“Şiddet genelde eşlerden geliyor”

“Şiddetin eğitim düzeyiyle hiç alakası yoktur. Şiddetin eğitim düzeyiyle alakalı olan boyutu, şiddeti saklama boyutudur. Kadınlar eğitim düzeyleri yükseldikçe, toplumdaki statüleri yükseldikçe şiddete maruz kaldıklarını paylaşmakta sıkıntı yaşıyorlar”

İçişleri ve Çalışma Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Umure Örs, şiddetin eğitim düzeyiyle alakalı olan boyutunun şiddeti saklama olduğunu söyledi

 

Ödül AŞIK ÜLKER

  
İçişleri ve Çalışma Bakanlığı’na bağlı Sosyal Hizmetler Dairesi Müdürü Umure Örs, şiddetin eğitim düzeyiyle alakalı olan boyutunun şiddeti saklama olduğunu söyledi.
   Örs, “Şiddetin eğitim düzeyiyle hiç alakası yoktur. Şiddetin eğitim düzeyiyle alakalı olan boyutu, şiddeti saklama boyutudur. Kadınlar eğitim düzeyleri yükseldikçe, toplumdaki statüleri yükseldikçe şiddete maruz kaldıklarını paylaşmakta sıkıntı yaşıyorlar” dedi.
   Örs, şiddet şikayetlerinin yıllar içinde artış gösterdiğini belirterek, kurumlara güvenlerinin artması nedeniyle şiddete maruz kalanların şikayette bulunmaktan çekinmediklerini kaydetti
   2014 yılında yapılan 204 başvurunun tümünün darp şikayeti olduğunun altını çizen Örs,
fiziki şiddetin şiddet türleri içinde en kolay tespit edilebileni, en görünür olanı olduğu ve verilere göre şiddeti genelde eşler veya partnerlerin uyguladığını söyledi.
   Psikolojik, cinsel, ekonomik şiddet gibi şiddet türlerinin en az paylaşılan ancak çok ciddi sıkıntılar yaratan şiddet türleri olduğunun da altını çizen Örs, Sosyal Hizmetler Dairesi olarak konuyla ilgili yaptıkları çalışmaları Yenidüzen’e anlattı.
   Örs, “Çözümün zamanlaması da çok önemlidir. Şiddete maruz kalmış bir bireye doğru zamanda, doğru çözümün hızlı bir şekilde üretilmesi gerekir. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin hayata geçmesiyle, iki dairenin birlikte hareket edebilmesi, çözüm üretebilmesi, kadının güçlendirilmesini önemsiyoruz” diye konuştu.
   Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin kadrolarının oluşumuyla ilgili çalışmaların sürdüğünü anlatan Örs, 2015 yılı sonuna çekirdek kadronun hizmet vermeye başlamasının, yeni inşa edilecek Sığınma Evi’nin de 2016 sonunda hizmete girmesinin hedeflendiğini belirtti.

• Soru: Şiddet nedir? Sizce toplumun şiddete bakışı nasıl?
• Örs:
Toplumdaki geleneksel yaklaşımla şiddet denince akla fiziki şiddet gelir. Şiddet türleri içinde aslında en kolay tespit edilebilen, en görünür olan fiziki şiddettir. Polise veya dairemize yansıyan olayların neredeyse tamamı fiziki şiddettir.

   En az paylaşılan ve çok ciddi sıkıntılar yaratan şiddet türleri vardır, örneğin psikolojik şiddet, cinsel şiddet, ekonomik şiddet gibi. Maddi geliri olmayan bir kadına hiç para vermemek veya yeterli para vermemek, yani kadının hem kişisel hem ev ihtiyaçları için ekonomik paylaşımı olmaması çok ciddi bir ekonomik şiddettir. Cinsel şiddet en az paylaşılan ve en az görünür olan şiddet türüdür. Geleneksel kültürümüzden dolayı bu artık canına tak ettiğinde paylaşılır. Psikolojik şiddet en yaygın şiddet türüdür. “Sen iyi anne değilsin”, “kötü bir eşsin”, “sen yapamazsın” gibi sözler kadını hiçleştirir, güvensizleştirir.

   Bazı şiddet türleri toplumsal cinsiyet eşitliği bakış açımızın yerleşmemiş olmasından dolayı normalleştirilir. Yetişme tarzımızda babamız, abimiz, erkek kardeşimiz, dayımız, amcamız psikolojik şiddet uygulamıştır veya annemize uygulandığını gördüğümüz için normal algılanmıştır. Bu tür şiddete maruz kalan kadının bir gün sonra üretememesi, sevgi duygularını bile paylaşamamasının sebebini bilmediğimiz, o öfkenin kaynağını bilmediğimiz için bunun kadından kaynaklanan bir öfke olduğunu düşünürüz ve çoğu zaman da kadını yargılarız. Bu tür şiddet türlerini kadının bilinçlenmesiyle, eğitimle azaltabiliriz. Eğitimin de çok küçük yaşta başlamasıyla şiddet türlerini öğrenen bir birey, o şiddet türüne maruz kalırsa onu sorgulamasını, hak arayışına gitmesini bekleyebiliriz. 

   Farkındalığı artırmak için daire olarak zaman zaman eğitimler de vermekteyiz. Okullarda veya bizden destek alan risk grubundaki ailelere eğitimler veriyoruz.
  
“Şiddeti genelde eşler uyguluyor”

• Soru: Kadına yönelik şiddet konusunda elinizdeki rakamlar ne diyor?
• Örs:
Aslında şiddet dolayısıyla dairemize, polise ve hastaneye gidenlerin toplamı şiddetin boyutunu ortaya koyabilir. Polis Genel Müdürlüğü şiddetle ilgili kendilerine gelen her türlü şikayeti bakanlığımıza bildiriyor ancak sağlık kurumlarına ulaşanlardan polise yansımayanlarla ilgili elimizde veri yok. Elimizdeki verilere göre yıllar içinde şiddetle ilgili şikayetlerde artış görüyoruz. Bunun çeşitli sebepleri var, örneğin kadınların daha bilinçli olması, aldıkları desteğe, kurumlara güvenlerinin artması nedeniyle şikayette bulunmaları. Toplumsal duyarlılık arttıkça paylaşım da arttı. 

   2014 yılında 204 başvuru yapılmış ve tümü darp şikayeti. Bunların %2.5’i 13-18 yaş, %28.5’i 19-25 yaş, %38 26-35 yaş, %21 36-45 yaş, %10’u 46 yaş ve üzeri kadınlar. 2014 yılında kadına yönelik şiddetin %40’ı Lefkoşa bölgesinde, bunu %35 ile Mağusa bölgesi izlemiş.

   2015 yılında, 31 Temmuz itibarıyla 144 başvuru yapılmış. Bunların %11’i 13-18 yaş, %23’ü 19-25 yaş, %35 26-35 yaş, %19’u 36-45 yaş, %12’si 46 yaş ve üzeri kadınlar. 2015’in ilk 7 ayında gelen şikayetlerde %41 ile Mağusa bölgesi ilk sırada, Lefkoşa da %33 ile ikinci sırada. Elimizdeki verilere göre şiddeti genelde eşler veya partnerler uyguluyor.

“Şiddettin son noktası cinayet”

   Son yıllarda maalesef  kadın cinayetleriyle de karşılaşmaktayız. Şiddettin son noktası cinayettir. Ocak 2014’ten bugüne, beş kadın erkekler tarafından öldürülmüştür. Bu  cinayetlere baktığımızda hepsinde kıskançlık, “namus” ki ataerkil toplumlarda namus sadece kadınlarda olması  gereken ve erkekler tarafından kontrol edilmesi gereken bir davranış şekli  olarak algılanır, kendini üstün görme, öfke, güç kullanma, kendini yeterince ifade edememe  ön plana çıkmaktadır.

   Alo 183 aslında sadece kadına yönelik şiddet hattı değil, sosyal hizmet hattıdır. Her türlü ihmal ve istismar konusunda ihbarlar geliyor. 2015’in ilk yedi ayında 183 hattımız 948 kez aranmış. Bunların 34’ü doğrudan şiddetle alakalı, bunların 18’i kadına şiddetle ilgili. Bunların içinde çocuğa, engelli bireye, yaşlıya olan şiddet de var. Örneğin 2014 yılında 12, 2015’in ilk yedi ayında da 17 çocuk istismarı şikayeti almışız. Bireyler gördükleri, bir kişi için tehdit olabilecek herhangi birşeyi Alo 183’e bildirebilirler.

“Şiddetin normalleştirilmesini istemiyoruz”

• Soru: Şiddete uğrayan kadın polise ulaştıktan sonra neler oluyor?
• Örs:
Biz polise yansıyan olaylardaki tüm kadınlara ulaşıyoruz. Bu kadınların bazıları bizimle çalışmayı kabul ediyor, bazıları etmiyor. Biz şiddete uğrayan kadınların bu durumu normalleştirmesini istemiyoruz. Dairemizdeki uzmanlar şiddete maruz kalan bir kadının aynı ortama dönmesiyle ilgili asla telkinde bulunmuyor. O ortamdan uzaklaşmasıyla ilgili bilinçlendirme çalışması yapıyoruz. Şiddeti uygulayan kişinin sürekli şiddet uygulama potansiyeli olduğunu, öfke kontrolü olmadığını anlatıyoruz. Kadınlar da yetişkin bireyler olarak kendi tercihleri doğrultusunda hareket ediyorlar. 

“Şiddeti uygulayana da danışmanlık”

   Biz daire olarak şiddeti uygulayan tarafa da danışmanlık hizmeti vermeye çalışıyoruz. Şiddete uğrayan kişiyi ortamdan uzaklaştırmak için çalışma yürütüyoruz ama şiddet uygulayan bireyin de rehabilite edilmesi gerekir, başkalarına şiddet uygulama riskini ortadan kaldırmayı amaçlıyoruz. Ama asla şiddeti uygulayanla, şiddete maruz kalanın bir arada yaşamlarını sürdürmeleri gibi bir yaklaşımımız yok. Tarafları bilinçlendirerek hem şiddete maruz kalınmaması konusunda direnci yükseltiyoruz, hem de şiddeti uygulayan kişinin öfke kontrolünü kazanmasını amaçlıyoruz.

Alo 157...

   Ayrıca gece kulüplerindeki konsomatrislerin zorlama, baskı, sömürü ve istismara uğradıkları durumlarda acilen yardım isteyebilecekleri, 24 saat hizmet veren Alo 157 hattı var. Bu hat Nisan 2014’te hayata geçti ve bugüne kadar 11 şikayet yapıldı. Söz konusu şikayetlerde kadınlar ülkelerine geri dönmek istemiş ve polis ile irtibata geçilerek çıkış yapmalarına yardımcı olunmuştur.

• Soru: Eğitim düzeyiyle şiddet arasında bağlantı var mı?
• Örs:
Toplumda “eğitim düzeyi düştükçe şiddet oranı artar” gibi yanlış bir algı var. Çalışmalarımızdan görüyoruz ki şiddetin eğitim düzeyiyle hiç alakası yoktur. Şiddetin eğitim düzeyiyle alakalı olan boyutu, şiddeti saklama boyutudur. Kadınlar eğitim düzeyleri yükseldikçe, toplumdaki statüleri yükseldikçe şiddete maruz kaldılarını paylaşmakta sıkıntı yaşıyorlar. Ya da şiddete maruz kaldıklarını paylaşmadan boşanma yoluna gidiyorlar.

• Soru: İstismara uğramış çocuklarla ilgili ne tür bir çalışma yürütüyorsunuz?
• Örs:
Çocuklara yönelik istismarı genellikle ihbarlar sonucunda izlemeye alıyoruz ve tespit ediyoruz. Çocuk psikiyatristlerinden destek alıyoruz. Çocuğun maruz kaldığı istismar aile  bireyleri tarafından  uygulanıyorsa, bulunduğu ortamdan onu uzaklaştırıyoruz. Dairemizin  korumasına alıp, çalışmalarımızı çocuğumuzu koruyan ve güvenli bir ortamda yürütüyoruz. Korumaya alınan çocuğumuz ile yoğun olarak çocuk psikiyatristleri ve psikologlarıyla çalışıyoruz. İstimarın boyutu ve türüne göre de polis ile irtibata geçiyoruz. Polis de kendilerine gelen vakalarda istismar tespitinde bulunduklarında dairemiz ile irtibata geçiyor.

Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi...

• Soru: Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası meclisten geçti ancak dairenin hala kurulmamış olması zaman zaman eleştirilere neden oluyor. Bu konudaki çalışmalar ne aşamadadır?
• Örs:
Bakanlığımıza bağlı yeni bir daire oluşumu çalışmaları 2014’te tamamlandı. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi Yasası meclisten geçti. Bakanlığımız şimdi gerekli kadroların oluşumuyla ilgili çalışma yürütüyor. Hedef 2015 yılı sonuna kadar uzmanlık gerektiren kadroların oluşumu, kitabetle ilgili kadrolarda da Personel Dairesi’nden alınacak desteklerle geçişler yapılıp çekirdek kadronun hizmet vermeye başlamasıdır.
 

  Dairenin ana çalışma alanı toplumsal cinsiyet eşitliği altında şiddet ve kadın konusudur. Bununla bağlantılı olarak da sığınma eviyle ilgili çalışmaları Bakanlığımız nezdinde yürütüyoruz. Fiziki altyapının oluşturulması, çağdaş sığınma evinin gereklilikleri ve donanımlarına sahip bir binanın oluşturulması için de arazi seçimi yapıldı. Arazinin Bakanlar Kurulu tarafından sığınma evi yapılması amacıyla bakanlığımıza verilmesi konusunda çalışmalar yürütülüyor. Bu çok önemli, çok ciddi bir adımdır. Bundan sonra binanın projelendirilmesi ve 2016 sonunda da tüm donanımıyla sığınma evinin hizmete girmesi hedeflenmektedir.

   Bugün Sığınma Evi hizmetlerini Sosyal Riskleri Önleme Vakfı’yla bakanlık arasında Kasım 2014’te yapılan protokol çerçevesinde yürütüyoruz. Devletle sivil toplum örgütlerinin işbirliği içinde olmasını çok önemsiyoruz. Vakıftaki ve Sosyal Hizmetler Diaresi’ndeki uzmanların işbirliğiyle şiddete maruz kalan kadınlar sığınma evine yönlendiriliyor. Sığınma evinde kaldıkları süre boyunca kadınların barınma, yeme-içme ihtiyaçları,  iş bulmaları, sığınma evinden çıktıktan sonraki hayata hazırlanmaları açısından hem psikolojik destek hem maddi destek veriliyor. Gerektiğinde çıkacakları evde bir süre kira ve mefruşat desteği gibi destekler verilip kadının kendi ayakları üzerinde durması sağlanıyor. Kadınları Sığınma Evi’ne çoğunlukla dairemiz yönlendiriyor. Sosyal Riskleri Önleme Vakfı, duyarlı kişiler, başka sivil toplum örgütleri veya polisin yönlendirdiği kadınlar da oluyor. Sığınma Evi’ne 2013 yılında 14, 2014’te 16, 2015’in ilk 7 ayında 14 kişi yerleştirildi. Kadınlara hukuki destek de veriyoruz. Barolar Birliği ile yaptığımız işbirliği sayesinde karşılaştıkları hukuki sorunları da kendilerine maddi sorun oluşturmayacak şekilde çözümlemelerini sağlıyoruz.

“Kadınların sığınma evine ya da devlete bağımlı olmasını istemiyoruz”

   Kadının şiddete maruz kaldığı ortama geri dönmemesi ve kendi ayakları üzerinde bağımsız bir şekilde yaşamını sürdürmesini çok önemsiyoruz. Kadınların sığınma evine ya da devlete bağımlı olarak yaşamasını da istemiyoruz. Önemli olan bireyin çalışarak, üreterek yaşamını sürdürebilme becerisine sahip olabilmesidir.
   Çözümün zamanlaması da çok önemlidir. Şiddete maruz kalmış bir bireye doğru zamanda, doğru çözümün hızlı bir şekilde üretilmesi gerekir. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi’nin hayata geçmesiyle, iki dairenin birlikte hareket edebilmesi, çözüm üretebilmesi, kadının güçlendirilmesini önemsiyoruz. Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Dairesi konusunda bakanlığımız ciddi çalışmalar yürütmektedir.

Alo 183...

• Soru: Son olarak ne söylemek istersiniz?
• Örs:
Şehirlerde bilinç düzeyi biraz daha yüksek, örneğin komşusuna uygulanan şiddeti bildirenler var ama kırsal kesimde bu yaklaşımlar daha az. Medyaya da önemli görevler düşüyor. Medya haberleri verirken kişileri, adresleri deşifre etmemeli. Olaylar magazinsel boyuta çekildiği zaman travma olur ve insanlar polise veya Sosyal Hizmetler Dairesi’ne gelmeye çekinir. Bireyler gördükleri şiddet olaylarını Alo 183’e bildirsinler. Ayrıca bu hattı gereksiz yere meşgul etmeyelim, hassas davranalım ki o sırada o hatta gerçekten ulaşması gerekenleri engellememiş olalım.

Röportaj Haberleri