Meclis Genel Kurulu’nda 1 milyar 663 milyon 958 bin TL’lik Dışişleri Bakanlığı bütçesi görüşüldü.
Cumhuriyetçi Türk Partisi (CTP) Milletvekili Fikri Toros, bütçe görüşmesi sırasında Meclis kürsüsünden önemli açıklamalarda bulundu.
CTP Milletvekili Toros, Kıbrıslı Türklerin kendi ülkelerinde gasp altında olan haklarını, uluslararası temsiliyetlerini, geleceğe dair umutlarını, siyasi sorun kaynaklı sebeplerden dolayı karşı karşıya bırakıldığımız riskleri ve yalnızlığın giderek ağırlaşan bedellerini ele almak için konuşma yaptığını söyledi.
Dışişleri Bakanlığı’nın, gerek süre gelen siyasi koşullarda gerekse de Kıbrıs sorunun kapsamlı çözümüyle oluşabilecek koşullarda dış politikaya imaj ve çıkarlardan oluşan bir vitrin teşkil ettiğine dikkat çeken Toros, “Dış politika, ekonomidir, eğitimdir, mülkiyettir, iklimdir, enerjidir ve en önemlisi insandır.” dedi.
“Dışişleri Bakanlığı için hazırlanan bu bütçe, hükümetin, Kıbrıs barış tesisi süreci, dış politika ve uluslararası ilişkilerimize ne kadar önem verdiğinin bariz bir göstergesidir.” Diyen Toros, bu bütçenin, Dışişleri Bakanlığı’nı potansiyel kapasitesinin gerisinde kalmaya mahkum eden, içi doldurulmamış bir vizyonun belgesi olduğuna vurgu yaptı.
Toros’un açıklamasının devamı şu şekilde:
“Dışişleri Bakanlığı bütçesi, adeta çözümsüzlüğün ve yalnızlığın kurumsallaştırılması amacıyla yapılan bir bütçedir. Bakanlığın sürdürdüğü siyaset, Kıbrıs Türk halkının ortaya koyduğu demokratik idareye sırt çeviren, uluslararası hukukun oluşturduğu meşru zeminde diplomasiyi ve çözüm müzakerelerini reddeden, uzlaşmayı bir zafiyet olarak gören, çözümsüzlüğü ise adeta bir devlet politikasına hâline getiren zihniyetin bir ürünüdür.
Kıbrıslı Türkler, kendi ülkelerinde yalnızlaşmayı seçmiş bir toplum değil. Bize dayatılan bu yalnızlık, siyasi bir tercihin sonucudur. Hükümetin izlediği dış politika, dünyayla bağ kurmayı değil, dünyaya karşı duvar örmeyi esas almıştır. Oysa çağdaş toplumlar, duvarlarla değil ilişkilerle güçlenebilir. Kıbrıslı Türkler, idealleriyle bağdaşmayan bu yaklaşıma asla itibar etmez ve bu yaklaşımı reddeder. Çünkü yalnızlık bir onur vesilesi değildir.”