"Ne yatırım yapabiliriz, ne de atılım"

YENİDÜZEN vatandaşın nabzını tutmaya Mağusa bölgesi ile devam ediyor

Mağusa bünyesinde bulunan üniversitenin, bölge ekonomisine büyük katkısı olduğunu anlatan esnaf, ada geneline hakim olumsuzluklar ve kötü ekonominin Mağusa bölgesinde de yaygın olduğundan dert yandı.

 

Fehime ALASYA

Vatandaş röportajları ile halkın nabzını tutan YENİDÜZEN, Mağusa'da sokağa çıktı, çarşıya indi, vatandaşa söz hakkı verdi. Bölgedeki üniversitenin, pazara canlılık kattığını anlatan esnaf, ekonominin gün ve gün kötüye gittiğini anlattı, bu duruma bir an önce çözüm bulunması gerektiğini belirtti.

Siyaset ve dövizdeki istikrarsızlığın yanı sıra ülkedeki çözüm arayışlarının da çıkmaza girdiğini ileri süren Mağusalılar, ülkede geleceğe dair plan yapamaz durumda olunmasından yakındı. Yeni bir işyeri kurmanın yanında, var olan işletmelerde devamlılık sağlamanın da zor olduğuna değinen Mağusalılar, son yıllarda atılım yapmaktan korkar olmuş. Yerli halktan çok öğrenciye çalıştığını belirten bazı esnaf, halkın alım gücünün düştüğünü ifade ederek, günümüzde peşin veya nakit parayla olan satışların tarihe karıştığını anlatıyor.

Öğrenci kitlesinin, Mağusa'daki pazar ekonomisine çok büyük etkisi olduğuna değinen birçok esnaf ise "Okullar tatil oldu mu terk edilmiş gibi çok sakin olur. Okul, bölgeye canlılık veriyor" diyerek bölgede en çok da restoran ve marketlerin çalıştığından yana hemfikir. Kemer sıkma politikası ile sadece acil ve öncelikli ihtiyaçlar için çarşıya inildiğinden yakınan esnaf, devletin bir an önce bu duruma çözüm üretmesini istiyor.

Araçların çarşıya girişi yasaklandıktan sonra bölgenin eski canlılığını kaybettiğini anlatan esna, yerli halkın, çarşıdan ayağının kesildiğini belirtti. Banka, devlet kurumu gibi yerlerin merkezi terk ettiğinden dert yanan Mağusa esnafı, bu durumun bir an önce telefi edilmesi gerektiğine değindi. "Dünyanın hiçbir yerinde merkez caddeleri trafiğe kapanmaz" diyen Suriçi esnafı, bu gidişle çarşının yok olacağından yana kaygılı...

 

 


Mağusalı ne dedi?

 

Elif Yılmaz:
"Ülke olarak en büyük sıkıntımız vergiler"

Bizi ayakta tutan öğrenciler. En fazla da Nijeryalı öğrenciler... Tüm satışlarımızı onlara yapıyoruz. Mağusa yerli halktan çok öğrenciye çalışıyor. Döviz bizleri inanılmaz derecede etkiledi. Kimse artık peşin parayla ürün alamıyor. Herkes taksitli alış yapıyor, döviz de sürekli tırmanışta, üç TL ye sattığım ürünü 4 TL yapmak zorundayım, artış da yapamıyoruz, müşteri kaybım olur. Ülke olarak en büyük sıkıntımız da yüksek vergiler... Bunlara bir an önce çözüm bulunmalı...

Ufuk Kıralp:
"Okul bölgeye canlılık veriyor"

Üniversitenin çok büyük faydası var. Okullar tatil oldu mu terk edilmiş gibi çok sakin olur. Okul, bölgeye canlılık veriyor. Öğrenci kitlesi Pazarımızı çok etkiliyor. En çok da gıda ve restoranlar etkilenir. Maaşlar kötü, insanların alım gücü düştü, esnaf çok az kar payına çalışıyor. Eskisi gibi işleyemiyoruz, işlerimiz düştü. Önceliğimiz acil ihtiyaçlar oldu. Borçsuz insan kalmadı. Bence bunların en büyük nedeni de dövizdir. Dövizin istikrarsızlığı bizi etkiliyor. Türk Lirası kazanıp döviz ödüyoruz. Satışlarımız da düştü, alışımız da... Kimse artık lüks için alışverişe çıkmıyor.

Engin Eserer:
"Ne kadar kemer sıksak da düzenli bir hayat süremiyoruz"

Vatandaş borcunu borçla öderse her zaman batmaya mahkûmdur. İnsanlara aldığı para yetmez, her zaman kemer sıkma politikası yapılır ama eskiden kalma rahatlığa alışmışlığımız da var. Bugün için ne kadar kemer sıksak da düzenli bir hayat süremiyoruz. İki taraflı bir anlaşma ve barış olmalı. Türk parası kullanıyoruz, dövizin önüne geçemeyiz fakat bankalar inisiyatifli olmalı. Devlet de tedbir almalı ama hiçbir çalışma yapmıyor.

Yaşar Ölmez:
“Herkes şikayet ediyor ama hade yola çıkalım dediğinizde kimse kımıldamıyor”

Mağusa’yı ayakta tutan üniversitedir. Bu bölgeye bir üniversite daha açılacak, onun da büyük bir etkisi olacak. Üniversitelerden memnunuz. Dövizin yükselmesi bizim elimizde değil. Parayı kontrol edemiyoruz. Döviz kazananlar kazançlı ancak diğer insanları çok etkiliyor. Biz emekli olmamıza rağmen paramız günden güne eriyor. Bence en büyük sorun işsizliktir. Gençler istihdam edilmelidir. Devlet bu konuya el atmalı, iş alanları açarak, gençleri iş sahibi yapmalıdır. Çünkü anne baba desteğiyle değirmen dönmez. Az maaş olsa da gençlerin iş sahibi olması şarttır. Ülkede her şeye gelen zamların ise çaresi yoktur. Her şey dövize endekslidir. Hükümet başını alıp gidiyor. Hesap soran yok, sendikaların sesi çıkmıyor. Turizm ve eğitim adaya parayı getirir. Yalnızca üniversite yatırımıyla da olmuyor. Ben gelecekten umutlu değilim. İnsanlar kendi geçim derdine düştüğü için duyarsızlık aldı başını gitti. Herkes şikayet ediyor ama hade yola çıkalım dediğinizde kimse kımıldamıyor. Kıbrıs meselesi de daha barışçıl daha ileriye gitmesi gerekir. Çözüm konusunda da ümidim yok…

Hüseyin Özberkcan:
"Okul da olmasa esnaf daha da zorlanacak"

Mağusa’da doğup büyüdüm. 18 yıl yurt dışında yaşayıp döndüm, burası çok değişti, insanlar çok değişti... Emeğimizin karşılığını alamıyoruz, düzgün bir gelirimiz yok... Maaşlar yerinde sayıyor fakat hayat pahalılığı gün ve gün artıyor, baş edemiyoruz. İş kurmak veya mevcut bir işi yürütebilmek çok zordur... Kiralık evi olanlar, restoranlar, marketler gibi birçok alana üniversitenin getirisi olmuştur. Okul da olmasa esnaf daha da zorlanacak. Yerli üreticiler, Kıbrıs kökenli vatandaş bu esnaf arasında yer almıyor. Yerli halk olan dairesini kiralıyor, rahat geçiniyor, iş yeri açmıyor. Avrupa birliği ülkesi olursak ambargolar kalkar ve her şey daha iyi olur diye düşünüyorum. Zaten burada her ülkenin insanı var, fakat sistemimiz yok... Allah düşürmesin dediğimiz devlet daireleri var, torpilin varsa işin döner...

Hüdaverdi Hüdakan:
"Ne yatırım yapabiliriz, ne de atılım"

1968 yılından beridir Mağusa'dayım... İnsan ilişkilerimiz kopmuş durumda, saygı ve sevgi azalmış, çıkarcılık öne çıkmıştır. Menfaatler ilişkilerin önüne geçiyor. Okulun sadece belirli kesime faydası oluyor. Döviz veya ekonomik açıdan bir adım önümüzü göremiyoruz, yarınımızı bilemediğimiz, istikrarsız bir yapının içindeyiz. Bu durumda da ne yatırım yapabiliriz ne atılım. Ben bir çiçekçiyim, kimi zaman değişik ürün alıp koymak istiyorum fakat atacağımdan korkup almıyorum, yatırım yapamıyoruz. Esnaf gün olur siftah etmez, gün olur hiç iş olmaz, esnaf tedirgin... Ada genelinde her yer böyle, bu durumun önüne geçmek için ya köklü, güven sağlayıcı bir yatırım ya da görüşmeleri neticelendirmek gerek. Kendi ekonomimizi düzene soksunlar, toplum ferah düzeyi yüksek olsun, kafasına görüşmeleri hiç takmaz bile... Bizim siyasetçilerimiz biz bu güveni vermiyor. Ya görüşmelerden bir şey çıksın ya da kendi ülkemizde ferah için bir girişim yapılsın, halk rahatlasın...

Ali Rüzgar:
"Geçmişte yeni mahsul çıktıkça fiyatlar değişirdi, şimdi sürekli fiyatlar değişir oldu"

Doğma büyüme Mağusalıyım, 43 yıldır burmada kuruyemiş satışı yapıyorum. Son on yıldır burası trafiğe kapanınca Mağusa'nın içi öldü diyebilirim. Çarşıya çok az esnaf gider oldu. Geçmişte yeni mahsul çıktıkça fiyatlar değişirdi, şimdi sürekli fiyatlar değişir oldu. Ev kiraları değer buldu, marketler canlandı, özellikle Salamis Bölgesi çok canlandı... Yıllardır buradayım, çocuk okuttum büyüttüm, müşterilerim de sabit, beni bilen insanlar, o yüzden işim durmadı. Eskiden para biriktirirdim, ev de aldım, araba da, şimdi buna imkan yok... Eskiden marketlerde kuruyemiş satan sadece bizdik, şimdi neredeyse kasaplar bile kuruyemiş satar... Marketler açılalı her şey eski canlılığını kaybetti.

Hulusi İpekçioğlu:
"Surlariçi'ni çok ihmal ettiler"

45 yıldır bu çarşıdayım, 18 senedir piyasa günden güne eridi... Esas nedeni hükümette erken emeklilik vardı, 40 yaşında emekli olurdu insanlar. Ya evde oturur, ya da ikinci işe girerdi, evde oturmazdı. Baktı cepten para gidiyor kapatır, böyle böyle ülkedeki istikrarsızlık başladı. Hükümet de üstüne düşenleri yapmıyor, bu ülkede sadece memuru memnun etmekle devamlılık sağlanamaz, herkes hakkını almalı ama özel sektöre de aynı ölçüde önem verilmeli... Surlariçi’ni çok ihmal ettiler. Ekonomi turizmden düzelebilir. Sadece turist gelmesini bekliyoruz. Burası dünyada önemli yerler arasındadır. Fakat burayı kazanmak için hiç çaba sarf etmiyoruz. Turistler gelip bakıyor ve gidiyor... Turist gruplarını gezdiren Rehberler daha da içler acısı, ellerinde bir bayrak, düm düz yürüyüp gidiyorlar, belirli mağazalar ile anlaşıp turistleri sadece o mağazaya sokuyorlar, bu olur şey değil... Tüm bunların önüne geçilmeli, bu etkenler ortadan kaldırılmalı, buraya güzel bir düzen yapılmalı... Eskiden çarşı içi daha canlıydı, bankalar, yurtlar ve bunu gibi yerler merkezden dışarıya çıkınca burası daha da kan kaybetti...

Hülya Sergenç:
"Bu bölge tamamen canlılığını kaybetti"

19 yaşından beridir Mağusa Suriçi'nde iş hayatındayım, ilk başladığımda burada otobüs durakları vardı, o yıllar çok canlıydı, köyden gelen insanlar hep buradaydı, gün ve gün giderek pasta daralmaya başladı, herkes dükkan açtı. Ne zaman ki Suriçi'ne araç ile girişi yasakladılar, o zaman burası tamamen kan kaybetmeye başladı. Yeni yerler açıldı, Salamis yolu canlandı, bu bölge tamamen canlılığını kaybetti. Eskiden burada bankalar daha çoktu, polis karakolu buradaydı, bu tarz yerler merkezden dışarıya çıktı, onların da etkisi çok fazla oldu... Buraya otobüslerin durak noktaları yapılmalı, merkez yeniden canlandırılmalı. Okuldan Suriçi'ne ücretsiz otobüs koysalar çarşı daha da canlanabilir. Çarşıya araba ile giriş yasaklanınca, yerli halkın ayağı çarşıdan kesildi.

Safiye Harmani:
"Dünyanın hiçbir yerinde merkez caddeler trafiğe kapanmaz"

Eşimle birlikte Suriçi'nde bakkal işletiyoruz, işler düştü, bizler de giderek bakkalımızı küçülttük. Biz yaşımızı aldık, çok büyük şikâyetlerimiz yok ama geçim derdinde olan esnaf çok zorda... Dünyanın hiçbir yerinde merkez caddeleri trafiğe kapanmaz... Önce caddeyi arabalara kapattıkları için bölgenin öldüğünü düşünüyorduk, sonra park yerini de kapalı tutmaya başladılar, bu şekilde çarşı ölmeye başladı.

 

 

 

 

Röportaj Haberleri