Kıbrıslı Türk İnsan Hakları Vakfı (KTİHV), 3-10 Mayıs tarihleri arasında bir hafta içinde dört ayrı ifade özgürlüğü ihlali yaşandığını açıkladı.
Vakıf, Polis Örgütü’nün her 48 saatte bir ifade özgürlüğüne müdahale ettiğini vurguladı. Açıklamada, “İrade Bizde” pankartı nedeniyle 5 kişinin tutuklanması, gazetecilere yönelik tehditler, muhalefetin reklam panoları nedeniyle yapılan ifade çağrısı ve 1 Mayıs’ta Kürtçe pankart taşıyanların gözaltına alınması olmak üzere toplam dört olay örnek gösterildi.
KTİHV, bu gelişmelerin her birinin demokratik toplumlarda temel bir hak olan ifade özgürlüğüne yönelik ciddi tehditler oluşturduğuna dikkat çekerek, polis teşkilatını anayasa ve insan hakları ilkelerine uygun hareket etmeye davet etti.
3 Mayıs’ta, TC Cumhurbaşkanı’nın Kıbrıs’ın kuzeyine yaptığı ziyaret sırasında açılan “İrade Bizde” pankartına polis müdahalesi ve pankartı taşıyan 5 kişinin tutuklanması, KTİHV tarafından açık bir ifade özgürlüğü ihlali olarak nitelendirildi. Vakıf, 2011 yılında yaşanan benzer bir olayda, polis örgütünün tazminata mahkûm edildiğini hatırlattı.
Gazeteciler Ayşemden Akın ve Emine Yüksel’in yaptıkları haberler nedeniyle ölüm tehdidi aldıkları ve haber konusu şahsın öldürülmesinin ardından koruma taleplerinin polis tarafından yeterince karşılanmadığı da, KTİHV tarafından ifade özgürlüğü ihlali olarak değerlendirildi.
Halkın Partisi’nin, milletvekillerini eleştiren içerikler için reklam panosu kiralaması üzerine, panoları kiraya veren kişinin polis tarafından “milletvekillerinin özel hayatına müdahale” iddiasıyla ifadeye çağrılması da açıklamada yer aldı. KTİHV, bu durumu “kabul edilemez” olarak nitelendirdi, milletvekillerinin kamu adına aldıkları kararların eleştirilmesinin özel hayat kapsamında değerlendirilemeyeceğini belirtti.
1 Mayıs kutlamalarında Kürtçe “Yaşasın 1 Mayıs” pankartı taşıyan 4 kişinin gözaltına alınması da ifade özgürlüğüne aykırı bir uygulama olarak raporda yer aldı.
KTİHV açıklamasında, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarına ve Anayasa hükümlerine atıf yapılarak, çoğulculuk, hoşgörü ve açık fikirliliğin demokratik toplumun temel değerleri arasında olduğu vurgulandı. “Rahatsız edici, iğrendirici, hoş olmayan hatta şoke edici ifadelerin dahi korunması, insan hakları açısından gerekli, demokratik değerler açısından ise kilit öneme sahiptir” denilen açıklamada, özellikle kamu görevlilerinin eleştiriye daha açık olması gerektiği hatırlatıldı.
Vakıf, Polis Örgütü’nü tüm bu olaylarda ifade özgürlüğüne uygun şekilde davranmaya davet etti.