Gençler siyasetten uzak, ilgisiz ve umursamaz denir ya hep… Oysa Liberal Demokrasi Hareketi’nin kurucusu ve başkanı Engin Deniz Görgüner bu algıları tersine çeviriyor. 2000 doğumlu genç bir lider olarak, belgesellerden güncel politik tartışmalara uzanan çalışmalarıyla yalnızca gençlerin gündelik sorunlarını görünür kılmakla kalmıyor, aynı zamanda çözüm önerileri de sunuyor. Görgüner’e göre gençlerin bugün en büyük hayali yurt dışına gitmek; ikinci hedefleriyse devlete kapak atmak. Özel sektörde üretmekten, var olmaktan yanaysa umutlar neredeyse tükenmiş durumda. Bu gerçekçi ama çarpıcı tabloyu ondan dinlemek için bir araya geldik
Siyasete İlk İlgi
“2000 yılında Lefkoşa’da doğdum. Küçük yaşlardan beri politikaya ilgi duyuyorum. İlk yıllarda daha çok ideolojik siyasetle ilgileniyordum. Üniversitede siyaset üzerine eğitim aldım. Bunun yanında sinemaya da ilgim vardı.”
Medya ve Belgesel Yolculuğu
“2018 yılında yönetmenlik hayaliyle bir arkadaşımla birlikte 2000 isimli bir kanal kurduk. İlk işimiz, On İki isimli bir seri oldu. Toplumun çok tanımadığı ama önemli işler başaran kişileri bulduk; aralarında hem gençler hem de daha olgun isimler vardı. Tabii bu ülkede medya üzerinden gelir elde etmek mümkün değil. Biz bunları tamamen merakımızla yapıyorduk.”
Kıbrıs Konusu ve Toplumsal Meselelere Dokunan İçerikler
“Zamanla Kıbrıs konusu da ilgimizi çekmeye başladı. 2019’da KKTC isimli, kırk dakikalık bir belgesel hazırladık. Konuklarımız arasında Mehmet Ali Talat, Ferdi Sabit Soyer ve Derviş Eroğlu gibi önemli isimler vardı. KKTC’nin nasıl ve neden ilan edildiğini anlamaya çalıştık. Ambargoları, AB kararlarını ve devletin durumunu ele aldık. Merak ettiğimiz tüm soruları sorduk. Yirmi saatlik görüntü topladık, kurguda oldukça zorlandık. Belgeseli pandemi döneminde yayımladık ve inanılmaz ilgi gördü. 2021’de ikinci belgeselimizi çektik: Kıbrıs. Bu kez 1960 yılındaki Kıbrıs Cumhuriyeti üzerine yoğunlaştık. Sonrasında toplumsal meselelere dokunan içerikler üretmeye devam ettik: Maraş, bitmeyen yol sorunu, kuran kursları gibi başlıkları ele aldık.”
Liberal Demokrasi Hareketi’nin Kuruluşu…
Sohbetimizde, gençlerin bugünkü ruh halini, umutlarını ve umutsuzluklarını kendi penceresinden nasıl değerlendirdiğini; ayrıca Liberal Demokrasi Hareketi’nin kuruluş sürecini konuştuk.
“Hep hayalini kurduğum Liberal Demokrasi Hareketi’ni 2023 yılında kurduk. Bu süreçte siyasi partilerle de ilişki geliştirdim. En soldan en sağa, hatta ülkücü derneklerine kadar birçok yere gittim. Ana akım siyasi partilere gittiğimde, hepsinin yaklaşımının aslında birbirine çok benzediğini fark ettim. Ayrıştıkları tek konu Kıbrıs meselesiydi. Ancak bana göre bu, gerçek bir siyasi politika değil. Elbette benim de hayalim federasyon yönünde bir çözüm ama açıkçası çok da umutlu değilim.
“İşsizlik en büyük sorun”
“Öte yandan ülkede ciddi sorunlarımız var. İşsizlik en başta geliyor. Sağlık, eğitim, elektrik ve ulaşım da başlıca problemler. Partilerin bu konularda çalışması, çözüm üretmesi gerektiğini düşündüm. Arkadaşlarımla birlikte gençler olarak derdimizi anlatmak, yazmak, çizmek, tartışmak ve büyüklerimize danışmak için aslında bu hareketi kurduk. Etkinlikler düzenleyip gençleri siyasete daha çok yaklaştırmak istedik. Sosyal medya sayfalarımızda yazılarımızı paylaşıyoruz ve bu mecraları çok aktif kullanıyoruz. Ayrıca istatistik araştırmalar yapıyor, sonuçları da paylaşıyoruz. Örneğin en son kamu bütçesini inceledik. Bütçenin yüzde 68’inin memur maaşlarına gittiğini tespit ettik. Yani yatırım yapacak bir kaynağımız kalmadığını gördük. Bunun yanında özel sektörde kayıtlı çalışan 160 bin kişiye karşılık, kamuda çalışan 116 bin kişi var. Bu araştırmamız gündemde geniş yankı uyandırdı, eleştirenler de oldu. Bayrak Radyo Televizyon Kurumu’nun bütçesini de inceledik. Bu bütçe ile neler yapılabileceğini karşılaştırdık. Özel kanallarda kaç personel var, bu kurumda kaç kişi çalışıyor, toplumsal katkıları nedir diye baktık. Karma evlilik konusuna da değindik. Ayrıca üniversite burslarından mahrum kalan pek çok arkadaşımızın yaşadığı sıkıntıları araştırdık.”
Gençlerin Siyasete Bakışı…
“İnsanın hayatta ne kadar sorunu varsa siyasetle o denli ilgilidir”
Z kuşağı temsilcisi olarak politikayla bu kadar yakından ilgilenmesi ve arkadaşlarını da sürece dahil etmeye çalışması, Burak’ı benim için daha da dikkat çekici kıldı.
“Ben gençlerin apolitik olduğunu düşünmüyorum. Hatta benim kuşağımdan daha genç olanların da siyasetle ilgilendiğini görüyorum. Özellikle Türkiye’nin durumu sık sık tartışılıyor, gündemi yakından takip ediyorlar. Tabii siyaset felsefesini araştırdıklarını söyleyemem; o daha derinlikli bir alan. Avrupalı gençlerle bir araya geldiğimde ise onların daha apolitik olduklarını gözlemledim. Siyaseti konuşmuyorlar, tartışmıyorlar; gündemlerinde yok. Öte yandan Türkiyeli genç arkadaşlarla buluştuğumda, onların bizden de öte siyasetle ilgilendiklerini, hatta tüm hayatlarının siyaset etrafında şekillendiğini düşünüyorum. Bence insanın gündelik hayatta ne kadar sorunu varsa siyasete ilgisi de o ölçüde artıyor. Bir de keyfi yerinde olan gençler var; onların ise hiçbir şey umurunda değil.”
“Gençlerimiz oldukça umutsuz”
Sohbetimizde, gençlerin siyasete nasıl baktıklarını da mercek altına aldık.
“Gençlerimiz oldukça umutsuz. Pek çoğu yurt dışına kaçma planları yapıyor; kalanlar ise devlete kapak atmak derdinde. Kimsenin üretmek, geliştirmek veya özel sektörde var olmak gibi bir kaygısı yok. Bunun sebebi, siyasi partilerin gündelik hayat için çözüm üretmemesi. Gençlerin siyasetten de büyük bir beklentisi yok. Kıbrıs sorununun bir anda çözülemeyeceğinin farkındalar. Tabii, bir üst kuşağımız Kıbrıs konusundaki canlanmayı, hareketleri ve büyük eylemleri deneyimledi. Bu yüzden onlar çözüme biraz daha ümitli bakabiliyor. Ancak benim kuşağımın gördüğü tek şey, Crans Montana’da çöken görüşmeler oldu. Son beş yılda Kıbrıs konusunda herhangi bir adım atılmadı. Benim düşüncem, yıllar geçtikçe iki toplumun birbirinden uzaklaştığı yönünde. Düşmanlık demiyorum ama ilişkileri geliştirmekte zorlanıyoruz.Bizim güneydeki Kıbrıs Gençlik Konseyi ile iyi ilişkilerimiz var. Sıklıkla temas kuruyor, sosyal etkinlikler düzenleyerek bir araya geliyor ve etkileşimimizi artırıyoruz. Ancak bu etkinliklerde en fazla yüz kişi bir araya gelebiliyor; hep aynı insanlarla buluşuyoruz.
“Ben de karma evlilik çocuğuyum”
“Benim istediğim, Türkiye kökenli olup burada yaşayan insanları Kıbrıslı Rumlarla etkileşime geçirmek. Ben de bir karma evlilik çocuğuyum. Güneyde bu kişilere dair bakış açısını geliştirmemiz gerekiyor; çoğunluğun fikirleri yok. Annesi ve babası Türkiyeli olup burada büyüyen çocukların da Kıbrıslı olduğunu düşünüyorum. Onların Kıbrıslı Rumlarla kaynaşmasını ve olumsuz algıların ortadan kalkmasını istiyorum.”
FOTOĞRAFLAR: DOĞAN SAMER