Top denize kaçmasın

“Geçen hafta, Kuzey Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, Güney'deki Kıbrıs Futbol Federasyonu'na üye olmayı kabul etti. Futbol sayesinde bir 'çözümcük' ümidi midir?”

Radikal yazarı Tanıl Bora, bugünkü yazısında, Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF) ile Kıbrıs Futbol Federasyonu (KOP) arasında geçen hafta Zürih’te imzalanan geçici düzenlemeyi değerlendirdi; “Geçen hafta, Kuzey Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu, Güney'deki Kıbrıs Futbol Federasyonu'na üye olmayı kabul etti. Futbol sayesinde bir 'çözümcük' ümidi midir?”

İşte Tanıl Bora'nın yazısı;
 

Top denize kaçmasın

Geçen yıl haziranda 1950’lerdeki Rumlu Türklü Ermenili birleşik Kıbrıs milli takımını yâd etmiş, bugün Kıbrıs Türk futbolunun yalıtılmışlıktan nasıl bunaldığını yazmıştım. Geçen hafta mühim bir gelişme oldu, Kuzey Kıbrıs Türk Futbol Federasyonu (KTFF), Kıbrıs Futbol Federasyonu’na (KOP) ‘katıldı’. Beklenti: Kıbrıslı Türk takımlarına ve futbolcularına uluslararası temas kapısının açılması...

Yeni Düzen gazetesinin soruşturmasında, KKTC Süper Ligi’nin 14 kulübünden 12’sinin başkanı, bu girişimi ilke olarak desteklediğini söyledi. Sadece Yenicami başkanı yönetim kuruluna danışacağını belirtti, Lefke karşı çıktı. 1. ve 2. Lig kulüpleri de eksiksiz destek verdiler. Küçük Kaymaklı başkanı Ali Başman, aksi takdirde Kıbrıs Türk futbolunun sürdürülebilirliğinin tartışmalı olacağı kanısında. Mormenekşe’nin kulübüyle adaş başkanı Metin Menekşeli, Gençlik Gücü başkanı Mehmet Yenice bu sayede ‘dünyalı olmak’tan söz ediyor. Cihangir’in başkanı Karavezirler ‘Kendi içimizde oynamaktan usandık’; Bostancı Bağcıl başkanı Besim “Kendi içimizde oynadığımız futbol bizi motive etmiyor” diyorlar.

Kıbrıs futbolu üzerine yazan ve araştırmalar yapan Dr. Okan Dağlı, “Sporseverler, futbolcular, kulüpler statükodan bıkmışlar. Her şeye varız mesajı veriyorlar” diyor. İnsanların, özellikle Türkiye takımları Kıbrıs Rum takımlarıyla maç yaparken ‘biz niye hep seyirciyiz’ diye isyan ettiklerini söylüyor. Eğer statüko futbolda olsun aşılırsa, bunun genel olarak ‘Kıbrıslı Türklerle Rumların ortaklaşa bir şeyler başarabileceği’ umudunu yeşerteceğini düşünüyor.

Tahmin edilebileceği gibi, bir milliyetçi tepki de var bu gelişme karşısında. Volkan gazetesi ‘Siyasal ihanet’ manşetleri atıyor. ‘Toparlanıyoruz’ hareketinden Kudret Özersay ise bir demokratik endişeyi dile getiriyor: “Türkiye ile olan ilişkilerimizde kendi kendimizi yönetmek istiyoruz, içişlerimize müdahale edilmesini istemiyoruz derken samimiysek, çözümsüzlük halinde Kıbrıs Rum toplumunun kurumları ile kendi kurumlarımız arasında kurulacak ilişkide bazı temel prensiplerde ısrar etmemiz yadırganacak bir şey değildir. Aksi durumda kendi kendimizi yönetme talebimizin ne inandırıcılığı kalır?” Okan Dağlı, KOP Başkanı Kutsokomnis’in ‘vesayetçi bir yaklaşımı olmadığına Kuzey’deki kamuoyunu inandırdığını’ düşünüyor fakat Özersay’ın eleştirel dikkati de yersiz olmasa gerek.

Okan Dağlı KOP-KTFF işbirliğinin kulüpler arasında ilişkilere zemin yaratacağı beklentisinden de bahsediyor. Bunu duyunca, Kıbrıs’ta futbolun politize bir ağ içinde gelişmiş olduğunu hatırlıyorum. APOEL ve Anorthosis, milliyetçilerin takımlarıydı. Komünist Partili Omonia ise Türk, Rum, Ermeni karışık kadroyla oynuyordu. Bugün hâlâ birinin tribünlerinde Nazi, diğerinde orak çekiç sembolleri görebilirsiniz. Türk toplumunda da vardı aynı ayrışma. Limasol’da Doğan Türk Birliği, ardından asıl Çetinkaya, Türk ‘Taksim’ciliğinin ‘milli takımları’ oldular. Lefkoşa’da Türk Eğitim Kulübü ve Limasol Türk Ocağı, sol eğilimliydiler. Liman işçileri sendikasına dayandığı için ‘Mavnacılar’ denen Türk Ocağı, Kıbrıslı Türk kontrgerillasının baskınına uğramıştı hatta (Bugün bu kulüp Türk Ocağı Limasol adıyla Girne’de ‘oturuyor’, geçen sene Süperlig’den düştü. Şimdiki meyillerini bilmiyorum). Ümit dünyası: Acaba şimdi siyasi ahbaplık ve dayanışmalar da doğar mı kulüpler arasında?

Kıbrıs futbolunun tarihi hakkındaki ilgi ve bilgimi borçlu olduğum Serkan Seymen, bir rivayet nakletmişti. 1960’ta Kıbrıs’taki Britanya egemenliği resmen sona erdiğinde, sömürge yöneticilerinden birisi, kendi kendini şöyle teselli ediyormuş: “Zaten bu ada futbol oynanamayacak kadar küçüktü, top sürekli denize kaçıyordu.” Kıbrıslılar, kaçırmadan da oynayabileceklerini gösterseler keşke...

KAYNAK

Spor Haberleri