“Olumsuzlukları çözme iradesi bizim elimizdedir”

Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Sibel Siber, toplumun şikayetçi olduğu statükoya karşı birlik olup, karşı durarak sorunları çözebileceğini söyledi

“Yaşadığımız birçok olumsuzlukları çözme iradesi bizim elimizdedir. Yeter ki şikayetçi olduğumuz statükoya karşı toplumsal olarak birlik olup karşı duralım, direnelim. Çünkü hepimiz, belki farkında değiliz ama şu veya bu şekilde, bu statükonun bir parçası olduk. ‘Değişsin’ diyoruz ama bu değişimde yaşam kalitemizi yükseltmek için atılacak adımlar için fedakarlık yapmaya ne kadar hazırız? Buna hazır olduğumuzda başaracağız”

“Bizim kendi iç kurumsallaşmamızı, kendi dinamik yapımızı kurmamız, kendi çağdaş yasalarımızı geçirmemiz kendi elimizdedir ama bunda da geç kaldık... Yasamanın ne derece verimli olduğuna gelince, bir ülkede genel olarak verimlilik, ülkedeki diğer kurumlarla paralel gider. Eğer ülkedeki kurumlarda genel olarak bir verimsizlik varsa, bu her yere yansır. Mevcut kurumsal yapıda yasamanın tek başına verimli olmasını sağlamak çok zordur”

“Meclisle ilgili 2015 için çok parlak bir tablo çizemem ama geçmişle kıyaslandığında daha iyi bir performans olduğunu söyleyebilirim. Ancak ‘bütün milletvekilleri kötüdür, hepsinin gitmesi lazım, bunlar birşey yapamazlar’ gibi genellemeler, motivasyon yaratmayan, hiçleştiren, siyasetimize katkı koymayan, siyasetten soğutan ve hiçbir amaca hizmet etmeyen eleştirilerdir”

“Seçim ve Halk Oylaması Yasası konusunda mecliste bir kararlılık, bir irade vardır. Genel görüş milletvekillerinin tek bölgeden, çarşaf liste ile çıkmasıdır. Bu konuda bir taslak metin üzerinde çalışılıyor. Yılbaşından sonra Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nın, İhale Yasası’nın, Kamu Görevlileri Yasası’nın da geçmesini bekliyoruz”

Ödül AŞIK ÜLKER

  Cumhuriyet Meclisi Başkanı Dr. Sibel Siber, yaşanan birçok olumsuzluğu çözme iradesinin toplumun elinde olduğunu söyleyerek, “Yeter ki şikayetçi olduğumuz statükoya karşı toplumsal olarak birlik olup karşı duralım, direnelim. Çünkü hepimiz, belki farkında değiliz ama şu veya bu şekilde, bu statükonun bir parçası olduk. ‘Değişsin’ diyoruz ama bu değişimde yaşam kalitemizi yükseltmek için atılacak adımlar için fedakarlık yapmaya ne kadar hazırız? Buna hazır olduğumuzda başaracağız” diye konuştu.

  Ülkede iki temel sorun olduğunu, bunlardan birinin Kıbrıs sorunu, diğerinin de kurumsallaşmada gereken yere gelinememiş olması olduğunu belirten Dr. Siber, Kıbrıs sorununun uluslararası bir sorun olduğunu ve tek başına Kıbrıslı Türkler’in çözemeyeceğini ancak kurumsallaşma konusunun, Kıbrıs sorununun çözümlenmesiyle %100 ilişkili olmadığını kaydetti.

   Dr. Sibel Siber, verimliliğin tüm kurumlarda parallel gittiğine vurgu yaparak, “Eğer ülkedeki kurumlarda genel olarak bir verimsizlik varsa bu her yere yansır. Mevcut kurumsal yapıda yasamanın tek başına verimli olmasını sağlamak çok zordur” dedi.

   Dr. Siber, hükümet ve bakan değişikliklerinin meclisin verimliliğini olumsuz etkilediğini kaydetti ve “Meclisle ilgili 2015 için çok parlak bir tablo çizemem ama geçmişle kıyaslandığında daha iyi bir performans olduğunu söyleyebilirim, tabi ki daha da iyi olması arzumuzdur. Ancak ‘bütün milletvekilleri kötüdür, hepsinin gitmesi lazım, bunlar birşey yapamazlar’ gibi genellemeler, motivasyon yaratmayan, hiçleştiren, siyasetimize katkı koymayan, siyasetten soğutan ve hiçbir amaca hizmet etmeyen eleştirilerdir” diye konuştu.

   Seçim ve Halk Oylaması Yasası konusunda mecliste kararlılık ve irade olduğuna da dikkat çeken Dr. Sibel Siber, “Genel görüş milletvekillerinin tek bölgeden, çarşaf liste ile çıkmasıdır. Bu konuda bir taslak metin üzerinde çalışılıyor. Yılbaşından sonra Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nın, İhale Yasası’nın, Kamu Görevlileri Yasası’nın da geçmesini bekliyoruz” dedi.

• Soru: 2015 yılıyla ilgili genel bir değerlendirme yaparsanız, sizce meclis 2015’i nasıl geçirdi?
• Dr. Siber
: Bir yılı geride bırakırken, genelde biten yılla ilgili bir değerlendirme yaparız ve gelen yılla ilgili yeni umutlar biriktirir ve gerçekleşmesini arzularız. 2015’e baktığımızda, birey olarak kendimizle, sevdiklerimizle, ülkeyle ve dünyayla ilgili değerlendirme yaptığımız zaman tabii ki bir takım isteklerimizin gerçekleştiğini, bir takım isteklerimizin gerçekleşmediğini görürüz. Genel olarak dünyaya baktığımız zaman güzel birçok olayın yanında terörün, şiddetin, göçün, göçmenliğin, savaşların devam ettiğini gördük. Sahilde yatan masum kız çocuğunun cansız bedeninin fotoğrafı 2015’in kötü yönünün simgesi oldu. İnsanlığın hala 21. yüzyılda bu olayları yaşaması içimizi burkmaya devam etti. Artık dünyada ülkelerin kendi refahı söz konusu olamaz, dünyadaki bütün ülkelerin ve insanların yaşam kalitesinin belli bir düzeyde olmasıyla ancak dünya barışı sağlanabilir. Kendi ülkelerinde insanların barış içinde olması, refah düzeylerinin yüksek olması o ülke insanının huzur içinde yaşayacağı anlamına gelmiyor. Uluslararası örgütlere, dünya liderlerine burada düşen görev bütün dünyayı bir köy gibi düşünerek, dünya insanıyla ilgili projeler geliştirmektir. Her insanın kendi ülkesinde huzurlu, özgür ve demokratik koşullarda yaşama hakkını sağlamak için uluslararası mücadele gerektiğini düşünüyorum. Göç ve göçmenliğe sebep olan olaylar o ülkenin sorunlarını yerinde çözmekle mümkün olduğunu bütün dünya gördü.

“Yasamanın tek başına verimli olmasını sağlamak çok zor”

   Kendi ülkemizde iki temel sorunumuz olduğunu hep vurguluyorum, biri kurumsallaşmada olmamız gereken yere gelememiş olmamız, ikincisi de yarım asırdır yaşadığımız, bir türlü çözülmeyen Kıbrıs sorunudur. Bu iki sorun insanımızın günlük yaşamına olumsuz etki eden ve mutsuzluk yaratan en önemli iki nedendir. Kıbrıs sorunu uluslararası bir sorundur ve tek başımıza bizim çözebileceğimiz bir sorun olmadığını hepimiz biliyoruz. Ne kadar iyi niyetli olsak da, 2004’de Kıbrıs Türkü’nün çözüm iradesinin nasıl boşlukta kaldığını gördük. Ama kurumsallaşma konusunun, Kıbrıs sorununun çözümlenmesiyle %100 ilişkili olduğunu söyleyemeyeceğim. Bizim kendi iç kurumsallaşmamızı, kendi dinamik yapımızı kurmamız, kendi çağdaş yasalarımızı geçirmemiz kendi elimizdedir ama bunda da geç kaldık. Meclisi direkt ilgilendiren bu konulardır. Yasamanın ne derece verimli olduğuna gelince, bir ülkede genel olarak verimlilik, ülkedeki diğer kurumlarla paralel gider. Eğer ülkedeki kurumlarda genel olarak bir verimsizlik varsa bu her yere yansır. Mevcut kurumsal yapıda yasamanın tek başına verimli olmasını sağlamak çok zordur.

“Reformları ne derece gerçekleştirebildik?”

   Yasama, yürütme ve yargı organlarının etkin ve verimli çalışması ve uyumu ile başarılı olabiliriz. Bugün bu üç ana organın gerektiği gibi çalışmadığını, çalışamadığını gözlemlemekteyiz.  Son yıllarda reform sözcüğü çok söylendi, reform yeni baştan, sil baştan insanın mutluluğunu, yaşam kalitesini merkeze koyan, verimliliği gözeten birçok çalışmalar yapmaktır. Demokratik hukuk devleti çerçevesinde bir takım yasalarda değişiklikler yapmaktır. Bu reformları ne derece gerçekleştirebildik? Kamu Görevlileri Yasası’nın değişmesini hepimiz arzuluyoruz. Ama maalesef bunu yapamadık. Benim meclis başkanlığı dönemimde üç kez hükümet değişti, bakanlar değişti, bunlara bağlı olarak komite başkanları, üyeleri değişti. Bütün bunlar verimliliği olumsuz etkiliyor. Meclis komitelerinde çalışan milletvekillerimiz ne kadar arzulu ve iyi niyetli olursa olsun, paydaşlarla bir uyum içinde olmadıkça bu verimlilik sonuca yansımıyor. Sadece milletvekilleri oturup bu yasalarda karar veremez, ilgili paydaşların da olurunu almak durumundadır. Bütün bunlar zaman alıyor.

“Meclisle ilgili 2015 için çok parlak bir tablo çizemem ama...”

• Soru: Meclisin performansını nasıl buluyorsunuz? Denetim görevini tam olarak yapıyor mu?
• Dr. Siber
: Eski yıllarda sık sık yaşanan nisap sorunu nedeniyle bu yıl mecliste erteleme yaşamadık. Grup başkanlarının konsensusuyla bir veya iki kez erteleme yaptık. Büyük ölçüde meclisin açılış saatine uyuldu. Bazı aksamalar oldu, eleştiriler oldu. Meclisle ilgili 2015 için çok parlak bir tablo çizemem ama geçmişle kıyaslandığında daha iyi bir performans olduğunu söyleyebilirim, tabi ki daha da iyi olması arzumuzdur. Ancak “bütün milletvekilleri kötüdür, hepsinin gitmesi lazım, bunlar birşey yapamazlar” gibi genellemeler, motivasyon yaratmayan, hiçleştiren, siyasetimize katkı koymayan, siyasetten soğutan ve hiçbir amaca hizmet etmeyen eleştirilerdir. Bu, çalışma motivasyonu yüksek, ülkesine hizmet için aday olup seçilmiş vekillere haksızlıktır . Bu durum heyecanlı, iş yapmak isteyen milletvekillerinin motivasyonunu kırar, aynılaştırır ve siyasete adım atmayı düşünen başarılı insanları da siyasetten uzaklaştırır.

   Denetim de meclisin ana görevlerinden biridir. Vekiller yazılı ve sözlü sorularla yürütmeyi denetliyorlar. Örneğin bir vekilimiz sorduğu soruya hükümetten gelen yanıtı yeterli bulmayıp hukuk görüşü almamı talep etti. Şu an konu Sayıştay’ın bilgisindedir. Meclis Başkanı olarak son haftalarda Sayıştay’ın araştırması için gönderdiğim iki konu var. Sonuçları daha sonra kamuoyu ile paylaşacağız. Ayrıca Dilekçe ve Ombudsman komitesi de yurttaşlarımız adına bu denetimleri yapıyorlar. Meclis web sitesinden de online şikayet dilekçelerini kabul ediyoruz.

“Yasaları değiştirmek için gayret göstermeliyiz”

• Soru: Yaptığınız bir konuşmada bürokrasinin yavaş işlediğinden, hantal yapıdan da şikayet etmiştiniz...
• Dr. Siber:
Bugün ülkemizde en basit bir projenin hayata geçmesi maalesef yıllar alabiliyor. Meclis başkanlığımızın inisiyatifinde yürütülen “Engelsiz Meclis” projesinin neden geç kaldığını anlatmıştım. Bir ihale yasamızın olmaması bunun nedenlerindendi. Bahsettiğiniz konuşmam yaşananları bir kez daha tüm açıklığıyla göz özününe getirdi. Maliye Komitesi’nin, şimdi ilk ele alacağı yasa Merkezi İhale Yasası’dır. Bütün bu sorunların içinde çözümün de ne olduğunu bilerek, güçlü bir motivasyon yaratarak yasalarımızı değiştirmek için gayret göstermeliyiz. Bunda başarısız olduğumuz sürece hangi hükümet gelirse gelsin hiçbir şey değişmeyecektir. Dikkat ederseniz bütün partiler seçim dönemlerinde müşavir yaratmayacaklarına dair söz vermişti, ama müşavirler yaratıldı. Hükümetlerde de, cumhurbaşkanlığında da her dönem müşavir yaratıldı.

“Hiç müşavir yaratmadım”

• Soru: Siz müşavir yaratmadınız sanırım...
• Dr. Siber:
Evet, doğrudur. Görevim süresince mecliste hiç müşavir yaratmadım, mevcut müşavirleri de mecliste çalışmaya çağırdım, birçok müşavir mecliste çalışmaya başladı. Son olarak bu ay cumhurbaşkanlığından bir müşavir mecliste göreve başladı. Müşavirler, üst düzey bürokrat olarak bir dönem görev verdiğimiz insan kaynaklarımızdır. Özellikle deneyimli, konusunda uzman olanları hiçleştiren bu sistem kabul edilemez. Bunu suçlama olarak söylemiyorum, bu durum mevcut sistemin yarattığı bir durumdur. Siyasi atama olduğu için yeni gelen yönetici, daha önceki yönetime yakın olan kadroyla çalışmak istenmiyor, bu da doğaldır. Dolayısıyla biz Kamu Görevlileri Yasası’nda liyakat usulünü getirdiğimiz anda bu sorun ortadan kalkacak. 40 yılda yarattığımız bu hantal yapıyı hemen değiştirmek mümkün olmasa da özellikle son dönemelerde gittikçe yükselen hoşnutsuzluk ve reform konusunda oluşan ortak payda motivasyonumuzu artıracaktır.

“Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nın geçmesini bekliyoruz”

• Soru: Mecliste bekleyen pek çok yasa var. Bunlardan en çok beklenenlerden biri olan Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nda durum nedir?
• Dr. Siber:
Yılladır söylenen 4 önemli yasa var; Seçim ve Halk Oylaması Yasası, Siyasi Partiler Yasası, Meclis İç Tüzüğü ve Anayasa değişikliği... Her ne kadar halktan onay almasa da, anayasa değişikliği geçtiğimiz dönemde referanduma sunuldu. 40 yıl sonra meclis tüzüğü değiştirildi, Siyasi Partiler Yasası geçti. Seçim ve Halk Oylaması Yasası konusunda mecliste bir kararlılık, bir irade vardır. Genel görüş milletvekillerinin tek bölgeden, çarşaf liste ile çıkmasıdır. Bu konuda bir taslak metin üzerinde çalışılıyor. Yılbaşından sonra Seçim ve Halk Oylaması Yasası’nın, İhale Yasası’nın, Kamu Görevlileri Yasası’nın da geçmesini bekliyoruz.

Akıncı’dan Ocak ayında meclise bilgilendirme...

• Soru: Zaman zaman milletvekilleri Kıbrıs sorununun çözümüyle ilgili sürdürülen görüşmeler hakkında ilgili yeterince bilgilendirilmediklerine dair sitemde bulunuyorlar. Tutanaklar meclise düzenli gönderiliyor mu? Milletvekilleri bu konuyla ilgilenip tutanakları okuyor mu?
• Dr. Siber:
Görüşmelerle ilgili tutanaklar meclise geliyor, bazı milletvekilleri düzenli olarak okuyor, bazılarının  da okuyanlardan bilgi aldığını gördüm. Bunun dışında Eylül ayında Meclis’e bilgilendirme yapılmıştı. Şimdi yeniden bilgi alma ihtiyacı duyduk. Çünkü bildiğiniz gibi, özellikle Güney basını sürekli haber yapıyor. Bu durumda sadece tutanaklar yeterli değildir. Çünkü tutanakları okuduğunuz zaman içinizde soru sorma isteği oluşuyor. Bunların net bir şekilde cevaplanması gerekir. Bunun net bir şekilde izah edilmesi gerekiyor. Bu da ancak oturumla olur. Sayın Cumhurbaşkanı’na meclisi bilgilendirmesi yönünde talebimizi geçtiğimiz hafta ilettim. Kendileri de olumlu karşıladı ve muhtemelen Ocak ayının ilk yarısında meclisi bilgilendireceğini bildirdi.

“Önemli olan, sorunu krize dönüştürmeden çözebilmektir”


İyi bir yöneticicinin, iletişim ve ikna yeteneğini de kullanarak sorunları halk yararına çözmeyi başarabilmesi gerektiğini ifade eden Meclis Başkanı Siberl Siber, kriz yönetiminin çok önemli bir husus olduğunu vurguladı. Meclis Başkanı Siber’in kriz yönetimi, sosyal sorumluluk projeleri ile ilgili sorulara verdiği yanıtlar şu şekilde:

• Soru: Sizin kucaklayıcı bir tavrınız, sorunlara farklı bir yaklaşım tarzınız var. Sorunlarla ilgili ülkedeki yaklaşım tarzlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?
• Dr. Siber:
Önemli olan mevcut sorunu krize dönüştürmeden ve halka kriz şeklinde yansıtmadan çözebilmektir. İyi bir yönetici, iletişim ve ikna yeteneğini de kullanarak sorunları halk yararına, eğer krize dönmüşse de etkin bir kriz yönetimi ile çözebilmeyi başarmalıdır. Kriz yönetimi çok önemlidir. Küçük bir adada yaşıyor olmamız, içiçe yaşıyor olmamız, birçok sorunun medyada bazen gerekli, bazen gereksiz tartışılmasına neden olabiliyor. Bu durum bazen sorunların derinleşmesine neden olabiliyor. Halkı huzursuz etmeden, sorunları büyütmeden çözmeyi başaran yönetim, iyi bir yönetimdir.

Sosyal sorumluluk projeleri...

• Soru: Sizin başkanlığınız döneminde, kişisel girişimlerinizle, meclis sosyal sorumluluk projeleriyle de gündeme geldi. Az önce de bahsettiğimiz Engelsiz Meclis Projesi ne aşamadadır?
• Dr. Siber:
Engelsiz Meclis Projesi’nde ihalesi geç de olsa nihayet sonuçlandı, önümüzdeki günlerde inşaatın başlamasını bekliyoruz. Aslında az önce de belirttiğim gibi mevcut sistemden kaynaklanan sorunlardan dolayı projeler istediğimiz hızla ilerleyememektedir.

   Ayrıca toplum belleğine, araştırmacılara katkı sağlayacak bir proje de Doğu Akdeniz Üniversitesi, Milli Arşiv ve Meclis Kütüphanesi ortak çalışmasıyla, meclis ve devlet arşivinde 1940’lardan beri mevcut Türkçe gazeteleri meclis web sitesine koyduk. Henüz tamamlanmadı ama bugün sevinerek görüyorum ki birçok araştırmacı web sitemizdeki gazete arşivinden yararlanıyor.

   Dr. Fazıl Küçük Müzesi’nin restorasyonu ve müzenin halkımıza çağdaş müzecilik anlayışı ile kazandırılması için proje başlatıldı. Bu müze de Dr. Küçük’ün hem kişisel eşyalarının sergileneceği, hem de toplumsal mücadelemizi anlatan bir müze olacak. İki yıldır üzerinde çalıştığımız bir projedir. Onu da Mart’ta tamamlamayı ve halka açmayı planlıyoruz.
   
Ayrıca Kıbrıs Vakıflar İdaresi ile protokol imzalanarak, Lefkoşa Surlariçi’ndeki bir binanın Çağdaş Sanat Müzesi olarak restore edilmesi için çalışma başlatmıştık. Lefke Avrupa Üniversitesi ile yaptığımız bu projenin de finansmanını birey-devlet işbirliği ile yapmayı planlıyoruz. Şubat sonuna finansman dahil tüm detayları ortaya çıkacak ve halkın bilgisine getireceğiz.

   Ayrıca Lefkoşa-Dikmen arasındaki Meclis Ormanı’na da yürüyüş ve bisiklet yolları yaptık. Maalesef halkımızla bir açılış yapamadık. İkinci etapla da daha çağdaş hale getirmeyi planlıyoruz.

“Fedakarlık yapmaya ne kadar hazırız?”

• Soru: Son olarak ne mesaj vermek istersiniz?
• Dr. Siber:
Yaşadığımız birçok olumsuzlukları çözme iradesi bizim elimizdedir. Yeter ki şikayetçi olduğumuz statükoya karşı toplumsal olarak birlik olup karşı duralım, direnelim. Çünkü hepimiz, belki farkında değiliz ama şu veya bu şekilde, bu statükonun bir parçası olduk. “Değişsin” diyoruz ama bu değişimde yaşam kalitemizi yükseltmek için atılacak adımlar için fedakarlık yapmaya ne kadar hazırız? Buna hazır olduğumuzda başaracağız. Hiçbir bireysel kazanımın, ülkenin genel yaşam kalitesi düşükse, aslında gerçek anlamda kazanım olmadığı bilincinin yerleşmesi önemlidir. Sağlık sistemi, eğitim sistemi, trafiği iyi olmayan bir ülkedeki bireyin kişisel kazanımı ona iyi bir yaşam kalitesi sunmaz. Bunun için de daha çok anlatmak, daha çok konuşmak, daha çok sorgulamak ve belirli sloganların esiri olmamak gerekir.
 
Halkımızın 2016’da daha yüzü gülen, daha mutlu insanlar olarak, kendileriyle, çevreleriyle, ülkeleriyle daha barışık olmasını sağlamak görevimizdir. Yaşamın kalitesini etkileyen olumsuzluklarla mücadele, hepimizin ortak görev ve sorumluluğudur. 2016’da 2015’te gerçekleşmesini arzuladığımız ama gerçekleşmeyen tüm güzel dileklerimizin gerçek olmasını, gerek ülkemizde gerekse dünyada çözümlenmemiş tüm sorunların çözülmesini diliyorum.

Röportaj Haberleri