Şimdi de 'yargıya müdahale' tartışması

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kurslarıyla ilgili verdiği kararı ‘din ve inanç özgürlüğüne vurulan yargı darbesi’ olarak değerlendirdi, kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kurslarıyla ilgili verdiği kararı ‘din ve inanç özgürlüğüne vurulan yargı darbesi’ olarak değerlendirdi, kabul edilemeyeceğini ifade etti. Karara tepki gösterme çağrısı da yapan Altun, “Hangi amaca hizmet ettiği akıllarda ciddi şüpheler uyandıran bu karara tepki göstermek demokrasiye saygı duyan herkesin görevidir” dedi.

Resmi twitter adresinden açıklama yapan Altun, Anayasa Mahkemesi tarafından verilen kararı ‘ideolojik ve dogmatik aklın ürünü’ olarak da yorumlayarak, “Laikliği bu denli sığ ve yanlış şekilde yorumlamak temel hak ve özgürlükleri ortadan kaldırmaya yönelik bir adımdır” şeklinde konuştu.


Candan: “Sağcısı da solcusu da yargı kararlarına saygı duyar”

Cumhuriyet Meclis Başkan Yardımcısı, CTP Milletvekili Armağan Candan, yargının bağımsız olduğuna dikkat çekti.

Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an kurslarına yönelik verdiği kararla ilgili yapılan eleştirilerle ilgili değerlendirmede bulunan Candan, “Seçilmişi de, atanmışı da, sağcısı da solcusu da yargı kararlarına saygı duyar. Bu, Kıbrıs Türk halkının karakteridir ve toplumsal yaşamın güvencesidir” şeklinde konuştu.

Candan sosyal medya hesabında şunları söyledi: “ Kıbrıs Türk yargısı bağımsızdır. Seçilmişi de, atanmışı da, sağcısı da solcusu da yargı kararlarına saygı duyar. Bu, Kıbrıs Türk halkının karakteridir ve toplumsal yaşamın güvencesidir..”


Derya: “Hadsizlikten öte kötü niyetli bir yaklaşım”

CTP Milletvekili Doğuş Derya, bir başka ülkenin atanmış memurunun yargı bağımsızlığına dil uzatması ve manipülatif açıklamalarla halkı provoke etmeye kalkışmasının hadsizlikten öte kötü niyetli bir tutum olduğunu söyledi.

“Mütemadiyen Kıbrıs Türk halkının demokrasi kültürünü ve kurumlarını hedef alarak halk arasında husumet yaratmaya kalkanlar, ülkemizin bir vilayet olmadığını akıllarında tutsunlar” şeklinde konuşan Derya, “KKTC'de yargı bağımsızdır! Başka yerlerde olduğu gibi kişilerin siyasi arzularına ya da projelerine göre değil, yasalara ve evrensel hukuk prensiplerine göre karar verir” şeklinde konuştu.

Derya sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: KKTC'de yargı bağımsızdır! Başka yerlerde olduğu gibi kişilerin siyasi arzularına ya da projelerine göre değil, yasalara ve evrensel hukuk prensiplerine göre karar verir. KKTC Bağımsız yargısı, Din ve Vicdan hürriyetini güvence altına alan Anayasanın teminatı olduğu gibi, bağımsız, bilimsel ve eşit eğitimin mihenk taşı olan Milli Eğitim Yasasının da eksiksiz uygulanmasının sigortasıdır. Nitekim verilen karar da çocuklarımızın katılacağı kuran kurslarının Eğitim Bakanlığı’nın izin, gözetim ve denetimine tabi olması gerektiği yönündedir.

Bir başka ülkenin atanmış memurunun yargı bağımsızlığımıza dil uzatması ve manipülatif açıklamalarla halkımızı provoke etmeye kalkışması hadsizlikten de öte kötü niyetli bir tutumdur. Mütemadiyen Kıbrıs Türk halkının demokrasi kültürünü ve kurumlarını hedef alarak halk arasında husumet yaratmaya kalkanlar, ülkemizin bir vilayet olmadığını akıllarında tutsunlar.


Talat: “Yargının hedef gösterilmesine en sert tepkiyi göstermeliyiz”

Avukat Ongun Talat, Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yargıyı hedef göstermesine en sert tepkiyi göstermek dışında başka bir seçeneğin kalmadığını söyledi.

Talat’ın sosyal medya hesabından yaptığı paylaşım şöyle: Uzun uzun yazmaya gerek yok...

Türkiye Cumhuriyeti Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı KKTC'nin yargısını hedef gösterme cüretinde bulunuyorsa eğer, kendimize gelmek ve en sert tepkiyi göstermek dışında bir seçeneğimiz kalmamış demektir. Bu kadar açık, bu kadar net...


Borman hükümete seslendi: Tepki gösterecek misiniz?

Müzakere heyeti eski üyelerinden, Uluslararası İlişkiler Uzmanı İpek Borman, hükümet yetkililerine seslendi, TC Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ile bugün yapılacak görüşmelere işaret ederek, Anayasa Mahkemesi kararına ilişkin Türkiye’den yapılan ve yanlış bilgilere içeren açıklamalara tepki gösterip, gösterilmeyeceğini sordu.

Borman’ın sosyal medya hesabından şu açıklamayı yaptı: Bir ülkenin en üst makamının iletişim koordinatörü, başka bir ülkenin yüksek mahkemesinin verdiği kararı alelacele yorumlamaya ve hiç vakit kaybetmeden ayar vermeye neden çalışır? Böyle yüksek bir makamın iletişimcisi işin özünü tam olarak anlamadan, araştırmadan hemen açıklama yapmaya nasıl koyulabilir? Üstelik de “... böylesi kritik bir dönemde alınan bu yanlış karar Kıbrıs Türkleri’nin varlığına ve birliğine yönelik bir tehdittir”, “bu yargı darbesi asla kabul edilemez”, “Bu kararın zamanlaması manidardır. Hangi amaca hizmet ettiği akıllarda ciddi şüpheler uyandıran bu karara tepki göstermek demokrasiye saygı duyan herkesin görevidir”, “Kıbrıs Türkleri üzerinde oynanan bu tehlikeli oyunu yine Kıbrıs Türkleriyle el ele vererek bozacaktır” şeklinde ağır saptamalarda bulunarak... Ne kadar iyi niyetle bakmaya çalışırsanız çalışın, insan bu soruları sormadan, ardında nasıl bir yaklaşım olduğunu sorgulamadan edemiyor.

Bugün bu ülkenin dışişleri bakanı ile görüşecek olan devlet yetkilileri kendi kurumlarının, üstelik yanlış bilgilerle, bu şekilde hedef gösterilmesine tepki verecekler mi? Yoksa sessiz kalarak (alkış tutulabileceğini düşünmek bile istemiyorum) kendi kurumlarını, insanını aşağılayan ve her defasında ayar vermeye kalkışan bu tutumun devam ettirilmesine imkan mı verecekler? Yine insan naif de olsa düşünmeden edemiyor.


Özersay: “Mahkemelerin bağımsızlığına herkes saygı göstermeli”

HP Genel Başkanı, Milletvekili Kudret Özersay, mahkemelerin bağımsızlığına herkesin saygı göstermesi gerektiğini vurguladı.

Özersay, bu açıdan Türkiye’den bazı yetkililer tarafından yapılan aceleci ve Kıbrıs Türk yargısını yaralayan açıklamaları iki ülke arasındaki ilişkiler açısından hiçbir biçimde doğru bulmadığını söyledi.

“Anayasa Mahkememizin bireysel bir hak yahut özgürlüğü yasakladığını hiç sanmıyorum” diyen Özersay, “Laikliği esas alan Anayasamızda açıkça belirtildiği üzere bu ülkede “din eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında” yapılmak zorundadır” şeklinde konuştu.

Özersay’ın sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklama şöyle: Anayasa Mahkememizin bireysel bir hak yahut özgürlüğü yasakladığını hiç sanmıyorum.

Laikliği esas alan Anayasamızda açıkça belirtildiği üzere bu ülkede “din eğitim ve öğretimi devletin gözetim ve denetimi altında” yapılmak zorundadır (Md. 23/4). Gerekçeli kararı görünce yasanın ilgili maddesinin neden Anayasaya aykırı bulunup iptal edildiğini herkes daha net anlar. İki devletli bir çözüm modelinin savunulmaya başlandığı bir dönemde o iki devletten biri olan KKTC’nin ve özellikle de mahkemelerinin bağımsızlığı herkesin saygı göstermesi gereken bir husustur.

Bu açıdan Türkiye’den bazı yetkililer tarafından yapılan aceleci ve Kıbrıs Türk yargısını yaralayan açıklamaları iki ülke arasındaki ilişkiler açısından hiç bir biçimde doğru bulmuyoruz.


Özyiğit: “Herkes bu karara saygı göstermeli”

Anayasa Mahkemesi’nin Kur’an Kurslarıyla ilgili olarak aldığı kararı değerlendiren TDP Genel Başkanı Cemal Özyiğit, “Herkes bu karara saygı göstermelidir. Hukuk devleti olmak da bunu gerektirir.” dedi.

Özyiğit, alınan karara yönelik TC Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun’un yaptığı açıklamanın hiçbir koşul ve şartta kabul edilemez olduğunu belirtti.

Özyiğit, “Bu ülkede siyasete dıştan müdahalenin bizleri ne noktaya getirdiği ortadayken, şimdi de yargıya müdahale etmek Kıbrıslı Türkler ile Türkiye arasında tamir edilemez yaralar açacak, bunun da hiç kimseye faydası olmayacaktır.” yorumunda bulundu.

Özyiğit şöyle devam etti:

“Bilmeyen de varsa artık öğrenmelidir;

Yargının bağımsızlığı, demokrasinin ve özgürlüklerin temelidir.

Diğer yandan bizler de bu konunun kendi içimizde bir çatışma aracı olarak kullanılmasını isteyenlerin ellerine malzeme vermemeliyiz.

Kıbrıslı Türkler dünya üzerinde laik- demokratik kimliğini nesilden nesile devam ettirerek çağdaş yaşama da adapte olmayı başarabilen örnek toplumlardan biridir. Bu yapımızı bu yeni koşullarda da devam ettirebilmemizin birinci şartı, bize yakışan şekilde birbirimize hoşgörü ile yaklaşabilmemizden geçer.”

İlgili Haberler

Özel Haber Haberleri