Çocuklarda Özgüven Gelişimi

Çocuklarda Özgüven Gelişimi


Yasemin Sorakın
al_yas11@hotmail.com

Mutlu ve başarılı bir yaşam sürdürebilmek için sahip olunması gereken en önemli özelliklerden biri özgüvendir.Özgüveni gelişmemiş yada zedelenmiş bireyler yaşam süreleri boyunca kendileriniifade etmekte ve sorumluluk almakta zorluk yaşayabilmektedirler.Özgüven kelimesi genellikle “Self –esteem” kelimesinin karşılığı olarak kullanılmaktadır.Fakat “Self-Esteem” kelimesinin taşıdığı anlam “kişinin kendisi için biçtiği değer” olarak kabul edilmektedir. Bu sebeple , “Özgüven” ifadesi ile “kendilik değeri” ifadesi birbirinden ayrı iki kavram olarak ele alınmalıdır.Özgüveni basitçe tanımlamak gerekirse, insanın kendisine yönelik geliştirdiği olumlu duygular veyapabileceklerine karşı duyduğu güvendir. Kişinin olumlu ve olumsuz duygularıyla başedebilmesi ve kendiyle barışık olabilmesidir.Lindenfield (1997) özgüveni, iç özgüven ve dış özgüven olarak iki farklı boyutta incelemiştir.İç özgüvene sahip kişiler, kendilerini tanırlar, kendilerini severler, kendilerine açık hedefler koyarlar ve pozitif düşünürler.Dış özgüvene sahip kişiler ise, çevreleri ile doğru iletişim kurarlar, dışarıya kendilerini daha iyi ifade ederlerve duygularını kontrol etmeyi bilirler.Kısacası dış iç özgüven,kendimize güvendiğimiz ile ilgili olarak dışarıya verdiğimiz görüntü ve davranışlardır.

Okulöncesi dönemde çocuğun yaşamındaki en önemli sosyalleşme kurumu ailedir.Çocuk bu dönemde anne ve babayı örnek alarak hareket etmektedir.Böylece, özgüven gelişiminde anne ve babanın etkisi çok büyüktür.Çocuğun doğduğu andan itibaren ailesi ile kurduğu ilişki, ilerleyen yıllarda, çevresine karşı sergileyeceği tutum ve davranışları etkiler.Ebeveynleri tarafından sevgi gören, ihtiyaçları karşılanan, ihtiyacı olan yakınlığı ve ilgiyi bulan,düşünceleri önemsenen,sorumluluklar verilen, güven duyulanve en önemlisi olduğu gibi kabul edilen çocukların kendilerine özgüveni gelişir.Özgüveni gelişen bir çocuğun kendisi ve çevresiyle ilgili olumlu algısı olur ve girdiği her ortamda kendisini iyi ifade eder.Sorumluluk almaktan çekinmez, etrafına karşı güven duyar,kendisini bir grubaait hisseder ve başarılı olur. Buna karşılık,yeterli sevgi görmeyen, önemsenmeyen,sürekli eleştirilen, övgü almayan çocuklar kendilerini değerli hissetmezler ve özgüvensiz olurlar.Kendini değersiz hisseden çocuklar yaşadığı ortamda,okul ve toplum içinde birtakım sıkıntılar yaşarlar.

Özgüven, yaşamın ilk yıllarında temelleri atılan bir kavramdır.Gelişim dönemlerine bakacak olursak bireyin gelişiminde bazı kritik dönemler vardır.Erikson’agöre yaşamın ilk yılları kişiliğin temelini oluşturur.0-1 yaş arasındaki dönemde güven veya güvensizlik duyguları gelişerek,bağlanma ve duygusal yakınlıkda büyük önem kazanmaktadır.Yaşamın ilk yılında, bebeğin  fizyolojik ve duygusal ihtiyaçları anne tarafından karşılık beklenmeden karşılanmasıyla bebekte bağlanma gerçekleşir.Ancak, bu dönemde annenin davranışları tutarsız ve bebeğin fizyolojik yada duygusal ihtiyaçlarını zamanında karşılamazsa bebek dünyaya güvenli bir şekilde bakamaz. Bu durumda bebek herşeyden korkan ve dünyaya tedirgin gözlerle bakan kendine güvensiz bir çocuk  olur.

1-3 yaş arasındaki dönem özerkliğe karşı kuşku ve utanç duygusunun geliştiği dönem olarak bilinmektedir.Bu dönemde çocuk etrafındaki herşeyi keşfetmeye başlayarak kendi yapabileceklerinin farkına varır. Çocuğun yaptığı her davranışa karşın olumsuz anne baba müdahalesi varsa ve çocuk yapabilecekleri için cesaretlendirilmezse eziklik hissederek utanç duyguları geliştirmesi kaçınılmaz olacaktır.Böylece özerklik duygusu gelişmez ve özgüveni zedelenebilir.Ayrıca, bu dönemde doğru bir tuvalet eğitimi verilmezse ileride çok büyük sorunlar ortaya çıkabilir.

3-5 yaş arasındaki dönemde çocuk kendi başına girişimlerde bulunduğu bir dönem içerisine girmektedir.Çocuğun fiziksel gelişimi yanısıra dilgelişimi de geliştikçe çevresine karşı merakı ve girişimleri artmaktadır.Çocuğun bu dönemde merak ettiği konulardan birtanesi de cinselliktir.Çocuğun kendi başına birşeyler yapabilmesi için yaptığı girişimler desteklenmeli ve sorduğu sorulara çocuğun anlayabileceği bir dille mutlaka cevap verilmelidir.Eğer çocuğun soru sorması engellenirse, çocuksuçluluk duygusu hisseder,kaygı duymaya başlar veçevresinde olup biten hiçbir şeyi merak etmez.Buna bağlı olarak, ileride akademik başarısı da etkilenebilir.

6-11 yaş arasındaki dönem ise çocuğun ebeveynlerinden yoğun olarak ayrılıp okula başladığı dönemdir.Bu dönemde çocuğun sosyal hayatlarında önemli değişiklikler olur,anne ve babanın çocuk üzerindeki etkisi azalırken öğretmenlerinin ve arkadaşlarının etkisi artar.Bu evrede  “başarı” çok büyük bir öneme sahiptir. Başarı, çocuğun kendisine karşı olumlu bir tutum geliştirmesini ve yeteneklerini geliştirmesini sağlar.Bu dönemde,başarısının çevresi tarafından beğenilmesi ve takdir görmesi çocuk için vazgeçilmezdir. Bu nedenle, aileler veya öğretmenler çocuktan yeteneğinin üzerinde bir başarı beklemek yerine, çocuğa kendi yeteneğine uygun sorumluluklar vermelidir.Böylece çocuğun başarı ihtiyacı öğretmenleri ve ailesi tarafından karşılanacaktır.Akranları tarafından kabul edilmek, akademik ve sosyal alanda iyi performans göstermek özgüveni artıran etkenlerdir.

Son yıllarda, çocuklarda özgüven ile ilgili olarak yapılan çalışmalara bakıldığı  zaman,çocukların  özgüven gelişiminin birçok faktörden etkilendiği belirtilmektedir. Marmara Üniversitesi tarafından yapılan bir çalışmaya göre, aile uyumunun,özgüven ve akademik başarı üzerine etkili olduğu belirlenmiştir.Yapılan diğer bir araştırmanın bulgularına göre, aile içi şiddete uğrayan çocukların ruhsal ve davranışsal problemler yaşadığı ve özgüvenlerinin zedelendiği belirtilmiştir.Ayrıca, obezitenin de özgüven eksikliği ve depresyonla ilişki olduğu yapılan çalışmalarda belirtilmiştir.

Özgüveni olmayan çocuk; akademik hayatında başarısızlık yaşayabilir, sınıfta söz almaktan çekinir,çevresine karşı merakı gelişmez, uyum problemi yaşar, yeteneklerini keşfedemez ve kendisini iyi ifade edemez.Bunlara bağlı olarak,stres, kaygı, düşük benlik algısıgibi birçok problemle karşılaşabilir.Doğru anne-baba ve öğretmen işbirliği ve yaklaşımları ile bu problemleri önlemek yada en aza indirmek mümkündür. Çocuğu karşılıksız sevmek ve ona saygı duymak, çocuğun ayrı bir birey olduğunu unutmamak önemlidir. Dahası, çocukların kendilerini keşfetmeleri için fırsatlar yaratmak, kendi kararlarını almalarına olanak vermek ve onları cesaretlendirmek gerekmektedir. Hata kaçınılmazdır, çocukların risk almaları,hata yapmaları ve hatalarından ders almaları sağlıklı gelişmeleri düşünüldüğünde çok önemlidir.

 

Dergiler Haberleri