Başbakan Yardımcısı ve Maliye Bakanı Serdar Denktaş, geçtiğimiz hafta Girne dağ yolunda meydana gelen ve herkesin yüreğini dağlayan elim trafik kazası sonrasında ortaya çıkan tepki ile birlikte yaşanan bu acının bazı çevreler tarafından istismar edildiğini açıkladı.
Denktaş, “Bu karar alındığı zaman ses çıkartmayanlar, üzücü bir kaza ve sonuçlarını bahane ederek, büyük bir acı üzerinden siyaset yapmayı yeğleyerek halkımızı sokağa dökme planlarını hayata geçirmiştir” diyerek, “Cumhurbaşkanı Sn Akıncı'nın saatlere yönelik açıklaması da tüm eylemlerin arkasında başka bir niyet olduğunu açıkça ortaya çıkartmıştır” iddiasında bulundu.
“Acı üzerinden siyaset yapma”
Denktaş yaptığı açıklamada,"Geçtiğimiz hafta içerisinde meydana gelen ve ülkemizde her ferdin yüreğini dağlayan elim trafik kazası sonrasında ortaya çıkan tepki, yaşanan bu büyük acıyı istismar ederek başlatılan eylemler ve sonrasında gelişen olaylarla ilgili bir açıklama gereği ortaya çıkmıştır” ifadesinde bulundu.
Denktaş, “Her şeyden önce bilinmelidir ki, Türkiye ile eş saat uygulamasında kalınması ilişkilerimizi büyük oranda Türkiye ile veya Türkiye üzerinden yürütmek zorunda olmamızdan kaynaklanan bir gerekliliktir” dedi.
Denktaş şunları söyledi:
“Karar siyasi bir karar olmaktan öteye, ulaşımdan Merkez Bankası çalışmalarına kadar, bizlere dünya tarafından uygulanmakta olan izolasyon içinde tek çıkış kapımız olan Türkiye ile zaman farkı nedeniyle ortaya çıkabilecek olası aksaklıkların engellenmesine yönelik bir karardır.
Bu karar alındığı zaman ses çıkartmayanlar, üzücü bir kaza ve sonuçlarını bahane ederek, büyük bir acı üzerinden siyaset yapmayı yeğleyerek halkımızı sokağa dökme planlarını hayata geçirmiştir. Cumhurbaşkanı Sn Akıncı'nın saatlere yönelik açıklaması da tüm eylemlerin arkasında başka bir niyet olduğunu açıkça ortaya çıkartmıştır.
Kazanın hemen ardından sendikalar okul zillerinin saat 09.00 da çalacağını duyurarak ilk eylemlerini gerçekleştirmişlerdir. Hükümetimiz bunun üzerine okul başlangıç saatlerini ve kamu çalışma saatlerini birlikte ele almak suretiyle 08.30 olarak açıklamış ve özel sektöre de buna uyum sağlaması için çağrı yapmıştır.
Hükümetin bu kararının açıklanmasından hemen sonra öğretmen sendikaları bu kez okul başlangıç saatini 08.00 olarak açıklamış ve çağrı yapmıştır. Bu çağrı ile öğretmen sendikaları çocuklarımızın uyanma saatini ve yolda geçirecekleri zamanın kendileri açısından önemli olmadığını ortaya koymuş olmaktadırlar.”
“Ülke gelirlerinin tümü maaşlara gidiyor”
“Geçtiğimiz Cuma günü kamuda yetkili sendikalar ile gerçekleştirdiğimiz toplantı öncesinde yine ayni sendika yetkilileri hükümetimizi palyatif tedbir almakla suçlamıştır” ifadesinde bulunan Denktaş, devamla şunları belirtti:
“Hemen ardından yapılan Protokol görüşmeleri esnasında konu gündeme gelmiş ve bu toplantının başlangıcında da tartışılmıştır. Saatlerin geri alınamayacağı ancak mesai saatlerinde bir düzenlemeye gitmek suretiyle 15 gün daha sürecek olan gün aydınlanmasındaki gecikme sorununun ortadan kalkacağı kendilerine bildirilmiştir.
Yine ayni toplantıda kendilerine "palyatif tedbirlerle değil, işi kökünden çözmek istiyorsak,gelin AB tarafından hazırlanan haritayı inceleyelim,maaş artışı yapmayalım,belli bir rakamın üzerindeki maaşlardan %3 kesinti yapalım,bu 137 Milyon eder, Mersedesleri de almayalım onu da ekleyince 139 milyon bir kaynak oluşur, sizin işaret edeceğiniz yerlerden başlayarak tüm yollarımızı pırıl pırıl yapalım,otobüs duraklarını düzenleyelim " dedim. Cevap olarak Türkiye'den gelen parayla yapın denince " hani ne parasını ne pulunu istemezdiniz, karar verin" diyerek konuyu kapattık.
Bu öneri ile aslında ortaya koymaya çalıştığımız, ülke gelirlerinin tümünün maaşlara gittiği gerçeğine parmak basmaktı. Bu ülkede esas tartışılması gereken mesele budur ve olası bir çözüm sonrasında başımızı ağrıtacak en önemli sorunlardan birisi de bu olacaktır.”
“İnsanımızı aldatmaya çalışanların mumu elbet sönecektir”
Denktaş açıklamasına şöyle devam etti:
“Bu gerçek bilinmesine rağmen, benimle bu konuyu görüşmemiş olan bir gazetemizin" hükümet maaşlardan kesinti çalışması başlattı" şeklinde yaptığı haber sonrasında birçok köşe yazarı, bu haberi kaynak kullanarak eleştiriler yazmış, trafik cezaları ve seyrüseferler hangi maksatla kullanılıyor sorusunu sormuştur.
Bu sorunun cevabı nettir. Tüm gelirler maaş ve maaş nitelikli harcamalar için kullanılmaktadır. Türkiye bize ek kaynak sağlamadığı anda hiçbir yatırım yapabilecek durumda değiliz. Bu gerçek yıllar içerisinde oluşmuş bir yapılanmanın sonucudur. Bu yapılanma dünyanın bize uygulamakta olduğu izolasyon nedeniyle dışa açılamamanın yarattığı gelir ve imkan kısıtlamasının bir sonucudur. Devlet, insanımız tarafından en önemli istihdam kapısı görüldüğü müddetçe giderilemeyecek bir sorundur bahsettiğimiz.
Tüm bu olumsuz tablonun, eşitliğimizi egemenliğimizi, ekonomik yetersizliklerimizi yeterince göz önünde bulundurmayacak bir "çözüm"ün ortadan kaldıracağını savunmak ise son derece saf veya bilerek söyleniyor ise art niyetli bir söylemden öteye gidemez.
UBP-DP hükümeti olarak, geçmişten günümüze taşınan sorunları gidermek için çaba gösterirken, yaşanan büyük bir acıyı bahane ederek siyaset yapmaya çalışanların ve yalan yanlış haberler yaymak suretiyle insanımızı aldatmaya çalışanların mumu elbet sönecektir.
Olası bir referanduma hazırlık nitelikli, insanımızı devletinden ve Türkiye'den soğutma gayreti ile büyük bir acıyı isyan noktasına taşımak isteyenler bir oranda başarı sağlamıştır.
Hükümetimiz de yaşananları değerlendirerek gerekli kararları üretecektir."