“Sorunlar 2021’e ötelendi”

Limasol Türk Kooperatif Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kemaler, bankaların bu dönemde kar ettiğine dair yapılan eleştirileri yorumladı

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Limasol Türk Kooperatif Bankası Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Kemaler, bankaların bu dönemde kar ettiğine dair yapılan eleştirileri yorumladı, “sahte bir baharı yaşıyoruz, sorunlar 2021’e ötelendi” açıklamasında bulundu.

Kemaler, “Firmaların yaşadığı veya yaşayacağı sıkıntılar ve kendilerine sağlanan can suyu kredileri sorunlarını öteledi. Bu yapılandırmalar nedeniyle 2020 yılında bankacılık sektörü çok kar ediyormuş gibi görünecek. Ama aslında alınmayan ve alınamayacak karlar yazılacak” dedi.

Hükümetin süreci doğru yönetemediğini de dile getiren Kemaler, “3 aylık karantina dönemde hükümetin elinde sistemi, konjonktürü ve bazı tabuları yıkma şansı vardı. Ama sistemi değiştirme üzerine oynayamadılar. Tabuları kırmakla ilgili tedbirleri düşünmediler” ifadesinde bulundu.

 Hükümeti çok sık karar değiştirmekle eleştiren Kemaler, “Haklı mıydılar? çoğunlukla evet. Bazılarında ise sosyal medyadan etkilendikleri görülüyor” vurgusunda bulundu.

  • YENİDÜZEN: Pandemi sürecinden geçiyoruz. Size etkileri ne oldu, neler yaşadınız?
  • Hüseyin KEMALER: Bu kriz herhangi spesifik bir olaydan çıkmadı, bölgesel de değildir. Bir anda salgın meydana geldi ve ülkemize de bu yansıdı. Mart ayında denildi ki ‘artık işe gitmeyeceksiniz’, ekonomik faaliyetler de kapatıldı. Belki de tarihte ilk defa bütün ülkeler bir salgın hastalık yüzünden kapandı. Daha önce yaşanan salgınlarda bu denli bunlar yaşandı mı, ben hatırlamıyorum.
    O dönemde herkes çözümsüzdü. Herkes gibi, hükümet de karmaşa yaşadı. Günü birlik kararlar alındı, sosyal medyada yazılanlar karar almalarında bazen etkili olabildi. Ya da bilirkişi diye geçinip gerçekten işi bilmeyen kişilerin önerileri ile kararlar alındı, yalpalanma oldu.
    Neticede de bu süreçte bazı sektörlerin çalışması devam etti. Bankacılık sektörü de bunlardan biriydi. Banka olarak biz de hızlıca tüm önlemleri alarak insanlara hizmet verme yönünde yapılandık.
    Hükümet sağlık anlamında iyi şeyler yaptı, hükümeti bu anlamda başarılı buluyorum. Yurt dışından gelen öğrencilerin yaşadığı bazı sorunlar oldu ama bir şekilde bu sorunlar atlatıldı. Bu konuda tecrübeli değildik. Ama bu dönemi bir şekilde atlattık.

 

“Hükümeti en fazla eleştirdiğim nokta aldıkları kararları çok sık değiştirdiler. Haklı mıydılar? Bazılarında evet. Bazılarında ise sosyal medyadan etkilendikleri görülüyor.”

 

  • YENİDÜZEN: Ekonomik tedbirler yönünden hükümeti başarılı buluyor musunuz? Doğru adımlar atıldı mı?
  • Hüseyin KEMALER: Ekonomi doğaçlama yönetildi. İyi mi yönetildi, kötü mü yöneltildi bunu şimdi geldiğimiz noktadan değerlendirebiliriz. Ama geçmiş ve yaşanmış olaylar hakkında, olay bittikten sonra yorum yapmak, ahkam kesmek kolaydır. Esas olan krizin olduğu dönem o psikoloji içerisinde alınan kararlardır.

 

“Kamu ve özel sektör çalışanları hep ayrıştırıldı. Sanki ayrı ayrı gemilerdeyiz. Hükümetler de bu ayrışmayı çok net yapıyor. Kamuda çalışanların, özel sektörden çalışanlardan daha fazla olduğunu ve daha fazla oy potansiyeli olduğu kanaatindedirler sanırım.”

 

Hükümeti en fazla eleştirdiğim nokta aldıkları kararları çok sık değiştirdiler. Haklı mıydılar? Bazılarında evet. Bazılarında ise sosyal medyadan etkilendikleri görülüyor. Ama ekonominin o dönemde iyi veya kötü yönetilmesi diye bir kavram olamazdı. Esas olan insanların hayatını idame ettirmesini sağlayacak düzeni kurmak ve belli bir geliri sağlamaktı.
Burada da kamu ve özel sektör çalışanları hep ayrıştırıldı. Kamuya bir şey yapılır, özel sektör eleştirir, özel sektöre yapılır, kamu eleştirir kamu çalışanlarına yapılır. Sanki ayrı ayrı gemilerdeyiz.
Ama hükümetler de bu ayrışmayı çok net yapıyor. Kamuda çalışanların, özel sektörden çalışanlardan daha fazla olduğunu ve daha fazla oy potansiyeli olduğu kanaatindedirler sanırım. Hükümetin kamu- özel ayırımı yapmadan bu ülkenin vatandaşlarına eşit şekilde davranması gerekiyordu.

 

 “Devletin yaklaşık 1 milyar TL kaynak yaratması konusunda bankalar elinden geleni yaptı. Ama gelin görün ki ne hükümet ne de başka kurumlar bankaların bu yaptığını görmedi, göz ardı etti. Eleştiriler  yine bankalar üzerinden yoğunlaştı.”

 

  • YENİDÜZEN: Devlet elindeki imkanlar ile özel sektöre yeterli desteği yaptı mı?
  • Hüseyin KEMALER: Devletin kaynakları kısıtlıdır. O dönemde devletin yarattığı bütün kaynakların büyük kısmı bankalar üzerinden yaratıldı. Bankalar bu dönemde çok özveride bulundu. Devletin yaklaşık 1 milyar TL kaynak yaratması konusunda bankalar elinden geleni yaptı. Ama gelin görün ki ne hükümet ne de başka kurumlar bankaların bu yaptığını görmedi, göz ardı etti. Eleştiriler de yine bankalar üzerinden yoğunlaştı.
    Hükümet paketler açıkladı, piyasaya bir can suyu verdi. O dönemde yapılması gereken oydu. Olan kaynakları eşit bir şekilde dağıtmaya çalıştı. Ama bir de şu var; her şeyi devletten beklemek de olmazdı.
    ‘Ak akçe kara gün içindir’ derim ben hep. Herkes kendi birikimlerini bir yana bırakıp, işçilerinin devlet tarafından ödenmesini bekledi. Ya da memurlar kendi birikimlerinden harcama yerine devletten maaşlarını tam alma talebinde bulundu. Ama günün sonunda yapılan kesintilere memurlar da ses çıkarmadı.
    Çünkü bizim Kıbrıs Türk toplumu zaman zaman ‘bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ görüntüsü çiziyor olsa bile kriz dönemlerinde hep birbirlerini desteklerler. Dağlar yandığında yangın vergisi konmuştu ve kimse de sesini çıkarmamıştı. Gerçekten hükümetin aldığı vergilerin yerine gideceğine inanıyorsa, insanlarımız bu vergiyi vermekten imtina etmezler. Ama toplanan vergilerin yerine gitmediğini görüyorsa ve bu vergilerle sadece açıklar kapanıyorsa vermek istemez.

 

 “3 aylık karantina dönemde hükümetin elinde sistemi, konjonktürü ve bazı tabuları yıkma şansı vardı. Ama sistemin değiştirilmesi üzerine oynayamadılar. Tabuları kırmakla ilgili çalışmaları düşünmediler.”

 

Sorunuza dönersek, aldıkları karar bence doğruydu. Kıt kanaat kaynakların bir miktarı özel sektöre aktarıldı. Sıkıntı sektörel ayrım yapmalarında oldu. Tüm sektörlerden sosyal sigorta, ihtiyat sandığı yatırımı alınıyor.  Kişi o sektörde iş bulduysa o sektörde çalışıyor. Sektörün kendisi kötüyse o zaman sektörü kapat.
Hükümet özel sektör çalışanlarına 1500 TL verdi ama geriye kalanı iş insanı tarafından tamamlanmalıydı. Krediler de aslında bu yüzden verildi. İş sahipleri, yanında çalışan çalışanlarını ödeyebilsin, bir şekilde işini yürütebilsin.
Hükümete bir başka noktada getireceğim en büyük eleştiri; bir karar almadan önce sadece Bakanlar Kurulu’nda tartışıp karar vermemeleri gerekirdi. Eğer bankalarla ilgili bir karar alınma gündemdeyse hem Bankalar Birliği’nin hem de bankacılık konusunda üstat olan kişilerle konuşmaları gerekirdi.
Her konuda işi bilenlere de sormakta ve görüş almakta yarar vardı. Bir karar üreteceksem o kararın herkesin kararı olduğunu söylemek lazım ki herkes o kararı sahiplensin. ‘Ben yaptım oldu mantığı’ ile işleri yürütmeye çalışmak olmaz.
Bir diğer konu; hükümetin kaynaklarının sıkıntılı olması nedeniyle bazı üst düzey bürokratları şark kurnazlığı ile çalıştı. Yani belli vergilerin azaltılmasıyla ilgili işlemler yapılırken, diğer taraftan başka vergileri artırmaları çok şık olmadı.
3 aylık karantina dönemde hükümetin elinde sistemi, konjonktürü ve bazı tabuları yıkma şansı vardı. Ama sistemin üzerine oynayamadılar. Tabuları kırmakla ilgili tedbirleri düşünmediler.

  • YENİDÜZEN: Hükümet edenler arasında bir kopukluk yaşanıyor. Hükümet krizlere değil, seçime mi odaklı?
  • Hüseyin KEMALER: Pandemi döneminde siyasi makamlar arasında farklı beyanatlar oldu ama bunları siyasi kaygılarla yaptıklarını düşünmüyorum. Herkes kendi bakış açısına ve politik dünya görüşüne bağlı olarak yorumlar yaptı. Bazen çatışmalar oldu. Bir de alışılmışın dışında yetki kullanma pozisyonları ortaya çıkınca biraz da basının körüklemesiyle ‘seçimlere yöneliktir bunlar’ gibi eleştiriler de oldu ve belki de doğrudur. Ama gerçek niyet o mu bilemeyiz.

“Bankalar kar ediyor gibi görünecek”

“Firmaların yaşadığı veya yaşayacağı sıkıntılar ve kendilerine sağlanan can suyu kredileri sorunlarını öteledi. Bu yapılandırmalar nedeniyle 2020 yılında bankacılık sektörü çok kar ediyormuş gibi görünecek. Ama aslında alınmayan ve alınamayacak karlar yazılacak.”

 

  • YENİDÜZEN: Daha bu ekonomik kriz değil, krizin büyüğü bundan sonra yorumları yapılıyor. Siz ne öngörüyorsunuz?
  • Hüseyin KEMALER: Pandemi döneminde bankalar ve Merkez Bankası önemli ve ciddi kararlara imza attı. Borçların yapılandırılması, ödeme güçlüğü olanlarla ilgili düzenlemeler, müşterilere destek verilmesi konusunda bankalar hep özveri ile çalıştı. Biz banka olarak herkesi çağırıp birebir herkesin kendine özgü çözümlerini üretmelerini ve hayatta kalmaları için olanaklar sağladık. Çünkü şu anda ödeme güçlüğü çeken bir firmanın fişini çekmeye kimsenin lüksü yoktur. Dolayısıyla her zaman olduğu gibi bankalar ödeme ahlağı olan tüm firmaların yanındadır. Firmaların yaşadığı veya yaşayacağı sıkıntılar ve kendilerine sağlanan can suyu kredileri sorunlarını öteledi. Bu yapılandırmalar nedeniyle 2020 yılında bankacılık sektörü çok kar ediyormuş gibi görünecek. Ama aslında alınmayan ve alınamayacak karlar yazılacak. Ama sonra bu karlar ekonominin gidişatı ile birlikte tekrar geri gelecek. 2020 sonunda bankaların açıklayacakları karlar ‘bu kriz döneminde bankalar amma kar etti, bankalar bizi yutuyor’ denilecek ama aslında bu sahte bir baharı yaşadığımızın göstergesidir. Çünkü bütün sorunları 2021’e öteledik.
    Beklenti 2021’de ekonomi düzelecek, pandemi bitecek. Ekonomik çarklar normale dönmezse o zaman büyük kriz başlayacak. Hepimizin beklentisi dünya üzerindeki bu salgının ortadan kalkmasıdır. Yoksa hiçbir ekonomi buna dayanamaz.
    Çünkü insanların psikolojisi de bozuldu, Yapılan tüm işlerde herkes ‘aman bir miktar param bir yerde dursun’, ‘yatırım zamanı değil’, ‘ne olacağı belli değil’ düşüncesiyle insanlar tedirgin.
     
  • YENİDÜZEN: Bankalar vatandaşa vade kolaylığı yaptı, taksit erteledi vs… Ama bankalar sizin de söylediğiniz gibi eleştiri altında. Siz kendinizi nasıl görüyorsunuz?
  • Hüseyin KEMALER: Daha önce de söyledim; Limasol Türk Kooperatif Bankası 2020 yılında zarar etmeyi göze aldı. Biz bu psikolojideyiz. Elimizden gelen yardım ve desteği de yapıyoruz.  Ama her türlü yardım ve kolaylığı yaparken ekonomik akılla hareket etmeliyiz. Çünkü kullandırttığımız krediler ya da ötelediğimiz kredilerin de bir maliyeti var. Para bizim değil. Bizim Ayşe’ye Hasan’a verdiğimiz kredi, Ali’nin Fatma’nın parasıdır. Bugün baktığınızda Kıbrıs’taki bankaların öz kaynakları mevduatların yüzde 15 civarındadır.
    Yani başkasının parasını alıp, başkasına veriyoruz. Yani aslında biz aracıyız. Bizim esas korumamız gereken mevduat sahipleridir. Eğer bankanızla ilgili bir sıkıntı yaşanırsa o mevduat sahibi kaçar.
    Biz insanlara iyileştirme yaptık. 1 seneye kadar ötelemeler yapıldı. Esas 1 yıl sonra geldiğinde ödemeler yapılabilecek mi? Göreceğiz. Ama bu süre içerisinde de bana bu parayı veren insanlara bir maliyet var. Bunu da senin borcuna ilave ediyorum. Yani faizsiz öteleme yapmıyorum. Çünkü kullandığımız mevduat için faiz alıyoruz. Bu da bankaların karı gibi görünecek. Ama 1 yıl sonra sizin ödemeniz başladığı gün, siz bize ödeme yapacaksanız ne ala, ödeyemezseniz o zaman sıkıntıya gireceğiz.

“Bir miktar kredinin geri ödenemeyeceğini öngörüyoruz”

“Bugün baktığınızda donuk alacak bankaların yüzde 6 seviyelerindedir. 100 kişiye kredi veriliyorsa 6 kişi ödemiyor. Bu da kabul edilebilir bir orandır. Ama bu 6, 26 olursa tehlike. Bir miktar kredinin geri ödenemeyeceğini öngörüyoruz.”

 

  • YENİDÜZEN: Geri dönüşümlerde sıkıntı bekliyor musunuz? Daha önce dövizzedeler olmuştu, insanlar ödeme noktasında sıkıntı yaşamıştı. Yine bunlar olabilir mi?
  • Hüseyin KEMALER: Siz ne kadar ödemek isteseniz de içinde bulunduğunuz durum ödemenize imkan yaratmıyor. Bugün baktığınızda donuk alacak bankaların yüzde 6 seviyelerindedir. 100 kişiye kredi veriliyorsa 6 kişi ödemiyor. Bu da kabul edilebilir bir orandır. Ama bu 6, 26 olursa tehlike. Bir miktar kredinin geri ödenemeyeceğini öngörüyoruz. Çünkü o insanlar zaten normal koşullarda da sıkıntıda olan insanlardı. Ama onlara da yapılandırma yaptık. Şimdi bazı sektörlerde de sıkıntılar var.
     
  • YENİDÜZEN: İnsanlarda sağlık ön planda ama ekonomik kaygılar da var. Ekonomi açıldı ama aslında yine kapalı… Karantina sistemi oluşturulamadı. Tüm bunları nasıl değerlendirirsiniz?
  • Hüseyin KEMALER: Bu dönem olağandışı bir durumdur. Burada süreçler iyi yönetilmeli.
    Dünyada böyle bir krizin yaşandığını da hatırlamıyorum. Mutlaka ülkelerin ekonomilerinde de, psikolojilerinde de değişiklikler olacak. Bu pandemiyle yaşamaya alışmalıyız. Herkes kendini korumalıdır. Sıkıntılı bir dönemden geçiyoruz. Hükümet de bu dönemde tüm otoritelerle işbirliği içerisinde olarak, bu dönemi doğru yönetmelidir.

 

 

Röportaj Haberleri