Ulaş Gökçe YENİDÜZEN için yazdı

“Kaçak durumda uzun yıllar ülkemizde yaşayan öğrenciler pek çok soruna neden olmaktadırlar. Bu sorunların en başında kaçak işçilikle ucuz ve denetimsiz emek piyasasının oluşması, fuhuş, uyuşturucu ticareti, salgın hastalıkların artması, adi suçlar sırala

 

Kuzey Kıbrıs yükseköğrenim alanında pek çok sorun yaşanıyor. Bu sorunların en başında uluslararası standartlara ulaşamama, kalite, personelin emeğinin sömürülmesi, öğrencilerin çeşitli hileli ticari yöntemlerle sömürülmesini sıralayabiliriz. Ancak bu sorunlar ilk bakışta görülebilecek olanlardır. Bugün parça parça kamuoyu gündemine gelmeye başlayan çok ciddi bir başka sorunla daha karşı karşıyayız: Kaçak öğrenci sorunu.

Sorunun Kökeni

Kuzey Kıbrıs ekonomisinin en önemli unsuru görülen yükseköğrenim alanı toplumumuzun kuralsızlık, denetimsizlik ve öngörüsüzlüğünün anıtıdır. Bu önemli alan kalite kıstaslarına tabi değildir. Bu alan vergiye tabi değildir. Bu alan iş güvenliği, sosyal güvenceye tabi değildir. Bu alan, yükseköğrenim hakkında pek fikri olmayan eğitim bakanları ve siyasi partilerin rakamsal hedeflerine tabidir sadece… Yetkili olanların tek tartıştığı öğrenci sayısıdır. Öğrenci 70 bin mi olacak, yoksa 100 bin mi olacaktır. Basının ilgisini çeken de budur. Durum böyle olunca yükseköğrenim içinde her türlü anomaliyi barındırabiliyor.

Hedef, yükseköğrenimde neredeyse herkesi ilgilendiren öğrenci sayısıyla sınırlı olunca her gün yeni bir üniversite açılması da bunun bir sonucu olarak karşımızda durmaktadır. Devlet üniversiteleri olan Doğu Akdeniz Üniversitesi ve Lefke Avrupa Üniversiteleri dâhil tüm üniversiteler öğrenci sayısını artırmakla ve diğer üniversitelerle rekabet etmekle meşguller. Bu ise yalnızca akademik kalitesizliği getirmiyor. Bu aynı zamanda, Türkiye ve diğer bölgelerdeki rekabet de hesaba katılınca, öğrenci ücretlerinde ciddi anlamda düşüşe neden oluyor. Ücretlerin düşmesi her üniversitede yaşanmasa da her üniversite daha fazla öğrenci bulmak için yeni ve çoğu zaman şüpheli pazarlara açılmak zorunda kalmaktadır. Son dönemde bu pazarlardan en önemlisini başta Nijerya olmak üzere Afrika ülkeleri oluşturmaktadır. Bu ülkelerden gelen düşük gelirli öğrenciler, kaçak öğrencilerin neredeyse tümünü teşkil etmektedirler.

Kuzey Kıbrıs üniversitelerine girebilmek için tek bir kıstas aranmaktadır: başvuru yapmış olmak. Bunun dışında herhangi bir talebi olmayan üniversitelerimize giren özellikle Afrikalı öğrencilerin çok ciddi bir kısmı mali yetersizlikten dolayı harçlarını ödeyememekte ve kaçak duruma düşmektedirler.

Sorunun Boyutu

Kuzey Kıbrıs’ta kaçak öğrenci sayısının, ulaşabildiğimiz veriler ışığında, 3 ile 4 bin arasında olduğunu, düşünmekteyiz. Bu sayının önemli bir kısmını Nijeryalı ve Kamerunlu öğrenciler oluşturmaktadır.

Sorunun özü

Kaçak durumda uzun yıllar ülkemizde yaşayan öğrenciler pek çok soruna neden olmaktadırlar. Bu sorunların en başında kaçak işçilikle ucuz ve denetimsiz emek piyasasının oluşması, fuhuş, uyuşturucu ticareti, salgın hastalıkların artması, adi suçlar sıralanabilir. Tek bir dönem üniversite harcı ödeyebilen herkesi ülkeye getirmeyi marifet sayan üniversiteler, bu sorunun çözümünde herhangi bir yerde bulunmamaktadırlar. Yani bir dönem harcını ödeyip ortadan kaybolan öğrencinin akıbeti bu işten birincil derecede sorumlu üniversiteler dâhil kimsenin ilgisini çekmemektedir. Hâlbuki yalnızca polis bültenlerini takip edenler bile bilecektir ki durum kontrolden çıkmak üzeredir. 

Kaçak öğrenciler yalnızca suç alanını işgal etmemektedirler. Bu durum aynı zamanda kaçak olmayan, yasal statüde ülkemizde bulunan diğer öğrencileri oldukça fazla rahatsız etmektedir. Yani genel öğrenci memnuniyetini de olumsuz etkilemektedirler. Bu nedenle daha önce basında yer alan, Nijerya’nın Ankara Büyükelçisinin kaçak vatandaşlarının kuzey Kıbrıs’tan sınır dışı edilmeleri talebinin bir dedikodu değil gerçek olduğunu belirtmekte toplumsal fayda görüyorum.

Sorunun çözümü

Tüm bu olanlardan bihaber siyaset, eğitim bakanı, basın ve tüm bu felaketin yaratıcılarının emrindeki YÖDAK binlerce kaçak öğrencinin yarattığı sorunları görmezden gelmektedirler. Kuzey Kıbrıs’a mali gücü az, kaçak veya mülteci olabilecek potansiyele sahip öğrencilerin gelmesini önlemeye çalışan tek makam bugün itibarıyla Türkiye Cumhuriyetidir. Evet, Türkiye Cumhuriyeti büyükelçilikleri ve diğer diplomatik misyonları kuzey Kıbrıs’a gelmek için vize başvurusunda bulunan öğrencileri bir tür elemeden geçirmektedir. Ancak Türkiye yetkililerinin bunu tam anlamıyla yerine getirebilecek lojistik gücü yoktur ve dahası görevleri bu değildir. Lise diploması olan, bir dönemlik harç ödeyecek kadar parası olan herkese kabul veren üniversitelerin iştahını dizginlemek sadece Türkiye’nin değil, Birleşmiş Milletler Teşkilatı’nın imkânları dâhilinde bile değildir.

Bu sorunu çözebilecek ve çözmesi gereken yer kuzey Kıbrıs’tır.

Sorunu iki aşamalı olarak çözmek gerekiyor. Öncelikle mevcut kaçak öğrencilerin sayısının azaltılması gerekiyor. Bunun ardından gelecekte bu tür sorunların olmaması için önlemleri düşünmeye başlamak doğru bir yol olacaktır.

Kaçak durumdaki binlerce öğrenci yıllardan beridir Kuzey Kıbrıs’ta yaşamaktadırlar. Hükümetin bu öğrencileri sınır dışına ihraç etme iradesini deklere etmesi gerekmektedir. Bununla birlikte kaçak durumdaki öğrencilerin sınır dışı edilmeleri için bu irade bulunacak bütçe ile desteklenmelidir. Çünkü her sınır dışı ihracının mali boyutu vardır, ülkemiz bir adadır ve dahası kaçak öğrenciler sınır komşusu ülkeden gelmemektedirler. Bu nedenle gerekli kaynak bulunup söz konusu kaçak öğrencilerin, en azından uzun süre kaçak olanları, sınır dışı edilmelidirler. 1 yıl veya daha az süre kaçak durumda olan öğrencilere bir akademik dönem yasal statüye geçmeleri için fırsat tanınması da gerekmektedir.

5 yıldan beridir kaçak yaşayan bir öğrencinin polis memurları tarafından tespit edilmesi bugünkü mevzuatımıza göre herhangi bir anlam ifade etmemektedir. Çünkü polis teşkilatının söz konusu öğrencilere yönelik olarak herhangi bir yaptırım gücü bulunmamaktadır. Her şeyden önce ülkemize gelen öğrencilerle ilgili ciddi bir veri tabanı oluşturulması ve bunun polis teşkilatının hizmetine verilmesi gerekiyor. Yani öğrenci ülkeye girişinden ikamet izni aldığı veya almadığı ana kadar polis tarafından bu veri tabanı üzerinden izlenmelidir. Muhaceret işlemleri yapmayan öğrenciler özel izlenme statüsüne geçmelidirler. Bir akademik dönemden fazla kaçak olarak kuzey Kıbrıs’ta bulunan öğrenciler ise sınır dışı edilmelidirler.

Bunun için ise polis teşkilatının yetkilendirilmesi ve lojistik olarak güçlendirilmesi gerekiyor. Bugün polis kaçak öğrencilerin sayısını da, nerede yaşadıklarını da, nerede ne iş yaptıklarını da bilmektedir. Ancak polis memurlarının bu durumu engellemek için ellerinde yetkileri bulunmamaktadır.

Atılması gereken bir başka ciddi adım da kaçak duruma düşen öğrencilerin yarattığı sorunların hukuki sorumluluğunun kime ait olduğunun belirlenmesidir. Yani toplamda 100 ABD Doları kar yapma amacı güdüp ülkeye binlerce, mali yetersizlik yaşayan öğrenci getiren bir üniversitenin bu kaçak öğrencilerin sınır dışı masraflarını karşılayacakları veya kaçak bulundukları süre için ceza ödeyecekleri bir yasal zemine ihtiyaç vardır. Böylesi bir zeminin oluşturulması demek üniversitelerin öğrenci kabulünde daha dikkatli davranmalarını veya masrafların giderilmesi için önlem almalarını sağlayacaktır.

Ülkemizin kontrollü bir şekilde siyasi mülteci alması, tarihinde çok acılar ve yokluklar çekmiş toplumumuzun görevidir. Ancak ekonomik mülteci alabilecek bir refaha kavuştuğumuzu kimse savunamaz. Henüz az sayıda siyasi mültecilere yasal bir zemin yaratamayan ve onları mağdur eden ülkemizin birer köle gibi çalıştırılan dünün öğrencilerini, bugünün kaçak işçilerinin durumuna acilen çare bulması gerekmektedir. Bu bir tek ekonomik, siyasi ve güvenlik nedeniyle değil, her şeyden önce insani nedenlerle yapılmalıdır.

Eğitim başta olmak üzere herhangi bir alanda herhangi bir iddiası, fikri ve amacı olmayan eğitim bakanına sahibiz. Eğitim bakanımız yükseköğrenimde öğrenci sayısının 100 bine çıkmasının amaçlandığını söylüyor. Bakanın amacı nedir? Ekonominin geliştirilmesi mi? 100 bin öğrenciyle yaratılacak bilimsel ortamda kansere çare bulmak mı? Nedir sayın bakanın amacı? 100 bin öğrencinin 2 bin dolar yıllık harç ödemesi yerine 50 bin öğrencinin 4 bin dolar harç ödemesini sağlasak bakan mutlu olur mu? Tüm bunlar amaçsız fikir yürütmedir. Çünkü aslında bakanın herhangi bir öngörüsü yoktur. Binlerce kaçak öğrencinin bulunduğu ülkenin eğitim bakanından sorunlara çare bulmasını beklemek bu nedenle hayaldir. Ancak yine de ısrarla çözüm için çalışmalıyız.

 

Özel Haber Haberleri