İsyankar Yüzyıl*

Bizim kuşağın, bugünü anlayabilmesi önce 20.yy’a hayranlık beslemesinden ardından ise 20.yy’ı anlayabilmeye çalışmasından geçmekteydi.

 

Hasan Yıkıcı
hasanykc@gmail.com

Üniversitede –çok değil, 10 yıl kadar önce- arkadaşlarla okuduğumuz kitaplarla ilgili konuşmak, tartışmak ve edindiğimiz bilgileri paylaşmak, olmazsa olmazımızdı. Fakat ara ara sohbetin seyri değişir ve birden bire kendimizi 20. yüzyılın isyanlarının, devrimlerinin, yenilgi ve zaferlerinin veya yaşam biçimlerinin içinde bulurduk. O andan itibaren kitaplarda yazanlar ile kendi hayal dünyamızın potansiyelini birlşetirip kendimizi bir oyunun içinde bulurduk. Kurguya dalar, 20.yüzyılcılık oynardık. Bazen üniversitede çimlerin üzerinde, bazen herhangi birimizin evinde, bazen ise yolda, otostop çekerken, arabada giderken veya yürürken… Tabii bunun bir oyun olduğunun sonradan farkına varıyorduk. Büyük ayaklanmaları, altüst oluşları, devrimleri, karşı-devrimleri… 20. yy’ın “bulantısını” yaşamamış bizler için okuduğumuz her şey çekici geliyordu. Kimi zaman 1917 Ekim devriminde Lenin ile Troçki’nin yanında, kimi zaman Kronstand’ta denizcilerin arasında, kimi zaman İspanya İç Savaşı ve Devrimi’nde Durutti ile birliklerle Madrid’i kurtarmaya giderken buluyorduk kendimizi. 1900’lerin başında Spartakistler, İkinci Dünya savaşında Varşova gettosunda bir yahudi, 1968’de Almanya’da Rudi Dutschke, Latin Amerika’da bir Tumamaros gerillası, ABD’de Kara Panterler’in bir üyesi, Stonwall’da bir eşcinsel veya Türkiye’de parkalı bıyıklı, kolların arasında kitaplarla bir Devrimci Yolcu. Fakat daha çok 21.yy’ın ilk çeyreğinde,her şeye sonsuzca sahip olabileceğimizin yanılsaması içerisinde, yeni yüzyılın anlam boşluğunun cıvık cıvık atmosferinde mahsur kalmış saf hayalperestlerdik!  Bizim kuşağın, bugünü anlayabilmesi önce 20.yy’a hayranlık beslemesinden ardından ise 20.yy’ı anlayabilmeye çalışmasından geçmekteydi. İş adım atmaya, hareket etmeye gelince ise, eski kuşakların donmuş hatıralarından ve lanetinden kurtulmak da sıradaki aşamaydı.

*

Eric Hobsbawn’ın en çok okunan ve kült haline gelen kitabının adı “Kısa 20.yüzyıl, Aşırılıklar Çağı”’dır. Pek çok ilklerin ve sonların aynı yüzyıla sıkışması anlamında da modernizmin acımasızca ilerleyişi anlamında da manidar bir isim. Giovanni Arrighi ise, Hobsbawn’a nispet edercesine kitabının ismini “Uzun Yirminci Yüzyıl” olarak belirleyecekti. Öte yandan Hobsbawn kadar popüler olmasa da önemi ve eserlerinin değeri yadsınamayacak bir başka tarihçi, Moshe Lewin ise, Sovyetler Birliği hakkında kaleme aldığı eleştirel eserinin adını “Sovyet Yüzyılı” koyacaktı. İki kutuplu dünyada, güç dengeleri bağlamında 20. yüzyılın seyrini belirleyen bir güç olarak SSCB ile ilgili bir kitaba böyle bir ismin tercih edilmesinin abartıya kaçan bir yanı yoktu. 20.yy’la ilgili olarak buna benzer daha bir çok örnek verebiliriz. Fakat burada bu kitaplardan farklı bir 20.yy yüzyıl kitabından bahsedeceğim. Ne uzun, ne kısa ne de bir devletin ismiyle tanımlanabilecek bir yüzyıl; “İsyankar Yüzyıl”

*

Sözlük değil. Ansiklopedi de değil. Belki ‘ansiklopedik sözlük’ diyebiliriz. Sel Yayıncılık tarafından 2004 yılında türkçeye kazandırıldı. Cismi de ismi kadar ağır ve güçlü olan “İsyankar Yüzyıl – Yirmibirinci Yüzyıl’ın Başkaldırı Sözlüğü” Emmanuel de Waresquiel yönetiminde toplam 156 farklı yazar tarafından hazırlandı. Kitap’ta yeralan maddeler, temalar, hareketler, biyografiler, yapıtlar ve yerler-nesneler olmak üzere toplam 5 farklı kategoride toplanmıştır. Kitap’ı türkçeye İsmail Yerguz kazandırırken, yayın danışmanlığını ise Enis Batur üstlendi. Yazdığı sunuş yazısında Enis Batur eser ile ilgili şu ifadeleri kullanıyor, “İsyankar Yüzyıl, yaşadığımız günleri hazırlayan dinamiklerin yabana atılamayacak bir bölümünü önümüze getiriyor. Bununla da kalmıyor ama: Yaşayacağımız günlere doğru tohumlar da saçıyor- Yeni Dünya Düzeni ile anlaşmak, uzlaşmak istemeyen bireyleri biraraya toplama gizilgücüne işaret eden bir temel kaynak bu.”

Gelişi güzel bir sayfa açıyorum karşıma Fransız yazar Paul Nizan çıkıyor, biraz geri atlıyorum 1927 yapımı Metropolis filmi maddesi çıkıyor, biraz da öne alıyorum bu kez de Amerika’da idam edilerek öldürülen Sacco ve Vanzetti çıkıyor. Birkaç sayfa daha ilerisinde Serbest Aşk maddesi, yüz sayfa kadar geride ise Muhafazakar Devrim maddesi sırıtmakta. Örneğin daha ilk sayfalardaki Alexandre Jacop ve Gece İşçileri Çetesi maddesini okuduktan sonra, son zamanların popüler netflix dizisi “La casa de Papel”’in, 20.yy’daki çılgın bir hırsızın hikayesinden esinlenerek çekilebileceğini düşünebiliyorsunuz.  Üniformalı Başkaldırılar sayfasında ise 20.yy devrimcilerinin kıyafetlerinden seçkin bir kreasyon görebilirsizin. Edebiyattan müziğe, sanattan politik manifestolara, ayaklanmalardan kişilere, akımlardan, durumlara kadar yüzlerce başkaldırı maddesi…

*

Kitabı 2007 veya 2008 yılında aldım. Bende 10 yıllık bir geçmişi var diyebiliriz. Kitaplarım arasında en sık açıp karıştırdığım, gelişi güzel maddeler seçip okuduğum, bazen sadece içindeki görsellere ve fotoğraflara baktığım eserdir diyebilirm. Okundukça çoğalan, zaman geçtikçe sanki sürekli  kendisini yeni kılan bir özelliği var. Bu kısa tanıtım yazısı sizi yanıltmasın. “İsyankar Yüzyıl” kitabı bir 20.yy başkaldırı mitoloji kitabı değil. İçinde mitolojik öğeler yok değil. Bu kitapta beni en çok heyecanlandıran fakat bir o kadar da kaygılandıran şey, 21.yy’ın başkaldırı sözlüğünün yazılıp yazılamayacağı veya yazılacaksa da nasıl olacağı. Muhtemelen bu yazıyı okuyan bizler, öyle bir kitabı göremeyeceğiz. Daha çok bu sürece şahitlik edeceğiz. Ve bir nebze de olsa dahil olacağız, oluyoruz da. 20.yy’ın en ağır mirası kaybedenlerin belleği oldu. O belleğin içinde kaybolmamanın, post-truth dedikleri zamanların şeffaflığında ve kırılganlığın anlam yitimleriyle yetinmemenin yolu  bir nevi “başkaldıran insan” olmaktan geçiyor. “İsyankar Yüzyıl” kitabı bizlere yenilgilerin marazıyla değil, hayal gücümüzün yaratıcılığına inanarak yaklaşıyor.     


*İsyankar Yüzyıl –Yirminci Yüzyıl’ın Başkaldırı Sözlüğü, 673 sayfa, Sel Yayıncılık.

 

            

 

 

 

 

Dergiler Haberleri