"Enflasyon düşse de fiyatlar artacak"

Albank Genel Müdürü Ahmet Melih Karavelioğlu, 2022’e kıyasla 2023’teki enflasyon rakamlarının daha düşük seyredeceğini belirtti, buna rağmen fiyatların artış hızının devam edeceğini de söyledi.

Ayşe GÜLER

Albank Yönetim Kurulu Üyesi ve Genel Müdürü Ahmet Melih Karavelioğlu, 2022’e kıyasla 2023’teki enflasyon rakamlarının daha düşük seyredeceğini belirtti, buna rağmen fiyatların artış hızının devam edeceğini de belirterek, “200 TL’ye aldığımız malın fiyatı, enflasyon oranı yüzde 90’dan yüzde 50’ye geriledi diye, 100 TL’ye düşmeyecek, 300 TL’ye çıkacak” değerlendirmesinde bulundu.

Türkiye ile aynı para birimini kullanmamızdan dolayı ‘elverişsiz’ bir durum oluştuğunu ifade eden Karavelioğlu, “Türkiye’de enflasyonla mücadele programı başlamadan, bizde bu durum başlayamaz” dedi.

Karavelioğlu, ekonomide yaşanan sıkıntılara paralel gündeme gelen KDV veya fon indirimine yönelik önerilerin de direkt olarak vatandaşlara yansımayacağını dile getirerek, “Bir ürün gelirken, arada çok sayıda aracı var. KDV’nin yüzde 10’dan yüzde 5’e düşmesi, fiyatların yüzde 5 düşeceği anlamına gelmiyor” şeklinde konuştu.

Karavelioğlu, gayrı menkul fiyatlarının ciddi şekilde yükseldiğini, bu nedenle de gençlerin ev sahibi olamayacağını kaydederek, hükümete çağrı yaparak, bu konuda ‘yurt dışı yerleşik’ ile ‘yurt içi yerleşik’ kavramının ön plana çıkarılarak, vergi düzenlemesi yapılması gerektiğini söyledi.

“Ülkede 6 aydan az ülkede kalanlara vergi oranları artmalı. Buradan elde edilen gelirle de gençleri ev sahibi yapabileceğimiz bir fon yaratabiliriz” diyen Karavelioğlu, “Bu kaynak da asgari ücretlinin vergisinin düşürülmesi ya da sıfırlanması için kullanılabilir” dedi.

Karavelioğlu, ekonomideki 3 temel motor gücü olarak nitelendirdiği; yükseköğrenim, turizm ve inşaat sektörünün geliştirilmesi için de adım atılmasının önemine değindi.

1 yıl önce hayata geçeceği açıklanan ancak uygulanamayan kur korumalı mevduatın da yürürlüğe girmesinin imkansız olduğunu söyleyen Karavelioğlu, siyasilerin bu konuda lafta kalacak açıklamalar yaptığını sözlerine ekledi.


“200 TL’ye aldığımız malın fiyatı,  100 TL’ye düşmeyecek, 300 TL’ye çıkacak”

◾ Karavelioğlu, “Türkiye’de enflasyonla mücadele programı başlamadan, bizdeki enflasyonun düşmesi, hayatın ucuzlaması zor…” değerlendirmesinde bulundu.

➢ Enflasyon rakamları belirlendi. 2022’yi hayat pahalılığı açısından nasıl yorumlarsınız?

“Enflasyonun temel artış nedenini hepimiz biliyoruz. Enflasyon artışını, Türkiye’de geçtiğimiz yılsonunda TC Merkez Bankası’nın faiz politikası olarak gördük. TC Merkez Bankası, hızlı bir şekilde faiz düşürmeye başladığında, Türk Lirası hızlı bir şekilde değer kaybetti. Özellikle Türkiye’deki insanlar için barometre olan Dolar kuru, 8.50’den 18.25’e kadar yükseldi. Sonrasında ise Aralık ayında hem bizde hem Türkiye’de enflasyon rakamlarının hızlı bir şekilde arttığını gördük. Ülkemizdeki enflasyon, aylık bazda yüzde 16 artmıştı. O zamana kadar enflasyon yüzde 29 seviyelerinde iken, yüzde 45’e kadar çıkmıştı. Bu rakam, bir ay için oldukça hızlı bir artıştı. Arkasında Ocak, Şubat aylarında da hızlı artışların devamı gelmişti. Aralık ayı enflasyon rakamı yüzde 4.50 olarak hesaplandı. Yıllık enflasyon ise yüzde 94’lerde... En azından yüzde 100’ün altına çekildi. Yüzde 30 olan enflasyondan, yüzde 120’lere çıkıp, yüzde 94’e düşmesi önce eşeği kaybedip, sonra bulunmasına sevinmek gibi…”

 

2023’te ekonomide bizi ne bekliyor?

“Bu yıl da enflasyonun yüksek seyrettiği dönem olacak. Ancak 2022’ye kıyasla daha düşük enflasyon rakamları ile karşılaşacağız. Bunun da nedeni, baz etkisi olacak. Yani Kasım ayında yüzde 16 çıkan enflasyon, Aralık ayında yüzde 4.50’a düşmüştü. Bu nedenle de enflasyon 10 puan aşağıya gerilemişti. Halkta enflasyon düşüyor, fiyatlar da gerileyecek algısı var. Bu algı yanlış… Enflasyonun düşmesi, fiyatların düşmesi anlamına gelmez. Enflasyon düşecek ama fiyatların artış hızı devam edecek. Daha az artarak, devam edecek.

200 TL’ye aldığımız malın fiyatı, enflasyon oranı yüzde 90’dan yüzde 50’ye gerilediğinde, 100 TL’ye düşmeyecek, 300 TL’ye çıkacak.”

 

Yeni asgari ücret de belirlendi. Alım gücü beklenilen seviyede artacak mı?

“Bu dönemde, dar ve sabit gelirli insanlar en fazla sıkıntı yaşayan kesim… Çünkü alım gücü hızlı şekilde eridi. Asgari ücrete yapılan artışla alım gücü bir miktar güçlendirilmeye çalışıyor. Aslında şu anda hükümetin yapabileceği tek şey de bu görünüyor. Türkiye’de enflasyonla mücadele programı başlamadan, bizdeki enflasyonun düşmesi, hayatın ucuzlaması zor… Hayat pahalılığı da gelirle ilgili bir kavram. Eğer gelirinizde artış varsa ya da geliriniz enflasyondan hızlı artıyorsa o zaman hayatı daha rahat yaşarsınız, refahınız artar. Ama geliriniz enflasyondan az artıyorsa hayat size daha pahalı gelir.”

Enflasyon rakamları düşecek ancak bu durum fiyatlara yansımayacak dediniz. Ekonomik anlamda bu durumun vatandaşları tatmin edeceğine inanır mısınız?

“Geçtiğimiz döneme kıyasla, piyasanın rahatlaması daha uzun sürecek. Çünkü o dönemde maaş artışı yapılmış, arkasından yapılan zamlardan dolayı fakirleştiğimizi hissetmiştik. Enflasyon rakamları geçtiğimiz döneme göre çok hızlı artmayacak, daha az yükselecek. Bu artışlar da bize süre kazandıracak. Büyük ihtimalle, Mayıs-Haziran’a kadar süre kazanıp, nefes alacağız. Tabii ki fiyatlara artış gelecek ancak bu daha az olacak.”

 

Bunun nedeni ne olacak?

“Dolar kurundaki artış çok fazla değil. Türkiye’de Dolar kuru, kontrollü şekilde götürülüyor. Bu durum da maliyet enflasyonun düşmesine, ürün fiyatlarının artmamasına neden oluyor.”


“KDV’lerin düşmesi, fiyatlara yansımaz”

◾ Karavelioğlu, KDV veya fon indirimine yönelik önerilere atıfta bulundu, “KDV’nin yüzde 10’dan yüzde 5’e düşmesi, fiyatların yüzde 5 düşeceği anlamına gelmiyor” dedi.

Peki, ciddi enflasyon krizleri yaşadık, bu dönemde sınavı geçebildik mi?

➢  Hayır… Bizim Türkiye ile aynı para birimini kullanmamızdan dolayı gelen elverişsiz bir durumumuz var. Türkiye’de enflasyonla mücadele programı başlamadan, bizde bu durum başlayamaz. KDV veya fon indirimine yönelik bazı öneriler geliyor. Bunun nihai tüketiciye yansıyacağını düşünmüyorum. Ülke ekonomisine bakıldığında biz hizmet üretiyoruz. Bir ürün gelirken, arada çok sayıda aracı var. KDV’nin yüzde 10’dan yüzde 5’e düşmesi, fiyatların yüzde 5 düşeceği anlamına gelmiyor.”

 

O zaman bu konuda yapılabilecek bir şey olmadığını mı söylememiz gerekiyor?

“Asgari ücreti daha yukarda tutabilmek veya vergi dilimleriyle oynamak gerekiyor. Vergi dilimlerini açarsanız, gelirleri artar. Artan gayrı menkul fiyatlarına ciddi kafa yorulması gerekiyor. Bunun nedeni de yurt dışından gelen taleplerdir. Gençlerimiz ev sahibi olmayacak. Gençleri nasıl ev sahibi yapabileceğimiz noktasına kafa yormalıyız. Yurt dışı yerleşik ile yurt içi yerleşik kavramını ön plana çıkarmalı, vergi düzenlemesi yapmalıyız.

6 aydan az ülkede kalanlara vergi oranları artmalı. Buradan elde edilen gelirle de gençleri ev sahibi yapabileceğimiz bir fon yaratabiliriz. Bu kaynak da asgari ücretlinin vergisinin düşürülmesi ya da sıfırlanması için kullanılabilir.”


“Kur korumalı mevduatın olmayacağı belliydi…”

1 yıl önce gündeme getirilen ancak yürürlüğe girmeyen kur korumalı mevduat uygulamasının hayata geçmesinin imkansız olduğunu söyleyen Karavelioğlu, siyasilerin bu konuda lafta kalacak açıklamalar yaptığını belirtti.

Kur korumalı mevduat konuşuldu ancak hayata geçmedi. Bunun nedeni neydi?

➢ “Bunun gerçeklemesinin imkanı yoktu. Siyasiler, bu uygulamanın hayata geçeceği yönünde açıklamalar yaptılar ama olmazdı. Kur farkı, TC Hazinesi tarafından ödeniyor. Yerel bankadaki mevzuatınızın kur farkını TC Hazinesinin öğrenip, bu parayı göndermesi operasyon olarak da çok zor. Hayata geçemezdi, lafta kaldı. Bu da belliydi. Bizim ülke olarak en büyük sıkıntımız; lafta kalacak birçok açıklamalar yapmak.”

 

KKTC Merkez Bankası resmi verilerine göre krediler her geçen yıl artıyor. Bir taraftan da tahsili gecikmiş alacaklar da yükseliyor. Tablo, giderek daha da mı kötüleşiyor?

“Krediler kur artmasından dolayı yükseliyor. Geçtiğimiz yıl Kasım ayına kıyasla, kredilerde yüzde 80 civarında artış yaşandığını görülüyor. Ama kur da bu civarda arttı. Doğru tespiti yapmak için kredi kullanım oranına bakmak lazım. Çünkü bu oran düşüyor. Vatandaşlar, belirsizliğin arttığı dönemde kredi kullanmıyor. Türk Lirası mevduatımız 18.5 milyar TL iken, TL kredimiz 18.6 milyar TL. Yabancı para da ise 76 milyar TL mevduat var, 31 milyar TL kredi var. İnsanlar, mevduatını yabancı paraya koyup, TL kredi kullanmış.”

 

Ne yapılması gerekiyor?

“Ülke olarak ekonominin 3 temel motor gücü var; yükseköğrenim, turizm ve inşaat sektörü. Bunları geliştirmek için kafa yormalıyız. Bu sektörlerdeki gelişmeleri, insanların refahını artırmak adına kullanmamız gerekiyor. O noktaya yoğunlaşmalıyız. İş dönüp, dolaşıp siyasete geliyor. Siyaset, doğru standartları belirlerse, o zaman refah artıyor. Doğru yapmazsanız, doğal olarak hiç kimse mutlu olmuyor. Kesinlikle yurt içi yerleşik ve yurt dışı yerleşik meselesine kafa yormamız gerekiyor. Ticaret Odası Meclis Üyesi ve Reform Komitesi Başkanıyım. Kamudaki verimliliği çalıştık, Yönetim Kurulu’na sunduk. Pazartesi günü vergilendirme konusunu çalışacağız.”

FOTOĞRAFLAR: ERTUĞRUL SENOVA

Röportaj Haberleri