Enflasyon rekortmeni ‘KKTC’

Kıbrıs’ın kuzeyindeki enflasyon oranları, güvenilirliği sorgulanan sepete rağmen güney ve Türkiye’yi geride bıraktı. YENİDÜZEN’e konuşan ekonomistler, durumun vahametini gözler önüne serdi…

Recep DAL

Kıbrıs’ın kuzeyinde enflasyon, Türkiye ve Kıbrıs’ın güneyinin çok üzerinde seyretti. İstatistik Kurumu verilerine göre, Ağustos 2025’te kuzeyde aylık enflasyon oranı yüzde 3,35, yıllık enflasyon oranı ise yüzde 35,42 olarak açıklandı. Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK) verilerine göre aynı dönemde Türkiye’de aylık enflasyon yüzde 2,04, yıllık enflasyon yüzde 32,95 seviyesinde gerçekleşti. Kıbrıs İstatistik Kurumu (CyStat) verilerine göre ise Güney’de Ağustos 2025’te aylık enflasyon yüzde 0,8, yıllık enflasyon ise 0 oldu.

Öte yandan Euro’nun Türk Lirası karşısındaki değeri 49 TL’ye dayanırken, Kuzey’de TL’nin kullanılması enflasyonu tetikleyen en önemli unsurlardan biri olarak öne çıktı. Güney’de eğlence sektörüne yansıyan fiyat artışları bile düşük oranda seyrederken, Kuzey’de temel gıda ürünleri ve zorunlu ihtiyaçlardaki yükseliş halkın yaşamını doğrudan zorlaştırıyor.

Ekonomistlere göre bu tablo, Kuzey-Güney arasındaki gelişmişlik farkını da açıkça gösteriyor. Ayrıca, “yıllardır güncellenmeyen enflasyon sepeti” nedeniyle açıklanan resmi oranların bile gerçeği yansıtmadığı, gerçek rakamların çok daha yüksek olacağı da vurgulanıyor.

Ekonomist Prof. Dr. Erdal Güryay, kuzeydeki enflasyonun büyük ölçüde ithal enflasyondan kaynaklandığını, Türk Lirası kullanıldığı için Türkiye’deki oranlardan otomatik olarak etkilendiklerini söyledi. Yanlış iç politikaların da tabloyu ağırlaştırdığını kaydeden Güryay, Güney’in stabil bir para birimi olan Euro kullandığını ve bu nedenle düşük enflasyonla seyrettiğini belirtti.

Güryay ayrıca, enflasyonun yıllardır güncellenmeyen bir sepet üzerinden hesaplandığını, tüketim alışkanlıklarının değişmesine rağmen bu sepetin değişmediğini vurguladı. Türkiye’de de enflasyonun olduğundan düşük gösterildiğini ifade eden Güryay, “İstikrarsız para birimi, istikrarsız ekonomi demektir” diyerek, Kuzey’de halkın temel ihtiyaçlarını karşılamak için mücadele ederken, Güney’de insanların eğlenceye harcama yapabildiğini ve bunun gelişmişlik farkını ortaya koyduğunu söyledi.

Ekonomist ve vergi uzmanı Göksel Saydam da, enflasyon sepetinin on yıldır güncellenmediğini ve bu nedenle hayat pahalılığını ölçen “terazinin yanlış ölçtüğünü” belirtti. Pandemiden sonra harcama alışkanlıklarının değiştiğini ancak bu değişimin sepete yansımadığını dile getiren Saydam, “Güney’de enflasyon AB denetimi altında gerçekçi biçimde hesaplanıyor.” dedi.

Saydam, ithalatın yüzde 90’ının Türkiye’den yapıldığını, vergilerin ve tüccar kârlarının halka “çifte enflasyon” olarak yansıdığını söyledi. Buna rağmen Türkiye ile Kuzey arasındaki farkın düşük gösterildiğini ifade eden Saydam, hükümeti sert sözlerle eleştirerek “UBP-DP-YDP hükümeti enflasyonu durdurmazsa maaşlara yapılan hayat pahalılığı artışları geçim kolaylığı sağlamaz” ifadelerini kullandı.

Ekonomist Mahmut Sezinler ise Güney Kıbrıs’ın etkin para yönetimi sayesinde birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda olduğunu ve bunun takdir edilmesi gerektiğini söyledi. Kuzey ile Türkiye arasındaki farkın olduğundan daha düşük gösterildiğine dikkat çeken Sezinler, İstatistik Kurumu’nun bilinçli olarak rakamlarla oynadığını belirtti.

Sezinler, enflasyonun uzun yıllardır güncellenmeyen sepet üzerinden hesaplandığını ve döviz kurlarındaki artışın fiyatlara doğrudan yansıdığını belirtti. Türk Lirası kullanıldığı sürece enflasyonun derinden hissedileceğini vurgulayan Sezinler, “Türkiye’den daha pahalı olmamızdaki temel sebep risk primidir” dedi. Kontrolsüz bir serbest piyasa düzeni olduğunu söyleyen Sezinler, isteyenin istediği fiyatı uygulayabildiğini ve bunun sonucu olarak halkın fakirleşmeyi iliklerine kadar hissettiğini ifade etti.

Ekonomistler YENİDÜZEN’e konuştu, enflasyon verilerini değerlendirip Kuzey-Güney ve Türkiye kıyaslaması yaptı.

Ekonomist Prof. Dr. Erdal Güryay:

“İstikrarsız para birimi, istikrarsız ekonomi demektir”

Ekonomist Prof. Dr. Erdal Güryay, kuzeyde yaşanan enflasyonun büyük bölümünün ithal enflasyondan kaynaklandığını belirterek, Türk Lirası’nın kullanılması nedeniyle Türkiye’deki enflasyondan otomatik olarak etkilendiklerini söyledi.

Güryay, “Buna yanlış iç politikaların da eklenmesiyle yüksek rakamlar ortaya çıktı.” dedi. Güney ile Kuzey’in aslında kıyaslanamayacağını ifade eden Güryay, Güney’in Euro gibi stabil bir para birimi kullandığını ve Euro bölgesinde enflasyonun düşük seyrettiğini dile getirdi.

Kıbrıs’ın kuzeyinde ve Türkiye’de açıklanan enflasyon rakamlarının gerçeği yansıtmadığına dikkat çeken Güryay, “Enflasyonun yıllardır güncellenmeyen bir sepet üzerinden hesaplanıyor. Tüketim alışkanlıklarımız değişti fakat sepet değişmedi.” ifadelerini kullandı.  

Güryay, sepetin mutlaka yenilenmesi gerektiğini vurgulayarak, Türkiye’de de enflasyonun olduğundan düşük gösterildiğini, bağımsız kuruluşların hesaplamalarının TÜİK’in açıkladığı rakamlardan iki kat fazla çıktığını kaydetti.

“İstikrarsız para birimi, istikrarsız ekonomi demektir.” diyen Güryay, hal böyle olunca çok ciddi enflasyon problemleri yaşandığına vurgu yaptı.

Güryay, kuzeyde halkın zorunlu ihtiyaçlarını karşılamaya çalıştığını, güneyde ise insanların eğlence sektörüne ciddi harcama yapabildiğini, bunun da gelişmişlik farkını gözler önüne serdiğini söyledi.

Ekonomist ve vergi uzmanı Göksel Saydam:

“Hayat pahalılığı terazisi yanlış ölçüyor”

Ekonomist ve vergi uzmanı Göksel Saydam da, her ülkede enflasyonu ölçen formüller olduğunu, bu formüllerin Devlet Planlama Örgütü (DPÖ) tarafından güncel verilere göre düzenlenmesi gerektiğini belirtti.

Kuzeyde enflasyon sepetinin 10 yıldır güncellenmediğini, bu nedenle hayat pahalılığını ölçen terazinin yanlış ölçtüğünü söyleyen Saydam, “Pandemiden sonra insanların harcama tercihleri değişmesine rağmen bu değişim sepete yansımadı.” diye konuştu.

Saydam, Güney’de enflasyonun Avrupa Birliği (AB) denetimi altında gerçekçi rakamlarla hesaplandığını, kuzeyde ise maaş artışlarını sınırlı tutmak için rakamların bilinçli şekilde düşük gösterildiğini belirtti.

İthalatın yüzde 90’a yakınının Türkiye’den yapıldığını, ürünlere eklenen vergilerin pahalılığı doğrudan etkilediğini, tüccarların da üstüne kâr koyarak yurttaşa sattığını ifade eden Saydam, “Bu nedenle halkımız çifte enflasyon ödüyor.” açıklamasında bulundu. Saydam, buna rağmen açıklanan verilerin Türkiye ile kuzey arasında çok küçük bir fark gösterdiğini, bunun da hesaplamaların doğru yapılmadığını açıkça ortaya koyduğuna dikkat çekti.

Saydam, hükümeti sert sözlerle eleştirerek, “UBP-DP-YDP hükümeti enflasyonu durdurmazsa maaşlara her ay hayat pahalılığı artışı yapsa dahi geçim kolaylığı sağlanamaz.” dedi.

Devletin aldığı fonları ve vergileri yumuşatması gerektiğini, ancak Maliye Bakanlığı’nın pusulası olmadığını söyleyen Saydam, “Maaş ödeyecek para bulamadıklarında vergi ve harçlara zam yapıyorlar. Devlet bu şekilde yönetilemez.” ifadelerini kullandı.

Saydam, 1972’de yürürlüğe giren Mal ve Hizmetler (Düzenleme ve Denetim) Yasası’nın uygulanması gerektiğini, şu anda hiçbir denetim yapılmadığını vurguladı. “Teşviklerin amacına ulaşıp ulaşmadığının denetlenmediğine dikkat çeken Saydam, her şeyin oy uğruna yapıldığını belirtti.

“Çözüm için temel tüketim ürünleri, ilaç ve hijyen malzemelerinin vergilerinin sıfırlanmalı.” diyen Saydam, ardından aktif denetimle bu ürünlerin hangi fiyatlarla satıldığının kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. Hükümetin “serbest piyasa var, karışamıyoruz” anlayışını eleştiren Saydam, “Böyle bir anlayış olamaz.” diye konuştu.

Ekonomist Mahmut Sezinler:

“Türk Lirası kullanıldığı sürece enflasyon derinden hissedilecek”

Ekonomist Mahmut Sezinler ise Kıbrıs’ın güneyinin iyi bir planlama ve etkin para yönetimi sayesinde birçok Avrupa ülkesinden daha iyi durumda olduğunu belirterek, bu durumun takdir edilesi olduğunu söyledi. Kuzey ile Türkiye arasındaki enflasyon farkının olduğundan daha düşük gösterildiğine de vurgu yapan Sezinler, İstatistik Kurumu’nun bilerek oynama yaptığını ifade etti.

Enflasyonun çok uzun yıllardır güncellenmeyen sepet üzerinden hesaplandığını, bu nedenle çıkması gereken oranda çıkmadığını kaydeden Sezinler, Türkiye’den ithal edilen ürünlerin üzerine eklenen enflasyonun yanı sıra döviz kurlarındaki artışın da fiyatlara doğrudan yansıdığını söyledi.

Sezinler, yaşam rutinlerinin dövize bağlı olması nedeniyle halkın pahalılığı ve fakirliği çok ciddi şekilde hissettiğini belirterek, “Türk Lirası kullanıldığı sürece enflasyon derinden hissedilecek.” açıklamasında bulundu.

Türkiye’den daha pahalı olunmasının temel sebebinin risk primi olduğunu ifade eden Sezinler, Kuzey’de kontrolsüz ve denetimsiz bir ekonomik model bulunduğunu, sözde serbest piyasa ekonomisi olsa da hiçbir kuralın uygulanmadığına vurgu yaptı.

Sezinler, “Tamamıyla kapitalist bir anlayış hakim, isteyen istediğini yapıyor ve ürünleri istediği fiyattan satıyor. Hal böyle olunca fakirleşmeyi iliklerimize kadar yaşıyoruz.” diyerek açıklamasını tamamladı.

Özel Haber Haberleri