Sevgül Uludağ’ın yeni röportajı Kıbrıs’ta ‘barşın önünden en önemli engellerden’ birine ışık tutuyor
*** “Gerçekte de okullardaki gizli müfredat genel olarak barış ve anlayış için uğraş vermiyor – bunu da çeşitli şekillerde öğrencilerin “ötekileri”ni kabul edemeyişini yansıtmalarından anlıyoruz. Örneğin Yunan milliyetinin “en iyi milliyet” olduğunu kabul ediyorlar… “Kıbrıs’ın bir Yunan adası” olduğunu ve “Yalnızca Yunan kökenlilerin bu adada hakları olduğunu”, “Kıbrıs tarihindeki tek kurbanların da Kıbrıslırumlar olduğunu” anlatıyor bu gizli müfredat… Bunun kökleri 19ncu yüzyıl başlarına, Yunan milliyetçiliğinin gelişmeye başladığı döneme dayanıyor…”
*** “1 Ocak 1812’de Lefkoşa’da ilk Yunan Okulu’nu kurmuştu – bu Kıbrıs’taki ilk cimnasiyo idi. Ve bu okul kurulurken bir deklerasyon yayımlamışlardı. Kuruluş deklerasyonunda “Biz Yunanız ve eğitimi de Yunan milliyetine ve Yunan milletine dayalı düşüncelerle geliştireceğiz” diyorlardı. Başlangıç noktası işte budur. Benden önce başka araştırmacılar da bunu söylemiştir. Ancak esas başlangıç noktası budur, 1812…”
*** “Okullar EOKA’nın merkezlerine dönüşmüştü… “Biz Yunanız, ENOSİS için mücadele ediyoruz” deniyordu okullarda… Tabii Kıbrıslıtürkler’in de bu adada yaşadığını kabul etmiyorlardı, “Bu ada her zaman Yunan’dı” diyorlardı… “Bu ada Yunanlılar’a aittir” diyorlardı. “Biz Britanya’dan kurtulma savaşı veriyoruz” diyorlardı. Ve amaçları da ENOSİS’i gerçekleştirmekti, hedefleri buydu. İşte o nedenle 1960’ta Kıbrıs bağımsızlığını kazanınca, bir takım eski EOKA savaşçıları, böylesi bir anlaşmayı kabul etmenin “utanç” olduğunu düşünüyorlardı. Eski EOKA savaşçıları, çeşitli bakanlıklarda çalışan bazı Kıbrıslırumlar hiçbir zaman bu anlaşmayı kabul etmediler. Onlar için bu anlaşma, nihai çözüme giden bir aşamaydı yalnızca. Büyük hata işte buydu… Bir diğer sorun eğitimin merkezi bir yapıya sahip olmamasıydı bu yeni devlette. Eğer merkezi bir yapıya sahip olsaydı, o zaman eğitim politikalarını belirleyebilirdi.”
*** “1967’de Yunanistan öğrenci hareketi yasaklanmıştı. Faaliyetine izin verilen tek öğrenci örgütü Kıbrıslırumlar’ın Yunanistan’daki öğrenci örgütüydü çünkü diktatörlüğü desteklemekteydiler! Yani Yunanistan’daki Kıbrıslırum öğrenci hareketi, diktatörlüğü destekliyordu… Ve ENOSİS için aktiviteler organize ediyorlardı 1967’den sonra ve öğretmen örgütleriyle de işbirliği yapıyorlardı. Yani tüm eğitim sistemi böylesi bir etki altındaydı. ENOSİS, Grivas, EOKA B ve Makarios… Bunlar atmosferin genel özellikleriydi…”
*** “1974 olayları “Hellenosentrizm” ile ENOSİS’e karşı bir darbeydi… Kıbrıslırumlar genel olarak Yunanistan’a “anavatan” olarak güvenlerini kaybettiler. 1974 olayları Kıbrıslırumlar’ı şoke etmişti – Yunanistan Kıbrıs’ın politikalarına müdahale etmişti gerçekten ve tüm bu olaylar yaşanmıştı ve Türkiye işgale girişince de Kıbrıs’a yardım etmemişti Yunanistan. Tam tersine Yunan generaller kendileri kaçıyor ve Kıbrıslırum askerleri öylece bırakıyorlardı… Savaşın şoku, göçmenlerin şoku, “kayıplar”ın şoku yaşanıyordu ve onların yanısıra bir de bu şok vardı… Ve okullarda, “Biz Yunanız, Yunan ideallerimizi koruyacağız” deniyordu… “Kıbrıslırum toplumunun milliyetçi ruhunu arttırmak” için güçlü çabalar sarfedildi ve okulların etkinliklerinde “UNUTMUYORUM!” sloganı egemen oldu… Okullarda tarih eğitimi ve anlatılar tek taraflı bir yaklaşımla, milliyetçiliği ve şovenizmi arttırmaya yönelik bir yaklaşımla yapıldı…”
SEVGÜL ULUDAĞ’IN, DR. HRISTINA VALANIDU’YLA RÖPORTAJI İÇİN TIKLAYINIZ