Kıbrıs’a en güzel yatırım: Toplum barışı için barış elçileri yetiştirmek

Gönüllülük esasında çalışan Kıbrıs Arkadaşlık Programı’nın koordinatörleri Simge Kahvecioğlu ve Maria Asvesta ile konuştuk…

Murat OBENLER

İki toplumlu çalışmalarla yakınlaşma ve toplumların tabandan başlayarak birbirlerini tanımalarına önemli katkıları olan Kıbrıs Arkadaşlık Programı’nın Kıbrıslı Türk Ana Koordinatörü Simge Kahvecioğlu ve Kıbrıslı Rum Ana Koordinatörü Maria Asvesta ile hem programın doğuşunu ve amacını hem de toplumların yakınlaşmasında gelinen aşamaları konuştuk.

Murat Obenler: Amerika merkezli Creating Friendship for Peace(Barış için Arkadaşlık Yaratma) Program ile Cyprus Friendship Program-CFP (Kıbrıs Arkadaşlık Programı) arasındaki bağlantıyı sorarak sohbetimize başlamak isterim.

Simge Kahvecioğlu: Evet bu iki programı bir şemsiye altında kurulmuş amaçları benzer iki program olarak değerlendirebiliriz. CFP, Kıbrıs’ta yapılan tüm etkinliklerden ve organizasyondan sorumludur. 2009 yılında Amerikalı bir grup insan gelerek Kıbrıs’ta toplumlararası yakınlaşmaya katkı koyacak bir program başlatmak istediklerini söylediler. Daha önce Kuzey İrlanda’da uzun yıllar iki dini grup arasında buna benzer bir programı sürdüren ve 2000 yılında referandumda olumlu sonuç alınınca başarıya ulaşmış bir şekilde programı sonlandıran ekip bizim adamıza gelerek bizleri buldu ve bu programı Kıbrıs’a uyarlayarak hayata geçirmeye başladık. 2013 yılına kadar iki toplumdan eşit sayıda öğrencileri sadece Amerika’ya gönderdik ve orada ABD İkamet Programı kapsamında seçilen ailelerin evlerinde birer ay kaldılar. Giden gruptan bir Kıbrıslı Türk ile bir Kıbrıslı Rum seçilen ailenin evinde bir ay boyunca birlikte yaşamı deneyimliyorlar. İlk başlarda 70 civarında öğrenciyi ABD’ye gönderirken 2013 yılından itibaren başvuruların çoğalmasıyla beraber bu öğrencilere Kıbrıs’ta da bir faaliyet alanı açma hedefiyle Trodos Kampı’nı da programa ekledik.

“Bu programın en önemli özelliği gönüllülük esasına göre çalışılmasıdır”

Murat Obenler: Bu kamplarda koordinatörlük yapacak kişilerin/eğitmenlerin eğitiminin çok önemli olduğuna inanıyorum. Bu konuda eğitmenler nasıl eğitimler alıyor?

Maria Asvesta: Bu programın en önemli özelliği gönüllülük esasına göre çalışılmasıdır ve tam zamanlı çalışan bazı kişiler(tüm yıla yayılan oldukça zor bir görevi icra ediyoruz) dışında herkes gönüllü çalışıyor. Tabi gönüllü eğitmen bulmakta oldukça zorlanıyoruz. Bizim en büyük şanslarımızdan birisi eğitmenlerimizin büyük bir çoğunluğunun öğretmenlerden oluşmasıdır. Simge de,ben de,Vangelis Evangelou da, Çise Sakallı da normalde öğretmenlik mesleğini icra ediyoruz.

Simge: Tabi ki eğitmenlik için öğretmen olma şartı yok ama öğrencilerle içli dışlı bir meslek olan öğretmenlik bu program için avantajlı, öncelikli bir konumda oluyor çünkü hayatımız eğitimle geçiyor. Genç arkadaşımız Hilmi Arıca örneğin öğretmen değildir ama yönetici ekibin bir parçasıdır. Tabi bizim eğitimlerimiz her zaman sürer ve uzun bir zaman dilimine yayılır.
Maria: Ben mesela uzun yıllar İngiliz Okulu’nda öğretmendim, orada kültürlerarası eğitimden sorumluydum ve insan hakları, barış eğitimi de veriyorum. Bir barış aktivisti olarak birçok uluslararası sempozyum, atölye ve programlar (Demokratik Yurttaşlık Eğitimi, Barış Eğitmenleri Programı, Win Peace Program, Avrupa Konseyi eğitim programları da dahil) katılıyorum ve kendimi geliştiriyorum. Bazı genç arkadaşlar da özellikle Avrupa Konseyi ve Avrupa Birliği çatısı altında bu eğitimleri alma şansına sahipler. Bu zor bir süreçtir ve herkes bu eğitimi almıyor. Bizler gençleri de cesaretlendiriyoruz ama bildiğiniz gibi adada piyasa küçük ve iş imkanları az olduğundan para almadan gönüllü çalışmak çok gayret ve fedakârlık gerektiren bir durum. 

Murat Obenler: Gönüllülükle giden bir program olduğuna göre işin mali yanı nasıl hallediliyor? Bir dernek vs. olması gerekmiyor mu?

Simge: Evet haklısın. İşlerin finansman sağlama bölümünü yöneten Güney Kıbrıs’ta kurulmuş bir derneğimiz vardır. Onun dışında tüm organizasyonları tam zamanlı çalışan deneyimli koordinatörler olarak bizler yapıyoruz.

“Siyasetçiler siyaset yapar biz ise “Toplum Barışı” yaparız”

Murat Obenler: Bu programın eğitime, iletişime, bilime, psikoloji ve sosyolojiye hatta kültür turizmine dokunan geniş bir alanı var. Bunu nasıl bir kadro ile yürütüyorsunuz?

Maria: Tabi en zor işlerden birisi gönüllü eğitimci bulmaktır. Bizler koordinatörler olarak bakanlıklarla temasa geçiyoruz, okullarla görüşüyoruz ama hiç de bizleri motive edecek yaklaşımlarla karşılaşmıyoruz.
Simge: Siyasetçiler siyaset yapar biz ise “Toplum Barışı” yaparız. Bizler siyasetçilerden daha başarılı olduğumuza inanıyoruz.

“İki toplum arasında köprü kurmayı amaçlıyoruz. Önyargının yerini umut ve güvenin alması hedefiyle adada bir barışa ulaşıncaya kadar çalışmaya devam edeceğiz”

Murat Obenler: CFP amacını ve hedeflerini biraz detaylı olarak paylaşmanızı rica edeceğim. Barış Gazeteciliği yapan bizlerin de bu programı topluma en geniş şekilde anlatma görevimiz olduğuna inanıyorum.

Simge: İki toplum arasında köprü kurmayı amaçlıyoruz. Önyargının yerini umut ve güvenin alması hedefiyle adada bir barışa ulaşıncaya kadar çalışmalarımızı kararlılıkla sürdüreceğiz. Adada barış ve dünyada barış için mücadelemiz sürecek.

“Okullarda gençlere öğretilen komplike ve şöven eğitim sisteminin karşısında onlara yeni ufuklar açmak için büyük gayret gösteriyoruz. Gençlere tek taraflı değil de çift taraflı, düşmanlık üzerine değil de ortak değerler üzerine kurulu bir tarih anlatımı yapıyoruz”

Murat Obenler: Bu amaçlar doğrultusunda çalışırken her iki kesimdeki milliyetçi, ayrılıkçı ve şöven resmi eğitim sistemleriyle de her seviyede savaşmak gerekiyor. Bunu sizler CFP olarak nasıl yapıyorsunuz?

Maria: Bunun için çok sayıda atölye çalışması yapıyoruz. Okullarda gençlere öğretilen komplike ve şöven eğitim sisteminin karşısında onlara yeni ufuklar açmak için büyük gayret gösteriyoruz.

Simge: Kamplarımızda bu eğitim sistemiyle mücadele anlamına da gelen gençlerle “Tarih Konuşmaları” veya “Klişeler/Önyargılar” gibi atölyeler düzenliyoruz. Çocukların gerek komşuları gerekse okullardaki kitaplardan duydukları tarihle ilgili gerçekler karşısında profesyonel tarih öğretmenlerinin önderliğinde atölyeler yaparız. Gençlere tek taraflı değil de çift taraflı, düşmanlık üzerine değil de ortak değerler üzerine kurulu bir tarih anlatımı yapıyoruz. Gençlerimiz kampta resmi tarih dışında Kıbrıs’ın gerçek tarihiyle de yüzleşirler.

“Adımıza uygun ayrıştırmadan, bütünlükçü bir bakış açısıyla gençlere yaklaşıyoruz”

Murat Obenler: Hangi yöntemlerle bu eğitimleri veriyorsunuz?

Simge: Adımız arkadaşlık programı olduğu için ayrıştırmadan, bütünlükçü bir bakış açısıyla gençlere yaklaşıyoruz. Çadırlarda da gençlerimiz birlikte kalıyor, aynı masa etrafında yemeğini yiyor, atölyelerde aynı sıralarda oturuyor, aynı sevgi çemberinde el ele tüm önyargıları kırıyor. Kamplarımız sıfır ayrımcılıkla yapılıyor. Ortak dil olarak İngilizce konuşuluyor.

Murat Obenler: Gençlerin seçimini nasıl bir sistemle yapıyorsunuz?

Simge: İlk olarak online başvuru formlarımızdan başvuruları alırız ve Mart ayındaki yüz yüze mülakattan sonra kampa katılacak gençleri seçeriz.

Murat Obenler: Trodos ve Amerika’daki kamplar hakkında daha fazla bilgi almayı arzu ederim.

Maria: İlk yıl seçilen gençler eşit oranda 56-60 kişilik Trodos kampına katılır. Bir hafta süren kampın (Bu yıl Trodostaki yangın faciasından dolayı 5 gün oldu) ardından Ekim’de de bir yıl kuzeyde bir yıl güneyde olmak üzere kamp mezuniyet törenimiz olur. İkinci yıl ise Amerika ve Kormagidis (Kormacit) Kampımız arasında tercih yapar. Üç yıllık da olabilecek programda 2. ve 3. Yıl karşılıklı olarak da ikisine de gidebilir. Derin ve yoğun olan 5 günlük Kormacit kamp programımız (Orada birçok NGO ile de işbirliği yapıyoruz) da var ama daha çok gençlerimiz Amerika’daki programa katılmayı tercih ediyor. Trodos kampından sonra Amerika’ya gidecek gençleri seçmek için iki görüşme ve ekstra atölye daha yapıyoruz. Her genç diğer toplumdan bir genci seçer ve bu iki genç 3 hafta yine Amerika grubunun yine form doldurmak yoluyla seçilen ailenin yanında yaşar. Orada hayatlarında ilk kez bir odayı paylaşır ve birlikte yaşamayı deneyimlerler. Toplamda 16 genç Amerika’ya gider.

“Sayıları 1000’i aşan Alumni Topluluğu var. Alumniler öğrendikleri barış dilini etraflarına da yayıyor, olabildiğince çok fazla insana dokunuyor ve bunu tüm yaşamları boyunca sürdürüyorlar”

Murat Obenler: Bu 3 yıllık program sonunda bu katılan gençlerle bağınız kopuyor mu yoksa onlar artık büyük bir ailenin parçası olarak bu barış mücadelesini vermeye devam mı ediyorlar? CFP Aileler ve Arkadaşlar Derneği diye bir oluşumunuz da olduğunu biliyorum.

Maria: Evet bir de mezun olan kişilerden oluşan ve sayıları 1000’i aşan Alumni Topluluğu var. Amerika’dan bir arkadaşımızın koordinasyonunda bu görüşmelerimizi her hafta online olarak yapıyoruz. Üniversite öğrencilerinden oluşan bu toplulukta çeşitli etkinlikler de görüşülüyor. Çatışmaların Çözümü Eğitimleri, farklılıkları ortadan kaldırmayı amaçlayan yakınlaşma eğitimleri, dil eğitimleri ve barış konserleri bu etkinliklerden bazılarıdır. Bu öğrendikleri barış dilini etraflarına da yaymak, gerek sosyal medya kullanımı gerekse bire bir iletişim ile olabildiğince çok fazla insana dokunmak ve bunu tüm yaşamları boyunca sürdürmek de mezunların yaptıkları önemli görevlerdir. Bir Alumni arkadaş Kıbrıs’ta kullanılan ortak kelimelerden oluşan “Dualingo Cyprus” diye bir aplikasyon yarattı. Kendi mail linkleri ile de kendi içlerinde bir sürekli iletişim sağlıyorlar.

31 Ağustos Pazar akşamı saat 19:30’da Lefkoşa Bedesten’de yer alacak ve bu genç arkadaşlarımızın barış müzikleri yapacağı ücretsiz İki Toplumlu Barış Konseri’ne tüm barışseverleri bekliyoruz.

“Alumni arkadaşlarımızı “Barış Elçileri” diye tanımlıyoruz. Bu elçiler aslında ailelerini de dönüştürme gücüne sahiptirler”

Murat Obenler: Bu programlardan geçen gençlerin kendi toplumları içerisinde bir nevi “Barış Güvercini” olduğunu ve her yere uçarak bu karşılıklı anlayış, yakınlaşma, hoşgörü ve barış kültürünü tüm Kıbrıs adasına yaydıklarını söyleyebilir miyiz?

Maria: Biz Alumni arkadaşlarımızı “Barış Elçileri” diye tanımlıyoruz. Bizlerden aldıklarını herkese yayabilen birer barış elçisi olurlar ve bu görevlerini yine gönüllü bir şekilde yaşamlarının her alanına yayarak sürdürürler. Barış süreçlerinde çeşitli seviyelerde çeşitli gruplarda liderlik yapacak donanıma ve yeteneğe sahip bu elçiler Kıbrıstaki barış sürecine de katkı koyarlar. 
Simge: Bu arkadaşlarımız aslında ailelerini de dönüştürme gücüne sahiptirler. Bazı aileler çocuklarının çift taraflı kamplara katılmasına sıcak bakmıyorlar ama gençler bir anlamda irade ortaya koyup ailelerini de ikna ediyorlar. Kamp sonrasında ise aileler bizlere teşekkür ediyorlar.

“Okullarda bulunmayacak kadar dürüstlük, sevgi ve huzur içeren kamplarımız inanılmaz bir pozitif enerjiyle sürüyor”

Murat Obenler: Kamplarda çok duygusal ve/veya komik, eğlenceli anlar yaşandığına eminim. Bunlardan bazılarını bizlerle paylaşabilir misiniz?

Simge: Evet özellikle gençlerin geçmişe dair nene/dedelerine ait anıları paylaştıkları zamanlarda çok duygusal anlar yaşanıyor. Çoğunlukla iyi anılardan oluşan bu paylaşımlar sırasında gözyaşlarına hakim olamayan gençler de oluyor. “Süt Babam” gibi gerçek hikayeler de gençlerde derin duygusal etkiler bırakıyor. Bu gençlerin çoğu bu benzeşen ortak hikayeleri ilk kez bu kamplar sırasında duyuyor. 

Neredeyse her gece programsız bir şekilde kendi akışında, içinde müziğin de olduğu eğlenceler yaratılıyor. Birlikte şarkılar söylenen, danslar edilen bu eğlenceler sayesinde gençler sevgi dolu ve huzur dolu bir atmosfer yaratıyorlar. Okullarda bulunmayacak kadar dürüstlük, sevgi ve huzur içeren kamplarımız inanılmaz bir pozitif enerjiyle sürüyor.

Barış kavramı empati, insan rolü, kimlik olmadan eksik kalır. Kamplarda ilan-ı aşk edip evlenen hiç çifte rastlamadım ama bir bu programı tamamlayan bir Kıbrıslı Rum oğlanın ABD’de bir Türkiyeli kızla evlendiğini işittim.

“Kamplardan sonra farklı kanallardan olumlu geri dönüşler alıyoruz. Bu gençlerin kendi ailelerini de dönüştürdüğünü düşünüyorum”

Murat Obenler: Ailelerin kamp öncesi ve sonrası değerlendirildiğinde fikirlerinde ne gibi değişiklikler olur?

Maria: Bu kamplardan sonra gerek mail ile gerek telefon ile gerekse bire bir ifade yolu ile olumlu geri dönüşler alıyoruz. Çoğu ailenin çocuklarını bu kampa göndermek konusunda çekinceleri yoktur ve ortamdan da çok mutludurlar ama küçük bir kesim aile de kamplara şüphecilikle yaklaşıyor ve biz çocukların kampa katılamayacakları hissiyatı içine gireriz. Özellikle Güney Kıbrıs’tan çocuklar(bazı) bu kampa gelmek için aileleriyle savaş da veriyorlar. İlk başta bu gençlere kamp biraz zor gelse de sonunda teşekkür alıyoruz. Bu ailelerin fikirleri kampların nasıl geçtiğini evlatlarından dinledikten sonra değişiyor. Bu gençlerin kendi ailelerini de dönüştürdüğünü düşünüyorum.

Çok somut bir örnek vermek isterim: 31 Ağustos’ta Bedesten’deki Alumni etkinliğine katılmak isteyen bir Kıbrıslı Rum gencin ailesi bizleri arayarak kendilerinin daha önce hiç kuzeye geçmediklerini ancak çocuklarının çok istediğini söyleyerek kuzeydeki etkinliğin güvenli olup olmadığını sordu. Bizim onayımızı da alarak onlar Pazar günü etkinliğe gelecekler. Bu ilk geçiş onlar için büyük bir adım olacak.

“Finansman, her iki kesimden aşırı milliyetçi yönetici bakış açıları ve gönüllü koordinatör bulmak büyük problemlerimiz”

Murat Obenler: Sizlerin bu işleri koordine ederken en çok zorlandığınız alan (resmi,gayrı resmi vs.) nelerdir?

Simge: Finansman büyük problem, aşırı milliyetçi okul yöneticileri çok zorluk çıkarıyor ve çocuklara sunuş yapmamızın önündeki en büyük engeldirler. Kuzeyde direk Bakanlık izin vermiyor. Bu programın en önemli özelliğinin gönüllülük oluşundan dolayı da kimse gönüllü koordinatör olmak istemez.

Murat Obenler: Programda görev almak isteyen öğretmenler hangi yolu takip edebilirler?
İngilizce bilmesi ve adanın her iki tarafına da geçebiliyor olması şartıyla bizlere başvurmaları yeterli olacaktır.

Röportaj Haberleri