TÜRKİYE İLE İLİŞKİLERDE TARİHİN EN KÖTÜ DÖNEMİ

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat bir grup gazeteci ile CTP Genel Merkezi'nde bir araya geldi, gündeme dair önemli açıklamalar yaptı

 

 

• Türkiye ilişkilerde tarihin en kötü dönemi yaşanıyor.
• CTP olarak suya değil açıklanan fiyata karşıyız. Olmaz, bu fiyatla olmaz, göreceksiniz belediyeler çökecek.
• Bütün yatırımları da koyarak Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'nde fiyat çalışması yaptık, çıkan rakam 1.25 TL'dir. Bütün maliyet içindedir.  
• Bu maliyeti hesaplarken barajı, arıtma tesisini ve bütün isale hatlarını içine koyduk. Ton başına 1.25 nasıl 2.30 TL oldu?
• Hükümete soruyoruz sudaki ton başına 2.30 TL'nin bileşenlerini açıklayın, açıklamıyorlar.
• Belediyeler ve merkezi idarenin bir araya gelerek yeniden su fiyatı belirlemesini öneriyoruz.
• CTP olarak biz suyu almayalım diye bir karar almadık. Biz halkı düşünerek bir miktar pazarlık-müzakere edebilmek için direniş ortaya koymak gerektiğini düşünüyoruz. Lefkoşa'da önerimiz buydu.
• 'CTP suyu istemez’ diye bir şey olabilir mi? Biz attık imzayı. Nasıl istemeyiz? İstiyoruz,  ama makul fiyattan istiyoruz.
• 2-3 ayın sonunda anlaşılacak ne olduğu, o zaman halk çok acı çekecek. CTP bunu önceden gördü. Belki CTP eleştirilebilir ama orta vadede hatta yakın gelecekte CTP'nin fiyat konusundaki direnişinin ne kadar haklı olduğu ortaya çıkacak.
• Koordinasyon Ofisi konusunda en büyük temennim yasanın Anayasa Mahkemesi'nden dönmesidir. Eğer Akıncı Anayasa Mahkemesi’ne gönderirse Anayasa'ya aykırı bulunabilir.


YENİDÜZEN (Özel)

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat, Türkiye ilişkilerde tarihin en kötü dönemin yaşandığına dikkat çekti ve tırmanan gerginliğin kimseye faydası olmadığını belirterek hükümeti uyardı. 

Talat Koordinasyon Ofisi ve su konusunda devam eden süreçlerin ve UBP'nin olumsuz tutumu nedeniyle yaşanan gerginliğin bir an önce son bulması için hükümetin tavrında değişikliğe gitmesi gerektiğini kaydetti.

CTP Genel Başkanı Mehmet Ali Talat bir grup gazeteci ile CTP Genel Merkezi'nde bir araya geldi, gündeme dair önemli açıklamalar yaptı.

CTP olarak suya değil açıklanan fiyata karşı olduklarının altını çizen Talat "Olmaz, bu fiyatla olmaz, göreceksiniz belediyeler çökecek" dedi.

"Su konusunda Türkiye ile anlaşma yapılmadan önce defalarca suda fiyat konusu gündeme geldi. Türkiye hiçbir zaman bize fiyat vermedi.Zaman zaman sözlü olarak, 10 kuruş, 25 kuruş gibi sözler edildi ama net fiyat bu olacak denmedi. Hatta daha ilerisi bu su sizindir, istediğiniz gibi kullanın dendi" diyen Talat “Bizim beklentimiz belediyelere maliyetine verilmesidir" şeklinde konuştu.

Bütün yatırımları da koyarak Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'nde fiyat çalışması yaptıklarına işaret eden Talat, “Çıkan rakam 1.25 TL'dir. Bütün maliyet içindedir. Bu maliyeti hesaplarken barajı, arıtma tesisini ve bütün isale hatlarını içine koyduk. Ton başına 1.25 nasıl 2.30 oldu?  Hükümete soruyoruz bu sudaki ton başına 2.30 TL'nin bileşenlerini açıklayın, açıklamıyorlar” dedi.

“Belediyeler ve merkezi idarenin bir araya gelerek, yeniden su fiyatı belirlemesini öneriyoruz” diyen Talat  “CTP olarak biz suyu almayalım diye bir karar almadık. Biz halkı düşünerek bir miktar pazarlık-müzakere edebilmek için direniş ortaya koymak gerektiğini düşünüyoruz. Lefkoşa'da önerimiz buydu.

Olmayınca, ille de oylama denilince, CTP’liler de hayır oyu verdi" dedi.

"'CTP suyu istemez’ diye bir şey olabilir mi? Biz attık imzayı. Nasıl istemeyiz? İstiyoruz,  ama makul fiyattan istiyoruz" diye konuşan Talat  "2-3 ayın sonunda anlaşılacak ne olduğu, o zaman halk çok acı çekecek. CTP bunu önceden gördü. Belki CTP eleştirilebilir ama orta vadede hatta yakın gelecekte CTP'nin fiyat konusundaki direnişinin ne kadar haklı olduğu oryaya çıkacak" şeklinde sözlerini sürdürdü.

Talat şunları söyledi:
“Lefkoşa Belediyesi bize uymuş olsaydı çok ciddi bir şans elde edecektik fiyat açısından, ama olmadı. Oylanmasaydı keşke… Oylanıp ret iyi bir şey değil. Oylanıp kabul da iyi bir şey değil, müzakere şansımız kalmadı artık Lefkoşa'da… 2 ay sonra bu işin kokusu çıkacak ortaya… 2 ay sonra belediyeler maaş ödeyemeyince, Lefkoşa sokakları yine çöpten geçilmez hale gelince göreceğiz. Gerçek durum budur. Ne yazık ki.

Bu fiyatla ne olacak? Haspolat, Surlariçi? Alabilecek mi bu insanlar bu fiyata bu suyu? Yoksul insanları düşünmemiz gerekir. Çok düşük gelire yaşayan insanlar nasıl ödeyecek su parasını? Ödemeyecek ve bu kaybı da yine diğer vatandaşlar ödeyecek."

Koordinasyon Ofisi konusunda en büyük temennisinin yasanın Anayasa Mahkemesi'nden dönmesi olduğunu ifade eden Talat "Eğer Akıncı Anayasa Mahkemesi’ne gönderirse Anayasa'ya aykırı bulunabilir" dedi.


İşte Talat'ın açıklamaları:


SUDA FİYAT KONUSU
'Olmaz, bu fiyatla olmaz, göreceksiniz belediyeler çökecek'

• Su konusunda Türkiye ile anlaşma yapılmadan önce defalarca suda fiyat konusu gündeme geldi. Türkiye hiçbir zaman bize fiyat vermedi.Zaman zaman sözlü olarak, 10 kuruş, 25 kuruş gibi sözler edildi ama net fiyat bu olacak denmedi. Hatta daha ilerisi bu su sizindir, istediğiniz gibi kullanın, isterseniz aküferlerinize boşaltın aküferleriniz zenginleşsin bile denildi. Bunları en yetkili ağızlar söyledi, Dışişleri Bakanı söyledi.

• Yani bizim beklentimiz belediyelere maliyetine verilmesidir. Bu nedir diye düşünürken, geçiş döneminde yapılacak yatırımların da su maliyetinde etkili olacağı düşünüldüğü için biz bütün yatırımları da koyarak Mimar ve Mühendis Odaları Birliği'ne fiyat çalışması yaptırdık, çıkan rakam 1.25 TL'dir. Bütün maliyet içindedir. 

• Bu maliyeti hesaplarken barajı, arıtma tesisini ve bütün isale hatlarını içine koyduk. 1.25 nasıl 2.30 oldu? Bu fiyatın içinde Güzelyalı noktasından itibarendir tüm hesaplamalar… Denizdeki borunun maliyetini de bu fiyatın içine koyarsanız bu fiyat yükselir, kimse ödeyemez onu…  Hibe olduğu söyleniyordu, hatta buradaki borular da hibeydi, bize öyle söylenmişti. Sonradan işler değişti. Bu hesapla biz bizdeki boruları da hesaba koyduk, yine 2.30 TL etmez, 1.25 çıkar.

• Hükümete soruyoruz bu sudaki ton başına 2.30 TL'nin bileşenlerini açıklayın, açıklamıyorlar. Buradaki en vahim nokta şudur; niye maliyetine verecekti DSİ? Bu bir yıl kayıp-kaçak % 50 olmaya devem edeceği için bu fiyat maliyetine tutulacaktı. DSİ bu 'Biz size ucuz fiyata vereceğiz' diyordu. Bize söylenen buydu. Bize söylenen 'Bu suyu size ucuza vereceğiz, alt yapı da hibedir, bu nedenle sadece enerji maliyeti olacak'. Bu da 68 kuruştur. Buna bir lira da eklense 1.50 liraya belediyelere verilecekti.

• Olmaz, bu fiyatla olmaz, göreceksiniz belediyeler çökecek. Belediyeler ölümüne su ihtiyacı içindedirler. Bu şekildeki duruş değişmediği takdirde (2.30'e biz bu suyu veririz ve parasını hemen tahsil ederiz politikası devam ettiği takdirde) belediyeler bu suyu almak zorunda kalacaklar. Bizim çağrımız şudur; bu suyu aldıkta sonra bu iş bitirilmesin, bunun mücadelesi devam etsin, biz bunu söylüyoruz. Belediyeler ve merkezi idarenin bir araya gelerek yeniden su fiyatı belirlemesini öneriyoruz. Merkezi hükümet sorumluluğun kendisinde olduğunu bilsin ve elini taşın altına koysun istiyoruz. Bu zihniyetin elini taşın altına koyması gerekir ancak koymayacağını da biliyoruz. Su alınmak zorundadır, bunun farkındayız, biz de bunu söylüyoruz ancak suyu alacağız diye de belediyelerin boğazını sıkmamak lazım.

LEFKOŞA BELEDİYESİ'NDEKİ OYLAMA
'Müzakere edebilmek için direniş ortaya koymak gerektiğini düşünüyoruz'

• Lefkoşa Belediyesi konusunda başından beri şunu söylüyoruz. Pazarlık yapabilmemiz için dik durmak lazım. Lefkoşa suyu almazsa bu iş zora girer, en büyük şehirdir Lefkoşa. Bu nedenle elimizi güçlendiren şehir Lefkoşa'dır. Lefkoşa'da sağlam durursak mecburdurlar müzakere etsinler, pazarlık etsinler, hükümet çare arasın. Top hükümettedir, gittiler imzaladılar anlaşmayı… Hükümet bir çözüm bulmalıdır. Bu pazarlığı yapabilmek için LTB'deki CTP'li meclis üyeleri dedi ki ‘bugün oylamayalım bunu'… DP üyesi de 'bugün oylanmayacak o yüzden gitmedim' dedi. Biz de bekleyin, oylamayın dedik, acele etmeyin dedik.

• Biz CTP olarak hiçbir yerde bağlayıcı bir karar almadık. Biz suyu almayalım diye bir karar almadık. Biz halkı düşünerek bir miktar pazarlık-müzakere edebilmek için direniş ortaya koymak gerektiğini düşünüyoruz. Lefkoşa'da önerimiz buydu. Olmayınca, ille de oylama denilince, CTP’liler de hayır oyu verdi. Mağusa'dan çok farklıdır konu… Mağusa'da evet oybirliği ile bir karar alındı ama kararda fiyat yoktur, 'bu suyu alalım' kararıdır Mağusa'da alınan, Lefkoşa'dan çok farklıdır. Suyu alalım kararına hiçbirimizin itirazı yok, alalım tabii… Mağusa Belediyesi'nde başkana yetki verdi belediye meclisi gitsin suyun fiyatını görüşsün, belirlesin ve tekrar belediye meclisine getirsin. Ancak asbaşkan gitti imzayı attı, belediye meclisine getirmedi. Aslında yasal değil yapılan… Kısacası Mağusa'da yapılan tamamen 'suyu alalım' kararıydı, biz de evet dedik, tabii ki suyu alalım, ancak bu fiyattan değil… Lefkoşa'da ise amacımız bu büyük potansiyeli bilerek belediyenin daha ucuza su alabilmesini sağlamaktı.
'CTP suyu istemez diye bir şey olabilir mi? Biz attık imzayı. Nasıl istemeyiz? İstiyoruz,  ama makul fiyattan istiyoruz'

• 2-3 ayın sonunda anlaşılacak ne olduğu, o zaman halk çok acı çekecek. CTP bunu önceden gördü. Belki CTP eleştirilebilir ama orta vadede hatta yakın gelecekte CTP'nin fiyat konusundaki direnişinin ne kadar haklı olduğu oryaya çıkacak.

• Bu güne kadar hep böyle oldu.  Kıbrıs sorunundaki siyasette de böyle oldu. CTP önce yadırgandı… CTP suyu istemez diye bir şey olabilir mi? Biz attık imzayı. Nasıl istemeyiz? İsteriz ama makul fiyattan istiyoruz.

• Geçiş dönemi çok önemlidir, çünkü kayıplarımız fazladır. Lefkoşa Belediyesi bize uymuş olsaydı çok ciddi bir şans elde edecektik fiyat açısından, ama olmadı. Oylanmasaydı keşke… Oylanıp ret iyi bir şey değil. Oylanıp kabul da iyi bir şey değil, müzakere şansımız kalmadı artık Lefkoşa'da…
Başkan referanduma gitmekten bahsediyor, olabilir % 90 evet çıkar ben size söyleyeyim. Ancak bu sorumluluktan kaçmadır, kendi bileceği iştir isterse bu yola gidebilir.  

• Lefkoşa'da yeniden oylama yapılacağınsan bahsediliyor, eğer yeniden 2.30 TL getirilecekse CTP'liler büyük ihtimalle yine hayır oyu verecek. Lefkoşa'da başkan çok tecrübesiz, hata yaptı acele oylama yaptırmamalıydı. Umarım yeniden hata yapmaz.

• 2 ay sonra bu işin kokusu çıkacak ortaya… 2 ay sonra belediyeler maaş ödeyemeyince, Lefkoşa sokakları yine çöpten geçilmez hale gelince göreceğiz. Gerçek durum budur. Ne yazık ki.

• Bu fiyatla ne olacak? Haspolat, Surlariçi? Alabilecek mi bu insanlar bu fiyata bu suyu? Yoksul insanları düşünmemiz gerekir. Çok düşük gelire yaşayan insanlar nasıl ödeyecek su parasını? Ödemeyecek ve bu kaybı da yine diğer vatandaşlar ödeyecek.

'KOORDİNASYON OFİSİ'NDE SÜREÇ NASIL İŞLEYECEK?
'Eğer Akıncı Anayasa Mahkemesi’ne gönderirse Anayasa'ya aykırı bulunabilir'

• Koordinasyon Ofisi konusunda aslında Cumhurbaşkanı'nın iki seçeneği var. Bir anlamda kendini bağlamıştır, 3'üncü bir seçenek olduğunu sanmıyorum. Ya Anayasa Mahkemesi'ne gidecek, ya da reddedecek, yeniden oylanmasını sağlayacak.. Yeniden oylanması demek, geçmesi demektir. Referanduma götürmek ancak hükümet kararı ile olur. Cumhurbaşkanı için en kolayı Anayasa Mahkemesi'ne gitmesidir. Anayasa Mahkemesi'ne giderse anlaşmanın birinci maddesinde yazanlar büyük ölçüde egemenlik devri anlamına geleceği için Anayasa Mahkemesi Anayasa'ya aykırı bulunabilir. İmzalanır ve yürürlüğe girerse kimse Anayasa Mahkemesi’nde dava açamaz. Eğer Cumhurbaşkanı Anayasa Mahkemesi'ne götürse geçeceğini sanmıyorum. Bizim bu ofisin mali kısmına değil itirazımız elbette mali kısmı çok önemli.

TÜRKİYE İLE İLİŞKİLER…
'Tarihteki en kötü olduğu dönemdeyiz'

• Şu anda tarihimizde Türkiye ilişkilerimizin en kötü olduğu dönemdeyiz. Bunun tek sorumlusu sadece Türkiye hükümetinin tavrı değil, buradaki hükümetlerin tavrı da buna etkendir. Örneğin UBP 'imzalanamaz Anayasa'ya aykırıdır' dediğimizi anlaşmayı imzalamamız için bize süre verdi. Böyle bir partidir UBP… Onları dinlemedik, suda değişikliğe gittik, anlaştık, bu değişen şekline de onay verdiler. 2009'da CTP'ye baskı yapıldı, bazı ekonomik önlemler alması için… CTP 'ben bunu geçiremem' dedi, seçime giderim ekonomik önlemler alacağımı da söylerim dedi. Seçime gittik, UBP hiçbir şey söylemeden, daha doğrusu hiçbir şeye dokunmayacağım diyerek, Eroğlu formülü cebimde diyerek seçim kazandı. Ne oldu? Seçimiz kazanır kazanmaz başladı, önde emeklilerden vergi kesti. Emekliler tabii ki buna isyan etti, Eroğlu'na gitti, Eroğlu emeklilere dedi ki 'Para gelmesi için bunu imzalamam gerekir, ben imzalayacağım, siz mahkemeye gidin'…  Sonra toplumsal olayların ardı arkası kesilmedi.

• Çünkü UBP öyle bir partidir ki sorumluluğu, suçu başkansa atarak isteneni anında yapabilir. Bu tam bir Eroğlu siyasetidir. Ne diyor biliyor musunuz Eroğlu? 'Ben bir sürü protokol yaptım Türkiye ile hiçbirini uygulamadım' dedi… Böyle olunca ve 'kabahat Türkiye’dedir' diye fısıltı gazetesini çalıştırınca halk haliyle Türkiye'ye karşı tepki içine girer. Sonuçta da Türkiye ile Kıbrıslı Türklerin ilişkileri bozulur. CTP bu tarz ilişkilerde hep hassas oldu. Türkiye ile su konusunda müzakerelere devam ederken çıkıp 'TC bize baskı yapıyor' demedik, vatandaşa bu gerginliği yansıtmadık.  Müzakerelere devam ettik, bizim de kabul edebileceğimiz bir noktaya getirdik.

KOORDİNASYON OFİSİ
'Durumun kötü bir şey olduğu anlaşılınca meclisten geri çektik'

• Koordinasyon Ofisi konusunda CTP döneminde gündeme geldi konu, Serdar Denktaş gitti imzaladı geldi. CTP olarak ne yaptık bu süreçte? Bakanlar Kurulu'nda dikkatli bir incelemeden geçmedi, durumun kötü bir şey olduğu anlaşılınca meclisten geri çektik. Bu davranışımızla Türkiye ile ilişkilerin bozulmasını da önledik. Şimdi ne oldu? İyi mi oldu? İşte geçti, halkın büyük çoğunluğu bu işe karşı, herkes Türkiye’ye hakaret eder, oldu mu yani şimdi.

• En büyük temennim Anayasa Mahkemesi'nden geri dönmesidir. Dönsün bu anlaşma Anayasa Mahkemesi'nden bakalım bir daha böyle yasalar getirebilecek mi UBP…

• Hükümette biz olsaydık sorumluluk sahibi bir parti olarak bunu geçirmeyecektik, imzalanmadığı için de kendiliğinden kadük olacaktı. Ama bu hükümet ille de geçirmek niyetinde… Niye? Ucunda para var. Burada Türkiye’nin art niyeti var, ancak buna da cevaz veren buradaki yönetimdir.

• UBP her konuda yaptığı gibi, bir işi yapar suçu Türkiye’ye atar. İlişkilerin bozulmasına bu davranışlarının etkisi büyüktür.

Özel Haber Haberleri