Sendikal Platform’dan protokole eleştiri

Sendikal Platform, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan mali protokol ile ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi ve protokolü eleştirdi. 

Sendikal Platform, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan mali protokol ile ilgili basın toplantısı gerçekleştirdi ve protokolü eleştirdi. 
Kooperatif Görevlileri Sendikası’nda (Koop-Sen) yer alan basın toplantısında, protokolün Kıbrıs Türk halkının kalkınmasına katkı koymayacağı, öngörülebilir bir ekonomi yaratılmasını sağlamayacağı ileri sürülerek, kendi ayakları üzerinde duran bir ekonominin hedeflenmesi gerektiğini belirtildi. 
Basın toplantısında, Sendikal Platform’un basın açıklamasını Kıbrıs Türk Öğretmenler Sendikası (KTÖS) Genel Sekreteri Şener Elcil okurken; Kıbrıs Türk İşçi Sendikaları Federasyonu (Türk-Sen) Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, KOOP-SEN Genel Başkanı Mehmetali Güröz, ekonomistler Okan Veli Şafaklı, Barış Şemiler, Hasan Ulaş Altıok birer konuşma yaptı. 

BIÇAKLI 
TÜRK-SEN Genel Başkanı Arslan Bıçaklı, Türkiye Cumhuriyeti ile KKTC arasında imzalanan protokolün yapılacak istihdamların dahi dikte edilmesini öngördüğünü savunarak, “her bakanlığa Türkiye tarafından üç koordinatör atanacağını, bunların bakanların dahi üzerinde olacağını” söyledi. 
“Bu Kıbrıs Türküne yapılan en büyük hakarettir” diyen Bıçaklı,  toplumdan yetki almadan protokol imzalamanın doğru olmadığını iddia etti. 
Özelleştirmelere yönelik eleştirilerde bulunan Bıçaklı, “Bu paket doğru değil. Reddediyoruz” dedi. 
Bıçaklı, Güney Kıbrıs’ta çalışan ancak sınır kapıları salgın nedeniyle kapandığından işlerine gidemeyen emekçilere devletin sahip çıkmadığını söyleyerek, 8’inden itibaren emekçilerin geçişine izin verilmesi gerektiğini belirtti. 

SENDİKAL PLATFORM AÇIKLAMASI
Daha sonra KTÖS Genel Sekreteri Şener Elcil, Platformun basın açıklamasını okudu. 
Sendikal Platform, açıklamasında, “Bölünmüş adamızın kuzeyinde üretimi bitiren, ülkemizin doğal kaynaklarını sermayeye peşkeş çekerek toplumsal varlıklarımıza el koymayı teşvik eden, köle düzeni yaratıp emek sömürüsüne çanak tutan, gençlerimizin ülkeden göçüne zemin yaratan ve hepsinden önemlisi ‘para alan emir de alır’ mantığına dayalı siyasi irademizi ortadan kaldıran TC’den dayatılan ekonomik paketlerden birisi daha toplumumuza bir lütuf gibi pazarlanmaya çalışılmaktadır” iddiasında bulundu. 
Sendikaların, paketlerin ekonomik gerekçeler ileri sürülerek tamamen siyasi dönüşüm için dayatıldığını her fırsatta ortaya koyduklarını belirten Platform, üretime, kooperatifleşmeye, temel insan hakkı olan eğitim ve sağlıkta kamuya dayalı sosyal güvenlikte ve vergi adaletinde eşitlikçi, demokratik, şeffaf, hesap verilebilen vatandaşın hizmetinde bir sosyal devlet anlayışının AB içinde Birleşik Kıbrıs çözümü ile kalıcı hale geleceğini her fırsatta vurguladıklarını kaydetti. 
Sadece Türk Lirası kullanmanın bile paketlerle gelen paranın çok üzerinde bir enflasyon ve faiz vergisi ile kat kat fazlasını toplumdan aldığını, fakirleşmeye ve göçe sebep olduğu savunan Platform, şöyle devam etti: 
“Bununla birlikte anavatan-şükran edebiyatı ile TC yetkililerine biat eden politikacılarımıza verilen paranın her kuruşunun Kıbrıs Türk toplumunun hanesine borç yazıldığını, Crans Montana’daki görüşmelerde 22 milyar TL’lik borcumuz olduğunu TC yetkililerinin görüşme masasına getirdiklerini bir kez daha hatırlatmak isteriz.”
“TC’nin izlediği nüfus taşıma siyaseti nedeni ile hastaneye, okula ihtiyaç varken 33 milyon dolar harcayıp inşa edilen Hala Sultan Camisi’nin masrafının bile Kıbrıs Türk toplumunun sırtına borç diye yüklendiğini” iddia eden Sendikal Platform, bunu görüşme masasına taşımanın TC’li yetkililerin hazırladıkları paketlerin Kıbrıs Türk toplumuna bakışını özetlediğini ileri sürdü. 
Gelen paketle birlikte her daireye atanacak kayyumlarla yönetimin gerçekleşeceğini iddia eden Platform, “hükümet yetkilileri ve bazı siyasi partilerin paketi sevinçle karşılamasının acı olduğunu” ileri sürdü. 
Sendikal Platform, şunları kaydetti: 
“Paketlerle siyaset dayatıp, adamızın kuzeyini koloni haline getirenlerin, ‘para veriyoruz biat edin’ yalanını şiddetle reddeder, Kıbrıs Türk toplumunun para ile satın alınamayacağını vurgularız. Bizim mücadelemiz Kıbrıs Türk toplumunun toplumsal varoluşu temelinde bağımsız, kendi kendini yöneten, siyasi iradesine ve toplumsal eşitliğine saygı duyulan, barış içinde Birleşik Kıbrıs’ı yaratmaktır.” 
Sendikal Platformun, paketlere alternatif olarak siyasi ve ekonomik görüşlerini 18 Ağustos 2018’de yaptığı geniş katılımlı bir toplantı sonucunda oluşturduğu raporla tüm siyasi partilere ve dönemin hükümetine ilettiği kaydedilen açıklamada, Kıbrıs Türk toplumunun kendini yönetecek bilgi, beceri ve potansiyelinin bulunduğu belirtildi. 

GÜRÖZ
Daha sonra konuşan KOOP-SEN Genel Başkanı Mehmetali Güröz, mali protokol ile Kooperatif Merkez Bankası’nın özelleştirilmesinin hedeflendiğini savundu. 
Güröz, bankanın devlet bankası olmadığını, özel yasa ile kurulduğunu söyleyerek, hiçbir banka protokolde yer almazken Kooperatif Merkez Bankası’nın adının geçmesini eleştirdi. 
Bankanın yapı ve organizasyonunun en iyi şekilde düzenlendiğini dile getiren Güröz, yeniden yapılandırma ile iştiraklerini uzaklaştırıp özelleştirmenin hedeflendiğini savundu. 
Güröz, yapılması gerekenin bankanın genel kurulunun gerçekleştirilerek, ortaklarına devredilmesi olduğunu söyledi. 

ŞAFAKLI 
Ekonomist Okan Veli Şafaklı, ülkenin temel sorunlarının kaynakların rasyonel dağıtımı ve kamu yönetiminin şeffaf ve hesap verebilir olmasının sağlanması olduğunu kaydetti. 
Protokolün temel sorunlara çözüm getirmediğini söyleyen Şafaklı, ekonomik sıkıntıların çözülmemesi halinde sosyal patlamaya fırsat verecek bir dönem yaşanabileceğini ileri sürdü. 

ŞEMİLER 
Ekonomist Barış Şemiler, pandemiden dolayı piyasalar çöktüğünden, ülkelerin para bastığını, KKTC Merkez Bankası para basamadığını, dolayısıyla Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası’nın bastığı paranın KKTC Merkez Bankası’na gönderilmesi gerektiğini ancak bu paranın gelmediğini söyledi. 
Protokolde Kıbrıs Türk tarafının yaşam standardını yükseltmek için önlemler bulunmadığını savunan Şemiler, ülkede bir protokol hazırlanması ve Türkiye’ye iletilmesi önerisinde bulundu. 

ALTIOK 
Ekonomist Hasan Ulaş Altıok, “protokolün, Kıbrıs Türk halkının iradesine bir hakaret ve Kıbrıs Türk toplumunun varlığına tehdit içerdiğini” iddia etti. 
Özel sektörün felakete sürüklenmekte olduğunu, salgının da dünyada henüz ortadan kalkmadığını söyleyen Altıok, protokolde uzun ve kısa vadede kalkınma sağlayacak somut herhangi bir madde bulunmadığını savundu. 
Altıok, protokolle öngörülebilir bir ortam yaratılmadığını, Türkiye’den henüz bir kuruş gelmediğini, hiç gelmeme ihtimali bulunduğunu ileri sürdü.
 

 

Haberler Haberleri