“Gerçek karşılığı olmayan, mantık dışı bir adım”

Elektrikte sübvanse ne anlama gelir, sorunu çözer mi, faturaları aşağıya çeker mi?Hem KIB-TEK’i, hem de tüketiciyi korumaya yönelik adım atılabilir mi?

GÜNDEMDEKİ SORU’N...

Meltem SONAY

 

ELEKTRİKTE SÜBVANSE FATURALARI AŞAĞI ÇEKER Mİ?

 

Eski KIB-TEK Yönetim Kurulu Üyesi Ercan HOŞKARA:

“İndirimin dar gelirliye hiç bir faydası olmayacak, en büyük faydası yine servet sahiplerine olacak”

Gündemdeki soruya ilgili kesimler ne diyor, ‘sorun’a nasıl bir çözüm öneriyor?..

Elektriğe büyük oranda zam yapıldı, artış bu ayki faturalara yansıdı… Faturalar, son dönem faturasının yaklaşık 2.5 - 3 katını buldu, hane halkı da, esnaf da, sanayici, üretici de faturaların ‘ÖDENEMEZ’ noktaya gelmesine isyan etti. Hükümet geri adım attı, ‘sübvanse’ ile birim fiyatları indirdi.

Elektrikte sübvanse ne anlama gelir, sorunu çözer mi, faturaları aşağıya çeker mi?

Hem KIB-TEK’i, hem de tüketiciyi korumaya yönelik adım atılabilir mi?


Eski KIB-TEK Yönetim Kurulu Üyesi Ercan Hoşkara:

“Gerçek karşılığı olmayan, mantık dışı bir adım”

“Elektrikle ilgili sorun, sadece KIB-TEK’le ilgili değil dünya piyasasında enerji fiyatlarının yükseldiği ortada.

Bizim için de elektrikte sıkıntıyı kısa vadede çözecek, elektrik faturalarını aşağıya çekecek bir formül yok. Orta ve uzun vadede var. Elektrik kurumundan çok daha büyük açıkları olan, Kamu Maliyesi’nden sübvansiye sağlayarak elektrik birim fiyatlarında indirim yapmak gerçek karşılığı olmayan mantık dışı bir adımdır.

Öncelikle üretimde verimliliği artırmak ve tüketimi azaltmak lazım.

Kısa vadede yapılabilecek tek şey, TASARRUF…

Verimliliğin artırılması gerekiyor… Elektriğin %75’i binalarda tüketiliyor, bunun büyük bölümü ısıtma ve soğutma için kullanılıyor. Dolayısıyla en hayati konu Binalarda enerji verimliliğinin uygulanmasıdır. Güneş enerjisinde olduğu gibi bu konuda da teşvik uygulanmalıdır.

Bir işletme maliyetinin altında satış yapamaz.

Eğer bu işletme bir kamu kuruluşu ise, maliyetin altında satış yapanlar suç işliyordur ve KIB-TEK’te bu suç işlendi. Bunun en fazlasını da Erhan Arıklı ve dönemin hükümeti yaptı. Erhan Arıklı ve dönemin Hükümeti, maliyetinin 3’te 1’i fiyatına elektrik sattı, KIB-TEK’in bu borcu da böyle oluştu.

Maliyetler mevzuata uygun, düzenli yansıtılsaydı, bugün KIB-TEK’in hiç borcu olmayacaktı.

Maalesef bugün görüyoruz ki yine mevcut mevzuatlara uygun davranmayarak KIB-TEK maliyetinin altında satış yapmaya zorlanıyor.

Hükümet bir taraftan gaza zam açıklarken diğer taraftan elektrikte indirime gittiğini açıklıyor. Hükümet özel sektörü korurken kamu kuruluşu olan bir yapıyı bataklığa itiyor. Maalesef bu iş bilmezliği de bazı muhalif parti başkanları alkışlıyor.”

“Yatırım eksikliği varsa neden yatırım yapmayı değil de zamları konuşuyoruz?”

“Bugün 8  santral için AKSA’ya yılda 28 milyon Dolar kira ödüyoruz. 80 -90 milyon Dolara bu santrallerin yenisini alabilecek durumdayız. Yani 3-4 yılda AKSA’ya ödediğimiz kira ile yenisini yapabilecek durumdayız.

AKSA’nın sözleşmesi 2024 yılı, Mart ayında sona eriyor. Önümüzde az süre kaldı, bugün bir de enerji açığımız var. 230 Megawatt’lık bir kapasiteden bahsediyoruz…

Şimdi önümüzde iki soru var: Bu yatırımın tamamı 2024 Mart’ta devrede olacak şekilde yapabilecek miyiz,  yatırımı kamu mu, özel mi yapacak?

Bugün iktidarın da, muhalefetin de öncelikle cevap vermesi gereken soru bu. Bu yatırımı kim yapacak?..

Yatırım yetersizliği nedeniyle elektrik kesintileri varsa, neden yatırım yapmayı konuşmuyoruz da zamları ve faturaları konuşuyoruz?..

“Sürekli yolsuzluklar, peşkeşler, enterkonnette, güneş argümanı ile yatırım kararları hep ertelendi”

“Elbetteki bu yatırımı kamu yapmalı. KIB-TEK Yönetim Kurulu Üyeliğim döneminde, bu tablonun olacağını Yönetim Kurulu olarak öngördük ve dönemin Başbakanı Tufan Erhüman’a 146 sayfalık üretim yatırım raporu sunduk. 9 ay uğraştık, yatırım kararı alınması için kavga ettik.

Yatırım kararı, Hükümet Programı’nda da olmasına karşın, Nisan 2019’da kavga ile alınabildi.

Kararın alınması ve yatırım, dönemin Ekonomi ve Enerji Bakanı Özdil Nami’nin yatırımı gereksiz bulması, enterkonnekte çalışmasını işaret etmesi ve yolsuzluk iddiaları ile geciktirildi.  Ardından gelen hükümetler ise Hem UBP-HP hem de UBP-DP-YDP hükümetleri yatırım kararını uygulamadı.

Erhan Arıklı da büyük peşkeşleri engellediğini iddia ede ede kurumu bataklığa sürükledi.

Sürekli yolsuzluklar, peşkeşler, enterkonnette, güneş argümanı ile yatırım kararları hep ertelendi.

Bunu yapanlar niyetli veya niyetsiz AKSA’ya hizmet ediyor. Yatırımı yapabilme imkanını her geçen gün yitiriyorsunuz. Böyle giderse yatırımı özel sektörden başkası yapamayacak noktaya gelinecek.

Karar verilmesi gereken konu yatırım ve bu yatırımı kimin yapacağı… Yatırımı kamu yapacaksa da iktidar ve muhalefetiyle ortak karar üretilmesi ve bu yatırıma destek verilmesi gerekli diye düşünüyorum.

Aksi takdirde, seçim sonucu gailesi ile hareket edilir ve ortak hareket edilemezse kamunun bu yatırımları yapma imkanı da olamayacak. Bu görev bir özel işletmeye verilecek bu işletme de bu yatırımların parasını kârı ile faturalandıracak, tüketici de ödeyecek. Kamu olarak bu yatırımları yapmayarak, bir işletmeye yılda 50 milyon Dolar kâr payı ödemek durumda olacağız”.

“Elektrikte indirim beklentim yoktu, indirim de olmamalıydı”

“Elektrikte indirim beklentim yoktu, indirim de olmamalıydı. Bu yapılan indirimin dar gelirliye hiç bir faydası olmayacak, yapılan indirimin en büyük faydası yine servet sahiplerine olacak. Kamu maliyesinden servet sahiplerine yine servet aktarılacak. İndirim yerine, doğrusu sadece dar ve sabit gelirli ailere ve küçük / ortaboy işletmelere doğrudan katkı aktarmaktı. Ancak hükümet yine ve yeniden fakirin yanında değil zenginin yanında durmayı tercih etti..

Unutmamamız gereken en önemli konu birim fiyatları değil, faturaları küçültmek için çalışmaktır, bu da Verimliliği artırmakla mümkün olacaktır. .

Bunların daha da ötesi, dünyanın peşine düştüğü kavram ‘SÜRDÜRÜLEBİLİR KALKINMA’…

Sürdürülebilir kalkınmanın unsurlarından biri de enerji tüketimini azaltmaktır. Enerji tüketimini azaltmak için en temel politika, fiyat politikasıdır. Bu hem BM’nin ortak kararı, hem de AB direktiflerinde yer alan bir karardır. Enerji fiyatlarının ucuz olması ve tüketimin özendirilmesi beklenen bir şey değil. Teşvik edilen üretimde ve binalarda verimliliktir. Maliyetleri ucuzlatsak bile binalarda enerji verimliliği için, fonlar girmesi lazım. Bizde daha fonlar yok.

Binalarda enerji verimliliğini teşvik etmemiz lazım. AB’de bu fonlarla yapılıyor.

Temel mesele birim fiyatı aşağı çekme değil, toplam enerji tüketimini aşağı çekmemiz, devletin de bunu teşvik etmesi lazım.

İstisnai bir dönem yaşıyoruz… Dünyada petrol, gaz fiyatları çok yüksek ve bunun olumsuz etkilerini yaşamaya devam edeceğiz. Her şeyin pahalı olacağı bir döneme giriyoruz. Böyle bir döneme giren dünyada, Türk Lirası’nın bu değer kaybı ile zamların geri alınmasını beklemek bunu ısrarla talep etmek maalesef gerçekçi bir tavır değildir.

Devlet, sosyal devlet olmak zorunda… Devlet gelirlerini kaybetmemeli, korumalı, bu gelirlerle de dar gelirlilere doğrudan yardım etmeli. Sosyal Devlet herkesi değil sadece ihtiyaçlı kesimleri korumalı. Devlet kaynaklarını servet sahiplerini desteklemek için kullanmaktan acilen vazgeçmeli.

Aslında hayat pahalı olmuyor, biz gelirlerimizi kaybediyoruz, bizim gelirlerimiz azalıyor.

Döviz olarak ucuzluyoruz ama gelirlerimiz eriyor. Kriz döneminde gelirlerimizi nasıl artıracağız, çözüm bulmamız gereken de, odaklanmamız gereken sorun da bu.

Ülkemize gelen öğrencilerin %50’si Türkiye’den geliyor, turizmin %80’i, ihracatın %60’ı Türkiye kaynaklı…

Ve bugün fakirleşen bir Türkiye var. Siyasetin tartışması gereken, daralan pazarı başka bir yere aktarma, geliri koruma…”

Röportaj Haberleri