Kuzey Kıbrıs, yılların siyasi tartışmaları arasında kalmış ve bölünmüş ama doğası, kültürü ve tarihiyle hala kendi sesini duyurmayı hedefleyen bir ada. Kristal berraklığındaki denizleri, tarihi kaleleri, zamana meydan okuyan antik kentleriyle keşfedilmeyi bekleyen bir hazine. Peki bu hazineye yakından bir bakmak ister misiniz?
Son yıllarda tek yönlü bir turizm anlayışına hapsediliyor: kumarhane turizmi. Gittikçe çoğalan lüks oteller, ışıltılı kumarhaneler ve dışarıdan pompalanan sermayeler sayesinde, adeta bir “Las Vegas" yaratılmaya çalışılıyor yoksa kara para Vegas'ı mı?
Kumarhane turizmi, elbette ki gelir yaratıyor; kimse bu gerçeği inkar edemez. Fakat mesele, bu gelirin kime ve nasıl hizmet ettiğiyle başlıyor. Yerel halkın, esnafın, küçük işletmecilerin bu ekonomiden aldığı pay, ne yazık ki elle tutulamayacak kadar az. Üstelik bu sektör, yerli üretimi değil, ithalata ve dış bağımlılığa dayanıyor. Kazanılan paralar genellikle geldiği gibi gidiyor.
Asıl mesele ise şu: kumarhane merkezli turizm modeli, diğer tüm turizm dallarını gölgede bırakıyor. Eko-turizm, kültür turizmi, gastronomi, doğa yürüyüşleri, kırsal deneyimler… Bunların hiçbiri gerekli desteği ve tanıtımı bulamıyor. Genç bir girişimci parlak bir iş girişiminde bulunup işyeri kurmak istese, bürokrasiyle boğuşurken; kumarhane yatırımları, jet hızıyla onaylanıyor.
Ve bunu sadece ekonomik bir tercih olarak görmek saflık olur. Bu durum, tam anlamıyla politik bir tercihtir. Uluslararası tanınmamışlık nedeniyle Kuzey Kıbrıs, kontrollü bir ekonomik modelle yönlendiriliyor. Turizmin stratejik değil, taktiksel yönetildiği bir sistemdeyiz. Kolay para, kısa vadeli yatırım ve dışa bağımlı büyüme… Adanın uzun vadeli çıkarları, bu denklemde hesaba katılmıyor.
Oysa bu ada; antik Salamis’in toprakları, Karpaz’ın eşsiz doğası, Lefke’nin narenciye bahçeleri, Dipkarpaz’daki sessizlik, Lefkoşa Surları'nın tarihi ile çok daha fazlasını hak ediyor. Kuzey Kıbrıs, sadece kumar masasında tüketilecek bir ülke değil; yaşanacak, hissedilecek ve korunacak bir kültürel miras alanıdır.
Bir turizmci ve bir Kıbrıslı olarak soruyorum:
Bir kere de bu kumar masasında Ada'mız kazansa?