“Bizden olmayana inanılmaz acımasız davranıyoruz”

Mülteci Hakları Derneği, “Birlikte Daha İyi” Projesi Koordinatörü Av. Deniz Altıok, Kıbrıs’ın kuzeyinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığında artış olduğuna dikkat çekti

Mülteci Hakları Derneği, “Birlikte Daha İyi” Projesi Koordinatörü Av. Deniz Altıok, Kıbrıs’ın kuzeyinde ırkçılık ve yabancı düşmanlığında inanılmaz bir artış olduğunu vurguladı.

Av. Altıok, toplumda şiddeti gören kişinin kim olduğuna göre tepki verildiğini ve “bizden olmayana” acımasız davranıldığını kaydederek, “Kıbrıs’ın kuzeyinde ırkçılık skalamız çok geniş” dedi.

Geçtiğimiz günlerde Lefkoşa’da bir grubun saldırısına uğrayan üniversite öğrencisi William A. Peter’in konusunun peşini bırakmayacaklarını da ifade eden Av. Altıok, ellerine ev sahibi tarafından dövülen Afrika kökenli bir kadınla ilgili yeni bir video geçtiğini, artık “gizlemeden, saklamadan” ırkçılık yapıldığına dikkat çekti.

Kıbrıs’ın kuzeyine gelen ve eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklarına bile ulaşamayan insanların suç işlemeye itildiğini kaydeden Av. Deniz Altıok, “Hepsi bizim yüzümüzdendir demiyorum, tabi ki kötü amaçları olanlar da olabilir, her milletten olabildiği gibi... Bunu düzenlemesi, denetlemesi gereken yönetenlerdir...” dedi.

“Çok iç karartıcı bir tablo var” diyen Av. Altıok, “Ortada bir suç varsa, bunu bir ırka, hatta bir kıtaya mal etmek kabul edilebilir değil. Suça, suçun nasıl engellenebileceğine odaklanmak, bunun için çalışmalar yürütmek gerekirken, pratik bunun tam tersi... Suçla ilgili bir şey yapılmıyor ama sürekli yaftalama, ırkçılık, nefret söylemi var.” diye konuştu.

Soru: Geçtiğimiz günlerde bir taksi şoförüne arabayla çarpılmasının ardından, Lefkoşa’da Afrika kökenli bir öğrenci, çoğunluğu 18 yaşın altında bir grup tarafından dövüldü. Yabancı öğrencilerin yaşadıklarını duyuyorduk, araştırmalara da yansıyordu ama bu olay durumu daha görünür kıldı, hem ırkçılığı, hem de artan şiddet olaylarını… Siz bu olayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Av.Altıok: Bu şiddet olayı bir Instagram postuyla karşımız çıktı. Bir yerde haberini de göremediğimiz için, yabancı öğrencilerin birliği VOIS Cyprus’u aradım. Detaylı bilgiyi onlardan aldım. Hatta saldırıya uğrayan gencin hastaneden yeni çıktığını ve ifade vermek için poliste sıra beklediğini ve çok da ciddiye alınmadığını öğrendim. Kaç senedir sahada çalıştığım için çok yakından tanıdığı polis arkadaşlardan ilgilenmelerini rica ettim.

Saldırıya uğrayan Afrika kökenli bir öğrenci, diğer taraftan şiddeti uygulayanların çoğu 18 yaşından küçük... Bunlar reşit olmayan kişiler, suça yönlendirilen çocuklar...  Bu durum bize, sahada da gözlemlediğimiz, özellikle pandeminin başından beri tüm dünyada olduğu gibi, Kıbrıs’ın kuzeyinde de ırkçılık ve yabancı düşmanlığı konusundaki artışı bir kez daha gösterdi. VOIS Cyprus ile çok yakın çalıştığımız için onlar aracılığıyla bu tür olayları çok duyuyoruz. Geçen hafta elimize yeni bir video daha geçti, ev sahibi tarafından dövülen Afrika kökenli bir kadın, bir kiracı. Bu tarz olayları duyardık, artık görmeye de başlıyoruz. Gizlemeden, saklamadan ırkçılık yapılıyor. Saldırıya uğrayan yabancı üniversite öğrencisi William A. Peter’in konusunun peşini bırakmayacağız. Yetkililerin olayla ilgili yapılması gerekenleri bir an önce yapmasını bekliyoruz, konunun takipçisi olacağız.

“Yabancı öğrenciler yetkililerden destek göremedikçe…”

Soru: Sıkıntı yaşayan yabancı öğrencilerin, polis dışında çalabileceği bir kapı yok. Son zamanlarda öğrenci birlikleri kurulmaya başladı. MHD olarak birliklerle nasıl bir işbirliğiniz var?

Altıok: Yabancı öğrenciler yetkililerden destek göremedikçe, kendi ülkelerinden olanlarla birleşmeye ve arkalarını kollamaya başladılar. Bu çok güzel bir şey, seslerini duyurmaya çalışıyorlar. Yerel halka çok ulaşamadıkları için seslerini duyurmakta zorluk çekiyorlar. Biz de dernek olarak destek olmaya çalışıyoruz, bizim aracılığımızla seslerinin duyulmasını sağlamaya çalışıyoruz. Çok sıkıntıları var.

Kamerunlu, Nijeryalı mültecilerimiz de var, bilindiği gibi bunlar çatışmalar olan ülkeler... Mülteci olmayanlar da, Kıbrıs’ın kuzeyinde sıkıntı yaşayan çok sayıda kişi derneğin kapısını çalıyor, biz de yönlendirme yapıyoruz.

“Bize ulaşabilenler şanslı saydıklarımız ama dokunamadığımız çok fazla insan var”

Soru: Çok sayıda Afrika kökenli kişinin ölü bulunduğu, öldüğü veya öldürüldüğü de zaman zaman basına yansıyor…

Altıok: Ölümler çok arttı, insan ticareti mağdurlarından öğrendiğimize göre köleliğe zorlanan kadınların sayısı da artıyor. Bu kadınlar bize ulaşmaya başladı. Bu konuda da İnsan Hakları Platformu’nun İhbar Hattı olan 0542 8620060’dan bize ulaşanların hayatlarına dokunabildik, bize telefoniyen ulaşabilenler şanslı saydıklarımız ama dokunamadığımız çok fazla insan var.

“Irkçılıkta, yabancı düşmanlığında inanılmaz bir artış var”

Soru: MHD olarak nelerle karşılaşıyorsunuz?

Altıok:  Mültecilerle ve insan ticareti mağdurlarıyla çalışmalarımızda bizim gördüğümüz de ırkçılıkta, yabancı düşmanlığında inanılmaz bir artış olduğudur. Şu anda Kıbrıs’ın kuzeyinde yaklaşık 150’ye yakın mültecimiz var. Aynı zamanda, destek verdiğimiz insan ticareti mağdurları da var. Bu insanların hepsi barınmada, istihdamda sıkıntı yaşıyor, her gün ırkçlığa maruz kalıyorlar. Irklarından, geldikleri ülkeden, dinlerinden, dillerinden dolayı ırkçılıkla karşılaşıyorlar. Örneğin bir mültecimize iş aramaya başladığımızda, iş veren “siyahi ise bulaşıkçı olarak çalıştırırım ama göz önünde, örneğin garson olarak çalıştırmam” gibi bir yaklaşım sergileyebiliyor. İşveren bunu bize rahatlıkla, çok normal olduğunu düşünerek söyleyebiliyor. Ben hukuk danışmanı, dernek çalışanı olarak aradığımda bana bunu söyleyebilen bir kişinin özneye bunu nasıl ifade ettiğini, ne yaptığını düşünmek bile istemiyorum. Barınma konusunda da benzer şeyler yaşıyoruz, ev sahipleri “Suriyeli ise evimi vermem” ya da “Siyahi ise istemem” diyebiliyor. “Siyahi” kelimesi bile kullanılmaz, çok daha korkunç bir kelime kullanıyorlar. Bütün bunların üzerine şimdi çok fazla şiddet, taciz vakamız var. Bizim de bütün çaldığımız kapılar yüzümüze kapanır gibi oldu... İçişleri Bakanlığı, Çalışma Bakanlığı, Sosyal Hizmetler Dairesi ve belediyelerin daha fazla sorumluluk alması gerekiyor.

“Kan dondurucu, çok acımasızca”

Son olayda şiddet gözümüzün içine girdiği halde o kadar fazla nefret dili kullanılan yorum okudum ki, hayretler içinde kaldım. Ben o görüntülerin tamamını izleyemedim, elim ayağım titredi. Ama görüntüleri izleyip, “bunlar ülkemizden yok olsunlar”, “bunlar hep suçludur” “bunlar tacizler, tecavüzler yaparlarken dernek nerdeydi” gibi konuşmalar, yorumlar duyuyorum. Bu bana kan dondurucu geliyor, bu kadarı çok acımasızca...

Toplumda şiddeti gören kişinin kim olduğuna göre tepki verme durumu var, “bizden olmayana” inanılmaz acımasız davranıyoruz. Pandeminin başında, ilk vakalar Alman vatandaşıydı, o dönemde Alman nefreti çıktı. Kıbrıs’ın kuzeyinde ırkçılık skalamız çok geniş aslında. Irkçılığımız, yabancı düşmanlığımız hep var ama duruma göre, konjönkture göre şekil değiştiriyor. Örneğin Ukrayna-Rusya savaşı oldu, “Ukraynalı kardeşlerimize kapımız açık” gibi açıklamalar oldu, diğer taraftan “Suriyeliler gelmesin, onları evlerine gönderelim” dedik, “siyahilerin hepsi suç işler” diyerek sürekli bir damgalama yapıyoruz.

“Çok iç karartıcı bir tablo var”

Soru: Kıbrıs’ın kuzeyinin siyasi statüsü nedeniyle suç örgütlerinin buraya geldiğini de biliyoruz. Yasadışı işler yapanların, ülkede kayıtsız kalanların bazıları da Afrika kökenli ama bu tümünün öyle olduğunu göstermez. Afrika kökenliler arasında hem mağdurlar, hem de suçlular var. Bunun denetlenmesinden, düzenlenmesine kadar sorumlu olanlar nerede?

Altıok: Çok iç karartıcı bir tablo var. Ortada bir suç varsa, bunu bir ırka, hatta bir kıtaya mal etmek kabul edilebilir değil. Suça, suçun nasıl engellenebileceğine odaklanmak, bunun için çalışmalar yürütmek gerekirken, pratik bunun tam tersi... Suçla ilgili bir şey yapılmıyor ama sürekli yaftalama, ırkçılık, nefret söylemi var... Buraya gelen ve eğitim, sağlık, barınma gibi en temel haklarına bile ulaşamayan insanları biz de suç işlemeye itiyoruz. Hepsi bizim yüzümüzdendir demiyorum, tabi ki kötü amaçları olanlar da olabilir, her milletten olabildiği gibi... Bunu düzenlemesi, denetlemesi gereken yönetenlerdir...

Soru: Farklı kültürlerden gelen insanların bir arada yaşayabilmesini sağlamak için herhangi bir çaba sarfediliyor mu?

Altıok: Maalesef hayır, yönetenlerin böyle bir çalışması yok. MHD’de, BM Mülteciler Yüksek Komiserliği tarafından finanse edilen “Kıbrıs’ta Sığınmayı Güçlendirme” projemiz var, entegrasyon bacağı bu projenin en önemli bacaklarından biridir. Entegrasyon kısmında burada yaşayan mültecilerin barınma, istihdam, eğitim, sağlığa erişimleri ve/veya erişimlerinin engellemeleriyle ilgilenen yalnızca bir Sosyal Danışman var ve tahmin edersiniz ki ülkemiz koşulları sebebiyle ona çok iş düşüyor.

“Hem yönetenler, hem de toplum bu insanlar burada yokmuş gibi davranıyoruz”

Hem yönetenler, hem de toplum olarak bu insanlar burada yokmuş gibi davranıyoruz aslında. Gözümüz kapalı, sanki bize mülteci, sığınmacı gelişi olmuyormuş, burada yaşayan mülteciler yokmuş gibi davranıyoruz. Böyle olunca ne eğitim, ne sağlık, ne barınma, ne istihdam haklarına erişim sağlayabiliyoruz. Bu hükümetin sorumluluğu olması gerekirken, bizim sahada sadece bir çalışanımız var, o Kıbrıs’ın kuzeyindeki bütün mültecilerin ihtiyaçlarına koşmaktadır. Kıbrıs’ın kuzeyinde çalışan etkin bir sığınma mekanizması olmadığı için mülteci hakları sistematik olarak ihlal ediliyor. MHD olarak yıllardır Yabancılar ve Muhaceret Yasası’nda değişiklik önerileri hazırlıyoruz, sunuyoruz ancak hükümetler sürekli değiştiği için bunlar yürürlüğe giremiyor. Bu arada mülteci gelişi devam ediyor, insan ticareti mağdurları sayısı günden güne artıyor. Irkçılık başını alıp gidiyor. MHD’de bir avuç insan bu konularla ilgileniyoruz. Sürekli bakanlık kapılarını aşındırıyoruz. Geçmişte bakanlıklarla temaslarımız oldu, yardımcı oldukları konular da oldu. Ancak son 3-4 haftadır, İçişleri Bakanı’ndan görülme talep ediyoruz ama girişimlerimiz sonuç hala vermedi, Çalışma Bakanı’ndan görüşme talep ediyoruz, ancak haftalarca süren aramalar sonucu randevu alabiliyoruz.

“En temel insan hakkı olan güven içinde yaşama hakkı ihlal ediliyor”

Soru: Irkçılık, yabancı düşmanlığına karşı neler yapıyorsunuz?

Altıok: AB fonlu “Birlikte Daha İyi” projemizin en önemli ayaklarından biri ırkçılık karşıtı bir ağ kurulmasıdır. Bu ağda diğer sivil toplum örgütlerinden, öğrenci birliklerinden temsilciler olacak. Bu ağ, ırkçılık ve yabancı karşıtlığına karşı birlikte nasıl bir yol izleyebileceğimize dair bir başlangıç noktası olacak. Günün sonunda kalıcı bazı değişiklikler elde edebilmeyi de hedefliyoruz. Proje aslında üç tematik alan, “mülteciler”, “insan ticareti” ve “ırkçılık” üzerine yazılımış bir farkındalık yaratma, eğitimler düzenleme, ırkçılık karşıtı ağı devam ettirme ve fon geliştirme ve bir de gönüllü ağı oluşturmayı hedefleyen bir proje. Çünkü yapılacak çok iş var. Projeler destek sağladığımız kişilerden desteği kesmek zorunda kalmamak adına çok önemli.

Medyaya yönelik eğitimler de planlıyoruz çünkü bazılarının dilleri problemli. Örneğin Lefkoşa’nın göbeğinde saldırıya uğrayan kişiyle ilgili ne ismi yazıldı, ne de kökeni... Bir Kıbrıslı Türk’ün başına benzer bir olay gelseydi, haberler farklı olurdu. Bu olaydan sonra medyayla ilgili bir hayal kırıklığı yaşadık. Suçu işleyen bir Afrika kökenli olduğu zaman, manşetlerde yer alıyor, bütün detaylar veriliyor. Ama mağdur olan Afrika kökenli olunca “bir kişi saldırıya uğradı” şeklinde haberler yazılıyor. Irkçılık ve yabancı düşmanlığından dolayı Kıbrıs’ın kuzeyine gelen yabancı öğrencilerin en temel insan hakkı olan güven içinde yaşama hakkı ihlal ediliyor.

Röportaj Haberleri