“G-82 ve N-82 kodlu kişilerle ilgili Ankara’dan somut bir adım bekliyoruz”

TDP Genel Sekreteri Nevzat Özkunt, G-82 ve N-82 kodları, Siyasal Partiler Konseyi, ülke ekonomisi, Mağusa İlahiyat Koleji ve TDP’nin yeni döneme ilişkin vizyonu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP) Genel Sekreteri Nevzat Özkunt, Meltem Sonay’ın Genç TV’de hazırlayıp sunduğu “Gençte Sabah” programında, G-82 ve N-82 kodları, Siyasal Partiler Konseyi, ülke ekonomisi, Mağusa İlahiyat Koleji ve TDP’nin yeni döneme ilişkin vizyonu hakkında değerlendirmelerde bulundu.

 

“G-82 ve N-82 kodlu kişilerle ilgili Ankara’dan somut bir adım bekliyoruz”

Özkunt, Türkiye’ye giriş yasağı bulunan G-82 ve N-82 kodlu kişilerle ilgili olarak, yeni dönemde Ankara’dan somut bir adım beklediklerini belirtti. Bu kişilerin yurtsever, kamu hizmetinde bulunmuş değerli isimler olduğuna dikkat çekti:

“Bu yasaklı kişiler arasında Cumhurbaşkanlığında çalışmış, milletvekilliği yapmış, BRT müdürlüğü yapmış, basın mensubu insanlarımız vardır”

Türkiye ile ilişkilerde karşılıklı saygı ve iç işlerine karışmama ilkesinin esas olması gerektiğini vurgulayan Özkunt, demokrasi anlayışına da şu sözlerle işaret etti:

“Bu ülkede demokrasi var. Şiddete başvurmadığınız ve demokrasi ile özgürlükleri savunduğunuz sürece bütün görüşler ifade edilir. Halkın bir kesimini ‘Türkiye düşmanı, Türk düşmanı’ diye yaftalamak demokrasiye bütünüyle aykırı,ötekileştirici bir dildir.”

Özkunt, G-82 ve N-82 kodlarıyla ilgili atılacak olumlu bir adımın, ilişkilerin normalleşmesi ve Kıbrıs Türk halkının iradesine saygının pratik göstergesi olacağını söyledi:

“Bu yeni dönemde Türkiye yönetiminden en somut beklentimiz, bu giriş yasaklarının kaldırılmasıdır. Bu adım, ilişkilerin doğru zemine oturtulması açısından son derece önemlidir.”

 

“Erhürman’ın oyları üç temel başlıkta okunmalı”

Özkunt, Cumhurbaşkanı’nın öncülüğünde oluşturulan Siyasi Partiler Konseyini, yeni dönemin önemli araçlarından biri olarak değerlendirdi. Yüzde 3’ün üzerinde oy alarak hazine katkısına hak kazanan ile mecliste temsil edilen altı siyasi partinin davet edildiğini hatırlatarak, TDP Genel Başkanı Zeki Çeler’in de bu toplantıda yer aldığını ifade etti:

“Bu, toplumun farklı siyasi kesimlerinin aynı masa etrafında buluşabilmesi açısından önemli bir adımdır. Bu, diğer partilerin dışlanacağı anlamına gelmez; onların da mutlaka görüşü alınacak ve bilgi alışverişi yapılacaktır.”

Özkunt, son seçimde ortaya çıkan iradeyi “sonun bir başlangıcı, yeni bir dönemin önemli bir dönüm noktası” olarak nitelendirdi. Özkunt, Tufan Erhürman’ın aldığı yüzde 63’lük oyun üç temel başlıkta değerlendirilmesi gerektiğini söyledi:

Birinci başlık olarak müdahalelere tepkiyi gösteren Özkunt, 2020 Cumhurbaşkanlığı seçimlerinden bu yana yaşanan müdahalelere toplumun güçlü bir reaksiyon verdiğini belirtti. İkinci başlık olarak hükümetin başarısızlığını öne çıkaran Özkunt, yolsuzluk, kumar, kara para, yaygın hukuksuzluk, kötü yönetim ve laiklik ilkesine karşı duyarsızlığın toplumu tepkiye yönelttiğini kaydetti. Üçüncü başlık olarak ise iki devletlilik siyaseti iflasını vurgulayan Özkunt, “İçi boş sloganlar üzerinden yürütülen iki devletlilik söylemi somut hiçbir sonuç üretmedi” dedi.

Özkunt, Cumhurbaşkanı’nın Türkiye ile kurduğu üst düzey, karşılıklı saygıya dayalı ilişkiyi olumlu bulduğunu, Erdoğan’ın “Kıbrıs Türk halkının çözüm iradesi karşı taraftan da karşılık bulur” sözlerini ise önemli olarak değerlendirdi.

Özkunt, çözüm perspektifini ise şöyle özetledi:

“Kıbrıs Türk halkı eşitlikçi, iki kesimli ve iki toplumlu bir çözümden yana olduğunu her fırsatta kanıtlamıştır. Önemli olan, çözümün ismini tartışmak değil; içeriğini konuşmaktır. Sonuç alıcı müzakereler ve siyasal eşitliğin teyidi Birleşmiş Milletler zemininde de ifade edilen unsurlardır.” Kıbrıs’ta çözümün sağlanamaması halinde, Kıbrıs Türk halkının dünyaya açılması için de adımların zorunlu hale geleceğini söyleyen Özkunt, gençlerin spor müsabakalarına katılamaması, direkt uçuşların olmaması ve ülke ekonomisinin “kıskaç altında” olmasını bunun somut göstergeleri olarak sıraladı.

“Hükümet son seçimde laiklik mesajını okuyamadı”

Özkunt, hükümetin Mağusa İlahiyat Koleji protokolünü gündemde tutmasını, son seçimde verilen laiklik mesajını okuyamamak olarak değerlendirdi:

“19 Ekim’de halkımız özellikle laiklikle ilgili çok ciddi bir mesaj verdi. Buna rağmen Mağusa İlahiyat Koleji’nin gündeme getirilmesi, toplumun sinir uçlarıyla oynamaya devam etmektir.”

Eğitim sisteminde bir taraftan ciddi sorunlar varken ve bu sorunların çözümüne yönelik bir çaba görülmezken, toplumun en hassas noktası olan “Laik ve bilimsel eğitim”e karşı bir sorumsuzluk örneği görüldüğünü vurgulayan Özkunt, Lefkoşa İlahiyat’tan sonra Mağusa İlahiyat’ın da gündeme getirilmesini “gereksiz ve yanlış bir uygulama” olarak niteledi. Söz konusu yasaya ilişkin sürecin Anayasa Mahkemesi’ne veya Meclis’e iade edilmesini beklediğini, toplumsal muhalefetin de yeniden devreye gireceğini söyledi.

 

“İstaistik Kurumu siyasetten arındırılmalı”

Ülke ekonomisini “kıskaç altında” tanımlayan Özkunt, enflasyon hesaplamalarının siyaseten manipüle edildiğini savundu. İstatistik Kurumu’nun siyasetten arındırılması gerektiğini belirterek, sepetin gerçek hayat pahalılığını yansıtmadığını söyledi:

“Sepete baktığımızda artık tedavülde bile olmayan, insanların bütçesinde yeri olmayan ürünlerin konduğunu görüyoruz. Bu doğru bir yaklaşım değildir.”

Serbest piyasa adı altında “vurgun ekonomisi” yaratıldığını, temel gıda ve temizlik ürünlerinde vahşi kapitalizmin işlediğini, fiyatların keyfî biçimde belirlendiğini ifade etti. Hal Yasası’nın tüzüklerinin hâlâ hazırlanmadığını, üreticiden tüketiciye uzanan zincirin sağlıklı kurulamadığını söyledi.

Enflasyonun büyük oranda Türkiye’deki ekonomik politikalardan kaynaklandığını kaydeden Özkunt, istikrarlı para birimi ve döviz endeksli muhasebe gibi modellerin uzmanlarca ciddi şekilde tartışılması gerektiğini kaydetti:

“Bu dönem, uzmanların konuşmadığı; liyakat yoksunu, deneme–yanılma usulüyle idare edilen bir dönem oldu. Yeni dönem ise tümüyle uzman görüşünün esas alınacağı bir dönem olmalıdır.”

“Erken seçim gündeme gelmelidir”

Hükümetin Cumhurbaşkanlığı seçim sonucunu “algılayamadığını” söyleyen Özkunt, erken seçim çağrısını yineledi ve “Mutlaka bir erken seçim gündeme gelmelidir. Halk iradesinin sandığa yansıması gerekiyor.” dedi.

Özkunt, Toplumcu Demokrasi Partisi’nin (TDP) seçimlere iki ana eksende hazırlandığını belirtti: güçlü bir aday kadrosu ve kapsamlı bir seçim manifestosu. Aday kadrosunun genç, liyakatlı, dürüst ve donanımlı isimlerden oluştuğunu aktaran Özkunt, manifestonun eğitim, sağlık, ekonomi, adil vergi sistemi, yolsuzlukla mücadele, kurumsal şeffaflık ve köklü reform paketini içerdiğini vurguladı.

 

Özkunt, TDP’nin çizgisini şöyle tanımladı:

“Ülkenin ihtiyacı olan şey, yurdunu gerçekten seven ve toplumu merkeze alan bir siyasettir. TDP, şaibesiz geçmişiyle, yurtsever politikalarıyla bugün ülkenin en çok ihtiyaç duyduğu partidir.”

Kurumların başına liyakatli ve profesyonel yöneticilerin atanmasının zorunlu olduğunu, Kıb-Tek’ten kamu bankalarına, kooperatiflerden diğer kamu kurumlarına kadar “peşkeş düzeni”nin sona erdirilmesi gerektiğini vurguladı.

Özkunt, yeni dönemi şöyle özetledi:

“Cumhurbaşkanlığı seçimleri ‘sonun başlangıcı’ değil; büyük değişimin devam edeceği yeni bir sürecin başlangıcıdır. Toplum, bu yönetim anlayışına sandıkta son kez dersini verecek ve TDP de hem Meclis’te, hem de hükümette güçlü bir şekilde yer alarak ,ülkeye ve toplumumuza hak ettiği hizmeti sunacaktır.”

Haberler Haberleri