Yananın yerine yenisini dikmiyoruz

Orman Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet İyigün, son 7 yılda yangınlarda kaybedilen ağaçların yerine, yeterli ağaçlandırma yapılmadığını söyledi...

Ödül AŞIK ÜLKER

Orman Mühendisleri Odası Başkanı Ahmet İyigün, son 7 yılda yangınlarda kaybedilen ağaçların yerine, yeterli ağaçlandırma yapılmadığını söyledi.

İyigün, 2017 yılından bugüne kadar yanan yaklaşık 4 bin 5 yüz hektarlık bir alanın yandığına ancak sadece 220 hektarlık bir alanın ağaçlandırıldığına dikkat çekerek, “Yanan sahaların yeniden ağaçlandırılması için, yanan ağaç miktarından daha fazla dikim yapılmalıdır. Ancak, biz yanan ağaçlar kadar bile dikim yapamadık. Yeterli fidan üretimimiz de yoktur. Fidanlıklarımızda 2 milyona yakın fidan üretimi yapabilme kapasitesi vardır ancak yeterli bütçe ayrılmadığı için, yeterli üretim de yapılamamaktadır” diye konuştu.

Orman arazilerinin usulsüz şekilde kiralanması ve turizm amaçlı kullanılmasının da önüne geçilmesinin önmine vurgu yapan İyigün, orman alanlarına, zaman zaman müdahaleler olduğunu ve bazı konuların mahkemeye taşınarak engellendiğini söyledi.

“Toplumsal bilinç ve duyarlılık çok önemli”

Soru: Yangının çıkmaması için ne yapılmalı, gerekli tedbirler alınıyor mu?

İyigün: Toplumsal bilinç ve duyarlılık çok önemli. Ateşli piknik yapma yasakları var, Ekim ayına kadar... Ancak insanlarımızda gerekli duyarlılık oluşmadı maalesef, hala uyarılara rağmen ateşli piknik yapanlar var. Denetim de zayıf. Hala araçlardan sigara izmaritlerini dışarıya atanlar olduğunu görüyoruz.

“Hem organizasyon, hem bütçe meselesi”

Elektrik tellerinin birbirine temas etmesi sonucunda yangın çıkabiliyor. Bunu önlemek için santralların yakınında ot temizliği yapılması lazım. Ormanlardaki yangın şeritlerinin ve yollarının, temiz ve geniş olması önemli. Geçmişte, yangın şeritleri yeteri kadar temiz olmadığı için sıkıntılar olduğunu yaşayarak gördük. Yangın emniyet şeritlerinin, her sene, Şubat ayında ağaçlandırma tamamlandıktan sonra, temizlenmesi gerekir. Bu, hem organizasyon, hem de bütçe meselesidir.

“Orman Dairesi’nin, yangınla mücadelede rolü çok önemlidir”

Orman Dairesi’nin, yangınla mücadelede rolü çok önemlidir ancak Orman Dairesi’nin personel sıkıntısı olduğunu biliyoruz. Yangın Hazır Kuvvet Ekipleri’nde şu anda 125 kişi vardır. 11 gözetleme istasyonuna, en az 33 kişi gerekir. Diğerleri dozer, arazöz operatörü, kesici olarak çalışır. 125 kişi yeterli değildir. Partizanca istihdamlar yerine, işe uygun personel alınması gerekir. Orman Dairesi’nin kadrosunda 6-7 mühendis var. Bunlardan üçü müşavir olduğu için çalışmıyor. Müşavir konusu da ülkemizin ayıbıdır.

“Yangın riskinin yüksek olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz”

Soru: Olası bir yangına ne kadar hazırlıklıyız?

İyigün: Küresel ısınma ve Akdeniz ikliminin etkisiyle, yangın riskinin yüksek olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Yangınlar geçmişte olduğu gibi, bugün de olacak. Yangın çıktığı zaman, ilk koşan tabii ki ormancılardır. Yangınla ilk yarım saat içinde, örtü yangını şeklindeyken mücadele edilirse, yüksek yerlere daha fazla çıkmadan yangının önünü alabilirseniz, ne mutlu... Ama yangın yukarıya doğru sarıldıkça, önüne geçmek daha zordur. Yangınlarda irtibat da çok önemlidir, eskiden telsizlerin çalışmadığı dönemler olduğunu biliyoruz. Şimdi irtibat daha kolaydır ve gerekli cihazlar, telsizler vardır.

Ne kadar hazırız?

Ne kadar hazırız derseniz, kaç araç olursa yeterli olur? Yangının boyutuna göre ihtiyaç değişebilir. Diğer dairelerden, askerden veya Sivil Savunma Teşkilatı’ndan yardım alınarak, araç sayısı çoğaltılabilir. Kurumlar arası işbirliği önemlidir. Yangınla mücadelede siyasiler değil, uzmanlar karar vermeli ve çalışmaları yürütmelidir.

“Bekleyen bir yangın söndürme helikopteri var”

 Her yangın çıktığında yangın söndürme uçağı, helikopteri konusu gündeme gelir. Bir yangın helikopterinin, sürekli burada bulunmasının maliyeti, kirası çok yüksektir. Yetkililer, “helikopter Türkiye’de konuşlansın, buraya 30 dakikada gelir” dediler ancak yarım saatte gelen helikopter olmadı çünkü Türkiye’de, her zaman, bir yerlerde yangın vardır. Öncelik o yangınlara müdahaledir. Tarım Bakanı Hüseyin Çavuş, “oradan buraya helikopter 9 dakikada gelir” demişti ancak helikopterin çalıştırılması, ekibin içine yerleşmesi 9 dakikadan uzun sürer. Burada askeri helikopterlere yangında kullanılan aparatlardan monte edilmesini önerdik, öyle yapıldı ve şimdi, her zaman hazır olarak burada bekleyen bir yangın söndürme helikopteri vardır.

Soru: Bugüne kadar çıkan yangınların bilançosu nedir?

İyigün: 1974’ten sonra bize kalan bölgede, yani Kıbrıs’ın kuzeyinde, en büyük yangın, 27 Haziran 1995’teki Girne yangınıdır, 8 bin 69 hektar yanmıştı. 4 Temmuz 1998’deki Yeşilırmak yangınından 3 bin 750 hektarlık bir alan etkilenmişti. Daha sonra, daha küçük yangınlar da oldu ama bizim için hepsi önemli kayıplara neden oldu. Mayıs 2020’deki Tepebaşı yangınında bin, Haziran 2022’deki Mersinlik yangınında da bin 813 hektarlık alan yandı.

Yanan 4 bin 5 yüz hektar, ağaçlandırılan 220 hektar

Soru: Yanan ağaçların, ormanların yeniden oluşturulması meşakkatli ve zaman alan bir iş. Yanan ormanların yeniden ağaçlandırılması konusunda ne kadar başarılıyız?

İyigün: 2017’den bugüne, son 7 yılda yangınlarda kaybedilen ağaçların yerine, yeterli ağaçlandırma yapılmadığını üzülerek tespit ediyoruz. Şöyle ki, Orman Dairesi verilerine göre, 2017 yılından bugüne kadar yanan yaklaşık 4 bin 5 yüz hektarlık alanın yerine sadece 220 hektarlık bir alan ağaçlandırıldı. Yanan sahaların yeniden ağaçlandırılması için, yanan ağaç miktarından daha fazla dikim yapılmalıdır. Ancak, biz yanan ağaçlar kadar bile dikim yapamadık. Yeterli fidan üretimimiz de yoktur. Fidanlıklarımızda 2 milyona yakın fidan üretimi yapabilme kapasitesi vardır ancak yeterli bütçe ayrılmadığı için, yeterli üretim de yapılamamaktadır. Son aldığım bilgiye göre, bu sene fidan üretimi yapacak bütçe yoktur. Orman yangınları kadar tehlikeli olan çamkese böceği ile mücadele de ihmal edilmemelidir.

Orman arazilerinin usulsüz şekilde kiralanması ve turizm amaçlı kullanılmasının da önüne geçilmelidir. Orman alanlarına, zaman zaman müdahaleler de oluyor. Bakanlar Kurulu kararıyla, orman arazisinin statüsü değiştirildi ama bu yasal olarak mümkün değildir. Bu konular mahkemeye taşınarak engellenmiştir.

“Yangın sırasında gelecek bir şişe su bile önemli ve değerlidir”

Soru: Ada üzerinde, yangın gibi bir felaket durumunda işbirliği yapamamamızı nasıl değerlendiriyorsunuz?

İyigün: 1995’te Girne yangınında, Rum tarafından gelen yardım teklifini kabul etmemiştik ve nitekim, o yangın, 1974’ten sonra kuzeydeki en büyük yangın olarak kayıtlarımıza geçti. Mayıs 2020’de Tepebaşı yangınında, Türkiye’den gelen destek yanında, Rum tarafından da uçak ve helikopter desteği almıştık. Ancak 2016 yılında Trodoslar yanarken, Rum yetkililer bizim yardım teklifimizi, şimdi olduğu gibi, yine reddetmişti. Oysa Lefke bölgesinde çıkan bir yangında, Rum dozerlerinin bizim tarafta, Türk dozerlerinin Rum tarafında çalıştığı tespit edilmişti. Pirgo’da çıkan bir yangın, Türk tarafına geçtiğinde, orada da yangına karşı birlikte çalışılmıştı. Bu yardımlaşma da çok yararlı olmuştu.

Temmuz 2021’de, Limasol’da dört kişinin hayatını kaybettiği yangın, 55 kilometrekarelik bir alanda etkili olmuştu. Limasol’daki son yangının, 1974’ten sonra, adadaki en büyük yangın olduğu açıklandı. Şu ana kadar 100 kilometrekarelik bir alan yandı, yangından 15 köy etkilendi, iki kişi hayatını kaybetti. Uluslararası yardım istendi, uçaklarla müdahale edildi. Ama, Kıbrıs Türk tarafından uzatılan yardım elini geri çevirdiler, havadan mücadeleye katkı yapamayacağımız gerekçesiyle.. Ancak küçücük bir yangında bile, her yardım önemlidir. Çalışanların suya, yiyeceğe, irtibat kurmak için telsize, telefona, araçlar için yakıta ihtiyaç olur. Dolayısıyla, yangın sırasında gelecek bir şişe su bile önemli ve değerlidir. Bizden yardım alsaydılar, ne zararı olabilirdi?

“Ders çıkarılır mutlaka, ama hayata geçirilmez”

Soru: Yaşadığımız yangınlardan ders çıkardık mı?

İyigün: Ders çıkarılır mutlaka, ama hayata geçirilmez.

Herkesin üstüne düşen sorumluluklar vardır. Bilim insanları, atmosfere salınan sera gazı miktarında azalma olmadığı sürece, orman yangınları ve kuraklık sorununun daha da kötüleşeceğinde hemfikir. İklimde oluşan herhangi bir değişiklik, sadece insanları değil, bitki, hayvan ve diğer canlıları da direkt olarak etkiliyor. Kuraklık ve susuzluk gibi tehlikeler, tarımdaki verimliliği azalttığı gibi, pek çok canlı türünün geleceğini de tehlikeye atar.

Hükümetler, BM İklim Değişikliği Çerçeve Sözleşmesi ve Kyoto Protokolü gibi anlaşmalarla, karbon salınımını azaltarak, iklim değişikliğinin etkilerini azaltmaya çaba sarf ediyor, etmeli. Küresel iklim değişikliğinin önüne geçmek için, sadece hükümetlerin politikalar oluşturması yeterli değil, bireylerin de yapabileceği pek çok şey var. Toplumlar öncelikle hükümetler üstünde baskı oluşturmalı ve çevre odaklı kararlar alınmasını sağlamalıdır, ormanların korunması ve ağaçlandırma da bunlar arasında yer almalıdır.

YIL

YANAN ALAN

(Hektar)

AĞAÇLANDIRILAN ALAN

(Hektar)

2017

39

12

2018

308

5

2019

22

0

2020

2071

26

2021

71

68

2022

1861

30

2023

80

70

2024

13

?

(Fotoğraflar: Hüseyin ÖZBARIŞCI)

Röportaj Haberleri