“Yok demek yordu, emekli oldum”

Girne Akçiçek Hastanesi Acil Servisi’nin meleği Saime Hemşire, acı tatlı birçok olaya şahitlik etti, 33 yıl hizmet verdi,  emekli oldu

Fayka Arseven KİŞİ

33 yıl hizmet verdikten sonra geçtiğimiz hafta emekliliğe ayrılan Girne Akçiçek Hastanesi Acil Servis hemşiresi Saime Derya,  “gönüllü emekli olmadım, 10 yıl daha yapardım ama işte insanlara ilaç yok, doktor yok, hemşire yok demek beni yordu, emekli oldum. Ama halen kalbim mesleğim için çarpıyor” diye konuştu.
Meslek hayatı boyunca insanları hep çok sevdiğini ve hep onlara yardımcı olmak için elinden geleni yaptığını söyleyen Saime Hemşire, “bunca yıldır mesleğimde bir gece olsun huzursuz uyumadım, çünkü hep elimden gelenin en iyisini yaptım, vicdanım rahat” diyor.
“Zaten ada küçük herkes birbirini tanır, çok da tanıdığımı kaybettim” diyen Saime Hemşire, hiç unutamadığı anları da paylaşıyor, “Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı evinden alan ambulanstaydım. Denktaş bir şeyler söylemeye çalışırdı, söyleyemezdi, ağlardı. Neden? Bilmiyordum. Kader Aydın Denktaş’ı da yine biz aldık. O da ağlardı… İkisini de son kez alan ambulanstaydım…”

Bu hafta ülkedeki siyasi sıkıntılardan uzaklaştık; kalplere dokunan, yaraları saran ve bir ‘melek’ ilan edilen Saime Hemşire’nin kapısını çaldık.

Şimdi ailesi ve evindeki hayvan dostları ile vakit geçiren Saime Hemşire, mesleğine olan tutkusunu, sağlık sistemindeki sıkıntıları samimi bir şekilde ifade etti.

 “ 1986’da girdiğim mesleğime 54 yaşında veda ettim. Yine dünyaya gelsem yine hemşire olurum. Ben bu mesleği çok sevdim.”

 

  • YENİDÜZEN: Meslek hayatınız nasıl başlamıştınız?
  • Saime Derya: Belki sizin zamanınızda da vardı. Öğretmen sorardı. Büyüyünce ne olmak istersiniz? Ben polis ya da hemşire derdim. Ben 1986 Haziran’ından itibaren hemşireyim… 6 yıl Lefkoşa’da cerrahide çalıştım. Ondan sonra hep acilde… Dünyaya tekrar gelsem yine hemşire olurum yine acilde çalışırım. Çünkü servislerde o kadar yardımcı olmazsın hastaya ama acilde muhtaç birçok insan var ve onlara yardım etmek beni çok mutlu ederdi.

 

Sistem yok, ilaç yok, doktor yok…

  • YENİDÜZEN: Girne Akçiçek Hastanesi’nden emekli oldunuz. Birçok kişi emekli olmanıza üzüldü.
  • Saime Derya: Evet… İlk başlarda kimseler inanmak istemedi. Çünkü hiç hayır demedim. Nöbetse nöbet, görevse görev… Her şeyi yaptım. Hastalara da çok iyi davrandım. Hem güler yüzlü oldum, hem de elimden gelenin en iyisini yaptım. Çünkü benim mesleğimdi ve ben mesleğimi çok seviyordum. Çoğu hemşirenin yapmadığını yaptım. Ama bir an geldi, ‘tamam’ dedim. Çünkü hastaya ‘ilaç yok, doktor yok, hemşire yok’ demekten yoruldum. İnsanların tam anlamıyla sağlık hizmeti alamamasından yoruldum. İnsanlara ‘panadol yok’ demekten yoruldum.
    Girne Akçiçek Hastanesi dökülüyor, nüfus kalabalıklaştıkça, personel yetmez oldu. Doktorun, hemşirenin, ilacın olmadığı bir yerde nasıl hizmet verilebilir ki? 33 yıldır ben mesleğin içindeyim bir tek gün bile bu meslekten ayrılmayı düşünmedim. Ama artık gerçekten ‘yok’ demekten yoruldum. Emekli olmaya karar verdim. Yoksa 10 yıl daha mesleğimi yapardım. O heyecanım var. Şimdi ambulans sesi duyuyorum, kalbim küt küt atıyor.  Nasıl emeklilik yaşayacağımı bile bilmiyorum…


 

  • YENİDÜZEN: Hemşirelik özveri istiyor siz de bunu fazlasıyla vermişsiniz. Ama bir de şöyle bir şey var ki insanlar da hemşirelerden şikayetçi, doktordan şikayetçi… Neden sizce?
  • Saime DERYA: Ben yeterli özverinin olmadığını görüyorum. Yani bir hemşire ‘bu benim görevim değil, şunu yapmam, bunu yapmam’ dememeli. Hele de mesleğe yeni başlamışsan. Biz çünkü böyle eğitim almadık, böyle görmedik.
    Hafta sonu tahlil alınmazmış ben alırım, dikiş atılmazmış, ben atarım.

“Hastalara ilaç yok, doktor yok, hemşire yok demek beni yordu. Sağlıktaki sistemsizlik beni yordu ve emekli oldum. Yoksa 10 yıl daha ben mesleğimi yapardım.”

  • YENİDÜZEN: Meslek hayatınızda sizi en çok ne zorladı?
  • Saime DERYA: Mesleğimi sevdiğim için şikayet etmedim. Ama beni gerçekten sistemsizlik, yokluk yordu. Yoksa saatlerce çalışırım, ne saat görev çıkarsa yapardım. Bunu da severek yapardım. Ama sağlıkta sistem yok. Ben kendi ailemi bile devlet hastanelerine götürmem. Gider özelden sağlık hizmeti satın alırım. Çünkü neler yaşandığını görüyorum.

 “Kaçak insan çok, dram çok, nelerle karşılaşıyoruz… Motor evlerinde 3-4 çocukla yaşayan aileler gördüm. Bunlar hem büyük dramlar hem de memleket için utanç.  Kaç kez gemide doğum yapılmasına şahit oldum…”

 

  • YENİDÜZEN: Girne’de yoğun bir nüfus da var. Buna da biraz hazırlıksız mı yakalandık?
  • Saime DERYA: Evet insan çok ama yokluk da çok… Doktor, hemşire, ilaç olmayan bir hastane nasıl hizmet verebilir ki? Bir yerde patlar… Kaçak insan çok, dram çok, nelerle karşılaşıyoruz… Motor evlerinde 3-4 çocukla yaşayan aileler gördüm. Bunlar hem büyük dramlar hem de memleket için utanç.  Kaç kez gemide doğum yapılmasına şahit oldum…
     

 “Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı da eşi Aydın Denktaş’ı da en son ambulansla biz aldık. Kadere bakın her ikisi de ağlıyordu. Neden? Bilmiyorum.”

 

“Hem Rauf bey hem Aydın hanım ağlıyordu”

  • YENİDÜZEN: Meslek hayatınızda birçok olaya tanıklık ettiniz, en çok sizi etkileyen ne oldu?
  • Saime DERYA: Acil Servis’te birçok olaya tanıklık ettim. Çoğu da acı verdi, sevdiklerimizi, yakınlarımızı, tanıdıklarımızı kaybettik.
    Ama en unutamadığım olaylardan biri; Cumhurbaşkanı Rauf Raif Denktaş’ı evinden alan ambulanstaydım. Denktaş bir şeyler söylemeye çalışırdı, söyleyemezdi, ağlardı. Neden? Bilmiyordum. Kader Aydın Denktaş’ı da yine biz aldık. O da ağlardı… İkisini de son kez alan ambulanstaydım…
    Bir diğeri Türk Mahallesi’nde bir babanın, eşine ve çocuklarına zehir içirmesi. Eve gittiğimizde çocukları zehirli sütle zehirlemişti. Uzun süre etkisinden kurtulamadım. Halen daha aklıma gelir.
    Girne dağ yolundaki kazada hayatını kaybeden çocuklar… Olay yerine gidene kadar ne olduğundan haberimiz yoktu. Otobüsü ilk gördüğümde van araç sanmıştım, bir de örtü gibi bir şey vardı. Örtüyü kaldırdım, çocuklar… Hiç beklediğim bir manzara...

 “Bunca yıldır mesleğimde bir gece olsun huzursuz uyumadım, çünkü hep elimden gelenin en iyisini yaptım, vicdanım rahat”

  • YENİDÜZEN: Pişmanlığınız var mı? Yoksa vicdanım rahat mı diyorsunuz?
  • Saime DERYA: Bunca yıldır mesleğimde bir gece olsun huzursuz uyumadım, çünkü hep elimden gelenin en iyisini yaptım, vicdanım rahat. Pişmanlığım yok. Ama keşke şartlar daha iyi olsaydı. Gerçekten can gönülden çalışan insanlar emekli olmasaydı…
  • YENİDÜZEN: Emeklilik size yaramadı sanırım. Bir hafta olmadan mesleğe olan hasretiniz belli oluyor. Bundan sonra ne yapacaksınız?
  • Saime DERYA: Gerçekten bilmiyorum. Boşluktayım. Kalbim halen mesleğim için atıyor. Ömrüm hemşirelik yapmakla geçti.

 

Röportaj Haberleri