Akıncı: "Sergi kültürel değerlere saygının göstergesi"

Güven artırıcı önlemler çerçevesinde taraflara iade edilen, 1974’ten sonra KKTC’de kalan Kıbrıslı Rum sanatçıların eserleriyle RIK arşivlerindeki Kıbrıslı Türklere ait 1963 öncesi ses ve görüntü kayıtlarından oluşan sergi, Ledra Palace Otel’de açıldı.

Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı ile Kıbrıslı Rum lider Nikos Anastasiadis’in uzlaştıkları güven artırıcı önlemler çerçevesinde taraflara iade edilen, 1974’ten sonra KKTC’de kalan Kıbrıslı Rum sanatçıların eserleriyle RIK arşivlerindeki Kıbrıslı Türklere ait 1963 öncesi ses ve görüntü kayıtlarından oluşan sergi, Ledra Palace Otel’de saat 19.00’da açıldı.

BM Genel Sekreteri’nin Kıbrıs Özel Danışmanı Elizabeth Spehar’ın ev sahipliği yaptığı sergide, Kıbrıs Türk halkının kültürel, sanatsal, sosyal ve siyasal hayatından kesitler içeren ses ve video arşivleriyle kuzeyde kalan ve koruma altına alınan Kıbrıslı Rum sanatçılara ait 219 tablo sergileniyor,

“KÜLTÜREL, TARİHİ VE SANATSAL DEĞERLERİN, BİR TOPLUMUN KİMLİĞİ VE HAFIZASIDIR”

Burada yaptığı konuşmada, adamızın yakın geçmişinde yaşanan kanlı toplumlararası çatışmalara değinen Cumhurbaşkanı Akıncı, “Bundan dolayı çok acılar çektik; kimimiz canını, kimimiz en sevdiklerini kaybetti. Hayatta kalanlar yaşananların psikolojik etkilerini halen ruhlarında taşıyorlar. Silahlı çatışmalar sadece can ve mal kayıplarına değil toplumların kültürel ve sanatsal eserlerinin de zarar görmesine neden olmaktadır” dedi. Kültürel ve sanatsal eserlerin, aynı zamanda bir toplumun varoluşu ve yaratıcı potansiyeliyle de ilişkilendirildiğinden bu eserlerin kaybının, maddi kayıplardan daha can yakıcı olduğunun altını çizen Cumhurbaşkanı, kültürel, tarihi ve sanatsal değerlerin, bir toplumun kimliği ve hafızası olduğunu belirterek “Dolayısıyla bu değerlerin korunması son derece önemli olması yanında o topluma saygı göstergesidir” dedi.

“BUGÜNKÜ SERGİYİ, KIBRISLI TÜRK VE KIBRISLI RUM TOPLUMLARININ BİRBİRLERİNİN SANATSAL VE KÜLTÜREL DEĞERLERİNE SAYGILARININ BİR GÖSTERGESİ OLARAK GÖRÜYORUM"

Sergiyi, Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum toplumlarının birbirlerinin sanatsal ve kültürel değerlerine saygılarının bir göstergesi olarak tanımlayan ve bu nedenle geleceğe dair ümit verici bulduğunu dile getiren Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şunları söyledi: “Kıbrıslı Rum ressamların 1974 öncesine ait değerli tablolarının korunup muhafaza edilmiş olmaları, günü geldiğinde tarafımızdan iadelerini ve bugün bu sergiyi düzenleyebilmemizi sağladı. Aynı şekilde Kıbrıslı Türklerin 1963 öncesine ait radyo-TV kayıtlarının Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu tarafından muhafaza edilerek toplumumuza iade edilmesi, tarafımızca bir iyi niyet ve saygı göstergesi olarak memnuniyetle karşılanmıştır. Kıbrıs Türk toplumunun tarihi, siyasi, sosyal, kültürel, sportif ve diğer alanlardaki etkinliklerini içeren bu kayıtlar, 1963 öncesinde her iki toplumdan kişilerin görev yaptığı Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu bünyesinde oluşturulmuştu. Kıbrıslı Türkler ile Kıbrıslı Rumların birlikte çalıştığı ve birlikte ürettiği ortaklık kurumlarından biri olan Kıbrıs Radyo Yayın Kurumu’nda Türkçe, Yunanca, İngilizce dillerinde ayrı ayrı haber, köy gezisi sohbetleri, skeç, müzik ve benzeri programlar yapılmaktaydı. Bazı programlar Türkçe ve Yunanca olmak üzere iki dilli olarak hazırlanıp sunuluyordu. Aslında kültür ve sanat eserleri, yaratıcıları hangi toplumdan olursa olsun özelde coğrafyanın, genelde ise insanlığın ortak mirasını temsil eder. Bu nedenle sanatın evrensel olan ortak dili birleştiricidir. Bir sanat eserinden keyif alabilmek için aynı dili konuşmanız gerekmez. Hatta konuşmanız bile gerekmez”

“SİYASAL BİR ÇÖZÜME VE GERÇEK BİR BARIŞA, KÜLTÜR-SANATIN BİRLEŞTİRİCİ GÜCÜ OLMADAN ULAŞAMAYIZ”

Araştırmaların, çatışmaların dönüştürülmesinde ve çatışan tarafların iletişiminde sanatın rolüne dikkat çektiğini dile getiren Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, siyasal bir çözüme ve gerçek bir barışa, kültür-sanatın birleştirici gücü olmadan ulaşılamayacağına dikkati çekti. Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncı, şunları dile getirdi: “Bunun farkındalığıyla 2015 yılında dostum Nikos’la üç yeni teknik komiteye ihtiyacımız olduğu konusunda mutabık kaldık. Bunların üçü de kültürel dönüşüme katkı koyabilecek ve barış kültürünün geliştirilmesinde belirleyici rol oynayabilecek olan Kültür, Toplumsal Cinsiyet Eşitliği ve Eğitim Teknik komiteleriydi. Bu serginin gerçekleşebilmesi için uzun zamandır çalışmakta olan Kültür Teknik Komitesini, toplumları birbirlerine yakınlaştıracak kültürel etkinliklerin teşvik edilmesi ve kolaylaştırılmasını sağlamak üzere kurmuştuk. Bugüne kadar, bazılarına liderler olarak bizim de katıldığımız duygu dolu bir dizi etkinlik düzenlediler. Ancak sanırım Komitenin en anlamlı çalışması 26 Şubat 2019 tarihinde güven yaratıcı önlem olarak ilan ettiğimiz tablolar ile işitsel ve görsel kayıtların karşılıklı iadesi sürecini başarıyla sonuçlandırmış olmalarıdır. Kültür Teknik Komitesi’nin tüm üyelerine ve bu süreçte emeği geçen herkese teşekkür ederim. Sergiler insanların sanat eserleri arasında dolaşırken ve eserleri incelerken aynı zamanda düşündüğü çeşitli duygular deneyimlediği ortamlardır. Eminim bu sergiyi dolaşırken kalbimiz, beynimiz ve ruhumuzla geçmiş bugün ve gelecek arasında bir yolculuğa çıkacağız. Geçmişimizle yüzleşeceğiz. Bir çözüm anlaşmasına henüz ulaşamadığımız için bugünümüz ve geleceğimizle ilgili belirsizlik ve istikrarsızlık duyumsadığımızı bir kez daha fark edeceğiz. Birbirimizle konuşmaya ihtiyaç duymadan benzer duyguları paylaşacağız. Geçmişimiz daha farklı olabilirdi. Geçmişi değiştiremeyiz. Ancak barışçıl bir gelecek için sorumluluk alabilir ve gerekli iradeyi gösterebiliriz. Birbirimizin değerlerine, kültürel simge ve sembollerine, sanat eserlerine saygı göstermek ve onları korumak barışçıl bir gelecek için birincil sorumluluklarımızdandır”

“GÜZEL ADAMIZDA, DAHA GÜZEL GÜNLER GÖREBİLMEK İÇİN MÜCADELEMİZİ BIRAKMAMALIYIZ”

Serginin, birçok görevli ve gönüllünün inisiyatifleri ve emeklerinin meyvesi olduğunu kaydeden İki Toplumlu Kültür Teknik Komitesi Eş başkanı Kani Kanol, sergilenen sanat eserlerinin gerek Kıbrıs sanat tarihi gerekse dünya sanat tarihi açısından ne denli önemli olduğunu vurguladı.

Kıbrıs Türk tarafına iade edilen 1963 öncesine ait görsel ve ses kayıtlarının da Kıbrıs Türkleri için çok değerli tarihi, sosyal, kültürel ve toplumsal önemi olduğunu dile getiren Kanol, şunları kaydetti: “Benden önce anne, babam gibi, ben ve ailem de yıllardır çözümsüz bir savaş ortamında sıkışıp kalmışız bu adada. Nerdeyse bu savaşlardan, benim ailem dahil, acı kayıplara uğrayıp etkilenmeyen aile hemen hemen yok gibi. Tercihim elbette, bu zamanda artık çocuklarıma sürdürülebilir, barışcıl, refah içinde, çok kültürlü bir ülke miras bırakmak idi.

Ne yazık ki bunu başaramadık. Birbirimizi dinleyip anlamayı, birbirimizi sevip saymayı ve empati göstermeyi öğrenemedik. Tam tersi, ötekini şeytanlaştırıp korku ve nefret tohumları ektik. O yüzden de ikiye bölünmüş bu adada, gençlere parlak ve güzel bir gelecek vadetmeyen, gergin bir ateşkes ortamında yaşamaya mahkum olduk. Bu karamsarlığa rağmen ama, güzel adamızda, daha güzel günler görebilmek için mücadelemizi bırakmamalıyız. Barış ve çözüm için çabalamaya inatla devam ettik ve etmeye de devam edeceğiz”

“TARAFLARI YAKINLAŞTIRACAK SONUÇLARIN ALINABİLECEĞİNİN KANITI…”

Serginin gerçekleşmesinin, cesur liderlik, kararlı, yoğun çalışma ve sınır ötesi iş birliği ile tarafları yakınlaştıracak sonuçların alınabileceğinin kanıtı olduğunun kaydeden Kanol, bu başarının bir parçası olmaktan gurur duyduğunu ifade ederek, “Kültür Teknik Komitesi olarak, sanat ve kültürün evrenselliğini kullanarak, yaralarımıza şifa olacak, bizleri yakınlaştıracak ve sonuçta kalıcı bir barışa hizmet edecek etkinliklere devam etmekte kararlıyız” dedi.

“Cesur inisiyatiflerinden dolayı Ekselansları Sayın Akıncı ve Sayın Anastassiades’e, bize her bakımdan yardım ve katkı sağlayan Birleşmiş Milletler yetkililerine teşekkürü bir borç bilirim” diyen Kanol, serginin gerçekleşmesi için sağladıkları fon ve olanaklardan dolayı UNDP ve Avrupa Komisyonu’na, araştırmaları ve kayıtların dijital ortama aktarılmasını sağladıkları için Kıbrıs Radyo Yayın Kuruluşu yöneticilerine ve çalışanlarına da teşekkürlerini iletti. Kanol, konuşmasını

“Ve elbette birlikte çalışmaktan büyük mutluluk duyduğum bütün Kültür Teknik Komitesi üyelerine, eş başkan Sayın Vasiliu’ya da içtenlikle teşekkür ederim. Onların çabaları ve özverili çalışmaları olmasaydı bu proje gerçekleşmeyebilirdi.

Son olarak da tüm gönüllü çalışmalarımda bana her zaman en büyük desteği veren eşime ve aileme ve bu değerleri bana aşılayan yakın zamanda kaybettiğim babama, içtenlikle teşekkür ederim” diyerek noktaladı.

İlgili Haberler

Kültür & Sanat Haberleri