“Türkiye’den çok buralı hissediyorum”

Türkiye’de çok genç yaşta sesi ve müziğiyle damga vuran bir müzisyen Deniz Tekin... Gerek seslendirdiği, gerekse kendi şarkılarıyla milyonlara ulaşan Deniz Tekin, “Genç ama deneyimli” tabirine en çok uyan isimlerden biri.

Tünay MERTEKÇİ

Türkiye’de çok genç yaşta sesi ve müziğiyle damga vuran bir müzisyen Deniz Tekin... Gerek seslendirdiği, gerekse kendi şarkılarıyla milyonlara ulaşan Deniz Tekin, “Genç ama deneyimli” tabirine en çok uyan isimlerden biri.

Seslendirdiği birçok şarkıya sesiyle ayrı bir güzellik katan ve milyonların beğenisini kazanan Deniz Tekin ile hakkındaki “bilinmeyenleri” konuştuk.

YENİDÜZEN’e konuşan başarılı müzisyen, baba tarafının Kıbrıslı Türk olduğunu söylüyor ve Kıbrıs’a geldiğinde Türkiye’den çok “buralı” hissettiğine vurgu yapıyor.

Kıbrıs’ta kalıcı olarak hiç yaşamamasına rağmen “Ben buraya ‘geri’ taşınmayı düşünüyorum” ifadeleri ise Deniz Tekin’in adaya aidiyetini gösterir nitelikte.

Deniz Tekin, “Ailemin hikayesini dinleyince, buranın hikayesini dinleyip bazı bağlantıları yeniden kurunca, buraya dönmek benim için daha da önem kazandı. Buraya geldiğimde Türkiye’den çok buralı hissediyorum” diyor...

 

Müziğin yanı sıra eğitimine de devam etti...

Deniz Tekin, 1997 yılında, İzmir’de doğup büyüdüğünü söylüyor. Annesi ve babasının kamuda diş hekimi olduklarını için görev icabı Anadolu’nun birçok yerini gezdiklerini ifade eden Deniz Tekin, ilkokulu Mardin’de, ortaokul ve liseyi ise Gaziantep’te okuduğunu dile getirdi. Sonrasında ise Boğaziçi Üniversitesi İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazandığını belirten Deniz Tekin, bir yandan okurken, bir yandan da 2015’te evde kaydettiği kayıtları internete yüklediğini, ardından da bilinilirlik kazandığını vurguladı. Deniz Tekin, bu süreçte hem kendi yazdığı şarkıları hem de yorumladığı şarkıları internete yüklediğini ve bu kayıtların birçok insana yayıldığını söyledi. 2015 yılının sonunda Türkiye’nin ana akım bir müzik yapımcısıyla anlaşarak ilk albümünü çıkarttığını dile getiren Tekin, “O dönem, İstanbul, Ankara, İzmir, Antalya, Uşak, Afyon ve Çanakkale gibi Türkiye’nin birçok yerine gittik. 2015 ile 2017 arasıydı… Sürekli şehirler arası yolculuk ve konserlerden dolayı, okulu kazanmış ama hiç gidememiştim. Severek de seçtiğim bir bölümdü. Okuldan uzaklaşmak istemedim. 2017’den sonra bir süre ara vermiştim konser vermeye. 2015’te girdiğim okula, böylelikle 2017’de başlamış oldum” ifadelerini kullandı. Eğitimine devam ederken yine bir konser dönemi olduğunu kaydeden Deniz Tekin, 2020 yılında pandemi döneminin “patladığını” anımsattı. Söz konusu dönemde eğitimin de çevrimiçine döndüğünü ve derslerine o şekilde devam edebildiğini söyleyen Deniz Tekin, “Eğitime devam ettim, farklı bölgelerde kaldım. 2023’ün güz dönemimde tezimi verdim ve şu an bir dersim kaldı. Bu dönem mezun oluyorum” dedi.

Müziğe olan ilgi ailesinden geliyor

Anne ve babasının tek çocuğu olduğunu söyleyen Tekin, baba tarafının aslen Larnakalı olduğunu ifade etti. Baba tarafının sonradan, Larnaka’dan Mağusa’ya geldiğini belirten Tekin, anne tarafının ise Makedon göçmeni olduğunu ifade etti. Deniz Tekin, annesi ve babasının diş hekimi olmalarına rağmen, amatör olarak sanatla içli dışlı olduklarını kaydetti ve geçmiş yıllarda annesinin vokalist, babasının ise ney çaldığını vurguladı. Deniz Tekin annesini ve babasını, “Duygusal, tepkisel ama candan insanlar” niteledi ve onların tek çocuğu olduğunu dile getirdi. Dedesinin 1930 doğumlu, aslen Larnakalı olduğunu söyleyen Deniz Tekin, dedesinin Ankara’da Gazi Üniversitesi’nde müzik bölümünde okuduğunu öğrendiğini belirtti. “Dedem, keman ve piyanoyu çok iyi çalarmış. Türkçe, Yunanca ve İngilizce biliyormuş” diyen Deniz Tekin, babaannesiyle dedesinin 1960 yılında evlendiğini ifade etti.

Bir taraf Lefke, diğer taraf Larnaka

Babaannesinin de aslen Kıbrıslı olan bir ailenin Türkiye’de büyüyen kızı olduğuna dikkat çeken Tekin, “Babaannemin babası gümrük müdürüymüş, aslen Lefkeliler. Babası burada ailesiyle anlaşamayıp Türkiye’ye gitmiş. Onlar da iş gereği Anadolu’nun her yerini dolaşmışlar” dedi. Babaannesiyle dedesinin, ailelerin bir şekilde tanışmasıyla evlendiğini ifade eden Tekin, amcasının 1965, babasının ise 1968 doğumlu olduğunu belirtti. 1970’li yıllarda adadaki zor koşullardan dolayı babaannesinin çocuklarıyla dönem dönem Türkiye’ye gidip geldiğini söyleyen Deniz Tekin, bunun sonucunda dedesiyle babaannesinin arasında kopukluklar yaşandığını kaydetti. “Dedem Türk Mukavemet Teşkilatı’nda (TMT) çalışmış. Lefkoşa Türk Lisesi’nde (LTL) öğretmenlik yapmış. Entelektüel bir adammış. Takma isimle öyküler de yazmış” diyen Tekin, babaannesinin, adadaki hayat zorlaşınca, çocuklarını alıp Türkiye’ye gittiğini ifade etti. Babaannesinin, çocuklarını Türkiye’de büyüttüğünü dile getiren Deniz Tekin, dedesinin 2008 yılında Kıbrıs’ta vefat ettiğini ve Mağusa Mezarlığı’na defnedildiğini belirtti. Deniz Tekin, dedesiyle hiç tanışamadığını söyledi ve “Dedemle biz hiç tanışamadık. Kıbrıs’a, 2010’dan bu yana gidip gelmeye başladık...” ifadelerini kullandı. Deniz Tekin, Kıbrıs’a birçok kez konser vermek için geldiğini vurguladı.

 

Kıbrıs’a ilk geliş: “Çocukken insan bazı şeyleri anlamıyor...”

Deniz Tekin ailesindeki kopukluğu ise şu şekilde anlatıyor: “Kıbrıs’a ilk kez 2010’da geldim. 13 yaşındaydım. Çocukken insan bazı şeyleri anlamıyor. Mağusa’daki akrabalarda kaldık ilk geldiğimizde. Neden bu kadar zaman babamın iletişime geçmediğini sordular. Tabii bir yandan babaannem için de çok zormuş. Buraya gelin geliyor, dedemden 10 yaş küçük. Eşyaları Larnaka’daki evin içinde kalmış. Dedemin evi orada kalıyor. Dedem 10 sene maaş alamıyor, 10 sene sonra toplu aldığı maaşla ev yaptırıyor, evin içinde babaannemin eşyaları var. Buradaki mücahitlik faaliyeti içindeyken bazı şeyleri anlatmak zor olsa gerek. Bazı şeyler gizlilik içinde yürütülürken babaannem de çocuklarının iyiliğini düşünüyor. Öyle bir kopukluk oldu ailede. Buradaki akrabalarımız niye gelmediniz diye sordu, annemler ise siz niye aramadınız diye sordu… Dedemin ablası biz kendi derdimize düştük diyor. Herkes bir noktada canını kurtarmaya, ailesini bir arada tutmaya çalışmış…”  

“Dövmemin aynısını, dedemin mezarında gördüm”

Kıbrıs’a ilk geldiği yılda, 2013’te çocuk olduğunu dile getiren Deniz Tekin, ilk geldiğinde “çok bir şey anlamadığını” söyledi. 2019’da geldiğinde ise bazı şeyleri daha iyi anladığını kaydeden Deniz Tekin, yaşadıklarını şu şekilde özetledi: “2019’un baharında, kalbimin üzerine bir dövme yaptırdım. Kırmızı çizgili, içi boş bir hilal yaptırmıştım. Dedemin mezarına gidince gördüm, dedemin mezarının üzerinde de bir hilal ve yıldız var. Onun da içi boş ve kırmızı. Bu durumdan haberim yokken, ben böyle bir dövme yaptırdım.” 2019’un yazında Kıbrıs’a konsere geldiğini ifade eden Deniz Tekin, konserine buradaki akrabalarının da kendisini dinlemeye geldiğini belirtti. Konserden sonraki sabah akrabalarıyla buluştuğunu ve Mağusa’ya dedesinin mezarına gittiğine vurgu yapan Deniz Tekin, “2-3 ay önce yaptırdığım dövmenin aynısını dedemin mezarının üstünde görünce garip hissettim. Buraya yabancı bir yere geliyormuş gibi hissetmedim hiç. Bir yandan da buranın tarihini, adada olan bitenleri öğrendim. Böylelikle bazı şeyler birbirine bağlandı. Buraya geldiğimde Türkiye’den çok buralı hissediyorum” diye konuştu.

 

“İfade alanımızı kısıtlamaya çalışıyorlar”

Deniz Tekin, kısa süre önce yaptığı “sahneleri bıraktım” açıklamasının altında yatan sebepler hakkında da konuştu. Deniz Tekin söz konusu sebepleri, “Hem kültürel hem ekonomik hem sosyal hem de siyasi” diye özetledi. Tekin, “Belediyelerde, büyük festivallerde çalmaya çıktık. Muhalifseniz, bazı belediyelerde konsere çıkamazsınız. İfade alanımızı kısıtlamaya çalışıyorlar… Ekonomik olarak da öyle. Buradan hayatımızı geçiriyoruz. Türkiye’de bomba patlar, bizim konserlerimiz iptal olur. Müziği, eğlence sektörü çatısı altına sıkıştırmaya çalıştığın zaman böyle oluyor. Aslında günü gelir, yasını da müzikle yaparsın, ağıt da yakarsın. Müzik, açıktan söylenemeyen bir şeyi, dolaylı anlatmak işlevi görür. Siyasi birçok işlevi de vardır. Tarih boyunca da görülmüştür... Cem Karaca’nın eserlerine, 1960-1970’lere bakıldığında bunlar görülebilir” diye konuştu. Belli bir siyasi görüşün “çığırtkanı” da olmadığına işaret eden Deniz Tekin, “Sanatçı olarak, halkın bütün kesimlerinin sesi olmak gibi bir görevimiz de vardır diye düşünüyorum. Halka mal olmuş bütün sanatçılara baktığınızda, kendi coğrafyalarının, birlikte yaşadıkları halkların kolektif sesi olmuşlardır. Sayfalarlca anlatılan bir şeyi, müzikle üç dakikada anlatabiliriz. Edebiyatın ve müziğin böyle bir işlevi vardır ve akılda kalıcıdır” dedi.

“Kıbrıs’a dönmek benim için önem kazandı”

Genç müzisyenlere de çağrıda bulunan Deniz Tekin, “Bizim insan olarak varlığımız, bedenimiz geçicidir. Doğar, yaşar ve ölürüz. Söylediklerimiz, kayda geçirebildiklerimiz, insanlığın ortak hikayesidir. Kimse umutsuzluğa kapılmasın” ifadelerini kullandı. Kıbrıs’ta daha önce hiç yaşamamasına rağmen aile bağlarından ve kendini adaya ait hissetmesinden dolayı, “Ben buraya geri taşınmayı düşünüyorum” ifadelerini kullanan Tekin, “Ailemin hikayesini dinleyince, buranın hikayesini dinleyip bazı bağlantıları yeniden kurunca, buraya dönmek benim için daha da önem kazandı” dedi. “Kıbrıs şarkısı seslendirmeyi düşünüyor musun?” sorusunu da hiç düşünmeden Mağusa Limanı’nı çok sevdiğini söyleyerek yanıtlayan Tekin, “Burada kalıp daha fazla yerel müzisyenlerle bağ kurmak, hem halk türküleriyle hem bugün yapılan müziğiyle alakalı daha fazla bilgi edinmek istiyorum” diye ekledi.

Röportaj Haberleri