İstatistik Kurumu’na göre %33 vatandaşa göre %80

İstatistik Kurumu verilerine göre hayat pahalılığı yüzde 33 olarak açıklandı. Ancak vatandaşın hissettiği pahalılık yüzde 80 civarında.

DENETİM YOK… Temel tüketim ihtiyaçlarının her markette farklı fiyata satıldığını iddia eden vatandaşlar, bu konuda bir düzenleme getirilmesi gerektiği görüşünde. Vatandaşlar, alım gücünün günden güne azaldığı şu günlerde, fiyatlarda bir denetim olmadığı sürece asgari ücretin yükselmesinin bir önemi olmadığını vurguladı.

YURTTAŞLAR NE SÖYLEDİ?

Özsan Güzeloğlu: Vatandaş günden güne fakirleşiyor

Göksel Macila: En büyük sıkıntı üretimimizin olmaması

Alpay Paşa: Sürüne sürüne zamlarla başa çıkmaya çalışıyoruz

Sami Alhun: Hayat pahalılığı aylık hesaplanmalı

Canan Nuri: Geçinemiyoruz

Bekir Özenci: Hep ucuza gidiyoruz

Gülsün Ayrancıoğlu: Bu halk nasıl geçinecek

Nilay Dönmez: Ülkede denetim yok

Serap ŞAHİN

Yüksek enflasyon ve döviz kurundaki dalgalanmalar asgari ücreti eritti, alım gücü daha da düştü.

Dövizdeki keskin artışlar ve günden güne artan temel tüketim ihtiyaçlarındaki fiyatlar vatandaşı çileden çıkardı.

İstatistik Kurumu verilerine göre 6 aylık hayat pahalılığı yüzde 33 olarak açıklandı. Ancak vatandaşın hissettiği pahalılık yüzde 80 civarında...

Temel tüketim ihtiyaçları dâhil olmak üzere günden güne artan hayat pahalılığı nedeniyle nasıl geçineceğini kara kara düşünen vatandaşlar YENİDÜZEN’e konuştu.

Geçinebilmek için her konuda kısıtlamaya gittiğine dikkat çeken vatandaşlar, ülkede denetim olmadıkça belirlenecek olan yeni asgari ücretin de hiçbir önemi olmadığını vurguladı.

Ülkede üretimin olmadığını ve her şeyin ithal edildiğini belirten vatandaşlar, bununla ilgili de çözüm üretilmesi gerektiği görüşünde.

Temel tüketim ihtiyaçlarının marketten markete farklı fiyata satıldığını iddia eden vatandaşlar, denetimin şart olduğunu belirtti. Vatandaşlar, alım gücünün günden güne azaldığını ve fiyatlarda bir denetim olmadığı sürece asgari ücretin yükselmesinin bir önemi olmadığının altını çizdi.

VATANDAŞLAR NE DEDİ?

Özsan Güzeloğlu: Vatandaş günden güne fakirleşiyor

Dövizle ilgili sorunlar yıllardır yaşanan bir dram. Vatandaş için korkulu rüya. Verilecek olan artışın yetersiz olduğunu hükümet de biliyor. Bana göre hayat pahalılığı döviz endeksli olarak düşündüğümüzde yüzde 80’lerde. Hepimiz geçinebilmek için kısıtlama yapıyoruz. Market, tatil, elektrik gibi vatandaş kısıtlamalara gitmek zorunda kalıyor. Bir bayram geçirdik bu da memura yaradı. Memur hep isyan ediyor ancak memur ve vatandaş arasında ciddi anlamda farklılıklar var. Hükümetin öncelikle bu konuda bir düzenleme getirmesi gerekiyor. Bir ailenin geçinebileceği şekilde, gerek asgari ücret, gerek sosyal sigorta emeklileri için bir düzenleme getirmesi şart. Bana göre şu anki asgari ücretle bir ailenin geçinebilmesine imkân yok. Günden güne vatandaş fakirleşiyor. Acilen bir önlem alınsın desem ne olacak? Bugün herkes ev sahibi değil. Bunun ev kirası var, geçinmesi var. Bugünkü şartlar altında asgari ücret en az 30 bin TL olmalı. Günde bin TL ancak da bir ailenin elektriği, suyu, gıdası, benzini bunlara gidiyor. Her şey dövize endeksliyse ona göre bir baz alınmalı.

Göksel Macila: En büyük sıkıntı üretimimizin olmaması

“En büyük sıkıntımız şüphesiz, üretimimizin olmaması ve her şeyi ithal etmemiz. Artık bununla ilgili bazı önlemler alınması gerekli. En azından asgari alt tüketim gruplarına, bu bütçeye sahip insanlara ayrıca bir değer verilmesi lazım. Geliri yüksek olan insanların ekonomik piyasaların bozuk olduğunda bile para kazanmaya devam etmeleri zaten baki. Geliri iyi olmayan insanlara devletin ciddi anlamda el atması lazım. Asgari ücreti herkes diler ki çok yükselsin ama iyi hatırlasın herkes asgari ücretin büyük zammından önceki alım gücü ile zamdan sonraki alım gücü arasında en az yüzde 20 kayıp var şu anda. Asgari ücreti yükseltip ondan daha fazla zam yapmak çözüm değil. Zamların kontrol altına alınması gerekiyor. Esas tüketim ihtiyacının gerekirse vergisi sıfırlanmalı, lüks tüketimin vergilerini arttırıp oradan bir dengeleme yapılmalı. Dünya ülkelerinde bu şekilde çalışılıyor. Bu şekilde bir eşitleme yapılabilir. Örneğin Avrupa’da yakıt 50 TL, bizde 25 TL. Ama biz yakıtın pahalı olduğundan şikâyet ediyoruz. Ama Avrupa’daki o 50 TL’ye şikâyet etmiyor. Bizdeki sorun o alım gücünün düşük olması. Hâlbuki ülkemiz pahalı bir ülke değil. Son 5-10 yılda var bu ciddi değişiklik. Bence bu da vergi dağılımındaki eşitsizlikten kaynaklanıyor.”

Alpay Paşa: Zamlarla sürüne sürüne başa çıkmaya çalışıyoruz

“Zamlarla sürüne sürüne başa çıkmaya çalışıyoruz. Başka çaremiz yok ki. Bakın 4 salatalık, 4 tane de domates aldım. Eskiden böyle mi alırdık? Fazla alırdık. Bu pahalılıkta kiloyla alamayız artık. Karpuzu bile en küçüğünden seçiyoruz. Geçinebilmek için kısıtlama yapıyoruz. Türk parasından kurtulmamız şart.”

Sami Alhun: Hayat pahalılığı aylık hesaplanmalı

“Zamlarla ilgili maalesef hiçbir şey yapamıyoruz. Hayat pahalılığının bence aylık hesaplanması gerekiyor ve gerçek değerler paylaşılmalı. Benim gördüğüm kadarı ile hesaplamayı da az veriyorlar. Örneğin hayat pahalılığı yüzde 25 ise onlar yarısını söylüyor.”

Canan Nuri: Geçinemiyoruz

“Ne yaparsak yapalım bu hayat pahalılığı ile geçinemiyoruz. İki bebeğimiz var. Bir hafta sonu bezi aldığımızda 250 liraya alıyorken, ertesi hafta sonu 450 liraya alıyoruz. Bir marketten 650 liraya buluyorsak başka marketten 350 liraya buluyoruz. Özetle geçinemiyoruz. Temel ihtiyaçlar hesaplanarak insanların alım gücünün yükseltilmesi gerekiyor. Bir ekmek ve sütü bile bu sabah aldığımız fiyata, yarın sabah bulamıyoruz. En azından temel ihtiyaçlara göre hareket edilmeli diye düşünüyorum.”

Bekir Özenci: Hep ucuza gidiyoruz

“Geçinebilmek için artık her şeyi almıyoruz. Özellikle pahalı olan hiçbir şeyi almıyoruz hep ucuza gidiyoruz. Başka ihtiyaçlarımız da var. Her gün zam olunca yetiştiremiyoruz. Biz örneğin yaşımızı aldık, ilaçlarımız var. Bunları yetiştirebilmek için piyasada en ucuzu arıyoruz. Devlet, fiyatlar konusunda denetim yapmalı. Bazı ürünlerde KDV kaldırıldı denildi. Hangisinde kaldırıldı? Biz görmedik. Yumurta pahalı oldu, ekmeğe zam geldi. Asgari ücret, bir memurun en alt baremi ile eşitlenmeli ve hayat pahalılığını üzerine eklemeli. Elektrik yüzünden klima bile açamaz olduk. Benim hakkım yok mu evde klimamı açmaya? Yılda 120 gün çalışan memur 30 bin alırken, yılda 300 gün çalışan asgari ücretli 11,800 TL’ye talim ediyor. Bunlar düşünülerek sağlıklı kararlar alınmalı.”

Gülsün Ayrancıoğlu: Bu halk nasıl geçinecek

“Bu pahalılıkla ihtiyaçlarımızı karşılayamıyoruz. Mecburen her şeyi kısıtlıyoruz. İki çocuğumuz var biri 17 aylık. İhtiyacı fazla. Ben ev hanımıyım, sadece eşim çalışıyor. Bir maaş yetmiyor. İster istemez bir şeyleri kısıtlamak zorunda kalıyoruz. Ev kirası da var. 11,800 TL ile bu halk nasıl geçinecek?

Fiyatlar düşmediği sürece asgari ücret ne kadar yükselirse yükselsin her şey aynı. Bu şekilde hiçbir çözüm olmayacak. Özellikle temel tüketim ihtiyaçlarının marketlerde denetlenmesi gerekiyor ki asgari ücreti aldığımızda bir kuruş bize de kalsın. Ama o da kalmıyor.”

Nilay Dönmez: Ülkede denetleme yok

“Bazı şeyleri kısarak geçinmeye çalışıyoruz. Market alışverişlerinde eskiden fiyata bakmadan aldığımız ürünleri artık fiyatına bakarak almaya başladık. Ucuza yöneliyoruz. Döviz böyle oldukça asgari ücret her türlü erimeye devam edecek. Şu anki şartlarda belki 20 bin TL’nin üstü olursa, bir nebze rahat geçinebiliriz. Ülkede denetleme yok. Bir markette aldığımız bir ürünü, başka markette iki katına görüyoruz. Fiyatlar asla aynı değil.”

Özel Haber Haberleri