‘Kayıt dışı müzik eğitimi, CİDDİ SIKINTI…’

‘Kayıt dışı müzik eğitimi, CİDDİ SIKINTI…’

Röportaj: Nejla Çağdaşoğluları – Esra Orbay

İletişim: dergilergazeteler@gmail.com

KIBRIS SANAT Müzik ve Bale Okulu’nun Genel Sanat Yönetmeni Gözlem Özdeğirmenci,  6 yaşında başladığı müzik yolculuğunda, şimdi yeni yetenekleri ülkemize kazandırıyor.
Kıbrıs’ın kuzeyinde ‘Devlet Senfoni Orkestrası’nın henüz oluşmamış olmasına sitem ediyor, bu nedenle, eğitimi sonrasında güneye gitmiş.
Daha son bu boşluğu özel bir müzik eğitim merkezi kurarak doldurmayı düşünmüş.
Korno sanatçısı ve Almanya Bavyera Fahri Kültür Ataşesi Turgay Hilmi ile birlikte böylece yola çıkmışlar.
Özel bir kurum olarak ayakta durmaya çalışan KIBRIS SANAT’ın yöneticileri, ülkedeki ciddi bir soruna da dikkat çekiyor:
“Kayıt dışı müzik eğitimi… Vergi dışı rekabet… Yani haksız rekabet…”
Gözlem Özdeğirmenci ve Turgay Hilmi, ADRES KIBRIS adına sorularımızı yanıtlarken hem okullarını tanıttı, hem de yaşadıklarını sorunları bizlerle paylaştı.


Kişisel olarak kendinizden söz eder misiniz?

İlk müzik eğitimime 6 yaşında piyano dersleri alarak başladım. Müziği öyle çok sevdim ki okuldan gelir gelmez piyanoya oturur ve akşama kadar çalışırdım. Ailemin de klasik müziğe olan sevgisi ve yönlendirmesi sayesinde ikiz kız kardeşimle birlikte Hacettepe Üniversitesi Ankara Devlet Konservatuarı’na gitmeye karar verdik. Böylece profesyonel müzik eğitimime Ankara Devlet Konservatuarı’nda Prof. Cengiz Özkök ile keman bölümünde devam etmeye başlamıştım. Benim için her zaman bir idol olan rahmetli hocam sevgili Cengiz Özkök, konservatuar yaşamım boyunca en büyük destekçim olmuştur. Yoğun bir çalışma temposu içinde devam eden eğitimimi 2001 yılında Ankara Devlet Konservatuarı’ndan mezun olarak tamamladım.  Aynı yıl Akademik Senfoni Orkestrası’nda keman sanatçısı olarak görev aldım. Aynı zamanda Ankara Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası başta olmak üzere Türkiye’nin önde gelen birçok orkestrasında misafir sanatçı olarak görev yapıyordum. Ayrıca orkestra, oda müziği ve solo olarak yurt dışında Almanya, Belçika, Hollanda, Yunanistan, Fransa, Malta, Amerika gibi birçok ülkede konserler veriyordum.  2005 yılında ise ülkeme dönmeye karar verdim. Sekiz yıldan beridir Turgay Hilmi ile birlikte kurduğum Kıbrıs Sanat Müzik ve Bale Okulu’nun hem yöneticiliğini yürütmekte hem de çocuklara keman eğitimi vermekteyim.

Okulu açmaya nasıl karar verdiniz? Girne dışında da eğitim veren okullarınızdan da bahseder misiniz?

2005 yılında ülkeme dönüş yaptığımda, yıllardır Kıbrıs’ta oluşturulması planlanan bir devlet senfoni orkestrası hâlâ yoktu. Bu nedenle güneye giderek, orada Devlet Senfoni Orkestrası’na girmiş, çalışmaya başlamıştım. Devletimize kırgındım. Bu umursuzluk ve ülkemizde yaratılan boşluğu, kişisel olarak nasıl doldurabileceğimi düşünmeye başlamıştım. Sanatla uğraşan büyük bir nesil oluşturursak, belki gelecek nesillere ışık tutabiliriz düşüncesi ile bu kararı verdik. Turgay Hilmi ile birlikte Kıbrıs Sanat Müzik ve Bale Okulu’nu böyle açtık. Turgay Hilmi’yi gerçi herkes tanır, O’nu burada anlatmama gerek yok belki ama kısaca bahsetmek isterim. Kendisi ülkemizin Korno sanatçısı ve Almanya Bavyera Fahri Kültür Ataşemiz… Aynı zamanda ülkemize yıllardır bir çok operayı, senfoni orkestralarını, oda müziği gruplarını ve binlerce sanatçıyı kişisel girişimleri ile getirmiş… Aynı zamanda müzik eğitimcisi olan Turgay Hilmi, okulumuzun gelişimi ve ilerleyişi için her çocuk ile ayrı ayrı ilgilenmekte ve geleceğe ışık tutan tüm öğrencilerimiz için yurt dışında da imkanlar sağlamaktadır… Kıbrıs Sanat Müzik ve Bale Okulu’nu ilk kez Girne’de açmıştık. Daha sonra Lapta ve Lefkoşa’da da şubelerimizi oluşturduk. Şu anda 3 şube ile eğitim vermekteyiz.

Okulun hedeflediği amaçlar nelerdir?

Kıbrıs Sanat, çocuklarımıza sanatı sevdirmeyi ve bir sanat dalında eğitim alarak kişisel gelişimlerine katkı sağlamayı hedeflemiştir. Sanat eğitimi alan her çocuk sanatçı olmak zorunda değildir. Ancak sanatla uğraşan kişiler toplumda daha yaratıcı, üretken, duyarlı, çok yönlü düşünebilme gibi birçok alanda gelişmiş ve ruh sağlığı güzel insanlar olacaklardır. Bu nedenle okulumuzda eğitim alan öğrencilerde en büyük hassasiyetimiz doğru müzik ve bale eğitimi yanı sıra sanat eğitimi ile yoğrulmuş bir nesil yetiştirmek.

Öğrencilerinizin yaş aralığı nedir?

4 yaştan, yetişkin yaşlara kadar geniş bir yaş aralığına eğitim vermekteyiz. Sanat eğitiminde küçük yaşlarda eğitime başlamak çocuklar için büyük önem taşırken, zamanında hiç sanat eğitimi almamış yetişkinlerimiz, bir daha hiç eğitim alamayacağı anlamına gelmez. Örneğin okulumuzda keman eğitimi alan öğrencimizin kardeşi bale dersi yaparken, annesi piyano dersi, paralel saatte ise baba gitar eğitimi alabilmektedir. Bu örnek gibi daha birçok ailece sanat eğitimi alan veli ve öğrencilerimiz bulunmaktadır. Bu da bizler için inanılmaz sevindirici ve gurur vericidir.

Daha çok hangi sanatsal aktivitelerde yoğun ilgi oluyor?

Müzik ve bale eğitiminde aynı oranda ilgi var diyebilirim. Her zaman alışıla gelmiş piyano, keman, gitar, bateri, klasik bale gibi popüler bölümlerde ilgi olması çok doğalken, okulumuzda bakır nefesliler bölümü de bulunmakta ve oldukça büyük ilgi görmektedir. Trombon, trompet, korno ve tuba öğrencilerimiz bile bulunmaktadır. Tabi bu bölümün yaratıcısı ve eğitmeni Turgay Hilmi’dir.

Eğitimci kadronuzdan biraz söz eder misiniz?

Tabii, okulumuzda konservatuar mezunu deneyimli eğitimciler görev yapmaktadır. Her biri kendi alanında uzman ve pedagojik yönden oldukça güçlü yaklaşımlar ile öğrencilerimizle çalışmaktadırlar. Ben ve Turgay bey, müzisyen ve eğitimci olduğumuzdan, okulumuzda görev yapacak tüm eğitmenleri bizzat seçerek alıyoruz. İçtenlikle söyleyebilirim ki tüm eğitimcilerimiz çocuklarımız ve ülkemiz için büyük değerlerdir.


Okuldaki bölümleri de kısaca bize anlatır mısınız?

Okulumuzda Müzik, klasik bale, resim ve folklor olarak dört ana bölümde eğitim verilmektedir. Bunları kendi içlerinde açacak olursak, müzikte; keman, viyola, viyolonsel, gitar, e-gitar, bateri, piyano, trombon, trompet, korno, tuba, çocuk korosu ve gençlik korosu bölümleri. Bale ve dans bölümü de; Klasik bale, modern bale, modern dans olarak ayrılıyor. Folklor bölümünde ülkemizin halk dansları, Resim bölümünde ise yağlı boya, kara kalem, heykel gibi alanlarda çalışmalar yapılmaktadır.  Tüm şubelerimizde hemen her bölümümüz aktif olarak eğitim vermektedir.

----------------------

“Yarım yarım çok aktivite yerine, az, öz…”

Aileler çocuklarında bir ışık mutlaka görüyorlardır. Bunun için eğitim almalarının elbette farkındalar. Ancak ya maddi sorunlar ya da zaman sıkıntısı oluyor. Böylesi sorunlara nasıl çözümler öneriyorsunuz?

Evet günümüz koşullarında gerçekten de ailelerimiz ve çocuklarımız oldukça yoğun günler geçirmektedir.  Ancak yaptığım gözlemlere göre çocuklarımız ve ailelerin zaman sıkıntısını ele alacak olursak, bu yoğunluğu biraz kendilerinin yarattığı kanısındayım. Yani öğrenciyi özel okula gönderip sonrasında İngilizce, Türkçe, fen dersleri için okullardaki aynı öğretmenlerin evine özel derse gönderiyorlar. Bunun dışında da sosyal aktivite olarak yine kendilerine çok sayıda bölüm seçmektedirler. Benim tavsiyem, birçok aktiviteye gitmektense, çocuklarımıza kalıcı ve uzun süreli olabilecek tam anlamında bir veya iki aktivitede eğitim aldırmaktır. Yarım yarım tamamlanmamış ve hiçbir şekilde ilerlememiş aktivite eğitimleri onların hem paralarını hem de zamanlarını boşa harcamaları demektir…

Ülkemizde devlet desteği olmadan sizin gibi özel okulların varlığını sürdürmesi gerçekten zor olsa gerek. Siz bu sorunun nasıl üstesinden gelebiliyorsunuz?

Bu konuda ciddi sıkıntılar olduğunu söylemek isterim. Özel bir kurum olarak, her ödemeyi doğal ve doğru olarak faturalandırıp, devletimize tüm vergilerini eksiksiz ödeyen, tüm öğretmen ve idari personelinin sigortalı yasal ve iyi bir düzeyde çalışmasını sağlamaya çalışan kurumumuz, denetimsiz ve vergisini ödemeyen birçok kişi ve kuruluş ile rekabet etmek zorunda kalıyor. Evlerinde müzik dersleri veren birçok öğretmen, vergi dairesine kayıtsız olup kazandığı paranın tümünü kâr yapmaktadır.  Ayrıca Milli Eğitim Bakanlığı’na kayıtlı olarak çalışan okulumuzun bu alandaki şartları her yıl eksiksiz yerine getirdiğini söylemek isterim. Bunun yanı sıra akademik eğitimi olmayıp belli başlı sertifikaya sahip olan bazı kişilerin yine sanat eğitimcisi diye çocuklarımıza eğitim vermesi kabul edilecek bir durum değildir. İlgili dairelerin bu alanda derhal çalışma başlatması gerekmektedir diye düşünüyorum.

Ülkemizde evrensel anlamda başarıya ulaşmış sanatçı gerçekten az. Gelecekte bu anlamda sanatın her alanında uluslar arası başarılar elde etmiş sanatçıların daha da çoğalması için, gerek sizin gibi özel okulların gerekse devletin altyapı anlamında ne gibi adımları atması gerekir?

Az önce de söylediğim gibi öncelikle devletimizin ciddi oranda denetim başlatıp etrafta çocuklarımıza kimlerin ne şekilde dersler verdiğini kontrol etmesi gerek. Okulumuz her yıl bakanlık tarafından kontrolden geçerken bir taraftan da hiçbir denetimden geçmeyen bu şahıs ve kuruluşların bir düzene girmesi gerekmektedir. Sanata verilen önem buradan başlamaktadır. Sanat eğitimine verilen değer şu anki şeklinde olursa daha ciddi ve daha profesyonel kuruluşların oluşması  mümkün olamayacaktır. Gelecekte sanat eğitimi alan kişilerin işlerini yapabilmesi için de bir Devlet Orkestrası, Devlet Operası ve Balesi kurulmalıdır.  Ayrıca bu kuruluşlar bizim ülkemizin kültür düzeyinin bir göstergesi olup ülkemizin en nadide kuruluşu olarak gösterilmelidir.

Son olarak ailelere vermek istediğiniz bir mesaj var mı?

Ailelerin çocuklarının geleceğine yapabileceği en iyi yatırım onlara sanat eğitimi aldırmaları ve bunu istikrarlı vaziyette sürdürüp kişisel gelişimlerinde değerlendirmeleridir. Bu eğitim bir sertifika alıp dosyalamak ve bunların sayısını çoğaltmak değil, çocuklarımızın ve gelecek nesillerimizin ışığı olmalıdır.

Dergiler Haberleri