“Barışa giden yol işbirliğinden geçer”

“İşadamları ile siyasiler arasında çok bariz bir görüş farkı vardır, işadamları barışa giden yolun işbirliğinden geçmesi gerektiğine inanırken, siyasiler işbirliğinin barışla mümkün olabileceği görüşündedirler

Kıbrıs Türk Ticaret Odası Başkanı Fikri Toros, işadamlarının barışa giden yolun işbirliğinden geçmesi gerektiğine inandığını ancak siyasilerin işbirliğinin barışla mümkün olabileceği görüşünde olduğunu belirtti

 

Ödül Aşık ÜLKER

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO) Başkanı Fikri Toros, işadamlarının barışa giden yolun işbirliğinden geçmesi gerektiğine inandığını ancak siyasilerin işbirliğinin barışla mümkün olabileceği görüşünde olduğunu belirtti.

Mevcut süreci ekonomik tahrik gücünün farklı kıldığının altını çizen Toros, Kıbrıs’ta bu sürece işadamlarının, iş camiasının öncülük etmesinin gerekli olduğunu vurguladı.

Toros, “Öncülük etmesi gerekir derken, bizim herhangi bir siyasi yetkimiz yok, böyle bir yetkiye de sahip olduğumuzu asla iddia etmiyoruz ancak biz mevcut siyaset ikliminde adadaki ortamı, toplumları çözüme nasıl hazırlayabilirizin peşindeyiz, bunu kendimize bir misyon olarak üstlendik. Bize göre bu bir takım işbirliği projeleriyle mümkündür. Çünkü müstakbel birleşik federal Kıbrıs, toplumları bizim geliştirmekte olduğumuz işbirliği projelerinde bir araya getirecektir. Siyasi kararlarla, siyasi müsadelerle, siyasilerin mutabık kalacakları açılımlarla bu projelerin mevcut siyasi iklimde hayata geçmesini istiyoruz” diye konuştu.

Kıbrıs Türk Ticaret Odası (KTTO), Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası (KEVE), Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) ile Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’nin Haziran 2014’te oluşturduğu Lefkoşa Ekonomik Forumu’nun çalışmaları hakkında Face to Face’e bilgi veren Toros, Kıbrıs’ta bulunacak bir çözümün, Kıbrıs’ın federal bir çatı altında birleşmesinin, tüm Doğu Akdeniz’de ve özellikle Yuınanistan, Türkiye ve Kıbrıs üçgeninde siyasi ve ekonomik ilişkiye fırsat tanıyacağının altını çizdi.

“Bu süreç farklı bir süreç”

• Soru: Lefkoşa Ekonomik Forumu olarak siyasi sürece destek belirtiyorsunuz ve iki toplum arasındaki güven ortamını güçlendirme hedefine doğru yürümekte kararlı olduğunuzu söylüyorsunuz. Siyasilerin yapamadığını iş insanları olarak mı yapmaya adaysınız veya iş insanlarının bunu başarma şansının daha yüksek olduğunu mu düşünüyorsunuz? 
• Toros:
İşadamları ile siyasiler arasında çok bariz bir görüş farkı vardır, işadamları barışa giden yolun işbirliğinden geçmesi gerektiğine inanırken, siyasiler işbirliğinin barışla mümkün olabileceği görüşündedirler. Bugun itibarıyla yürütülen, sadece siyasilerin katılımıyla gerçekleşen çözüm süreçlerinde görüşmeler bir takım pazarlıklar, bir takım müzakerelerle sınırlı kalıyor ve maalesef sonuç da alınamıyor. Bu süreç farklı bir süreçtir, bu süreci tahrik eden güç ekonomik güçlerdir. Özellikle Doğu Akdeniz’deki hidrokarbon rezervlerinin yarattığı olay, Güney Kıbrıs’ın ve Kuzey Kıbrıs’ın içinde bulunduğu finansal sıkıntılar, bölgesel ekonomik çıkarlar, Kıbrıs sorununun çözümüyle bu doğalgaz rezervlerinin Türkiye üzerinden AB’ye pazarlanması ve Türkiye’den gelecek suyun tüm Ada’nın tarım sektörüne kazandıracağı ivme gibi ekonomik konuları kastediyorum. Madem ki bu ekonomik tahrik gücü bu süreci farklı kılıyor, o zaman Kıbrıs’ta bu sürece işadamlarının, iş camiasının öncülük etmesinin gerekli olduğunu düşünüyoruz. Öncülük etmesi gerekir derken, bizim herhangi bir siyasi yetkimiz yok, böyle bir yetkiye de sahip olduğumuzu asla iddia etmiyoruz ancak biz mevcut siyaset ikliminde adadaki ortamı, toplumları çözüme nasıl hazırlayabilirizin peşindeyiz, bunu kendimize bir misyon olarak üstlendik. Bize göre bu bir takım işbirliği projeleriyle mümkündür. Çünkü müstakbel birleşik federal Kıbrıs, toplumları bizim geliştirmekte olduğumuz işbirliği projelerinde bir araya getirecektir. Siyasi kararlarla, siyasi müsadelerle, siyasilerin mutabık kalacakları açılımlarla bu projelerin mevcut siyasi iklimde hayata geçmesini istiyoruz.

Uzun süreden beri Kıbrıs Rum Ticaret ve Sanayi Odası (KEVE) ile birlikte bir takım işbirliği projeleri üzerinde başarılı çalışmalar yaptık. Bu yıl Türkiye Odalar Borsalar Birliği (TOBB) ile Yunanistan Ticaret ve Sanayi Odaları Birliği’ni de aramıza almaya karar verdik ve 2 Haziran’da Lefkoşa Ekonomik Forumunu kurduk. Burada iki amaç var, birincisi Kıbrıs’taki iki odanın çalışmalarına Türkiye ve Yunanistan’ın destek vermesi ve ikincisi de bu işbirliği projelerini sadece Ada üzerinde değil, Kıbrıs, Yunanistan ve Türkiye üçgeninde bölgesel olarak da geliştirmek. Çünkü Kıbrıs’ta bulunacak bir çözüm, Kıbrıs’ın federal bir çatı altında birleşmesi, tüm Doğu Akdeniz’de ve özellikle Yunanistan, Türkiye ve Kıbrıs üçgeninde siyasi ve ekonomik ilişkiye fırsat tanıyacaktır. Şu anda Türkiye ile Kıbrıs Cumhuriyeti arasında herhangi bir siyasi ilişki olmadığı için böyle birşey beklemek hayali olur. Doğu Akdeniz projesinin gerçekleşebilmesi için de benim “üçgen temel” dediğim bu yapının sağlam, kalıcı bir şekilde tesis edilmesi gerekir ki üzerine böyle bir proje bina edilebilsin.

“Toplumların çözümün sağlayacağı kazanımlardan haberdar olması elzemdir”

• Soru: Liderlerin cesurca tekrar başlattığı, adada adil ve sürdürülebilir bir çözüme ulaşma sürecini desteklediğinizi her fırsatta belirtiyorsunuz. Mevcut siyasal çözüm süreç hangi istikamette ilerlerse ilerlesin iki toplum arasındaki güven ortamını güçlendirme hedefine
doğru yürümekte kararlı olduğunuzu söylüyorsunuz. Bu konuda ne yapmayı düşünüyorsunuz?
• Toros:
Hangi sonuç alınırsa alınsın, hatta hiçbir sonuç alınmasa dahi Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum toplumların birbirlerine güven duyması, birbirleriyle bulacakları bir çözümün kendilerine sağlayacağı kazanımlardan haberdar olması elzemdir. Çünkü ancak böyle birşey onları olası bir referandumda “evet” demeye motive edebilir.

Bizim görüşümüz, ara bölgeyi kullanmaktır. Ara bölgeyi bu işbirliklerine ev sahibi olabilecek bir konuma getirmek ve adayı bölen değil, birleştiren bir bölge konumu kazanmasına katkı koymaktır. Bu çerçevede ara bölgede bir pazar yeri açma projemiz vardır. Bu pazar yerinde, her iki toplumun tüccarları stand kurarak yer alacaktır. Burada her iki toplumun kendi özel ürünleri satılacaktır.

Şu anda bildiğiniz gibi iki toplum arasında mevcut tüzükler kapsamında bir ticaret vardır. Kuzey’den Güney’e Yeşilhat Tüzüğü üzerinden, Güney’den Kuzey’e de Kuzey’deki Ticaret Dairesi’nin belirlediği ürünlerle resmi bir ticaret vardır. Bu resmi ticaret olması gerekenin çok altında bir hacim teşkil etmektedir. Bize göre bu hacmi büyütmeye teşebbüs ederken iki tarafın iş insanları arasında meydana gelebilecek anlaşmazlıkların çözüleceği bir de merci oluşturulması gerekir. Bu mercinin yokluğu devam ettiği sürece iki tarafın iş insanları birbirleriyle iş yapmak yerine, iş yapmamaya teşvik edilmektedir. Çünkü iş yapmak bir risk ihtiva eder. Eğer risk bir ihtilafa yol açar, ve o ihtilafın çözümü için ortak bir merci bulunmazsa, o zaman  iş insanları risk almamak için işbirliğinden uzaklaşır. Bu noktadan yola çıkarak Lefkoşa ara bölgede bir Tahkim Merkezi kurma düşüncesini geliştirdik. Şüphesiz tüm bunlar gerekli siyasi iradeyle mümkündür.
  
• Soru: Bu konuda siyasilerle temasınız oldu mu? Herhangi bir tepki aldınız mı?
• Toros:
Olumlu ve bize destek olan tepkiler alıyoruz. Sadece geçen haftaki toplantıdan sonra değil, bu süreçte oynadığımız rolle ilgili de, geliştirdiğimiz tüm projelerle ilgili olumlu destek alıyoruz. Zaten onlarla da yakın işbirliği içinde çalışıyoruz. Tahkim Kurulu’nda Lefkoşa Ekonomik Forumu’nun 4 üye örgütünden temsilciler yer alacaktır. Bugünlerde bir grup arkadaşımız Atina’da toplanacak ve bir ön hazırlık metni hazırlayacaklar.  Forumun Aralık ayında yapılacak bir sonraki toplantısında ise, bu çalışmanın ortak metni değerlendirmeye sunulacaktır. Ondan sonra da siyasiler nezdinde girişimler başlatmayı planlıyoruz.

“Hedef, sürecin başarılı bir sonuca ulaşmasına katkı koymak”

• Soru: İstanbul’daki toplantı sonrasında bir de Kuluçka Merkezi kurulmasına karar verildiği açıklanmıştı. Bunu biraz açar mısınız?
• Toros:
Ara bölgeyi toplumları ayıran yerine, herhangi bir çözüm öncesi, yani mevcut iklimde, toplumları değişik vesilelerle işbirliğine ve bir araya getirmeye yarayan bir alan yapmaya çalışıyoruz. Her iki toplumun genç girişimcilerinin birtakım işbirliği projeleri hazırlayabileceği, ve bu projeleri hazırlarken bir takım eğitimler ve seminerlerle uzmanlık kazanmalarına yardımcı olmak için bir Kuluçka Merkezi kurma düşüncesini geliştirdik. Aynen Tahkim Kurulu gibi bu Kuluçka Merkezi de yine Forumu oluşturan 4 örgütün temsilcileri tarafından oluşturulacaktır. Bir grup arkadaşımız bir sonraki toplantıya kadar Brüksel’de biraraya gelecek ve bunun çalışmasını yapıp Foruma sunacaklardır. Burada yabancı girişimciler ve girişimci eğitmenler de yer alacaktır. Yeni kuşak müteşebbislerimizi, müstakbel birleşik Kıbrıs’ta birlikte nasıl yaşayabilir, oluşturulacak sinerjiden istifade edebilir ve “Kıbrıs için hangi yeni projeler geliştirebiliriz” yönünde motive etmeye çalışıyoruz. Özellikle genç girişimcileri vurguluyoruz, çünkü onların geçmişi yeterince bilmedikleri olasılığı çerçevesinde, geleceğe bakarken yanlış bir yargı etkisi altında kalmamalarının gerektiğini düşünüyoruz. Kuluçka Merkezi’nde, onların bu süreçte objektif verilerle hareket etmelerini sağlayacak gerekli eğitimleri almalarına önem veriyoruz. Tüm çalışmalar, çözüm sürecinin başarılı bir sonuca ulaşmasına katkı koymayı hedeflemektedir. Farklı perspektiften, farklı çizgilerden ve sadece ekonomik değil sosyal, kültürel ve sportif alanlarda da işbirlikleri yaparak, toplumların birbirlerine karşı güven geliştirmelerini ve Federal çözümü sürdürülebilir kılmaları hedeflenmektedir.

   Örneğin Avrupa Ralli Şampiyonası çerçevesinde geçtiğimiz Cuma günü yapılan Kıbrıs Rallisi’nin Lefkoşa etabı başkentimizi birleştirdi. Bu, bahsettiğim yolda gerçekleşen çok önemli bir proje. Belki çok küçük gibi görünebilir ama kesinlikle değildir. Bu etkinlik, değindiğimiz birçok başka birleştirici işbirliğine de ilham verecek ve etkin bir emsal olarak kullanılacaktır. Bu ve buna benzer etkinlikler toplumları bir araya getirecek ve böylece kapsamlı siyasi çözüm yolunda geri dönülmez bir yola girmiş olacağız.

---------------------------------------------------------------------

GSM işbirliği…

Cep telefonlarına tüm adada erişim: ‘SÜREÇTE TIKANMA YOK’

• Soru: Ticaret hayatının içindeki işadamlarında, uzun yıllardır ayrı olmaları nedeniyle oluşmuş birtakım önyargıları ortadan kaldırmak için ne yapacaksınız?
• Toros:
Bunları aşmak için geliştirilen projelerin en başta geleni Kıbrıslı Türk ve Kıbrıslı Rum mobil telefon operatörleri arasında yapılacak dolaşımdır. “Interconnection” (ara bağlantı) yöntemiyle sağlanacak bu dolaşım, hangi operatörün abonesi olursanız olun, adanın tümü zerinde cep telefonunuzu kullanabilmenizi sağlayacaktır. Yani KKTCELL ve TELSİM aboneleri, Güney’e geçtiği zaman oradaki bir operatöre bağlanmış olacak ve telefonunu kullanabilecektir. Aynen, herhangi bir ülkeye seyahat ettiğiniz zaman, cep telefonunuzu oradaki bir yerel operatöre bağlanarak kullanabildiğiniz gibi. Bunu yaratmaya çalışıyoruz. Bu dolaşım hizmeti, sadece yerli halkın değil ziyaretçilerin de hayatını kolaylaştıracak, ve Ada’da şartların normale doğru gittiğinin bir belirtisi olacaktır. Aynı zamanda telefon operatörü şirketlere ek gelirler sağlayacaktır. Bu dolaşım ilişkisi, ortak işbirliğinin getireceği kazanımlarla ilgili somut bir örnek teşkil edecektir. Toplumların ve Kıbrıs’ı ziyaret eden yabancıların tüm ada üzerinde hayatlarının kolaylaşmasını da sağlayacaktır.

Dolayısıyla insanlar “Kıbrıs’ta gerçekten bu defa bir değişim oluyor” algısına sahip olacak ve psikolojik olarak geleceğe destek vereceklerdir. İhtiyacımız olan da tam budur, çözüm için, toplumların o evrime girerek sürece destek vermesi. Kıbrıs Türk toplumu bu evrimi 2002-2004 yılları arasında yaşadı; ancak Rumların da yaşaması şarttır. Rumların da, Kıbrıs’ta varılacak bir çözümün kendilerine birçok kazanım sağlayacağını öğrenmeleri şarttır. Bunu, sözlerle değil icraatlarla çok daha etkili bir şekilde öğreneceklerdir diye değerlendiriyoruz.


• Soru: GSM operatörleri arasındaki işbirliğinde bir tıkanma var gibi algı oluştu. Uzun bir süredir bir gelişme yok gibi görünüyor. Bu konudaki çalışmalarda tıkanma mı var, bir sıkıntı mı var?
• Toros:
Hiçbir tıkanma yoktur, süreç devam etmektedir. Olayın birçok teknik, siyasi ve hukuki boyutu vardır. Konunun gerekli teknik önhazırlıkları, operatörler arasında birkaç ay süren doğrudan istişarelerle belirlenmiştir. Nasıl ve ne şekilde yapılacağı konusunda tam bir mutabakat vardır. Bu projeyi yürüten KTTO ve KEVE, aboneler arasında  “telekom hizmeti ticareti”nin (faturalamanın) da nasıl yapılabileceği yönünde bir formül geliştirmişlerdir. Kıbrıslı Türk operatörlerin Güney’deki operatörlere çıkaracakları faturalar, Yeşil Hat Tüzüğü kapsamında bir “hizmet satışı” olarak muamele görecektir. Örneğin, geçen sene Kuzey’den Güney’e yapılan elektrik enerjisi satışındaki uygulama gibi. Güney’deki operatörler de, Kuzey’dekilere Ticaret Daire’mizin belirlediği ürün ve hizmet kapsamı içerisinde faturalama yapabilecektir. Çözümlenmesi gereken tek konu Rum liderliğinin bu formüle razı olup olumlu irade göstermesidir. Müzakerelerin girdiği bu yeni dönemde, Rum Liderin bu konuda yapıcı bir tavır göstermesini bekliyoruz. Aksi takdirde, dolaşım hizmetinin hayata geçmesi mümkün değildir. Özetle henüz bir tıkanma yoktur, süreç devam etmektedir.

 

“En büyük ticari anlaşmazlık önyargı”

• Soru: “Tahkim Kurulu’nun ticari anlaşmazlıkları gidermesi amaçlanıyor” dediniz. En büyük ticari anlaşmazlık nedir, önyargıdan başka?
• Toros:
Yoktur, sadece önyargı ve psikolojik engellerdir. “Herhangi bir alışverişte bir ihtilaf oldu da bu ihtilafı çözemedik” diye bir durum yoktur. Olmaması için tedbirler alıyoruz ki, ticaret daha güvenilir bir zeminde yapılabilsin.


• Soru: Forumun İstanbul’daki toplantısında Ortak Doğal Afet Yönetim Merkezi kurulacağını da açıkladınız. Belki de çok uzun yıllardan buyana arada sınır olması nedeniyle, sanki diğer tarafta olan bu tarafa geçemez, bizde olan da diğer tarafa gidemez gibi bir algımız vardı. Yıllar önce bir çekirge istilası yaşanmıştı ve “çekirgeler sınırı geçti” diye haberler yapılmıştı. Sınırın aslında sadece insanları engellediğini, başka şeyleri engellemediğini de pek çok olayı yaşayarak gördük. Bu merkezin nasıl bir çalışma sistemi olması hedefleniyor?
• Toros:
Çok güzel ifade ettiniz. Ben biraz ilave yapayım, örneğin sel baskınları yaşadık. Kuzey’de ve Güney’de uzantısı olan aynı derenin taşması sonucu defalarca zarar gören yerler oldu. Keza yangınlar da aynı. Müşterek bir Doğal Afet Yönetimi kurma düşüncesini geliştirdik. Ortak Doğal Afet Yönetim Merkezi’ni de ara bölgede geliştirmek istiyoruz. Doğal afet yönetiminde karşılıklı olarak işbirliği halinde olacağız. Bir çağrı merkezi olacak ve doğal afetlere oradan müdahale edilecektir. Toplumların birbirlerine sağlayabileceği yardımlar o merkez vasıtasıyla diğer topluma iletilecektir. Yangın veya ambulans helikopteri gibi ihtiyaçlara ortak sahip olmamız daha ekonomik ve daha mantıklıdır. Her iki tarafın da doğal afetlerden dolayı uğradığı ciddi kayıpları dikkate alarak ve onları ortadan kaldırmayı hedefleyen bir ortak afet yönetimi biriminin kuruluşuna öncülük etme kararı aldık.

“Rum iş camiası geçmişe kıyasla çözümü destekler pozisyonundadır”

• Soru: Son olarak, devam etmekte olan müzakere süreciyle ilgili düşünceleriniz nelerdir?
• Toros:
Lefkoşa Ekonomik Forumu’nun 4 üyesi bu siyasi sürecin geri dönülmez bir yola girmesinde ısrarlıdırlar. Her örgüt kendi toplumundaki siyasi liderliğe bu konuda telkinler yapmaktadır. Biz bu projelerimizi de hayata geçirmekle, siyasi liderlik seviyesinde yürütülen müzakereleri gerçekten geri dönülmez bir noktaya getirmeyi umuyoruz. Eğer geri dönülmez noktaya getirmeyi başarırsak er geç birgün bir sonuç alacağız. Ayrıca daha önce de söylediğim gibi, Doğu Akdeniz dogal gaz projesinde Türkiye çok önemli bir rol oynayacaktır. Bu projenin hem tesisinde, hem de projesinin hayata geçmesinde çok büyük rol oynayacak bir ülke. Çünkü rezervlerden çıkacak olan gaz, borularla Kıbrıs üzerinden Türkiye’ye, Türkiye’de sıvılaştırılıp daha sonra AB ülkelerine gönderilecektir. Böylelikle bölgede işbirliği, istikrar, güç ve refah ortamı yaratılacaktır. Bu, Batı ve Batı’nın müttefikleri olan bizlerin çok ihtiyaç duyduğu birşey. 

Bizler, malumunuz üzere, bulunduğumuz toplumlarda önder iş camiası temsilcileriyiz. Lefkoşa Ekonomik Forumu’nu oluşturan örgütlerin tümü, bulundukları toplumlarda iş camialarının lokomotifleri olup, Kıbrıs çözüm müzakerelerinde adil ve kalıcı bir uzlaşıya varılmasına yardımcı olmayı hedeflemektedirler. Memnuniyetle söylemek istiyorum ki, bu süreçte bir araya geldiğimiz Rum iş camiası temsilcileri, geçmişe kıyasla büyüyen bir oranda, çözümü destekler pozisyondadırlar. Bunun sebebi de çözümden elde edilecek ekonomik kazanımlarla ilgili farkındalığın artmakta olduğu, ve mevcut bölünmüşlüğün sürdürülebilir olmadığının artık barizleşmesidir. Mesela 2013 yılının ilkbaharında yaşanan finans krizinin malum sebeplerinin derinine inerseniz, kökte Kıbrıs Sorunu yatar. Dolayısıyla Rum iş camiasının bu sorunun giderilmesine olan destekleri geçmişe kıyasla hayli büyüktür. İşte bu güç birliğiyle siyasiler üzerinde gerekli etkiyi kullanmayı hedefliyoruz. 

“Sürecin olumlu yönde gelişeceğine inanıyorum”

• Soru: Bunlar hedefledikleriniz, arzuladıklarınız peki ama müzakere sürecindeki gidişatı nasıl değerlerdiriyorsunuz?
• Toros:
Beklenenin gerisinde bir hızda devam etmektedir. Dolayısıyla bu, bizde bir takım hayalkırıklıkları yaratıyor şüphesiz, fakat müzakereler tıkanmış değildir. Bazı konularda ilerlemeler vardır. BM Genel Sekreteri’nin yeni özel danışman atamış olması ilerleme beklentilerimizi artırmaktadır. Ayrıca Başbakan Sayın Davutoğlu başkanlığında kurulan yeni Türkiye hükümetinin bu konuyu gündemine alarak destek vermesi ve hatta bu sürecin tıkanmasına veya geri dönmesine asla müsaade etmeyeceklerini defalarca anlatmaları, su ve enerji eksenli başka ilişkileri de tesis ederek sürece katkı koyacaklarını açıklamaları, AB’nin üyesi olan Kıbrıs Cumhuriyeti’ne yapmakta olduğu telkinler, Amerika’nın ve Fransa’nın Kıbrıs münhasır ekonomik bölgesinde kazmaya başladıkları rafineri kuyuları gibi konular bu sürecin olumlu yönde gelişeceğinin sinyalleridir. Her iki lider de özellikle yeni süreçte, Sayın Eide nezdinde kararlıklıklarını ve iyi niyetlerini belirtmişlerdir. Bu da çok takdire şayan bir olaydır.

Dolayısıyla şansen ben, bu sürecin olumlu yönde gelişeceğine inanan birisiyim. İnanmak yeterli değildir, hepimiz, başta iş camiası olmak üzere  yürüttüğümüz girişimleri gittikçe artan bir dozda devam ettirmeliyiz ve bunun halkın diğer kesimlerine de yayılması gerekiyor. Bunu temenni ediyorum.

(Fotoğraflar: Didem MENTEŞ)

Röportaj Haberleri