Bütçe için karamsar tablo "Borç yükü"

2020'deki döviz ve pandemi krizleri kamu bütçesini sarstı. Ekonomi çevreleri mali krizin 2021'de de devam edeceğine işaret etti, 2020'nin borçlanılarak geçtiğini belirtti.

Devrim DEMİR

2020'deki döviz ve pandemi krizleri kamu bütçesini sarstı. Ekonomi çevreleri mali krizin 2021'de de devam edeceğine işaret etti, 2020'nin borçlanılarak geçtiğini belirtti.

YENİDÜZEN’e konuşan Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür, 2020 yılında yerel gelirlerin sürdürülebilir olmayan birtakım gelirlerle desteklendiğine işaret ederken, bir diğer eski Maliye Bakanı Zeren Mungan ise, yıllardan sonra Merkez Bankası’ndan borçlanarak sürecin devam ettiğini, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan protokoldeki şartların yerine getirilmediğini işaret etti. 

Öte yandan Ekonomist Mustafa Baturalp, pandeminin etkilerinin devam edeceğini, yerel gelirlerde artış olmayacağını, ulaşımda ise ciddi bir gerileme olduğunu ifade ederek, “Ulaşımda 2020 yılında 209 Milyon TL hedeflenirken, 2021 yılında 108 Milyon TL hedefleniyor” dedi.

 

Maliye eski Bakanı Birikim Özgür:

“2020 tadil bütçesinde öngörüldüğü şekilde 900 milyon civarı bir yerel bütçe açığı ile yıl kapatılabilir”

Pandemi döneminde ekonomin daralmasıyla birlikte kamu maliyesi gelirlerinde de ciddi düşüşler yaşandığını belirten Eski Maliye Bakanı Birikim Özgür, “Aralık ayı biliyorsunuz, kriz ayı. Yılsonu itibariyle 2020 tadil bütçesinde öngörüldüğü şekilde 900 milyon civarı bir yerel bütçe açığı ile yıl kapatılabilir. Burada mesele hükümete karne vermek değil. Pandemi yaşanmasaydı yerel bütçe açığımız daha düşük olabilirdi” dedi.

Özgür, yıl içinde beş kez iç borçlanmaya gidilerek toplamda 275 Milyon TL civarında bir kaynak yaratıldığını ve nakit açığının yönetilmeye çalışıldığını ifade etti.

Özgür, sürdürülebilir ve istikrarlı ekonomi için temel hedefin başında kamunun yerel giderlerinin mahalli gelirlerle karşılanması gerektiğini söyleyerek, “Kamuoyunda maliye ile ekonomiyi ayrıştırma yönünde birtakım söylemler oluyor zaman zaman. Hâlbuki sürdürülebilir maliye, sürdürülebilir ekonominin bir önkoşuludur. Kamunun yerel gelir-gider dengesi sağlanmadan siyasi ve ekonomide istikrar sağlanamayacağını öncelikli idrak etmek gerekir. 2020 yılında yerel gelirler sürdürülebilir olmayan birtakım gelirlerle desteklendi. Bir defaya mahsus olmak üzere TMSF’den aktarılan 265 milyonluk bir yerel gelir söz konusu.”

“Beş kez iç borçlanmaya gidildi”

Özgür, yıl içinde beş kez iç borçlanmaya gidilerek toplamda 275 Milyon TL civarında bir kaynak yaratıldığını ve nakit açığının yönetilmeye çalışıldığını ifade etti.

Yapılan borçlanmaya rağmen Kasım 2020 itibarı ile 276 Milyon TL’ye takın bir yerel bütçe açığı olduğunu kaydeden Özgür, “Aralık ayı biliyorsunuz, kriz ayı. Yılsonu itibariyle 2020 tadil bütçesinde öngörüldüğü şekilde 900 milyon civarı bir yerel bütçe açığı ile yıl kapatılabilir. Burada mesele hükümete karne vermek değil. Pandemi yaşanmasaydı yerel bütçe açığımız daha düşük olabilirdi. Övünmek ya da eleştirmek yerine bizim kısa ve orta vadede yerel bütçe açığını nasıl sıfırlayacağımızı hatta fazla veren bir yerel bütçeye nasıl kavuşacağımızı konuşmak durumundayız. Bu yıl Türkiye’nin bu açığı kapatmak üzere 1 milyarın üzerinde bir yardım taahhüdü var. Bu taahhüt yerine getirilirse zevahiri kurtarırız. Ancak böylesi yüksek miktarlı katkıların her yıl gelmeyeceğinin bilincinde hareket etmek gerekir. Sürdürülebilirlik ve istikrar açısından maliye politikalarının odağında yerel gelir-gider dengesi olmalı. Popülizmden vazgeçip ekonomiyi de rahatlatacak şekilde bakkal hesabıyla değil orta vadeli planlamayla hareket etmek lazım” ifadelerini kullandı.

“Açığı sıfırlamaya dönük bir stratejik yaklaşım henüz siyaset tarafından gündeme getirilmedi”

2021 yılında Türkiye’nin katkı yapacağı varsayımıyla 800 milyon civarında yerel açık öngörüldüğünü ifade eden Özgür, “Toplamda dış yardımların genel bütçedeki miktarı 3,5 milyara kadar çıkıyor. Orta vadeli bir vizyonla dış yardımsız yerel açığı sıfırlamaya dönük bir stratejik yaklaşım henüz siyaset tarafından gündeme getirilmiş değil. Azınlık hükümeti erken seçimden önce bunu yapar mı emin olamıyoruz. Eğer Türkiye 2020 yılında yaptığı gibi Kıbrıslı Türklerin kendi sistemlerini idame ettirme ve güçlendirme dinamiğini zayıflatmak isterse ona göre bir protokolü gündeme getirecek. Siyasette günübirlik küçük hesapların ön planda tutulduğu bu ortamda azınlık hükümeti de “biz Türkiye’den para alırız”, “biz açık sorununu çözdük” diyerek seçim ekonomisi uygulayacak ve esas yapılması gereken işler erken seçim sonrasına ötelenecek.”

2021 yılında tahsilâtlarda ciddi düşüşler öngörülmekte…   

2020 yılında ülkede yaşanan salgın nedeniyle ekonomik faaliyetlerin durdurulduğunu anımsatan Birikim Özgür, kamunun gelirinde de ciddi bir düşüş yaşandığını ifade etti.

Ekonomide yaşanan küçülmenin kamu gelirlerini olumsuz etkilediğini söyleyen Özgür, “İlaveten dış talebe bağlı olan ekonomimizdeki küçülme de kamu gelirlerini olumsuz etkiledi. Ekonomideki küçülmeye bağlı olarak 2021’de kurumlar ve gelir vergisi tahsilâtında ciddi düşüşler öngörülüyor. Pandemi koşullarının 2021’in ikinci yarısı itibariyle ortadan kalkacağını varsayarsak o güne kadar ekonominin dayanma gücünü artırmak için birtakım ilave kamu harcamalarının gündeme gelmesi gerekecek. Özellikle özel kesimin kredi borçlarıyla ilgili güçlü politikalara ihtiyaç var. Pandemi demek fakirleşme demek. Sosyal adalet zenginleşirken de fakirleşirken de herkes içindir. Devlete düşen görev biraz da altta kalanın boynu kopsun mantığını yenerek cesur ama bir o kadar da adaletli uygulamalarla herkesin elini eşit şekilde taşın altına koymasını sağlamaktır ki pandemi sonrasında ekonomi hızlıca ayağa kalkabilsin. Ancak bu sayede kamudaki bütçe açıklarıyla başa çıkılması mümkün olabilir.”

 


 

Eski Maliye Bakanı Zeren Mungan:

“Yıllardan sonra Merkez Bankası’ndan borçlanarak sürecin devam ettirildi”

 

Mungan, yıllardan sonra Merkez Bankası'ndan borçlanarak sürecin devam ettirildiğini söyledi.

2020 yılı bütçesi ile ilgili konuşan Maliye eski Bakanı Zeren Mungan, yıllardan sonra Merkez Bankası'ndan borçlanarak sürecin devam ettirildiğini söyledi. Kasım ayı sonuna kadar 167 Milyon TL nakit borç olduğunun bilindiğini kaydeden Mungan, “2020 Aralık ayı ciddi ödemelerin olduğu bir aydır. Özellikle Türkiye Cumhuriyeti ile imzalanan protokolde kaynaklar istenilen seviyeye gelmedi. Nedenleri çok fazla olmakla beraber ‘işola’ gelmemezlik değil. Olaya iki devlet hem KKTC hem Türkiye Cumhuriyeti olarak bakarsak imzalanan protokolde sürdürülebilirlik olmadı. Protokol imzalandı ancak şartlar yerine gelmedi” dedi.

“Emekli sayısı kadar istihdam yapılmadı sayının üzerine çıkıldı”

İmzalanan protokolde 3 yıllık plan olduğunu bunun yapılmadığını ifade eden Zeren Mungan, emekli sayısı kadar istihdam yapılması gerekirken, bu sayının aşılarak 200’ün üzerine çıkıldığını ve geçici istihdam yapıldığını söyledi.

Mungan,” Protokole KKTC ayağı olarak uyulmadı. Bu da finansal açıdan ciddi bir engel oldu. Haliyle dış kaynaklarla bütçe açığı iç kaynaklarla temin edilmeye çalışıldı. Borçlanmalarla finans piyasasından kaynaklar kullanıldı. Bu borçlanma sıkıntısı 2021 yılında karşımıza çıkacak, 2021 yılında pandeminin de etkileri sürecek ciddi anlamda gelir kayıpları var. 2020 yılındaki borçlar 2021 yılına ötelenecek. Yapılacak çok iş var, Sivil Toplum Örgütleri belli sorumluluklar almalı. Ciddi çalışmalar yürütülmeli. T.C. ve KKTC arasında yapılan metinlere her iki tarafta uymak zorunda” dedi.

 


Ekonomist Mustafa Baturalp:

“Pandeminin etkileri 2021 yılında da devam edecek”

 

 Baturalp, Türkiye’nin son iki aylık dönemde ne kadar katkı yapacağının bilinmediğini söyleyerek, Aralık ayında 2 maaş verileceğine işaret etti “Maliye Bakanlığı 1 Milyar 750 Milyon TL’lik ihtiyaç olduğunu açıklamıştı” dedi.

 

Ekonomist Mustafa Baturalp, “2021 bütçesinin 2020’ye göre 10.95 büyüklüğünde artış olacak.  Gelirlerimize bakıldığında, bunu karşılayamayacaktır. Dolayısı ile açık büyük olacak” şeklinde konuştu.

Baturalp, 11. Ayın raporunun açıklanmadığını Türkiye’nin ne kadar katkısı olacağını henüz bilmediğini söyledi.

Baturalp, “1 Milyar 400 Milyon TL TC’nin katkısı oldu, 10 aylık dönemde buna ek olarak 699 Milyon TL’lik bir katkı daha yapıldı. Son iki aylık dönemde ne kadar katkı yapacağı bilinmiyor. Aralık ayında 2 maaş verilecek, Maliye Bakanlığı 1 Milyar 750 Milyon TL’lik ihtiyaç olduğunu açıklamıştı. Pandeminin etkileri 2021 yılında da devam edecek. Yerel gelirlerde bir artış olmayacak çünkü salgın nedeniyle toplanamıyor. Ulaşımda ise, 2020 yılında 209 Milyon TL hedeflenirken, 2021 yılında 108 Milyon TL öngörüldü. Fiyat istikrar fonunda 2021 yılında 90 Milyon TL daha fazla toplanacağı söylendi.”

 


Kıbrıs İlim Üniversitesi Doç.Dr. Ekonomist Erdal Güryay:

“Hükümet sorumluluklarını borçlanmayla yerine getirdi”

Bütçe açığının her yıl öngörüldüğünü, açığın Türkiye Cumhuriyeti tarafından karşılandığını ifade eden Ekonomist Erdal Güryay, 2020 yılındaki açığın Türkiye’den gelen desteğe rağmen hazine açığını kapatmadığını hükümetin sorumluluklarını yerine getirmek için iki üç kez borçlanmaya gidildiğini söyledi.

2021 yılında da bütçe açığının 2020 yılına göre daha büyük olma ihtimali olduğunu da ifade eden Güryay, bunların nedenlerinin başında dünya geneli hala devam eden Covid-19 salgını olduğunu belirtti.

Güryay, 2020 yılındaki açığın Türkiye’den gelen desteğe rağmen kapanmadığını, hükümetin sorumluluklarını yerine getirmek için iki üç kez borçlanmaya gittiğini söyledi.

 

“2021 ilk ay etkisi sürecek”

Güryay, dünyada olduğu gibi ülkede de hala ciddi şekilde etkileri süren covid-19 salgının 2021 yılının ilk altı ayında da devam edeceğini öngördüklerini ifade ederek,” Aşı yıl ortasında kullanıma girmesi muhtemeldir. Covid-19 etkileri, önümüzdeki ilk ay boyunca sürebilir” dedi.

Güryay: “13. Maaşı hem esnaf hem vatandaş bekliyor”

Ekonomist Erdal Güryay, hükümetin Aralık ayı maaşları ve 13. Maaşlar için hükümetin ciddi bir finansa ihtiyacı olduğuna işaret ederek,” İktidarın açıklamalarında ciddi meblağ içeren bir finansmana ihtiyaç var. Hem Aralık ayı hem de 13. Maaşların ödenmesi için ciddi bir rakamdır. Hükümetin şuan elindeki finansman bunun yarısı bile değildir. Bunların karşılanması için yine borçlanmayı mı gidilir yoksa Türkiye Cumhuriyetinden yardımı gelir bilinmiyor. 13. Maaşı hem vatandaş hem de esnafın beklediği piyasaya akan sıcak paradır” dedi.

 


Ekonomist Ayşem Çelebi:

‘2020 yılının ilk 3 çeyreğinde 58 milyon 800 bin TL bütçe açığı gerçekleştiği ve cari açığın büyüdüğü görülüyor’

Ekonomist Ayşem Çelebi, 2021 yılında da döviz kaynaklı genel daralmanın başta olmak üzere, bütçe sıkıntısının devam edeceğini söyledi.

2020 yılının üçüncü çeyreğinde bütçe gelirlerinde ciddi bir düşüş yaşandığını ifade eden Çelebi, “Merkez Bankası raporuna göre, bütçe konusunda 2020 yılında , ilk üç çeyreğini kapsayan dokuz aylık dönemde bütçe gelirleri ve giderleri toplamı, sırasıyla 5 milyar 509 milyon 500 bin TL ve 5 milyar 568 milyon 300 bin TL olarak belirtildi ve bu rakamlara bağlı olarak 2020 yılının ilk üç çeyreğinde 58 milyon 800 bin TL bütçe açığı gerçekleştiği ve cari açığın büyüdüğü görülüyor.  Ayrıca, 2020 Mali Yılı’nın üçüncü çeyreğini kapsayan dönemde bütçe gelirleri toplamında yüzde 2,9 düşüş gerçekleşmiş ve gider kalemi toplamında ise yüzde 10,8 artış gözlemlenmiştir.

 Çelebi: “2020 yılının ilk 3 çeyreğinde 58 milyon 800 bin TL bütçe açığı gerçekleştiği ve cari açığın büyüdüğü görülüyor”

Hem pandemi krizi, hem enflasyon ve e döviz kaynaklı genel daralmadan dolayı 2021 yılında bütçe sıkıntısının devam edeceği görüşündeyim. Öte yandan tüm dünyayı etkisi altına alan salgının 2008 küresel finans krizinden daha derin ekonomik etkileri olduğunu görüyoruz.  Pandeminin makroekonomik göstergelere etkisi, istihdam, kişi ve İşletme Gelirleri, İhracat, Cari Açık, Bütçe Açığı ve Merkezi Yönetim Toplam Borç Yükünü, olumsuz etkilediğini ve pandeminin geçmesi durumunda bile ekonominin hemen düzelerek sağlıklı işlemeye başlamasının önünde daha birçok çeşitli engeller olduğunu öngörebiliriz.”

 


 

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Başkanı Mahmut Kanber:

‘2021 yılı 2020 yılından çok farklı olmayacak’

Kıbrıs Türk Esnaf ve Zanaatkârlar Odası Başkanı Mahmut Kanber, 2020 yılındaki bütçe açığında pandeminin de ciddi etkileri olduğunu ifade ederek, yıl içinde bütçenin dış kaynaklardan toplandığını söyledi. Yaşanan salgın nedeniyle, ülke ekonomisinin turizm, Yüksek Öğrenim ve birçok yerden gelir kaybedildiğine işaret eden Kanber, “Bütçe açığı 3 buçuk Milyar TL olarak ifade ediliyor” dedi.

Ülke kaynaklarının verimli kullanılmadığını kaydeden Kanber, “Tüm kesimlere hak edildiği gibi davranılsaydı, vergilendirme olarak hükümete geri dönecekti. Bütçe açığından kolay kurtulanacak bir yol göremiyoruz. Bir ülkede üretmiyorsak, mevcut bütçe sadece kamu çalışanlarının maaşları için gayret ediliyorsa bütçe 2021 yılında da açık vermeye devam edecek” dedi.

“2021 yılında da aynı sıkıntılar var olacak”

Kanber, 2021 yılında da ülkeyi yönetenlerin 2020 yılında özellikle pandemi süreci ile ilgili sağlık, ekonomi ve birçok kesimde olduğu gibi aynı sıkıntıların 2021 yılında da yaşanacağını sözlerini ekledi. Dünyanın artık aşıyı konuşmasına rağmen, ülkede birçok noktada hala turizm, Yüksek Öğrenim, özle sektör ile ilgili planlamalar yapılmadığını belirten Kanber, “Yeni ekonomik programda bu konulara yeterince yer verilmedi” dedi.

Kanber sözlerine şöyle devam etti:

“2021 yılı da 2020 yılından çok farklı geçmeyecek. Sektörler hep birlikte mücadele etmez, katkı koymazsa istediği vizyonu ortaya koymadığı müddetçe bütçe açığı hep sürecek, bu süreçte toplumsal mücadele şart.”

Kanber: “Hükümetin 13. Maaşla ilişkilendirilmesi çok utandırıcı bir durum”

Aralık ayında verilen 13. Maaşa da değinen Mahmut Kanber, aralık ayında alınan bu maaşın çarşıya ciddi bir etkisi olduğunu ancak toplumun büyük bir kısmının açlık sınırında olduğu bu süreçte adil gelir oranında hakkaniyetli olmadığını savundu.

Kanber, “Asgari ücretli bir kişi çocuğuna hediye alamayacak yaşanan salgın nedeniyle asgari ücretli açlık sınırında. Burada ciddi bir sınıfsal ayrımcılık söz konusu tüm bunlar yaşanırken, hükümetin 13. Maaşla ilişkilendirilmesi çok utandırıcı bir durum.13. maaş bir haktır, pandemi döneminde 13. Maaş tartışmaları yaşanırken, asgari ücretlinin de ‘asgari ücret’ artışı dışında maaşları bağımsız olarak konuşulmalı. Asgari ücret alan kesimler için hükümet gerekli tedbirleri hemen almalı” sözlerini kullandı.

 

 

Özel Haber Haberleri