Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi'nde İsias Otel davasının ikinci gününde İsias’ta hayatını kaybeden Yasin Atlıhan’ın oğlu Yusuf Kağan Atlıhan dinlendi, sanıklardan şikayetçi olduğunu vurguladı. Babasını değil en yakın arkadaşını kaybettiğini belirten Atılhan, babasının Adıyaman’a Ankara’dan geldiğini söyledi.
Babasının ortağıyla geldiğini, ortağının canlı çıktığının babasının otel kaydını da bulamadıklarını anlatan Atılhan, İsias’a geldiklerinde bir kum yığınıyla karşılaştıklarını, 1 gün sonra da babasını bulduklarını kaydetti. Yusuf Kağan Atlıhan hakkını helal etmediğini sonuna kadar şikayetçi olduğunu söyledi.
Yasin Atılhan’ın eşi Derya Atlıhan da sanıklardan şikayetçi olduğunu kaydetti. Otel kayıtlarında eşinin adını bulamadıklarını, İsias otelde olduğunu kredi kartı ekstresinden bulduklarını söyleyen Derya Atılhan, geldiklerinde benzini bittiği için kepçenin de çalışmadığını gördüklerini kaydetti. Derya Atılhan sanıkların cezaevinde ölene kadar kalmalarını istediğini söyledi.
Kadir Aydoğdu: “O kum yığınından kızımı tek parça aldım diye Allah'a şükrediyorum”
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden İsias davasının ikinci gününde İmran Aydoğdu’nun babası Kadir Aydoğdu da sanıklardan şikayetçi olduğunu vurguladı.
Adıyaman’da deprem olduğunu telefonda öğrendiğini söyleyen Aydoğdu, “Ben gelemedim Adıyaman’a eşim ve diğer kızım gitti” dedi. Haberlerde Adıyaman’ın adının geçmediğini kaydeden Aydoğdu “Sonra başka yerlerde haberler duyduk İmran çıktı diye. Adıyaman’a ulaşamadık, bütün hastanelerde aradık. Kıbrıslılar sağ olsun tek parça çıkardılar kızımı, şimdi o kum yığınından kızımı tek parça aldım diye Allah'a şükrediyorum” dedi.
Otelde hayat üçgeni yapacak bir şey kalmadığını belirten sorumluların tamamından şikayetçi olduğunu belirten Aydoğdu, “En yüksek cezayı alsınlar. Ben emekliliği düşünüyordum, kızım rehber olup bana buraları o gezdirecekti” dedi.
İmran Aydoğdu’nun annesi Seher Aydoğdu da “Sanıklardan şikayetçiyim cehennemde yaşamalarını ömür boyu cezalarını çekmelerini istiyorum” dedi.
Kızıyla son konuşmasını anlatan Seher Aydoğdu, Adıyaman’a kızına ulaşamadıklarını, bir taraftan Adıyaman’a gitmeye diğer taraftan haber almaya çalıştıklarını kaydetti.
Kızının bu tura gitmesini hiç istemediğini anlatan acılı anne Seher Aydoğdu, Kıbrıslı ekibin çocuğunu çıkardığını anlattı ve “Benim çocuğum öldü, Kıbrıslılar olmasaydı benim çocuğumu çıkarmazlardı. Yavrumu aldılar benden, onun hayalleri vardı. Çocuğumun odasına çıkamıyorum, resimlerine bakamıyorum” dedi.
“Sanıklar bizimle dalga geçtiler, bunlar nasıl insanlar yüzleri hiç mi kızarmadı… Bunlar niye gülüyordu dün”
“Sanıklar bizimle dalga geçtiler, bunlar nasıl insanlar yüzleri hiç mi kızarmadı” diyen Aydoğdu şöyle devam etti:
“Bunlar niye gülüyordu dün. Böyle insanları savunmasın kimse. Ben o günden beri her gün ölüyorum. Hani hiçbir şey bilmiyorlar ya ben onlardan çocuğumu istiyorum. Ben çocuğumu bunlar öldürsün diye mi büyüttüm. Bunlar bizim ciğerlerimizi söktüler. Bizim yaşadığımızın bin beterini yaşasın bize bunları yaşatanlar. Hiç mi utanmıyor sanıklar, sürünsünler hapislerde, nefes bile almasınlar”
İrem Aydoğdu: “Acil doktoruyum herkesi kurtarıyorum, kardeşimi kurtaramadım. Kardeşimle birlikte öldük”
İmran Aydoğdu’nun kardeşi İrem Aydoğdu da sanıklardan ve sanık koltuğunda olmayan, Adıyaman’da kaçak kat yapıldığını gören halktan, Turizm Bakanlığı’ndan bile şikayetçi olduğunu söyledi.
Kız kardeşini anlatan Aydoğdu, 99 depremini yaşadıkları için ailece çok korktuklarını ama ne yapılması gerektiğini bildiklerini kaydetti.
Depremi öğrendikten sonra kardeşine ulaşmaya çalıştığını ama kimseye ulaşmayı başaramadığını ifade eden Aydoğdu, en son enkaz altındaki gruptan birine ulaştıklarını, kardeşinin enkazda olduğunu bilgisini aldıklarını anlattı.
Yolda giderken yalan haberler gördüklerini, kardeşini her yerde, hastanelerden aradıklarını belirten Aydoğdu, hastanelerin morglarına kadar kardeşini aradıklarını belirtti.
İsias Otel'e geldiklerinde oradan bir insanın sağ çıkmasının mümkün olmadığını aklından geçirdiğini kaydeden Aydoğdu, enkazdan çıkan kıza öldüğü için bakamadıklarını, sonra baktıklarında kardeşi olduğunu gördüklerini söyledi.
“Acil doktoruyum herkesi kurtarıyorum, kardeşimi kurtaramadım. Kardeşimle birlikte öldük” diyen Aydoğdu, “Ölenler Kıbrıs’ın bizim aydınlık yüzümüz, sadece 72 kişi ölmedi depremde biz hepimiz öldük” şeklinde konuştu.
“Turizm Bakanı bu oteli neye göre yıldızladı” diye soran Aydoğdu, Ahmet Bozkurt’un hastalığını öğrenmek istedi, “Büyük bir deprem olduğunu söyledi, deprem sonrasında otele gittiğini söyledi. Neden otel enkazında kalanları çıkarmaya çalışmadı” diye sordu.
Sanık Ahmet Bozkurt, sorular karşısında susma hakkını kullandı.
Baytekin: “Ayağımın bastığı yer kayıyordu. Betonu serçe parmağıyla itebildim.. İsias Otel’de elle tutulacak kaliteli bir şey yoktu”
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden İsias davasının ikinci gününde İsias otelde hayatını kaybeden Hayal Baytekin’in abisi Hakan Baytekin de sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Baytekin, kolonları kesen usta ve babasından da şikayetçi olduğunu belirtti.
Sanığın başı dik mahkemeye gelmediğini, gözlerine bakamadıklarını belirten Baytekin, suçsuz insanın mahkemeye geleceğini söyledi ve sanıkların mahkemede bulunmasını talep etti.
Bunun üzerine. Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı, sanıkların Adıyaman sınırları içinde bir kapalı cezaevinde olmaları halinde mahkemeye getirilebileceklerini, sanıkların mahkemeye gelme talebi olması halinde, bu talebin değerlendirileceğini söyledi.
Depremi 6 Şubat sabahı dayısının oğlundan öğrendiğini söyleyen Baytekin, medya ve haberlerden düzgün bilgi alamadıklarını belirtti.
Yolda giderken binaları gözlemlediklerini anlatan Baytekin, Adıyaman’a umutlu gittiklerini kaydetti.
İsias Oteli gördüklerinde yıkıldıklarını, otel binası kadar dağılmışını görmediklerini dile getiren Baytekin, ayağını bastığı yerin kaydığını, betonu serçe parmağıyla itebildiğini belirtti.
Baytekin, İsias Otel'de elle tutulacak kaliteli bir şey olmadığını söyledi.
Kardeşini anlatan Baytekin şu ifadeleri kullandı:
“Kardeşim çok güzeldi, çok güçlüydü, vücudunda kelebek dövmesi vardı. Mezar taşına kelebek resmi koydurdum, çok güzel bir gülüşü vardı, ama mezar taşına güzel gülüşünü koyduramadım. Dün yalanları dinledik, bugün gerçeği dinliyoruz. İnsanlar depremden ölmez, hatalı yapılan binalar öldürür.”
Bulut: "Sanıklarla yüz yüze gelmek istiyorum"
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden İsias davasının ikinci gününde İsias Otel’de hayatını kaybeden Aykut Bulut’un babası Mehmet Bulut, sanıklarla yüz yüze gelmek istediğini vurguladı.
“6 Şubat’ta depremle uyandım. Sosyal medya ve televizyondan Adıyaman’daki depremi öğrendim.” ifadelerini kullanan Bulut, kızıyla İsias Otel’e geldiklerini ve sadece 2 kişiyi kurtarabildiklerini söyledi.
“Burada kullanılan malzemeyle evin önüne yol bile yapmayız. Çalışmalara başladıklarında yardım yoktu, kimse yoktu.” diyen Bulut, her tuttukları taşın avuçlarında ufalandığını söyledi.
"Otelin sahibi Bozkurt otelden kasanın çıkarılmasını bekledi….”
Otelin sahibi Ahmet Bozkurt’un deprem sonrası orda olduğunu söyleyen Bulut, “Bozkurt neden oradaydı, sadece otelde olan kasanın çıkarılmasını bekledi.” dedi.
“Eğer otel kusurlu raporuna rağmen açılıp kullanılıyorsa bu bir cinayettir.” ifadelerini kullanan Bulut, sanıklardan şikayetçi olduğunu söyledi.
Arslan: "Bizi mezara sokan herkesten şikayetçiyim"
Adıyaman 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde devam eden İsias davasının ikinci gününde Önder Cırık’ın kız kardeşi Özlem Arslan dinlendi. Arslan, “Ölenler hiçbir zaman rakam değil, bizi mezara sokan herkesten şikayetçiyim” dedi.
Sanıklardan şikayetçi olduğunu vurgulayan Arslan, depremi sabah öğrendiklerini ifade etti, Cırık’ın deprem öncesi 3 Şubat’ta kendisine geldiğini ve onda kaldığını söyledi.
Deprem sonrası eşiyle, karayoluyla Adıyaman’a gittiklerini ve vardıklarında bir kum yığınıyla karşılaştıklarını kaydeden Arslan “Otel denilen yerde kocaman bir beton parçası vardı” dedi. Arslan, cehennemi yaşadıklarını söyledi.
“Biz dün çok yalan dinledik. Kaçak kat çıktıkları çok belli. En son ümidimiz otoparktı, sağ çıkılacak bir bina değildi orası”
“Biz Türkiye’de değildik, Kıbrıs’taydık. KKTC’ye teşekkür ederim, tüm ekip Kıbrıslıydı” diyen Cırık şöyle devam etti:
“Biz dün çok yalan dinledik. Kaçak kat çıktıkları çok belli. En son ümidimiz otoparktı, sağ çıkılacak bir bina değildi orası. Biz yatak çıktığında korkuyorduk, çünkü her yatak çıktığında bir cenaze çıkıyordu. Ben, 7 yaşındaki oğlumu annemin yanında sevemiyorum, annem üzülecek diye”.
Arslan, Önder Cırık’ın annesinin 4’üncü evre kanser hastası olduğunu da kaydetti.
Haber: Tuğçe Ülkü Aydın (TAK)