“Avustralya’da Kıbrıslı Türk Kadını, Göç ve Kimlik…”

“Avustralya’da Kıbrıslı Türk Kadını, Göç ve Kimlik…”

Avustralya’da 40 yıl boyunca mücadele vermiş, yarım kalan eğitim hayatını tamamlayarak, kendi hayatından yola çıkarak 68 yaşında master tezini tamamlamış bir Kıbrıslı, Yüksel Adal…

 

Didem MENTEŞ

Hayatta hiçbir şey ‘geç’ ve ‘imkansız’ değil… Bunun en somut örneği ise 68 yaşında master tez çalışmasını tamamlayan, iyi ve kalıcı bir işe imza atan Yüksel Adal… 1973’te ailesiyle birlikte göç ettiği Avustralya’da 40 yıl boyunca mücadele vererek ayakta kalmış, bu süre içerisinde de yarım kalan eğitim hayatını ‘yüksek onur’ derecesiyle tamamlamış bir Kıbrıslı. Ayakta alkışlanacak bir başarı gösteren Yüksel Adal, bu noktaya hem işleyerek hem eşine ve 4 çocuğuna bakarak hatta torunlarının yükünü de üstlenerek önce liseyi, ardından üniversiteyi ve son olarak 2013 Ekim ayında master tezini tamamlayarak gelen bir kişi. “Yapmam zordur ya da imkan yoktur” diyerek mazeret üreten insanlara örnek teşkil eden Yüksel Adal, istedikten sonra her şeyin başarılabileceğini gösterdi…

5 YILLIK ÇALIŞMA VE BAŞARILI BİR SON…

Yüksel Adal, Avustralya’da yaşadığı süre içerisinde ‘göç’ olgusunun kendisini etkilediği gibi orada yaşayan Kıbrıslı Türk kadınını nasıl etkilediğini, neler yaşadığını merak etti ve yola çıktı. 5 yıl önce yarı zamanlı başladığı master tezinde “Avustralya’da Kıbrıslı Türk Kadını, Göç ve Kimlik…” konusunu irdeledi. Adal, Melbourne şehrinde yaşayan 15 Kıbrıslı Türk kadını ile mülakat yaparak, farklı bulgular elde etti. Göç, kimlik, aile hayatı, gelenek görenekler ve kadın erkek ilişkilerini ele aldı. Üç değişik nesli temsil edecek şekilde seçilen bu kadınlar; Kıbrıs’ta doğup büyüdükten sonra gidenler, aileleriyle küçük yaşta göç edenler ve Avustralya’da Kıbrıslı Türk anne ve babadan doğan 5 kadını ele aldı.
Yüksel Adal, 5 yıllık çalışma sonrası bu kadınların tümünün 60 yıllık bir zaman birimi içerisinde, göçün etkisiyle çok değişik duygu ve düşüncelere sahip olduğunu gözledi.

ÜÇ NESİL İNCELENDİ

15 kadının tümünün de hem Kıbrıs’a hem de Avustralya’ya bağlı olduklarını ve her iki ülkeyi de sevdiklerini söyledi. Yine bu kadınların aile bağları çok güçlü olduğu ve tümünün de aile yaşamlarında Kıbrıs Türk kültürünü yaşattığını aktardı. Kıbrıs’ın gelenek ve göreneklerinin biraz zayıf olsa da üçüncü nesildekilerin dahi kültürüne sahip çıkmaya çalıştığını aktardı. Kadın erkek ilişkilerinin de üç nesil arasında fark yarattığını söyleyen Adal,  Kıbrıs’ta doğan ilk ve ikinci nesildeki kadınların aile yapısında erkeğin hakimiyetinin ön planda olduğunu belirtti. Üçüncü nesil ise erkek kadın ilişkilerinde daha özgür ve eşitliğe inanıyor.


ADRES KIBRIS: 40 yıl önce Avustralya’ya göç hikayeniz nasıl başladı?
Y. ADAL: “Yıl 1973 Kıbrıs’taki toplumlar arası sorunların sürüp gitmesi ve barışın ufukta görünmemesi, ekonomik güçlükler ve 3 çocuğun geleceğinin belirsizliği göç nedenimiz oldu. 28 yaşında genç bir anne olarak 3 çocuk ve eşimle elimizde bir düdüklü tencere ve cebimizde sadece 41 Avustralya Doları ile Lefkoşa Havaalanı’ndan bir bilinmeyene yol aldık. Bir yandan korku ve heyecan bir yandan umut…  Onun yanında Kıbrıs’ı geride bırakmanın pişmanlığı, gözyaşlarıyla sulanıyordu. Cesur olmaya, olumlu düşünmeye çabalıyordum. Melbourne şehrine vardığımızda çevre yabancı, insanlar değişik, yolda gördüklerin Kıbrıslılara benzemiyordu. Lisan Türkçe değil, her şey ama her şey yabancıydı. Tüm sevdiklerim, ailem uzaklarda kalmıştı. Gece gündüz gözyaşlarımı tutamıyordum. Annem haklıydı. Gurbetteydim… İlk yıllar bu büyük değişikliğe ayak uydurmak ve yeni vatana, yeni bir kimliğe kavuşabilmenin heyecanı ve kavgası ile geçti. Yeni hayat düzenine ayak uydurmak, çocuklarımıza iyi bir gelecek verebilmek için gelmiştik.

“OĞLUMLA BİRLİKTE ÜNİVERSİTEDEN MEZUN OLDUM”

Tüm zorluklara karşı Avustralya bize politik bir özgürlük, yanında iş imkanları vererek kendimizi bu yeni ve gelişmekte olan topluma uyum sağlamayı başardık.
Çevreyi tanıdıktan sonra eğitim olanaklarının sadece çocuklara, gençlere değil tüm topluma fırsat eşitliği verdiğini gördüm. Bir yandan çalışıp aile bütçesine katkı yaparken, bir yandan da Kıbrıs’ta yarıda bıraktığım eğitimime devam etmek istedim. Lise diploması alabilmek için yetişkinler için olan okula başladım. Bu arada dördüncü çocuğumu dünyaya getirmiştim. Onu okulun bakıcılarına emanet ederek derslere katılıyordum. Bu kolay olmadı ama liseyi bitirerek Üniversiteye girmeye hak kazandım. Latrobe Üniversitesi’ne kaydımı yaptırdım. Sosyolojiden yüksek onur ile mezun oldum. Yarı zamanlı olarak 6 yılımı aldı. Mezun olduğum yıl lise diploması alabilmek için ilk gittiğim okulda, okul bakıcılarına bıraktığım oğlum Yener ile beraber aynı yıl mezun oldum. Ben sosyolojiden o da İletişim Teknolojisinden…


ADRES KIBRIS: ‘Avustralya’da Kıbrıslı Türk Kadını, Göç ve Kimlik…” oldukça zor bir seçim. Tezinizin konusunu hayata geçirmeye nasıl karar verdiniz? Hedefiniz neydi?
Y. ADAL:
İş hayatı devam ederken, çocuklar evlenmeye ve torunlar hayatımıza renk katmaya başlamıştı. Torunlara, eşime evdeki sorumluluklarıma devam ederken, daha da okumak arzum beynimde çağrışımlar yapıyordu. Bu arada bir süre Kıbrıs Türk Kadınlar Derneği Yönetim Kurulu’nda sekreter olarak gönüllü görev aldım. Kıbrıslı Türklerin radyo yayınlarına da senelerce emek verdim. Bu da beni pek tatmin etmemiş olacak ki okumaya, hayalimdeki araştırmayı yapabilecek bilgiyi ve fırsatı bana tanıyacak olan master yapma arzum her geçen gün artıyordu. İş hayatı ve torunlara bakmak beni yorsa da yapabileceğime olan inancım bunu körüklerdi. Bu kez Latrobun kapısını bu defa onur yapmak için çaldım. Avustralya’da yaşadığım uzun deneyimlerimden yola çıkarak yıllar sonra bu araştırmayı yapma arzum doğdu. Göçün ne olduğunu ve benim gibi Kıbrıs’tan göçen diğer Kıbrıslı Türk kadınlarının öykülerini öğrenmek istedim. Göç olgusunun bu kadınları  nasıl etkilediğini günlük yaşamlarından Kıbrıs kültürüne kadar nelerin değişip değişmediğini araştırmaya başladım”

ÜÇ FARKLI NESİL

ADRES KIBRIS: Tezinizin içeriğinden bahsedebilir misiniz?
Y. ADAL:
Kıbrıslı Türk kadını konusunda, Avustralya’da belki de dünyada ilk kez master dalında göç ve kimlik konusunda tez yapılmıştır. Ben yarı zamanlı olarak 2008 yılında başladığım tezimi Ekim 2013’te tamamlayabildim. Araştırmamı Melbourne şehrinde yaşayan 15 Kıbrıslı Türk kadını konu alarak yaptım. Göç, kimlik, aile hayatı, gelenek görenekler ve kadın erkek ilişkilerini ele aldım. Bu kadınlar üç değişik nesli temsil edecek şekilde seçilmişlerdir. Birinci gruptaki 5 kadın; 1952 ile 1970 yılları arasında göç edenler (Kıbrıs’ta doğup büyüdükten sonra gidenler). İkinci grup 1948 ile 1974 arasında aileleriyle küçük yaşta göç eden 5 kadın, son grup da ise 1955 ile 1982 yılları arasında Avustralya’da Kıbrıslı Türk anne ve babadan doğan 5 kadını ele alarak mülakatı yaptım.

ADRES KIBRIS: Ne gibi bulgular elde ettiniz, neler gözlemlediniz?
Y. ADAL
: Kıbrıs Türk kültürü ve Avustralya kültürü arasındaki değişimler ve bu değişimlerin günlük hayatlarını nasıl etkilediğini inceledim. Bu kadınların tümü 60 yıllık bir zaman birimi içerisinde, göçün etkisiyle çok değişik duygu ve düşüncelere sahip olduğunu gözlemledim. 15 kadının tümü de hem Kıbrıs’a hem de Avustralya’ya bağlı olduklarını ve her iki ülkeyi de sevdiklerini söylediler. Yine bu kadınların tümünün aile bağları çok güçlüdür. Tüm bu kadınlar evlerinde Kıbrıs Türk kültürünü yaşatmaktadırlar. Kıbrıs’ın gelenek ve görenekleri orada zayıflasa da üçüncü nesildekiler de sahip çıkmaya çalışıyorlar. Özellikle bayramlarda toplanarak bir arada oluyorlar.

ADRES KIBRIS: Kıbrıs’taki geleneksel hayat tarzı orada sürdürülüyor mu?
Y.ADAL:
İlk ve ikinci nesil Kıbrıs’taki geleneksel hayatlarını sürdürmeye devam ediyor. Yaptıkları iş kendilerine aittir. Kadın erkek ilişkileri de üç nesil arasında fark yarattığı görülüyor Kıbrıs’ta doğan ilk ve ikinci nesildeki kadınların aile yapısında erkeğin hakimiyeti ön plandadır. Üçüncü nesil özellikle Feminizmin gelişmesiyle etkilenmiştir. Onlar erkek kadın ilişkilerinde daha özgür ve eşitliğe inanıyorlar. Avustralya’da doğan 5 kadından sadece 2 tanesinin aile ilişkilerinde kadın erkek eşitliği bulunmuştur. Bunun böyle olmasının bir başka nedeni ise Avustralya toplumunun kadın erkek eşitliğine önem vermesinden dolayıdır.

------------------------------------------


“Sistemsizlik, Kıbrıs’a dönüşü imkansız kılıyor”

ADRES KIBRIS: Ya vatanları neresi?
Y.ADAL:
Birinci nesil kadınlar Avustralya’yı vatan olarak görmezler. 60 yıllık bir yaşamdan sonra bile onlar için ilk vatan Kıbrıs’tır. Avustralya’ya göç ettikleri zaman kendilerini oraya ait görmediler. 60 yıldan sonra yumuşadılar ve Avustralya’ya adapte oldular. İlk nesil kendisini korku içinde hissetmişti. Ama Avustralya’da doğanlar, birinci nesil gibi korku içinde değiller, onlar Avustralya’yı birinci vatanı olarak görürler. Birinci nesle nazaran ikinci ve üçüncü nesil kendisini daha çok adapte etmiş daha özgür hissediyor. İkinci nesildeki 13 kadın Avustralya’daki değişime ayak uydurarak yaşamlarını farklı sürdürürken, bu nesildeki kadınlardan 1 tanesi 30 yıldan sonra değişime uğradı. Bu kadın bana “30 yıl annemin öğrettikleriyle yaşadım. Kadın erkek eşitliği bilmeden yaşadım” dedi. Bu kadın çocukları büyüttükten sonra da yaptığı farklı değildi.

ADRES KIBRIS: Araştırma sonucunda gözlemlediğiniz en önemli bulgunuz ne oldu?
Y.ADAL:
Kesinlikle geriye dönüş düşünülmüyor…  15 kadın bütün hayatını Avustralya’da sürdürmeyi istiyor. İlk nesil Kıbrıs’ta bıraktıkları ailelerinin giderek azalması, Güney’de kalanların ve savaştan dolayı evlerini ve köylerini kaybetmesi nedeniyle geriye dönüşü düşünmüyorlar. Kıbrıs’a sadece ziyaret amaçlı gidip gelmeyi düşünüyorlar, dönecekleri yer yine Avustralya oluyor çünkü Avustralya onlar için huzur… Özellikle de Kuzey Kıbrıs’taki ‘sistemsizlik’ de onların Kuzey Kıbrıs’a dönmemeleri için bir etken. Kıbrıs’ın 60 yıl içinde çok değiştiğini, doğru düzgün bir sistem olmadığı için Kıbrıs’ı yaşanacak bir yer olarak görmüyorlar. Üçüncü nesil Kıbrıs’ta doğmuş olmasa da Kıbrıs’ı çok seviyorlar. Ailelerini ziyaret edip gidip geliyorlar. Kıbrıs onlar için önemli…

Dergiler Haberleri