“Sirtakiye önyargılı yaklaşanların bile kurs ortamımızda dönüştüğünü gözlemledik”

Dr. Fatoş Giritli ile buluşarak hem kendisinin Sirtaki macerasını hem de “30+ Dans Grubu” adını verdikleri ve 3 bölgede devam eden çalışmaları konuştuk.

Murat OBENLER

Dr. Fatoş Giritli ile 2000’li yılların başında öğrendiği, 6 yıldır da Gençlik Merkezi Birliği çatısı altında sürdürdüğü Sirtaki kursları vesilesiyle buluşarak hem kendisinin Sirtaki macerasını hem de “30+ Dans Grubu” adını verdikleri ve 3 bölgede devam eden çalışmaları konuştuk.

Uzman dans hocası Giritli adım adım ama sağlam, az ama öz, engebeli ama keyifli, tutkulu ve gururla dolu 6 yıllık süreci Yenidüzen’e anlattı.    

 

“Çoğu insanın Kıbrıs dansı zannettiği Sirtaki aslında 1964 yapımı “Zorba the Greek” filmi için yaratılan bir danstır”

Kurslara geçmeden önce Sirtaki’nin etimolojisine de biraz değinmenizi rica edeceğim. Toplumda sirtaki ile ilgili net bilgiler olmadığını düşünüyorum. Bu bilgi kirliliğini de gidermek adına bir halk bilimi doktorunu bulmuşken bizleri aydınlatmanızı rica edeceğim?

Fatoş Giritli: 6 yıldır Sirtaki ve Zeybekiko, Hasapiko danslarından oluşan kurslar düzenliyorum. Bu danslar son dönemde çok popüler oldu. Çoğu insanın Kıbrıs dansı zannettiği Sirtaki aslında Nikos Kazancakis'in romanından Mihalis Kakoyannis'in sinemaya uyarlayarak yönettiği 1964 yılı yapımı “Zorba the Greek” filmi için yaratılan bir danstır. Başroldeki Anthony Queen’in filmde kullandığı belli başlı figürler ve o film için yazılan beste o kadar sevildi ki o zamanki iletişim-teknoloji imkanlarını da düşündüğümüzde dünya çapında üne kavuşması bu ilgi ve sevginin boyutunu bizlere gösteriyor. Sirtaki aslında kasapiko/hasapiko dansından alınma figürler olup doğuşu da Zorba filmiyle olur.

“Kasapiko/Kasap Havaları dansı Türkiye’den Balkanlara kadar uzanan geniş bir coğrafyada icra edilir, bir dans karakteridir ve belli bir topluma veya millete mal edilemez”

Kasap Havası ve Zeybek dansları Kıbrıs’ın her iki toplumunda da kendi düzenlemeleri ile oynanan ve Kıbrıs Halk Dansları repertuarında da sıklıkla kullanılan danslardır. Anadolu’dan çevre ülkelere yayılması ve adaya gelişi nasıl olmuştur?

Fatoş Giritli: Kıbrıs adası da doğal olarak buna dahildir. Kasapiko belli bir dans karakteridir ve belli bir topluma ve millete mal edilemez. Zeybekiko ise Zeybektir. Zeybekler de çok farklı coğrafyalara yayılan geleneksel danslardan biridir. Temeli ve derinliği olan bu dansların omurgası ile oynanamaz. Çok fazla aranjmana açık danslar değildir.

 

“Bizim halk dansları örneklerinde çok fazla esnetme, çekme-ekleme yapılıyor ve dansın tadı kaçıyor”

Bizim ülkede icra edilen halk dansları örneklerine baktığımızda çok fazla aranje ile esnetildiği örneklere de her geçen yıl daha fazla rastlar olduk. Sirtaki, zeybekiko ve kasapikoda orijinaliteden ödün verilmiyor diye yorumlayabilir miyiz?

Bizim halk dansları örneklerinde çok fazla esnetme, çekme-ekleme yapıldığını görüyoruz. Bu konuda çok rahatız. Tabi bana göre dansın tadı kaçıyor. Bu malzemeyi nasıl işleyeceğimizden emin olamadığımız için ortaya ilginç performanslar çıkabiliyor. Zeybek dansı hangi ülkede oynanırsa oynansın belli başlı ritimlerine sadık kalınmak zorunluluğu vardır. Hepsi 9 zamanlıdır. Bu tarihsel derinlik gerektiren bir şeydir. Zeybeğin kemikleşmiş, karakteristik yapısı bozulamaz. Sirtaki de 2 zamanlı, 4 zamanlıdır ve kendi duruşu,adımları,ritmi vardır. Latin dansları gibi,modern danslar gibi bu danslar da tekrardan yayılıyor. Biz de bu çerçevede 6 yıl önce Gençlik Merkezi Birliği’nde bu çalışmalara küçük bir kitle ile başladık. Bu müziği duyduğunda heyecan duyan, güzel duygular hisseden insanlarla başladık ve 5-10 kişiyle çıkılan bu yolda giderek çoğaldık.

 

“Sirtakiyi Mikis Shakallis’in dans okulunda öğrendim”

Uzun yıllar hem geleneksel Kıbrıs halk dansları oynayan hem de eğitmenlik yapan konusunda uzman doktoralı ve tecrübeli bir eğitmen olarak sirtakiye başlamaktaki motivasyonun neydi?

Ben Yunan müziğini çok seven bir kişiyim ve İTÜ Türk Müziği Devlet Konservatuvarı’ndan (Türk Halk Dansları üzerine lisansımı yaptım) mezun olduktan sonra Sanat Eğitimi üzerine Ankara Üniversitesi’nde doktoramı yaptım. Sanatı bir araç olarak kullanan disiplinlerle çalıştım ve şu anda da yaptığım benzer bir şeydir. Bizde halk dansları hocaları da altyapıdan gelen alaylı dediğimiz kişilerdir. Ben de uzun yıllar derneklerde emek verdim ama sonrasında bu bana keyif vermemeye başladığı için, camiada yapılan dokunuşlar mental olarak bana çok doğru gelmediği için içinde olmak istemez hale geldim ve Kıbrısta geçiş kapıları açıldığında güneyde CID(International Dance Council UNESCO) adlı örgütün konferansına katıldım. Örgütün başındaki Yunanlı Profesör Dr. Alkis Raftis konferansta bir de Kıbrıslı Türk’ün olmasını şart koştu ve ben de davet üzerine uzman olarak oraya katıldım. İlk kez orada tanıştığım Mikis Shakallis (şu anda rahmetli oldu) adlı 6 salonu olan dans okulu sahibi benim sunumumu beğenerek benimle tanışmaya geldi. Ben de kendisine sirtaki öğrenmek istediğimi söyleyince beni okuluna davet etti ve ben bu dansları orada öğrendim.  

Biz bugüne kadar hiç ilan vermedik, insanlar birbirinden duyarak gelmeye başladı. Toplumda bunun Yunan dansları olduğu için önyargılı bir yaklaşım vardır. Önyargıya ek olarak bilgisizlik ve bilinçsizlik de var.


“Sosyal medyada tepkiler de aldık ama biz kültürel bir figür olan dansın yakınlaştırıcı, bir araya getirici etkisi üzerinden ilerledik”

Kültür dediğimiz şey birleştirici, bir araya getiren, yakınlaştırıcı etkisi olan ve bu amaçlarla ilerleyen bir olgudur. Milliyetçilik üzerine kurulan ulus devletler üstü bir şey olduğunu düşünüyorum.

Latin dansları, modern danslar ülkemizde derslerle öğrenilip oynanıyorsa Sirtaki de girebilmesi gerekir. Ülkemizdeki önyargılı insanların bakış açıları sabit kalmakla beraber biz hiçbir zaman bunlara kulak asmadık. Sosyal medyadan tepkiler de aldık ama biz kültürel bir figür olan dansın yakınlaştırıcı, bir araya getirici, sosyalleştirici etkisi üzerinden ilerledik. Ben Türkiye’deki Harmandalı’nı da Horon’u da Roman havasını da çok seven birisi olarak bu rengi de tatmak istedim ve şu anda çok fazla keyfini çıkarıyoruz. 

 

“Bu kurslara hobi olarak başladık. 3 bölgede toplamda 120-140 arasında bir kitlemiz var”

Bu 6 yıllık süreçte nasıl bir gelişim gösterdiniz? Nasıl bir öğrenci kitleniz var ve nerelerde bu kursları veriyorsunuz?

Bizler bu kurslara hobi olarak başladık. Güney Kıbrıs’ta da hobi gibidir çünkü Kıbrıs oyunu değildir.İlk Lefkoşa’da Gençlik Merkezi Birliği’nde başladık, sonrasında Gazimağusa’da MAGEM’den ve Çatalköy’de de Çatalköy Belediyesi’nden talep geldi. Oralarda da kurslar açtık. Lefkoşa’da Gençlik Merkezi Birliği’nde, Gazimağusa’da MAGEM’de, Çatalköy’de de Çatalköy Belediyesi’nde çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Toplamda 120-140 arası değişen bir kitle ile çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bunu önümüzdeki dönemde başka bölgelere de yayma düşüncelerimiz var çünkü talepler geliyor. Grubumuzun adına 30+ dedik. Grubumuzda 30’lu yaşlardan 70’li yaşlara kadar kişiler var. Şu anda alt limitimizi de kaldırdık ve azar azar, sağlam adımlarla büyüyoruz. Çok güzel bir arkadaşlık ortamımız var, çok iyi de sosyalleşiyoruz. Bu tınıyı seven, bu ritmi ve adımları seven, kendini iyi hisseden ve dans etmek isteyen herkese kapımız açıktır. Ben sanat eğitiminden geldiğim için de dansı araç olarak kullanıyorum. Amaç da insanlara güzel bir atmosfer yaratmak, farklı bir hobi kapısı açmak, onların yeni insanlarla tanışmasına vesile olmak, birbirinin dilinden anlayan insanların bir araya gelmesi ve kendini rahatlatarak (Dans çok ciddi bir terapidir) evine ayrılmasına zemin hazırlamaktır. Dansa başlayınca bütün dertlerini unutuyorsun ve böylece insanların kendilerini daha iyi hissetmesini sağlıyoruz. Sirtakiye önyargılı yaklaşanların bu süreçte bu ortamda dönüştüğünü de gözlemledik.

“Bu dans insanlara değişik geliyor, ilgi çekiyor ve övgüler de alıyoruz. Bu yıl bütün festivallerden davet aldık ama sınırlı sayıda yere katıldık”

Bir de eğitimle beraber donanımlı hale gelen arkadaşların toplumla buluşması, farklı etkinliklerde sahne alması var. Bu süreç de farklı heyecanları beraberinde getiriyor diye düşünüyorum.

Evet haklısın. Bu dans insanlara değişik geliyor, ilgi çekiyor ve danslarımız övgü alıyor. Bu yıl bütün festivallerden davet aldık ama sınırlı sayıda yere katıldık. Zaten sürekli festivallere gidelim diye de bir misyonumuz yok. Biz bu işi bir nevi gönüllülükle Gençlik Merkezi Birliği altında çalışmalarımızı yapıyoruz.

 

“Biz bugüne kadar kimseden katkı alamadık. İlk kez Gazimağusa ve Çatalköy Belediyeleri bize kapılarını açtı”

Daha çok kişi bu dansları yapsın, daha çok bölgede insanlarla bu güzelliklerin keyfini çıkaralım gibi toplumsalcı bir yaklaşımınızın olduğunu görüyorum ama gerek mekan gerek eğitmen gerekse maddi imkanlar ne durumdadır? Bununla ilgili kısa,orta ve uzun vadedeki planlarınız nelerdir?

Biz bugüne kadar kimseden katkı alamadık. İlk kez Gazimağusa Belediyesi ve Çatalköy Belediyesi bize kapılarını açtı ve biz o bölgelerde çalışmalarımızı yapabiliyoruz. Bu dansın bizim halk danslarında olduğu gibi kıyafetleri olmaması bizim avantajımızdır. Belli bir kıyafet ile gösteriye çıkabiliyoruz. Kaplumbağa gibi ağır ama sağlam gidiyoruz. Sürekli eğitmen olarak ben bildiğim kadarıyla tekim ve bu da zaman zaman yorucu olsa da yürütüyoruz. Yardımcı eğitmen arkadaşım İlmiye Karaşahin, Gazimağusa’daki çalışmalarda bana yardımcı oluyor. Onun varlığı ve tutkulu yaklaşımı benim için çok büyük bir destek. Lefkoşa’da da eğitmenlik seviyesine adım adım yaklaşan arkadaşlarımız var. Aramızdan eğitmenlerin çıkması da bu dansın geleceği için büyük bir güvence. Ben “Aman hep ben olayım, bir tek ben olayım, tam yetkili olayım” kafasında olan birisi değilim. Hatta bu kafadaki insanların çokluğundan bir şekilde gına gelmiştir. Gençlere de fırsat vermeliyiz, ekip çalışması yapmalıyız. Tecrübeyi başkalarına da aktarırsınız ve zamanı geldiğinde de dümeni onlara bırakırsınız.

“Kalabalık bir şekilde sahneye çıkma hayalimizi Gazimağusa Belediyesi’nin destekleriyle üç bölgenin dansçılarının katıldığı Namık Kemal Meydanı’ndaki gösteri ile gerçekleştirdik”

6 yılın sonunda başlangıç grubu, orta, ustalar(tecrübeli) ve gösteri grubu gibi kategoriler oluşuyor mu?

Yavaş yavaş doğalında öyle gruplar oluşuyor. Lefkoşa’da 4 gruptuk ve 3 grupta katılanları topladık. Mağusa’da geçen yıl 2 grup başladık ve Çatalköyde de 1 grubumuz var.

Bir gösteri grubumuz oluştu ve ilk gösterimize geçen yıl Esentepe’de çıktık. Hayalimiz kalabalık bir şekilde sahneye çıkmaktı ve bunu Gazimağusa Belediyesi’nin destekleriyle üç bölgenin dansçılarının katıldığı Namık Kemal Meydanı’ndaki gösteri ile gerçekleştirdik. Bu yemek ve gösterimiz resmi bir program olmamasına rağmen etrafta bulunanlardan büyük ilgi gördü. Bu Mağusa gösterisi bizi çok gururlandırdı. Aslında bu dans Brezilya’da, Arjantin’de, Yunanistan’da olduğu gibi sokakta, meydanlarda, hava alanlarında doğaçlama yapılan danslardır. Bu başka yerlerde doğaldır da bizim ülke çok alışkın değildir. Güney Kıbrıs’ta Sirtaki Festivali yapılıyor ama biz henüz oraya katılmadık. Bir sonraki adımda belki olur ama sürekli festivalleri gezmek gibi işleri büyütmek de tercihim değildir.

Bundan sonra da hayallerinin olduğunu düşünüyorum…

Tabi ki var ama sürpriz olsun diyelim. Kafamda olan projeleri hayata geçirebilmeyi başarırsak yine sana haber vereceğim.

 

“Yaş sınırlamamız yok. Kendini o müzikte özgür hissedebilen herkes katılabilir”

Buradan röportajı okuyan bir yurttaş başvuru yapmak isterse Sirtaki dansını kimler yapabilir veya kimler yapamaz?

Gruplarımızda yaş sınırlamamız yok. Kendini o müzikte özgür hissedebilen herkes katılabilir. Çiftli danslar olmaması da ayrı bir avantajdır. Bilhassa Zeybekiko insanın kendi duygularını dışarıya vurabileceği hareketlere açık olan bir danstır. Kendinden çok şey katabilirsin ve o senin karakteristik dansın olur.

 

Güney Kıbrıs’tan birkaç Rum arkadaş bizimle görüşmek için geliyor”

Güney Kıbrıs’ta katılmak isteyen olmadı mı?

Evet haftaya geliyorlar. Birkaç Rum arkadaşımız bizimle görüşmek için geliyor. Bakalım oradan güzel şeyler çıkacağını düşünüyorum.

Röportaj Haberleri