Kısacası Güney’deki diğer sanat alanlarını bilmiyorum ama şiire bir sansür uygulanıyor.”

Anthi KARRA:
Kıbrıs’ta barış olursa, sanatçıların sayesinde olacak

“Kıbrıs’ta sanata bence gereken değer veriliyor. İster Kıbrıslı Rum olsun ister Kıbrıslı Türk, Kıbrıs’ta çok konservatif bir toplum yapısı var.

Sanat bizi bilinmeyen ortak geleceğimize açar. 2 çeşit sanat vardır. Birincisi geleneksel kuşaktan kuşağa giden sanat, diğeri de özel insanların yaratığı sanattır. Sanat insanın dünyadaki yeri belirliyor, biz eski kuşaklarla beraber kaybolmayacağız. Kıbrıs’ta sanat şimdi meyvelerini vermeye başladı. Çünkü Kıbrıs gençleri sanatın değerini anlıyorlar.

“İlerde barış olacağına inanıyorum”

 “Sanatın Kıbrıs’ta barış sürecine katkısı oldu ve daha da çok olacak. Bir gün Kıbrıs’ta bir barış olursa siyasetçiler sayesinde değil, bu bizim gibi sanatçıların sayesinde olacak. Sanatçılar ne istediklerini biliyorlar. Ben, ileride bir barışında olacağına inanıyorum.

“En kötü sansür kendimizin yarattığı oto sansürdür”

Kıbrıs şairleri ve özellikle Türkçe yazan şairler zor dönemlerde bile çok özgürce ve serbestçe yazdılar. Sansürün çeşitleri vardır. En kötü sansür kendimizin yarattığı oto sansürdür. Özellikle kadınlardan daha cesur sesler olabilir, kadınlar erkeklere göre daha çekingen, kendilerini arıyorlar.”

 

 

 

Kültür & Sanat Haberleri