NEREDEN BAŞLANIRSA KÂRDIR…

NEREDEN BAŞLANIRSA KÂRDIR…

 

Neriman CAHİT


Lingiri neydi, anımsıyor musunuz…
Ya beştaş… Saklambaç, bir ayak, elim sende, pirili, topaç, ip atlama, aşık oyunu, köşe kapmaca, körebe, hulahop, yoyo…
Kış günlerinin o kısacık akşam üstleri ama daha çok da yaz günlerinin gece yarılarına dek, kapılarımızın önünde, sokak aralarında, evleri hisara yakın olanların, tatilde büyük köylere akrabalara gittiğimizde harman yerlerinde, neredeyse, gece yarılarına kadar yorulmadan, avaz avaz oynadığımız…
Ne güzeldi, o çocukluk günleri…
Şimdilerde, çocuklar neredeyse gün yüzü görmüyorlar…
‘Beyaz Cam’ icat oldu, çocuklukta da pek çok şey bozuldu…
Varsa da yoksa da “O”…
Kıskıvrak yakalayıp tutsak ediyor büyükler gibi çocukları da…
Sunduğu da ne…
Alabildiğince rekabet, alabildiğince, vur-kır-al… İste senin olsun… Sen daha iyilerine layıksın…
Beyazın da beyazı var… Yeter ki çitile…
Çitile de akıp gitsin onca kir… Onca pislik ve çirkinlik…
Çitile babam çitile… Ama akıp gitmiyor… O kadar çok ve kalın ki…

***
“Büyükler neyse” diyecektim… Ama diyemiyorum…
Çünkü, pek çok şey büyüklerden geçiyor… Ve büyükler bilinçlenmediği / bazı tuzakların ayrımına varmadığı için… Hem kendilerini hem de çocuklarını ateşe atıyorlar…
‘Tüketim Toplumunun Tuzaklarına’, gözleri kapalı…
Neredeyse gönüllü tutsak…
Biçare çocuklar ne yapsınlar…
Keçinin gittiği yere oğlağın da gitmesi… Ağaca çıkan keçi yavrusunun dallara bakıp bakıp ağaca çıkma denemeleri doğal değil mi?

BİR TÜR KADER…
Büyüklerin düştüğü tuzağa çocukların da düşmesi ne yazık ki bir tür kader gibi…
Çünkü çocuklar, deneyimlerinin azlığı nedeniyle, uzun boylu, enine boyuna sorgulayıp – algılayamazlar bir konuyu… Onlara, büyüklerinin yol göstermesi, örnek olması gerekiyor…
Büyüklerimizin çoğunun durumu ortada…
O yüzden çocuklar, kendi gördükleri kadarı ile yetiniyorlar… Sürüden ayrılmak değil… O, mutlu kuzucuklardan biri olmak istiyorlar…

***
Konuyu biraz farklı gören düşünenler de var kuşkusuz…
Ama, sadık ve sessiz birer tüketici olarak büyüyen… Her şeyin ‘Süperi – Megası’ peşinde koşan, ‘Küçük İnsanlar’, ileride, küçük mutluluklarla yetinen… Ensesine vuruldu mu ağzından lokması alınan ‘Büyüklerin Neslini’ oluşturuyorlar…

***
Korkarım: Çocuklarımıza sürüden kopmayı, kendi olmayı, birey olmayı öğretmeyi es geçmeyiz…
Geç kalmak diye bir şey yok…
Nereden başlanırsa kârdır…

--------------------------------------------------

LEFKOŞAM…

Yüreğimin orta yerinde
bir yangın yerisin hâlâ
aniden hatırlanan hüzünlü
bir şarkı… Yaralı bir Ütopya
savaştan arta kalan
yıkık bir mihrabın
kendine dönük hüznü…

***

Öfkem, hüznüm ve sevdam
Şeherim… Lefkoşam…
Hangi bir derdine ağlayayım senin…

***
Dönüp de bulamamaktan korktum
Gidemedim…
Gözlerimin önünde yitip gitti her şey…
Ben bu kentte, sanki hiç yaşamadım…

***
Yüreğimde kendini kapatıyor hâlâ
Yennara yenik düşmüş yorgun bir hazan…

***
Biliyorum, burada öleceğim
Bütün tuzaklardan yaralı kurtulan
Yabani bir kuş gibi…

***
Uçup gidecek belleğimden her şey
ama… Bir tek ‘SEN’ kalacaksın
ŞEHERİM… LEFKOŞAM…

     Neriman CAHİT

Dergiler Haberleri