İlginç ve olmayacak bir durumun başlık haline getirilmesini yadırgamamak mümkün mü? Ben de gördüğümde çok yadırgadım, hatta gözlerime inanamadım. Gözlükleri takıp defalarca baktım, dudağımı ısırdım, kulak mememi çekiştirdim, gördüklerim maalesef doğru idi…
Bir sağlık problemi takibi için Dr.B. Nalbantoğlu Devlet Hastanesine gittiğimde karşılaştığım, hastane duvarları ve kapılar üzerine asılmış afişlerden bahsediyorum… Hastalar kendi dertlerinde iken gözlerinden kaçmış olabilir, yüzlerce hatta binlerce vatandaş, personel ya da yönetici, onlarında mı gözünden kaçtı, yoksa normal gündelik hallerimiz mi bilemiyorum…
Kamuda örgütlü sendika ya da sendikalar Kuzey Kıbrıs’taki neredeyse tüm özel sağlık hastane ve birimleri ile hatta yurtdışındaki hastaneler de dâhil, indirim anlaşması yapıp bunları büyük afişler şeklinde kamu binalarının duvarlarına hiç çekinmeden asabiliyorlarsa burada büyük bir yanlışlık ve sorumsuzluk vardır, bu üzerine gidilmesi gereken çok ciddi bir konudur… Olayı farklı cephelerden değerlendirip, ayna tutmak, hadiseyi toplumun ve örgütlerin körleşmiş gözlerinin içine sokmak gerekir…
Bir kere kamu binaları kamunun yani halkın malıdırlar bunları kamu yararı dışında ticari bir amaçla kullanmak ya da kullandırmak kamuya karşı işlenmiş bir suçtur… Bunu gündeme taşımak ve karşı çıkmak tek tek bireylerin olduğu kadar, özellikle yöneticilerin, kamu kurum ve kuruluşlarının görevidir. Ayrıca kamu hizmet ve mallarının özelleştirilmesi, peşkeş çekilmesine karşı olduğunu deklere eden sendikaların tamamen sendikal rekabet ve ticari saiklerle kamu binalarını reklam bilboardı olarak kullanması ve yönetenlerin bunu görmezden gelmesi, müsamaha göstermesi kabul edilir bir durum değildir.
Olaya bir de çalışanlar açısından bakmak gerekir, Sendikalar: çalışanların yani üyelerinin ekonomik ve sosyal haklarını koruyup geliştirmek sendikaların asli görevleridir. Konu sağlık olunca sendikalar sağlık çalışanlarının ekonomik durumlarını iyileştirip geliştirmek, çalışma alanlarını güvenli hale getirmek vs.için çalışanlarla birlikte mücadele eder. Sendikalar tüm çalışanların ve halkın sosyal devlet ve parasız sağlık hizmeti ilkeleri çerçevesinde, daha nitelikli ve yeterli sağlık hizmetleri alabilmeleri için örgütlü gücü bir mücadele aracı olarak kullanırlar… Ve bu hareketin merkezine emeği ve örgütlü mücadeleyi koyarlar. Sendika ya da sendikaların özel sektör ile yapmış olduğu antlaşmalar hem kamu sağlık hizmetleri hem çalışanlarına karşı en hafif deyim ile samimiyetsizlik hatta ihanettir. Bu yapılan özel sektör patronları ile kamu sağlık birimleri ve çalışanlarına karşı işbirliği yapmaktır. Bunun çalışanlara “daha iyi hizmet” adı altında, bugün sağlık, yarın eğitim gelecek günlerde hayatın başka alanlarında yapılmayacağını düşünmek gaflet içinde olmakla eştir. Bu anlaşma ve reklam afişlerine taraf olanların savunmalarını duyar gibi oluyorum “amma napalım kamu sağlık hizmetleri yetersiz”…İşte işin püf noktası burada, bir kere “cehenneme giden bütün yollar, iyi niyet taşları ile döşenmiştir”…Sendikaların birincil görevi toplumun ve üyelerinin sağlık hakkına sahip çıkarken çalışanların da yasal haklarını korumak ve geliştirmek olmalıdır, şöyle ki anayasa, kamu görevlileri yasası ve öğretmenler yasasının ilgili maddeleri çalışanların ücretsiz teşhis ve tedavi haklarını güvenceye almaktadır… Buna rağmen özel sektörle, özel hizmet alım anlaşması yapmak kime hizmet etmektedir.
Sendikaların emeğe bakış açıları ve neoliberal politikalara karşı koydukları tavırlarında ya kamu hizmetlerinin kamu eli ile yürütülmesi yani devletçi politikaları destekler,yada liberal,özelleştirmeci politikalara destek olurlar..Sendikacı dostların eylemler, yada radyo tv.proğram ların da söylediklerine bakarsanız tamamı katıksız devletçi politikalardan yanadırlar.yani kamu hizmetlerinin kamu görevlileri eli ile yürütülmesini ısrarla isterler ve desteklerler..elektriğin,suyun,eğitimin,sağlığın,ulaşımın vs. özelleştirilmesinin karşısındadırlar..Hal böyle iken nasıl olurda sendikalar kendi üyelerinin hizmet verdiği ve örgütlü oldukları iş kollarında özel sektör patronları ile işbirliği yaparlar.el sıkışırlar…
Fiatı belirsiz hizmetler(Diş çekimi,röntgen çekimi,muayene ücreti vs.)karşılığı yuvarlak olarak %20-30-40 gibi indirim avantajları adı altında afişler bastırıp kamu binalarına asmak ve çalışanları özel sektöre yönlendirmek nasıl izah edilebilir..Bütün siyasi oluşumları ayni kefeye koyarak karalamak kolaycılığında hemfikir olan bir hareket bunu nasıl izah edebilir.Sorun sadece taraf olan sendikalarla sınırlı bir durum değildir,şöyleki taraf olan ve olmayan örgütler defalarca ayni masa etrafında özelleştirmelere karşı buluşup ortak söylemler geliştirip,ortak deklerasyonlar yayınlamaktadırlar,dolayısı ile konuya taraf örgütlerle işbirliği yapan örgütler de olayı dikkatle değerlendirmelidirler…
Otuz yıllık meslek hayatının 16 yılını aktif sendikal yaşama adamış, her zaman emekten yana, emekçilerin yanında olmuş, ülkemiz ve dünya sorunlarına sol bir bakış açısı ile yaklaşan yorumlayan ve mücadele veren bir insan olarak niyetim sendikaları alenen eleştirmek ya da yermek olamaz… Fakat söylenenler ile yapılanların, öz ile sözün, fikir ile pratiğin bu kadar ters yönde ilerlediği bir süreç de, emeğe ve emekçilere karşı yapılan ve yapılacak olan işbirliği ve saldırılar karşısında sessiz kalmak, özümü inkârla eş anlamlı olacaktır… Buna dilimin döndüğü, kalemimin çizdiği sürece karşı duracağım.
Ali Seylani