- Yönetmen Castillo: “İlk kez 2016’da Kıbrıs’a geldim ve adaya âşık oldum… Yeşil Hat’tın her iki tarafından korkunç hikâyeler dinlemek hem zor hem de çok duygusal bir süreçti”
- “Yapılacak bir anlaşma her iki tarafı da memnun etmeyecektir, ancak en azından insanların acı çekmeyi bırakmalarını ve affetmeye başlamalarını sağlayacak bir anlaşma olmalıdır”
Özgül GÜRKUT
Kıbrıs, bölünmüşlüğüyle bir kez daha bir belgesele konu oldu.
“Kıbrıs: Bölünmüş Ada” adlı belgesel, “İlk kez 2016’da Kıbrıs’a geldim ve adaya âşık oldum. Adanın dört bir yanında büyülü yerler keşfettim. Adanın bölünmüş olduğunu görmek beni çok şaşırttı ve o günden beri Kıbrıs sorununu araştırmayı hiç bırakmadım.” diyen İspanyol yönetmen David Castillo’nun imzasını taşıyor.
İspanya’da faaliyet gösteren NUUK TV Entertaintment adlı şirketin hazırladığı "Cyprus: The Divided Island" (Kıbrıs: Bölünmüş Ada) adlı belgeselin prömiyeri, 22 Eylül Pazartesi akşamı, Lefkoşa’da ara bölgedeki Ledra Palace Hotel’de BM ev sahipliğinde yapıldı.
“Biz Kıbrıslılar için sıradan bir isim olsa da Avrupalı bir yönetmen için ilginç olsa gerek. Bakalım onun gözünden adamız nasılmış” diyerek merakla gittim izlemeye…
Çıkışta ise izleyeceğim bir sonraki belgeselin adının “Kıbrıs: Barışa giden yol” olmasını diledim.
Bölünmüşlüğü simgeleyen Ledra Palace barikatından kimlik kartımı göstererek geçip ilerlediğim tarihi otelde daha ilk andan, belgeseli izlemeye gelenler arasında Kıbrıslı Türklerin az olduğunu fark ettim.
Otelin güneyindeki bahçesinde, duvarları büyük ekranlarla donatılmış geniş bir binada yerlerimizi aldık, epey beklemenin ardından konuşmalar yapıldı ve bir buçuk saatlik belgesel gösterilmeye başlandı.
Salondaki altı ekranda belgeselin afişi dakikalarca durdu.
Afişte, Kıbrıs sorununun yaşattığı acıları en çarpıcı şekilde gösteren, yürek burkan fotoğraflardan biri kullanılmış… Gaziveren'de 1964'teki Rum saldırısında eşinin şehit olduğunu öğrendiği andaki acılı yüzüyle hafızalarımıza kazınan Nevcihan Oluşum….
İspanya’nınki dahil bazı büyükelçilerin de izlediği belgesel öncesindeki konuşmalarda, üç dilde selamlama ve teşekkür dikkat çekti.
Konuşmalarda belgesel filmin yolculuğu anlatıldı; adada yaşananlara odaklanılarak insanlara saygı duyulması gerektiği belirtildi. Filmin adadaki iki taraf için de adil olmasının istendiği vurgulanan konuşmalarda, “Bu film hem geçmişin acılarını hem de geleceğe dair umutları yansıtıyor. Bu film, yalnızca hedeflerimizi değil, aynı zamanda ortak bir gelecek için hayallerimizi de ortaya koyuyor.” denildi.
Sadece Kıbrıs’ta değil, dünyada barışın önemine dikkat çekilen konuşmalarda, “Bugün burada hep birlikte barışın önemini hatırlıyoruz. Barış sadece ateşkes demek değildir, barış ortak bir gelecek kurabilmektir. Bu filmi izlerken umarım siz de bizim gibi düşünecek, hissedecek ve belki de kendi payınıza düşen sorumluluğu alacaksınız. Çünkü bu yalnızca Kıbrıs’ın değil, tüm dünyanın meselesi.” ifadelerine yer verildi.
Filmin yönetmenliğini de üstlenen NUUK TV Entertaintment adlı Madrid merkezli şirketin kurucusu ve CEO’su David Castillo ile iletişimcisi Marisa Pulido’nun cesur sorularıyla hazırlanan belgeselde, adanın hem acılı tarihi bir kez daha gözler önüne serildi, hem de tarafların görüşleri…
Bir buçuk saate sığdırılan belgeselde liderler Ersin Tatar ve Nikos Hristodulidis ile bazı tanınmış kişiler yanında sıradan vatandaşlara da söz hakkı verildi.
Ayrıca BM Genel Sekreteri'nin Kıbrıs Özel Temsilcisi ve BM Barış Gücü Misyon Şefi Colin Stewart da belgesel için konuştu.
Kıbrıs’a dair genel bilgileri ve tarihsel süreci anlatıcının ağzından sunan belgeselde, 30 civarında kişiye de çeşitli sorular yöneltildi.
Filmde izleyicilerden en büyük alkışı, kuzeyde bıraktığı taşınmaz mallar için AİHM’de açtığı davada verilen kararla adını duyuran Titina Loizidu; en büyük tepkiyi ise şu anda KKTC Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı olan UBP Milletvekili Oğuzhan Hasipoğlu aldı. İzleyicilerin çoğunun Kıbrıslı Rum olduğu salonda hem Hasipoğlu, hem Tatar, hem de Osman Ertuğ konuşurken homurdanmalar çoktu.
Kıbrıs Türk tarafından ayrıca bu isimlerin tersine görüşler ifade eden, adada federal çözümü ve kalıcı barışı savunan, Kıbrıslı Türklerin yaşadığı zorluklara dikkat çeken ikisi kadın biri erkek, üç kişi yanında Türkiye’den gelip adaya yerleşmiş bir kişiyle de röportaj yapıldı.
Güneyden ise Kıbrıslı Rum lider Nikos Hristodulidis yanında eski bir EOKA’cıya, kayıp yakınlarına, bir gün kuzeydeki evine dönme özlemiyle yaşayan bir kadına, Uluslararası Lefkoşa Havaalanı’na 1974’te son seferi yapan uçağın pilotuna ve diğer bazı kişilere söz verildi.
Belgesel film, Kıbrıs Cumhuriyeti’nin kuruluşu, 1974’te Türkiye’nin adaya müdahalesi, KTFD’nin ve KKTC’nin ilanları, müzakereler, sınır kapılarının açılması, Annan Planı referandumu dönemi ve Maraş’ın ziyarete açılması gibi bölümler içeriyor.
Kuzeyde, özellikle kapıların açılması, Annan Planı referandumu ve müzakere süreçlerindeki siyasi aktörlere ve aktivistlere, toplu katliamların yaşandığı köylerde sağ kalanlara mikrofon uzatılmamış olmasını bir eksiklik olarak gördüğümü belirtmem lazım.
Castillo Yenidüzen’e konuştu: “İlk kez 2016’da geldim, aşık oldum”
“Kıbrıs: Bölünmüş Ada” belgeselinin yönetmeni David Castillo, ilk gösterimin ardından Yenidüzen’in sorularını yazılı olarak cevapladı.
Yapım sorumlusu Paula Yanes olan belgeseldeki röportajlarda Marisa Pulido ile iş birliği yapılmış.
Castillo, neden Kıbrıs’la ilgili bir belgesel yaptığını şöyle anlatıyor:
“İlk kez 2016’da Kıbrıs’a geldim ve adaya âşık oldum. Daha önce hiç gelmemiştim ve adanın dört bir yanında büyülü yerler keşfettim. Adanın bölünmüş olduğunu görmek beni çok şaşırttı ve o günden beri Kıbrıs sorununu araştırmayı hiç bırakmadım. Bunun uzun yıllardır durağan kalmış bir sorun olduğunu düşünüyorum ve bazen çözüm bulabilmek için insanların vicdanlarını biraz sarsmak gerekir.”
“Ne yazık ki Sayın Tatar beni kuzeye sokmayı yasakladı”
Filmin bundan sonraki gösterim hedefleri sorusuna yanıtından, Castillo’nun Kuzey Kıbrıs’a gelmesinin yasaklandığını şaşkınlıkla öğreniyorum:
“Ledra Palace Hotel’deki gala gösteriminin büyük başarısından sonra Kıbrıs’ta ikinci bir gösterim yapmayı düşünüyoruz; hem kuzeyde hem güneyde. Ne yazık ki Sayın Tatar beni kuzeye sokmayı yasakladığı için orada fiziken bulunamayacağım, ancak belgeselin kuzeyde de gösterilmesinin adil olacağına inanıyorum. Önümüzdeki haftalarda hangi televizyon platformlarında yayımlanacağını öğrenmiş olacağız.”
Kıbrıs sorununu altı yılı aşkın bir süredir araştırdığını kaydeden Castillo, belgeselin yapım sürecinin ise bir buçuk yıldan biraz daha fazla sürdüğünü söyledi.
“Çekimler sırasında karşılaştığınız başlıca zorluklar nelerdi?” sorusuna yanıtı ise şöyle:
“Her iki lideri ve adadaki Birleşmiş Milletler’in en üst düzey temsilcisini röportaja ikna etmek. Ayrıca, Yeşil Hat’ın her iki tarafından korkunç hikâyeler dinlemek hem zor hem de çok duygusal bir süreçti.”
“En azından insanların acı çekmeyi bırakmalarını ve affetmeye başlamalarını sağlayacak bir anlaşma olmalı”
Castillo, filmin temel mesajına ilişkin soruya yanıtında “İnsanların çok uzun zamandır süren bir sorunu öğrenmesini ve uluslararası toplumun her iki taraf üzerinde anlaşmaya varılması için baskı yapmasını umuyoruz. Bu anlaşma her iki tarafı da memnun etmeyecektir, ancak en azından insanların acı çekmeyi bırakmalarını ve affetmeye başlamalarını sağlayacak bir anlaşma olmalıdır. Bir gün Kıbrıs’ta ‘Ara Bölge’ yerine ‘Barış Bölgesi’ adlı yeni bir bölge görebilmeyi umuyorum.” ifadelerini kullandı.
Filmin tanıtım videosuna https://www.youtube.com/watch?v=bGMfW1uY6Vg adresinden ulaşılabiliyor.