‘Kral değil, halk çıplak!’

Ekonomist Mehmet Saydam, YENiDÜZEN’e özel açıklamalar yaptı, “acı gerçekleri”, “yapılan hataları” vurguladı, atılması gereken adımları anlattı

Fayka ARSEVEN KİŞİ

Ekonomist Mehmet Saydam, “zor olacak ve uzun sürecek ama halen ekonomik kriz etkilerini yaşamadık” diyor. Saydam’a göre her dönem dile getirilen “Kral Çıplak” deyişinin aslında “Halk Çıplak” olarak kendini gösteriyor.
“Şu anki süreç nakit krizidir” diyen Mehmet Saydam, normalleşmenin Şubat 2021’den önce gerçekleşmeyeceğine, ekonominin iflasın eşiğinde olduğuna dikkat çekti.

Hükümetin, radikal reformlar yapması gerektiğini vurgulayan Saydam, şu an alınan her kararın geçici çözüm olduğunu söyledi.

Saydam, “Hükümetin, özel bankalar üzerinden sağlayacağı 6 ay ödemesiz 12 ay eşit taksitli kredi imkanı da oldukça palyatif bir çözümdür” dedi, bununla sadece işletmelerin iflaslarının 1 yıl ertelendiğine işaret etti. 

Saydam,  “Herkes kendi nakit girişleri ve nakit çıkışlarını dikkate alarak, devletin de henüz yapmadığı ama yapacağına inandığım kapsamlı ekonomik planlamayı da dikkate alarak hareket etmesi gerekir” uyarısında bulundu.

“Bireyler zaruri ihtiyaçlar harici lüks tüketimden uzak durmalı” diyen Saydam, “Herkes hayat standartlarını tekrardan planlamalı” dedi.

“Zor olacak ve uzun sürecek. Henüz ekonomik kriz etkilerini yaşamadık. Çünkü süreç halen sürmektedir. Şu anki süreç nakit krizi...”

 

  • YENİDÜZEN: Ekonomik krizle gerçekten yüzleştik mi, yeni mi başlıyoruz?
  • Mehmet SAYDAM: Şu an itibari ile ülke olarak henüz nakit krizi ile yüzleşmiş durumdayız. Bunu da palyatif çözümler yaratarak geçiştirmeye, ertelemeye çalışıyoruz. İşletmeler kapılarını açalı henüz çok kısa bir zaman oldu. Birçok kişi ve işletmenin kredisi, çekleri 3 ay ertelendi. Ülke nüfusu azaldı, azalmakta ve lokomotif sektörler olan turizm-eğitim ve inşaatın geleceği belirsiz. Üstüne üstlük döviz rekor üzerine rekorlar kırıyor.
    İşletmelerin, geçişlerin, uçuşların tamamen açılması sonrası gerçek ekonomik krizin boyutunu göreceğiz. Şu an kamu personeli belirli bir maaş alıyor. Özel sektör çalışanı maaşının ciddi bir bölümünde kesintiye uğramış hatta olası işsizlikler de kapıda. 2008 yılında yaşanan ekonomik krizin etkileri 10 yıla aşkın sürmüştü. Bu boyutta bir kriz, 2008 krizinin kat ve kat üstünde... Zor olacak ve uzun sürecek ama dediğim gibi, halen ekonomik kriz etkilerini yaşamadık çünkü süreç halen sürmekte. Şu anki süreç nakit krizi...


“Siyasi rant 12 hükümetçe yapıldı”

“Hükümetin, özel bankalar üzerinden sağlayacağı 6 ay ödemesiz 12 ay eşit taksitli kredi imkanı oldukça geçici bir çözümdür.”

 

Ekonomist Mehmet Saydam, “Emekliler dahil kamu maaş politikası ve birçok alanda radikal reformlar yapılmalıdır. İlk olarak da Meclis çatısı altındaki tüm siyasi partiler 3 yıl süre ile kamuya istihdam yapılmayacağını açıklamalı ve performansa dayalı bir sistem yaratılmalıdır” dedi.

 “Herkesin kendi nakit girişleri ve nakit çıkışlarını dikkate alarak, devletin henüz yapmadığı ama yapacağına inandığım kapsamlı ekonomik planlamayı da dikkate alarak hareket etmesi gerekir.”

 

  • YENİDÜZEN: Hem salgın, hem TL, nasıl baş edeceğiz?
  • Mehmet SAYDAM: Şu an en çok sorulan soru bu zaten. Maalesef ülkemizde ticaretin ağırlıklı ithalata bağımlı olması ve geçmişten gelen ticari alışkanlıklar neticesinde piyasamızdaki borçların ciddi bir bölümü döviz. Covid -19 sürecinde sadece işletmelerin kapalı olması veya sonrasında ciddi bir ekonomik kriz yaşayacak olmaları kadar bir anda yükselen döviz de en büyük sıkıntımız. Dövizin artması; banka kredi borçlarımızı artıracağı gibi ithalata bağlı ekonomimizde etiket fiyatlarını da olumsuz etkileyecektir. Hükümetin özel bankalar üzerinden sağlayacağı 6 ay ödemesiz 12 ay eşit taksitli kredi imkanı da oldukça palyatif bir çözümdür. İşletmeler, şirketler, yaşanmakta olan kriz noktasında planlama yapmaksızın hareket etmemeliler. Herkes kendi nakit girişleri ve nakit çıkışlarını dikkate alarak, devletin de henüz yapmadığı ama yapacağına inandığım kapsamlı ekonomik planlamayı da dikkate alarak hareket etmesi gerek. Bu sıkıntılı günler de geçecek. Geçecek ama hiçbir şey Covid-19 öncesi gibi olmayacak. Bireyler, işletmeler, kamu yönetimi, herkes hayatını, alışkanlıklarını, harcamalarını, birikimlerini yeniden düzenleyecek.

 “Kamu yönetimi emekliler dahil maaş ödemeleri ve birçok alanda radikal reformlar yapmalıdır. İlk olarak da Meclis çatısı altındaki tüm siyasi partiler 3 yıl süre ile kamuya istihdam yapılmayacağını açıklamalı ve performansa dayalı bir sistem yaratmalıdır.”

 

Bireyler zaruri ihtiyaçlar harici lüks tüketimden uzak durmalı. ‘Kim ne der, utanırım’ felsefesinden uzak, geçim ve hayat standartlarını tekrardan planlamalı. Kamu, özel çalışanı fark etmez. Herkesin maaşında kesinti olacak. Belki de çocuklarımızı özel okullara gönderemeyeceğiz. Ama asolan bu dönemi en az hasar ile atlatmak ise bu radikal değişiklikleri yapacağız ve yapmalıyız. ‘Kim ne der, aman şu-bu’ yok. Herkes ayağını yorganına göre uzatarak, planlı yaşamalı artık.
İşletmeler hemen nakit akışlarını planlamalı. Eldeki çekler, verilen çekler, açık hesaplar, sabit giderler, değişken giderler tüm hepsini değerlendirmeli ve gelecekteki olası nakit giriş çıkışlarına göre tüm alacaklıları veya borçluları ile yeni ödeme ve tahsil planlamasını yapmalıdır. Bu süreçte işletme sahiplerinin yeni kaynak yaratması adına şirket birleşmelerine veya yeni ortak almaları olumlu bir adım olacaktır. Öyle bir dönem yaşanmakta ki, gelecek 3 veya 6 ay içerisinde yaşanacak ekonomik kırılganlıkların veya gelişmelerin öngörülmesi mümkün değil. Kira, personel maaşı vb. sabit giderlerde tasarrufa gidilmesi gerektiği aşikâr... Üretim ve satış planlamaları dikkate alınarak, bu önlemler de alınmalı.

“Ekonomik normalleşme Şubat 2021’den önce gerçekleşmeyecektir. Normalleşmeden kasıt, lokomotif sektörlerin yeniden belirli bir kapasite üzerinde çalışmaya başlamasıdır.”

 

Kamu yönetimi özellikle, kamu maaş ödemeleri, emekliler dahil birçok alanda radikal reformlar şarttır. İlk olarak da meclis çatısı altındaki tüm siyasi partiler 3 yıl süre ile kamuya istihdam yapılmayacağını açıklamalı ve performansa dayalı bir sistem yaratmalıdır.
Ülke ekonomimiz özellikle 2004 yılı Annan Planı sonrası, açılan sınır kapıları ve yurt dışı kaynaklı yatırımların başlaması ile turizm-inşaat ve eğitim başta olmak üzere birçok paralel ve alt sektörler hızla büyümeye başlamıştır. Yaşanan bu ani büyüme, 16 yıl boyunca plansız, programsız, mevcut yasalara yama yaparak yönetilmeye çalışıldı ve bu günlere gelindi.
Bu süreçte özel sektör gibi kamu da büyüdü. Ama kamu planlı ve programlı büyüdü. 47 yıldır ülkemizin en büyük problemi olan ‘siyasi rant’ 16 yıl boyunca 12 hükümetçe de yapıldı.

Bir ülkede siyasi istikrarsızlık varsa, ‘siyasi rant’ artar ve ‘siyasetteki yozlaşma’ devlet bütçelerini iflasa sürükler.

 

 “Hükümet, kamu maaş maliyetlerinde belirli bir süre daha kesintiye devam edip, özel sektöre de destek sağlamak zorundadır. Ama bu sürdürülebilecek bir yapı değildir. Güçsüz ve sürdürülemez bir yapıda olan KKTC ekonomisi genel olarak iflasın eşiğindedir.”

 

Covid-19 sonrası özel sektör ciddi bir oranda küçülecek.  Ekonomik normalleşme, aşının bulunması falan Şubat 2021 den önce gerçekleşmeyecektir. Normalleşmeden kasıt, lokomotif sektörlerin yeniden belirli bir kapasite üzerinde çalışmaya başlamasıdır.
Güney, kendi ekonomisini korumak adına sınır kapılarını uzunca bir süre daha kapalı tutup kendi ekonomisinin kuzeye kaymasını engelleyecektir. Haklılar da, ekonomik gerçeklik bunu söylüyor. Bu da bize 2021 de ekonomik anlamda kayıp bir yıl olabileceğini işaret etmekte. Bu durumda ada ekonomisi, Mart 2020 dönemine geri dönebilmek adına oldukça uzun bir süre uğraş verecek.
Hükümet, kamu maaş maliyetlerinde belirli bir süre daha kesintiye devam edip, özel sektöre de destek sağlamak zorunda. Ama bunun sürdürülebilecek bir yapı değildir. Güçsüz ve sürdürülemez bir yapıda olan KKTC ekonomisi genel olarak iflasın eşiğindedir. Bunun için Acil olarak Yeniden Yapılanmaya ihtiyaç vardır. Bu yeniden yapılanma yapılmadığı durumda, sağlanacak her sıcak para girişi yine dipsiz bir kuyuya taş atmaya benzeyecektir...
 

“İflaslar 1 yıl erteleniyor”

 

“Bu tip bedellerin böyle kısa zamanda ödenmesi mümkün değildir. Demek ki biz iflasları kısmi de olsa ortalama bir yıl erteliyoruz.”

Ekonomist Saydam, verilecek krediler ile iflasların 1 yıl ertelendiğine vurgu yaptı, “500 bin, 1 milyon kredi vereceksiniz. 6 ay ödemesiz sonraki 9 ayda ödenmek üzere. Bu demek ki alacağınız kredi miktarına uygulanacak faiz ile birlikte 6 ay sonra eşit taksit ile ödemeye başlayacak ve bunu 9 ayda tamamlayacaksınız. Bu tip bedellerin böyle kısa zamanda ödenmesi mümkün değildir. Demek ki biz iflasları kısmi de olsa ortalama bir yıl erteliyoruz” dedi.

  • YENİDÜZEN: Hükümetin tedbirlerini yeterli mi, ilan edilen kredi imkanları 'imkan' mı yoksa yeni bir çıkmazla baş başa mı kalacağız?
  • Mehmet SAYDAM: Dünyayı saran Covid-19 a karşı hiçbir devlet hazırlıklı değildi. Dahası yakın bir tarihte böyle bir salgının neden olduğu iç ve global ekonomideki kriz yönetimi ile ilgili hiçbir çözüm planı, veri ve planlama örneği de mevcut değildi.  Devletlerin tamamına yakını başta sağlık alanında farklı kararlar aldı. Benzer şekilde ekonomide de. Ülke olarak bugün itibari ile sağlık alanında ciddi bir başarıdan söz etmemiz mümkün. İyi bir iş çıkarttık. Ben de bugün itibari ile hükümeti bu alanda tebrik ediyorum.
    Ancak; Ekonomi alanında alınan, alınmayan, sürekli değiştirilen tutarsız kararlar var olan nakit ve ekonomik krizi olumsuz etkilemiştir. Kronikleşmiş kamu maliyesinin yapısı yüzünden özel sektör çalışanlarına yeterli katkı yapılmamış ve bütünlüklü ekonomik çözümler oluşturulmamıştır. Piyasalara nakit para aktarımı için hem geç kalınmış hem de devlet memuru ile özel sektör çalışanı arasındaki adaletsizlik su yüzüne çıkartılmıştır. Hala bugün Hükümet günlük kararlar ile ilerlemektedir.
    İlan edilen kredilere gelince; dediğim gibi palyatif çözüm...
    Bakın siz adama 500 bin, 1 milyon kredi vereceksiniz. 6 ay ödemesiz sonraki 9 ayda ödenmek üzere. Bu demek ki alacağınız kredi miktarına uygulanacak faiz ile birlikte 6 ay sonra eşit taksit ile ödemeye başlayacak ve bunu 9 ayda tamamlayacaksınız. Bu tip bedellerin böyle kısa zamanda ödenmesi mümkün değildir. Demek ki biz iflasları kısmi de olsa ortalama bir yıl erteliyoruz.
    Covid sonrası yeni ekonomik şartların nasıl oluşacağını şimdiden kestirmek zor ama en az 2 yıldan önce eski durumumuza dönmek mümkün değil o da zaten Global ekonomideki gelişmelere bağlı... Ama verilen kredi bu süre içerisinde ödenecek. Bu mümkün değil. Hükümet bu kredi paketine ait vadeleri yeniden düzenlemeli.

 “Bu süreçte işletme sahiplerinin yeni kaynak yaratması adına şirket birleşmeleri veya yeni ortak almaları olumlu bir adım olacaktır.”

 

  • YENİDÜZEN: Türkiye'den geleceği söylenen mali kaynak var, bu kaynak nasıl bir sonuç üretir?
  • Mehmet SAYDAM: Bu ülkeye son 2 yıldır TC’den kaynak gelmiyor. 41 sene boyunca gönderilen kaynak nasıl ki ağırlıklı kamu maliyesi içerisinde eritildi, bu günden sonra gelecek para da aynı mantık ile kullanılır ise hiçbir esprisi yoktur. Başta kamu olmak üzere, özel sektördeki birçok alanda da radikal reform yapılmalı. Mevcut kamu bütçesi ve maliyetleri bu şekli ile kaldıkça, gelen her türlü kaynak çarçur edilecektir. Hükümet, gelecek kaynak ile ilk olarak işsizlik ödeme bedellerinde yaptığı kesintileri kaldırarak, işsizlik ödemesini yeniden 2600 TL bandına yükseltmelidir.
     
  • YENİDÜZEN: Turizm, yükseköğrenim, güneyden gelen kur ekonomisi ve geçişlerin başlamaması, ekonomide ciddi sıkıntılara neden olacağı ifade ediliyor, hangi adımlar atılmalıdır?
  • Mehmet SAYDAM: Ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik gerçekliği; Ciddi bir nüfus boşalması oldu. Sınır kapıları belirsiz bir süre sonuna kadar kapalı kalacak, uçuşların Haziran ortasına kadar açılması da zor görünüyor. Ekonominin en önemli sektörü; turizm ve yüksek eğitimin bu kriz sonrası eski günlerine dönebilmesi çok uzun zaman alacak. Kamu maaşlarında %25’lik kesinti yapıldı ve kriz süresince de yapılmaya devam edecek olması, özel sektörde çalışan maaşlarında kesinti olmakta ve istemesek de olası işsizlik artışı yaşanabilecek olması ve daha birçok neden…
    Tüm bu olumsuzluklar, piyasa içerisindeki  ‘harcamayı’, ‘tüketimi’ azaltacaktır. Üzerine bir de dövizdeki artışı, ithalata bağlı ülkemizde alım gücünü ciddi ölçüde daraltacaktır.
    Turizm ve yükseköğretimi şuan için belirsiz bir gelecek beklemekte. En azından turizm için 2020 ve yükseköğretim için de 2020-2021 dönemi. Bu sektörler sadece iç piyasa ve Türkiye piyasası ile aşılabilecek bir gelir sağlamaz. Covid-19 ile yaşamanın daha da açıkçası çözümünün bulanması veya kendiliğinden yok olması sonrası bu alanlarda konuşabilmek daha doğru olacaktır. Bu iki sektör ayağa kalkmadan da diğer alt sektörlerin eski günlerine dönmesi imkansızdır.
    Tüm işletmeler, bireyler herkes bu dönemde maksimum düzeyde tasarrufa gitmek ve nakitte kalmak zorunda. Piyasalar normalleşmeye ne zaman başlar bilemiyorum ama öyle bir zaman ki nakitte dönme adına varlık satışı dahi yapılacak bir ortam yok... Ya alıcı yok ya da fiyatın üçte biri konuşulacak.
    Şuan eldeki nakit paranın alım gücü, reel karşılığının 2-3 katıdır. Ve sınırlı kaynaklarımız var. O yüzden tüm iş insanından, vatandaşa kadar herkes oturup kendi bütçesini gözden geçirmeli. Gereksiz harcamadan kaçınmalı. Üç ve altı aylık olmak üzere hepimiz nakit akış planlaması yapmalıyız. Gerekir ise bazı hobilerimizden, alışkanlıklarımızdan var ise lükslerimizden uzak durmak zorundayız. Şakası yok... Nakit varlığını ölçülü ve doğru kullanmalıyız.
    Ekonomi öyle bir şeydir ki, ekonomik olarak yaşanacak iflaslar sağlığınızı da yok eder. O yüzden önce sağlık, o yüzden ekonomik olarak herkes kendini bir sorgulasın ve planlasın.
    Lütfen planlı ve programlı olun... Maaş kesintileri, olası yükselecek işsizlik oranı ve artan dövizin yaratacağı piyasa pahalılığı kapıda bizi bekliyor.
     
  • YENİDÜZEN: Özel sektörün mevcut durumu, istihdam olanakları, esnafın açılmış olmasına karşın işlerdeki düşüş, özele maaş desteği ve alınan önlemler ile ilgili düşünceleriniz nelerdir
  • Mehmet SAYDAM: 14.03.2020 tarihinde tüm işyerlerinin kapatılması sonrasında 25.03.2020’de yapılan ekonomik pakete ilişkin açıklama tüm özel sektörde hayal kırıklığı yaratmıştır. Hükümetin, kamu personel maaşlarında taban ve tavan belirlerken özel sektörü kaderine terk etmesi büyük tepki toplamıştır. Bu tepkilere karşın belirli düzenlemeler ile düzeltme yapan Hükümet hala bugün bütünlüklü ekonomik bir plan ortaya koymamıştır. Sınır kapılarının ve limanların kapalı olması, kriz ortamında yerel halkın zaruri ihtiyaçlar dışında bir harcama yapmıyor olması elbette esnafı zorlayacaktır. Bankaların devlet destekli kredi imkanlarında sağlanan olumsuz vade yapısı, nakit kaynağın piyasalara akışını zorlaştıracak ve sonrasında da geri ödeme noktasında ikincil bir krizin doğmasına neden olacaktır. Özel sektörde ciddi bir işsizlik yakındır. Bunun için hükümet yasaklayıcı bir takım önlemler almaya çalışsa da, bu önlemler özel sektördeki çalışma hayatının ruhuna aykırıdır. Performansa dayalı bir sistemde, personel çıkışını engellemek ama buna karşın gerekli nakdi desteği vermemek doğru bir uygulama değildir. Tüm bu ve buna benzer birçok nedenden, ekonomi ve çalışma alanında daha kapsamlı bir planlama yapılması gerekmektedir. Ve elbette radikal reformlar. Bunlar yapılmadan ekonominin varacağı bir nokta yoktur. Sadece günlük politikalar...

“Gençlik hatalarımızı düzeltme zamanı…”

“Görmezden geldiğimiz gerçek, tüm çıplaklığı ile karşımızdadır. Klasik bir söz vardır, birçok kişi de devletimiz için bu söylemi kullanır;  ‘Artık Kral Çıplak…’ Bu doğru değil. Bu ülkede asla Kral Çıplak olmadı. Çıplak olan ‘halktı’. Toplumun her noktasında ve statüsünde yaşayan bizlerdik çıplak olan... Sadece aynaya bakmıyorduk.”

 

Ekonomist Mehmet Saydam, genç bir devlet olduğumuzu ifade ederek, “Hangimiz gençken hata yapmadık ki ama şimdi fırsat, genç bir devlet olarak, gençlik hatalarımızı düzeltmeliyiz” vurgusunda bulundu.
Saydam, “Bunun için ne çözümü beklemeye, ne de tanınan bir devlet olmayı beklemeye gerek yok” dedi.

  • YENİDÜZEN: Ülkemizin geçmişten bu güne geldiği noktayı nasıl değerlendiriyorsunuz ve bundan sonrası için olmaz ise olmazlarınız nelerdir?
  • Mehmet SAYDAM: Her şeyden önce, dünya tarihinde genç olarak nitelendirilecek bir devletiz. Victor Hugo’nun çok sevdiğim bir sözünde dediği gibi; “Yarınlar hep güzel olacak denir. Oysa bugünler, dünün yarınları değil midir?”
    Hepimiz büyüdük, büyüyoruz. Kendi hayatlarımızda hatalarımızdan ders çıkarıp değişiyoruz. Şimdi bizlerin de ‘gençlik hatalarını” düzeltme zamanıdır. Kimsenin ama kimsenin ebeveynliğine ihtiyacımız yok, istersek eğer biz bize yeteriz. Kimsenin bize balık tutmayı öğretmesine de gerek yok, biz yeter ki balık tutmak isteyelim... Hayatta bir kez olsun, yaşanan krizden toplum olarak kazançlı çıkmayı deneyelim. Ülkemizde her alanda yaptığımız gençlik hatalarını düzeltmek adına bir olalım. Kazanılan hakların değil kaybedilen hakların,  hataların konuşulacağı ve düzeltileceği günler yaşıyoruz. Bu fırsatı kaçırmamalıyız.
    Bu ülkede yaşayan herkes, yaşam kalitesinin, sağlık hizmetlerinin, yamalı, yamasız yolların, eğitim kalitesinin, iş fırsatlarının, kişisel gelirin, ekonomik büyüklüğün, sosyal adaletin, rekabetin, maliyetlerin, fiyatların, hizmetlerin, hava kirliliğinin, trafiğin, çalışma ortamının, verimliliğin vb her şeyin daha iyi ve yüksek bir noktada olması gerektiğinin farkında. Ama ne zaman ve nasıl yapacağımızı bilmiyor veya inanmıyoruz. İşte o zaman tam da şimdiki zamandır. Çünkü kamu kaynakları tükenmiş, özel sektör iflasın eşiğine gelmiş ve ülkede yaşayan toplum rüyadan uyanmıştır. Hep ötelediğimiz ama hep bildiğimiz, gözümüzü kapatıp yaşadığımız bu ülkedeki siyasi, sendikal, kamusal ve özel sektör var olan yapı içerisinde duvara vurmuş ve çökmüştür. Görmezden geldiğimiz bu gerçek, tüm çıplaklığı ile karşımızdadır. Klasik bir söz vardır, birçok kişi de devletimiz için bu söylemi kullanır;  artık “Kral Çıplak”... Bu doğru değil... Bu ülkede asla Kral Çıplak olmadı... Çıplak olan  ‘halktı’... Toplumun her noktasında ve statüsünde yaşayan bizlerdik çıplak olan... Sadece aynaya bakmıyorduk. Şimdi ülkemizde yaşanan bu çıkmazın yaratanı da bunu çözecek olan de bizleriz. Yeter ki bu gerçeği kabul edelim. Önce kabul etmekle başlar düzelme...
    Ülkemizde bu değişimi yapacak bilgimiz, kapasitemiz ve kaynağımız var. Yeter ki isteyelim. Yeter ki ‘gençlik hatalarımız’ kabul edelim ve değişmeyi isteyelim.
     
  • YENİDÜZEN: 15.05.2020 tarihli Resmi Gazete’de yayınlanan Kısmi Çalışma Yasa Gücünde Kararname sizce özel sektör için yeterli mi? Özel Sektöre bir açılım getiriyor mu?
  • Mehmet SAYDAM: Net olarak söyleyebilirim ki, düşünce ve fikir olarak olumlu bir adım ancak özel sektörün çalışma prensiplerine ve yaşanacak, ilerleyen günlerde daha da derinleşecek olan ekonomik krize karşın özel sektör işverenlerini büyük sıkıntıya sokacaktır. Üzerinde ciddi değişikliklere ihtiyaç var. Bu şekli ile işveren ile işçi arasında doğacak birçok anlaşmazlık, şirketlerin yüklü tazminat ödemelerine veya hukuk süreçlerine yönelmesine yol açacaktır. Dediğim gibi, niyet iyi ama uygulanacak yasa yetersiz ve hatta devlet tüm sorumluluğu özel işletmelere bırakarak sahneden çekiliyor.

 

Röportaj Haberleri