Hüseyin Çakmak; “Tantana önemli bir boşluğu doldurdu”

“Elbette Tantana önemli bir boşluğu doldurdu ancak bizim daha fazla ilgiye ihtiyacımız var. Bu bir ekip işi, birlikte çalışmamızın bir ürünü. Başka gazeteler de karikatüre daha fazla yer vermeli, bu sanatı yaygınlaştırmalı.”

 

Simge Çerkezoğlu

Otuz dört yıl süren inişli çıkışlı, biraz da tantanalı gazetecilik hayatını geride bırakan karikatürist Hüseyin Çakmak, geçen zamanın meyvelerini bugün haftalık karikatür dergisi Tantana’nın Genel Yayın yönetmeni olarak topluyor. Mizahla eleştiriyi, Kıbrıs ağzıyla farklı öyküleri bizimle buluşturan tüm Tantana çizerlerine teşekkür ederken uzun bir yayın hayatının olmasını temenni ediyorum. Hüseyin Çakmak’tan ise Tantana’nın gerçekleşme sürecini, bu günlere nasıl geldiğini dinliyorum.  

 

 

“YENİDÜZEN BENİM İÇİN BİR DÖNÜM NOKTASI OLDU”

Hüseyin Çakmak öncelikle karikatür çizmeye ve gazeteciliğe nasıl başladığını anlatıyor. Pek çok gazeteci gibi mesleğe Yenidüzen gazetesinde başlıyor, yolu siyasi görüşleri nedeniyle Yenidüzen’le kesişiyor.

“Karikatürcülük benim için gazetecilikten önce başladı. Henüz lise yıllarımda 1966 yılında, Türkiye’de yayınlanan Gırgır dergisinde ‘Sınıfın En Gırgırcıları’ köşesinde ilk karikatürüm çıktı. Bu karikatür için bir telif hakkı da aldım. Bu durum beni karikatürcülüğe heveslendirdi. Dergi bana karikatür çizmem için malzemeler de gönderdi. O zamanlar karikatür çizmek için malzeme bile yoktu. Daha sonra askerliğimi tamamladıktan sonra ne iş yapacağımı düşünmeye başladım. O yıllarda Kıbrıs Postası yayınlanmaya başlamıştı, orada Musa Kayra günlük karikatürler çiziyordu. Neden ben de bu işi kendime meslek olarak seçmeyim diye düşünmeye başladım. Bu arada Devrimci Gençlik Derneği’nde aktif olarak çalışıyor, Cumhuriyetçi Türk Partisi örgütünde çalışıyordum. Bu nedenle aklıma ilk gelen gazete Yenidüzen oldu. Henüz haftalık olarak yayınlanıyor, Zeki Erkut da gazetenin genel yayın yönetmenliğini yürütüyordu. Yenidüzen benim için bir dönüm noktası oldu. Zeki Erkut karikatürlerimi çok beğendi. Yayınlamaya karar verdi. Acemilik dönemimdi ve Zeki Erkut karikatürlerimi beğenmemiş olsaydı, mesleki anlamda ben olmayacaktım, çizmeye devam etmeyecektim.”

Profesyonel anlamda bu şekilde karikatür çizmeye başlayan Hüseyin Çakmak, kısa bir süre sonra da yine Yenidüzen gazetesinde foto muhabiri olarak mesleğe ilk adımını atıyor. O günden bugüne dile kolay otuz beş yıl geçiyor.  

“Karikatürlerimin yayınlanmaya başlamasının ardından sıklıkla gazeteye gelip gidiyordum. Bir gün o dönemim haber müdürü olan Hasan Erçakıca bana foto muhabiri olarak gazetede çalışma teklifinde bulundu. Elbette bu benim için güzel bir fırsattı. Hemen kabul ettim, Kıbrıs Türk basınına ilk adımımı attım. Tabii zaman içinde gazetede farklı görevler de üstlendim. Her bölümde çalıştım diyebilirim. Muhabir, sayfa sekreteri, görsel yayın yönetmeni olarak farklı birimlerde çalıştım. O yıllarda tabii gazete bugünkü gibi özgür bir yapıya sahip değildi. O nedenle de benim de inişli çıkışlı zamanlarım oldu. Çünkü parti gazeteye çok müdahale ediyordu. Zaman zaman Ortam gazetesinde de eş zamanlı olarak çalıştım. Gazeteler için personel bulmak kolay değildi. Şimdi düşünüyorum da bir kişi ne çok iş üstleniyordum. Bilgisayar olmadan her şeyi elde yapıyor, fotoğraf çekiyor, filmleri banyo ediyordum.  Zaman içinde pek çok gazetede çalıştım. Farklı gazetelerde karikatürlerim yayınlandı. Böylece yıllar akıp geçti. Yaklaşık olarak otuz dört yıldır bu mesleğin içindeyim. Ama benden fazla işsiz kalan biri daha yoktur inan. Dilim çok uzundur, kimseden lafımı esirgemem. Hayatım boyunca bunun bedelini çok ağır ödedim. Sosyal sigortadan bile emekli çıkamıyorum. Yatırımlarım eksik kaldı. Yine de mesleğimi her zaman çok sevdim.”

“GAZETELERDE BAŞIMA BELA ALACAĞIMA HİÇ YAYINLAMAM DÜŞÜNCESİ HAKÎMDİR”

Hep siyasi karikatürler çizerek, mesleğine hayat verdi… Aradan geçen otuz dört yılda siyasi karikatürün gelişimini değerlendirmesini istediğimde ise çok doğru bir konuya parmak bastığımı hissediyorum.

“Zaman içinde siyasi karikatür anlayışı Kıbrıs’ta gelişim gösterdi fakat beklendiği kadar olmadı. Çizerlerimiz kendini hep geliştirdi ama Güney Kıbrıs, Türkiye veya Avrupa’ya baktığımızda günlük, haftalık basında karikatürcülük çok yaygındır. Süreklidir. Fakat bizde gazetecilerin yanlış politikaları nedeniyle bu sayı bir elin parmağını bile geçmez. Her zaman maddi sıkıntılar vardır, karikatüre ayıracak para hiçbir zaman yoktur. Oysa basında karikatür önemlidir, gereklidir. Öte yandan karikatür sanatının özüne baktığımızda ise sonuç kaçınılmazdır. Çünkü karikatür her zaman birilerini rahatsız eden bir sanattır. Tam da bu nedenle gazetelerde başıma bela alacağıma hiç yayınlamam düşüncesi hâkimdir. Karikatürün hatayı affetmeyen, çokça eleştiren bir yapısı vardır, oysa siyasiler eleştirilmeyi hiçbir zaman istemezler.”

“TANTANA’NIN DAHA FAZLA İLGİYE İHTİYACI VAR”

Karikatürün günümüzde dahi ülkede umut vaat eder noktada olmadığını söyleyen Hüseyin Çakmak, 2 Mayıs 2017 tarihinde ilk yayınını yapan Tantana dergisinin ise önemeli bir boşluğu doldurduğu konusunda benimle hem fikir…

“Elbette Tantana önemli bir boşluğu doldurdu ancak bizim daha fazla ilgiye ihtiyacımız var. Bu bir ekip işi, birlikte çalışmamızın bir ürünü. Başka gazeteler de karikatüre daha fazla yer vermeli, bu sanatı yaygınlaştırmalı. Profesyonel olarak bu konuda çizerleri istihdam etmeli ki, karikatür sanatının gelişiminin önü açılsın. Güney Kıbrıs’ta hemen hemen tüm gazetelerin karikatürcüsü var. Öte yandan Türkiye’de tüm baskılara rağmen, hala çizmeye devam eden insanlar var. Bu konuda eksiğiz. Ama en azından bizler haftalık bir dergi çıkarmayı başarabileceğimizi Tantana ile ispatladık.”

“KIBRIS TÜRK BASININDA ÇOK MİZAH DERGİSİ YAYINLANDI”

Sohbetimizde haftalık bir karikatür dergisi yayınlama fikrinin nasıl oluştuğunu da konuşuyoruz.

“Kıbrıs Türk basınında çok mizah dergisi yayınlandı. Ben de farklı dergilerde yer aldım. Ama hiç biri çok da uzun ömürlü olamadı. Uzun zaman genel yayın yönetmenliğini üstleneceğim bir dergi çıkarmak istedim. Hatta 1988 yılında böyle bir girişimim de oldu. Fakat o yıllarda gazete dağıtımı tekeldi. Gazeteler satılıyor ancak paralarını alamıyorlardı. Basın çok zor durumdaydı. Tabii bizim o zamanki haftalık dergimiz de bundan nasibini aldı. Ömrü haftalık olarak üç ay sürebildi. Tantana dergisini ise ilk olarak 1990’lı yıllarda Erten Kasımoğlu ile  Vatan gazetesinde haftalık olarak yayınlamayı denemiştik. Fakat bunu altı ay başarabildik. Yıllar sonra ise yeniden bir tesadüf sonucu Tantana dergisini yayınlamaya karar verdik. Yine teklif sağ olsun ki bize Erten Kasımoğlu’ndan geldi. Tabii ben de öneriyi hemen memnuniyetle kabul ettim. Bizimle çalışan çoğu arkadaşım da zaten Karikatürcüler Derneği üyeleridir. Bunun yanında bize katkı koyan farklı mecralardan çizerlerimiz de var. Kapımız, çizen, katkı koymak isteyen herkese de her zaman açıktır.”

Tantana dergisinin genel yayın yönetmeni olarak yayın politikasından bahsederken derginin artarak devam eden tirajından duyduğu mutluluk ise Çakmak’ın yüzünden okunuyor.     

“Ne yaparsanız yapın karikatür tornaya giremez. Bir vesile ile birilerine dokunur, birilerine rahatsızlık verir. Elbette biz Vatan gazetesi ile birlikte bazı noktalarda uzlaşarak yolumuzu belirledik. Herkes kendi kırmızı çizgilerini çizdi, orta yolu bulduk. Benim genel yayın yönetmenliğimde, bir yayın kurulu oluşturarak, uyum içinde çalışıyoruz. Bir başladık tam başladık. Memnunuz. On altıncı sayımıza ulaştık. Tirajımız başladığımız günden bu yana neredeyse dört katına kadar çıktı. Daha da iyi olacağına inanıyorum. Vatan gazetesi de maddi gücü oranında, sanal ortamı da kullanarak derginin çıktığını duyurdu. Ancak hala bilmeyen insanlar olduğunu düşünüyorum. İnanıyorum ki derginin varlığını daha çok duyurursak, çok daha fazla ilgi görebiliriz. Elbette nihai hedefimiz bu dergiyi kurumsallaştırmak. Bunun için çalışıyoruz.”

 

ÇAKMAK; “KENDİ KÜLTÜRÜMÜZÜ YAŞATMAK İSTİYORUM”

Karikatürleri yanında dergide Kıbrıs ağzı ile yazılan metinler de kaleme alan Hüseyin Çakmak için bu sayfalar da ayrıca bir öneme sahip…

“Sanırım bu metinler biriken sıkıntının patlaması gibi. Toplumdaki kültürel yozlaşma, kendi benliğimizi unutmamız, başkası gibi bir Türk gibi yaşama çabası… Türk dizilerini izleme, Türk takımlarını tutma… Tüm bunlar dilimizi kaybetmeyi de beraberinde getirdi. Yanlış anlaşılmasın, ben bunlar yasaklansın demiyorum ama kendi kültürümüzü de yaşatmak istiyorum. Kıbrıs ağzının temelleri geçmişe, Denktaş’ın gerçek Kıbrıslılar eşeklerdir diyerek, kendi halkını aşağılayan bu sözlerine dek uzanır. Bu yazıların ilk temelleri Yenidüzen gazetesinde, Burhan Eraslan ile atıldı. Ben Kıbrıslı bir karakter yaratıp, onun ağzından hikâyeler yazmaya başladım. Kıbrıslı kelimeler kullandım. Bugün Tantana’da benzer bir sayfam devam ediyor, çok da güzel geri dönüşler alıyor.”

 

    

         

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

  

 

 

 

 

 

 

 

Dergiler Haberleri