Kadının siyasetteki yeri(!)

AP’ye tek bir kadın gönderemedik.  Yerel yönetimde kadın başkan yok, kabinede ise tek bir kadın var... YENİDÜZEN, kadın vekillerle görüştü, siyaset ve kadın arasındaki bağı irdeledi.

Ayşe GÜLER

Avrupa Parlamentosu (AP) seçiminin ardından, Avrupa’ya kadın parlamenter göndermeyen tek ülke Kıbrıs oldu. Gözler, kadının siyasetteki yerine çevrildi.
Yalnızca AP’de değil, iç siyasette de kadın sayısındaki azlık dikkat çekici boyutta.
Her fırsatta ‘kadının önemine’ yönelik çeşitli açıklamalar yapılsa da uygulamada bunun dikkate alınmaması can yakıyor.
Örneğin, henüz yeni güvenoyu alan UBP-HP Hükümeti’nin kabinesinde tek bir kadın bakan bulunuyor.
İçişleri Bakanı Ayşegül Baybars, geçmiş 4’lü Koalisyon Hükümeti’nde olduğu gibi, kaldığı yerden bu görevi yürütüyor.
Baybars dışında, yeni kabinede hiçbir kadın yer almıyor.

Meclis’te 9 kadın vekil…

Cumhuriyet Meclisi’nde ise 9 kadın vekil bulunuyor.
CTP, UBP ve HP’den 3’er kadın vekil, Meclis çalışmalarında yerini alıyor.
Buna rağmen, ‘yerel yönetimde’ tek bir kadın belediye başkanı bulunmuyor.

“Kabinedeki kadın sayısı üzücü”

YENİDÜZEN, kadın vekillerle görüştü, siyaset ve kadın arasındaki bağı irdeledi.
CTP Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli, Kıbrıs adasının kadınlarla değil toplumsal cinsiyet eşitliği ile sorunu olduğunu vurguladı, kadının siyasette, sivil toplumda, demokratik kitle örgütlerinde yönetimde eşit olarak yerini aldıkça ülkenin güçleneceğini belirtti.
Halkın Partisi Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu, kadının siyasette uzun soluklu olmasının çok da kolay olmadığını söyledi, “Erkeklerin siyasette uzun yıllar yer alması için eşleri destek oluyor. Ancak aynı durumu kadınlar eşleri tarafından çok da görmüyor” dedi.
UBP Milletvekili İzlem Gürçağ ise UBP’nin hükümette yer aldığı iki kabinede kadın vekillerin yer almamasını eleştirerek, “Basından takip ettiğim kadarıyla liyakata göre kabinedeki görevlendirmenin yapıldığının ifade edildiğini gördüm. Halkın takdiri alıp, seçilen her vekil gerekli liyakata sahiptir. Biz gereken niteliğe sahip değil miyiz?” dedi.
Öte yandan Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers ise “Ülkemizde politika genelde erkek egemen bir ortamda şekillenmiş, köy kahveleri ve gece yemekleri siyasetin en çok tartışıldığı yerler oldu” diyerek, kadınlara genelde evde, çocuk bakımında belli roller biçildiğini ancak her ortamda temsiliyetlerinin çok önemli olduğunu kaydetti.

 


KADIN VEKİLLER NE DÜŞÜNÜYOR?

 

CTP Milletvekili Dr. Sıla Usar İncirli:
“Kıbrıs’ın kadınlarla değil toplumsal cinsiyet eşitliği ile sorunu var”

“Kadının siyasette yerini alması süregelen bir mücadele, bir direniştir.  19. yüzyılın sonları, 20. yüzyılın başlarında kadın hakları hareketi kadınların seçme ve seçilme hakkı için muazzam bir mücadele verdiler. Toplum yaşamından dışlandılar, tutuklandılar, ailelerini hatta yaşamlarını kaybettiler. Kadın hakları hareketi yoksulluğa, adaletsizliğe, cehalete paralel sürdü. Kadınlar eğitim hakkına ulaştıkça, çalışma yaşamına girdikçe, ülkelerin refahı arttıkça kadınla erkek arasındaki eşitsizliğin azalacağı düşünüldü ancak bu tam da böyle olmadı. Ülkemizde de bugün hala siyasetin erkeklere özgü bir alan olduğu düşüncesi yaygındır. Kadınlar hükümetlerde, parlamentolarda, üst düzey yönetim kadrolarında eşit bir şekilde temsil edilmemektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği demokrasinin merkez bileşenidir. Toplumsal cinsiyet eşitliği ana akım siyaset olmalı ve siyasi partiler tarafından benimsenmelidir. Kadınların güçlendirilmesini sürdürülebilir gelişmenin merkezine konumlandırılmalıdır. Toplumsal cinsiyet eşitliğinin olmadığı bir ülkede gelişme olması beklenemez. Ülkemizde toplumsal cinsiyet eşitliğine yönelik ilerlemeler olduğu halde büyük eşitsizlikler devam etmektedir. Demokratik ülkelerde (Kuzey Avrupa gibi) parlamentodaki kadın oranları %40’lara ulaşmıştır. Yakın coğrafyamızda kadın temsiliyeti bizdekine benzer yüzde 10-20 civarındadır. Konu parlamentodan hükümete gelince durum daha da kötüdür. Bütün dünyada hükümetlerdeki kadın oranı yüzde 20’yi geçmez.

Kadının siyasetle ilgilenebilmesi için kreşler, yaşlı bakımevleri yapılmalı, yaygınlaştırılmalı, toplumsal cinsiyet eşitliğine duyarlı bütçeleme yapılmalıdır.

Gerçek demokratik, eşit, adil, refah bir ülke toplumsal cinsiyet eşitliği üzerine kurulabilir.

Kıbrıs adasının kadınlarla değil toplumsal cinsiyet eşitliği ile sorunu vardır. Kadın siyasette, sivil toplumda, demokratik kitle örgütlerinde yönetimde eşit olarak yerini aldıkça bu ülke güçlenecektir. Güçlü toplum ancak güçlü kadınlarla mümkündür.”

 

HP Milletvekili Gülşah Sanver Manavoğlu:
“Siyasette aktör olmak meyhane masalarından geçiyor”

“Kadının siyasette uzun soluklu olması çok da kolay değil. Kadınlar, erkeklere kıyasla sorumluluklarını daha fazla önem veren bir yapıda olduğundan zaman zaman tercihlerini aileleri ve özel hayatları yönünden kullanıyor.

Bu nedenle çok fazla uzun soluklu siyasette yer almıyor. Erkeklerin siyasette uzun yıllar yer alması için eşleri destek oluyor. Ancak aynı durumu kadınlar eşleri tarafından çok da görmüyor. Ataerkil bir toplumdan geliyoruz, Kıbrıslı Rumlar da bizden farklı değildir. Toplumsal cinsiyet eşitliği yönünden onların da çok geliştiklerine inanmıyorum.

Siyasette aktör olmak meyhane masalarından geçiyor. Bu da kadınların tercih edeceği bir şey değildir. Kadınlar, erkekler kadar aktif olamıyor.

Kıbrıs’ın siyasetine giren kadınlar, erkeklerden daha dobra ve gerçekleri görebilir. Ayrıca daha da disiplinli…

Bence, siyasette kadınların daha az yer almasında partilerin kadın kollarının da etkisi var.

Sanki de eşlerine oy topladıklarına yönelik bir algı var. Seçim zamanı kapıları çalan kadınlardır. Ancak bu kendileri için değil, eşleri için oluyor. Siyasette kadın erkek ayrılmamalı, kadın örgütü olmamalı, çalışmalar aynı başlık altında yürütülmeli. Kabinede kadın sayısının az olması kötü, keşke daha fazla olsaydı…  Daha fazla kadın yer alsaydı, daha çok yol alınabileceğine inanırım. Kadınlar çok fazla rol yapmayı tercih etmezler.”

 

UBP Milletvekili İzlem Gürçağ:
“Kadınlar, gerekli liyakata sahip olmadığı için mi kabinede yok?”

“Siyasetçilerimiz, özellikle erkek siyasetçiler, kadının değerli olduğunu, kadının olmadığı karar mekanizmalarında hiçbir şekilde başarı ipinin göğüslenemeyeceğini ifade ediyorlar. Bunu ben de söylüyorum. Ancak, bu söylemlerin samimiyetsiz olduğunu uygulamada görüyoruz. Özellikle UBP’de kabinede 2 dönemdir kadın bakanımız yer almıyor. Bunu sormak istiyorum; Kadınlar Günü, Anneler Günü gibi kadına yönelik günlerde kadının ne kadar önemli olduğuna vurgu yaparken, uygulamada neden sıkıntı yaşanıyor?

Ben de parti içerisinde bu durumu sorguladım. Basından takip ettiğim kadarıyla liyakata göre kabinedeki görevlendirmenin yapıldığının ifade edildiğini gördüm. Halkın takdiri alıp, seçilen her vekil gerekli liyakata sahiptir. Biz gereken niteliğe sahip değil miyiz? Bu durum, erkek egemenliğin hala daha olduğunu gösterir.

Ancak, kadına has sorunların çözümünde, karar mekanizmalarında bizlerin yer alması etkili olacaktır. Kadını en iyi anlayan kadındır.

Yaşanan kadın sorunları, çocuğa yönelik sıkıntılara çözüm getirirken, çok daha kaliteli hizmet alınabilir. Kadınlar omuzlarına basılıp, bir yerlere gelmesi için değildir.”

 

Halkın Partisi Milletvekili Jale Refik Rogers:
“Kadınlara genelde evde, çocuk bakımında belli roller biçildi”

“Ülkemizde politika genelde erkek egemen bir ortamda şekillenmiş, köy kahveleri ve gece yemekleri siyasetin en çok tartışıldığı yerler olmuştur. Kadınlara genelde evde, çocuk bakımında belli roller biçilmiştir. Politikanın çok uzun mesai gerektiren bir uğraş olması da kadınlara evde yüklenen sorumluluklardan dolayı, bu alanda çalışmasını zorlaştırmıştır. Genelde kadınlar kendi aile ortamlarında, çalışma ortamlarında veya partilerinde politikaya atılmak veya aday olmak açısından çok fazla teşvik edilmemiştir.

Zamanla bunun değiştiğini görsek de, bu değişim çok da hızlı değildir. Kültürümüzdeki bu ataerkil yapıyı kırmak zaman alacaktır. Kadınlar, ancak eğitimli veya deneyimli iseler, politikanın ön sıralarında kendilerini görürken, erkekler bu adımı atmakta her zaman çok daha cesur olmuşlardır. Halkın Partisi daha genç bir oluşum olduğundan kadınların partinin her düzeyinde eşit şekilde temsil edilmesi kendiliğinden oluşmuştur. Cinsiyet kotasının seçimlerde bir zorunluluk olmasını ben çok olumlu bir adım olarak görüyorum. Bu kota ile ülkemizde kadınların siyasetteki temsiliyeti artmıştır. Başarılı kadın politikacı örneklerini görmek, hem cinsiyet eşitliğinin politikada normal görünmesi açısından, hem de kadınların politikaya girmesi için bir motivasyon olması açısından önemlidir. Kadınların gerek takım çalışmasında erkeklerden daha başarılı olması, gerek kadınları direk ilgilendiren konularda sesini duyurması açısından mecliste, belediyecilikte ve siyasetin her ortamında temsiliyeti çok önemli bir unsurdur.”

 

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri