Akkule'de çok kültürlü açılış

Mağusa’da  Suriçi’nin girişinde yer alan Akkule Kara Kapısı’nın  konzervasyon çalışmaları   tamamlandı.

Mağusa’da  Suriçi’nin girişinde yer alan Akkule Kara Kapısı’nın  konzervasyon çalışmaları   tamamlandı.
UNDP tarafından, AB finansmanıyla gerçekleştirilen konzervasyon   projesinin tamamlanması nedeniyle dün akşam Akkule’de tören düzenlendi.  Akkule’de düzenlenen törene, UNDP, AB ve BM yetkilileri, projede görev alan uzmanlarla akademisyenlerin yanısıra halk da büyük ilgi gösterdi.  

KIBRIS RUM DIŞİŞLERİ BAKANLIĞI’NA TEPKİ, KATILIMI ARTIRDI

Törene, çoğu AB üyesi olmak üzere 12 ülkenin Kıbrıs Büyükelçisi ve maslahatgüzarlarının da katılması dikkat çekti.  İngiltere, İrlanda, İspanya, İtalya, Avusturya, Almanya, Slovakya, Finlandiya, Çekya ve Bulgaristan büyükelçi düzeyinde, ABD ve Hollanda ise maslahatgüzar düzeyinde Mağusa’daki törende temsil edildi.  
Kıbrıs Rum Dışişleri Bakanlığı, 4 Haziran’da  Kıbrıs Cumhuriyeti'ndeki tüm yabancı misyonlara ve uluslararası örgütlere gönderdiği  “sözlü nota”da, KKTC’de bulunan tarihi alanların ziyaret edilmemesi istenmiş, Kıbrıs Rum basını bu talebin yabancı misyonlarda rahatsızlığa yol açtığını kaydetmişti. 

SPEHAR’DAN “KÜLTÜREL ALANLARI ZİYARET” ÇAĞRISI

Birleşmiş Milletler Genel Sekreterinin Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar, törende yaptığı konuşmada, Akkule’nin restorasyonunun barış yolunda atılmış önemli bir adım olduğunu söyledi.  Spehar, “Gerek resmi kurumlarda, gerekse sivil toplumda, tarihi mirasın korunması çabalarına destek veren tüm Kıbrıslıları kutluyorum” dedi.
Spehar, törende bulunan uluslararası temsilcilere de seslenerek, bu tür girişimlerin desteklenmesi çağrısında bulundu.  Spehar, kültürel alanların ziyaret edilmesinin, geçmişten ders çıkarmak, ortaya konan bilgeliği, hoşgörü ve barış için gelecek nesillere aktarmak için önemli olduğunu vurguladı.  Spehar, Kıbrıs’ın zengin kültürel mirasının tüm insanlık için bir gurur kaynağı olduğunu kaydetti.

“AB BU PROJENİN PARÇASI OLMAKTAN GURUR DUYUYOR”

Avrupa Komisyonu Yapısal Reform Destek Hizmeti Birimi Müdürü Kjartan Björnsson törende yaptığı konuşmada, Mağusa’nın hala  tarih ve kültürel miras ile dolu değerli bir yer olmaya devam ettiğini belirterek, mühendisler ile mimarların  Mağusa’yı korumak ve barışın sembolü yapmak için ortaya koydukları çabayı kutladı.
Björnsson, Avrupa Komisyonu’nun  Kıbrıslıların  barış içinde nasıl birlikte çalışabileceklerinin net bir örneği olan çalışmaya mali yardım yaptığı için memnuniyet duyduğunu ifade etti.
Björnsson Kültürel Miras Teknik Komitesi, UNDP ve Avrupa Birliği’nin Kıbrıs’taki kültürel mirasın korunması için  yakın bir ortaklık meydana getirdiğini ifade ederek, “Biz, bu barış ve uzlaşı  ortaklığının bir üyesi olmaktan  gurur duyuyoruz” dedi.
Björnsson,  Avrupa Birliği’nin, Teknik Komite’nin en başından beri yanında olduğunu,  2012 yılından buyana  Kültürel Miras Teknik Komitesi’nin önceliklerinin uygulanması için  Kıbrıs Türk toplumuna verilen  Yardım Programı üzerinden 14,7 milyon  Euro sağladığını söyledi.

“ADA GENELİNDE ONLARCA ESERİ YOK OLMAKTAN KURTARDIK”

Kültürel Miras Teknik Komitesi Temsilcisi Ali Tuncay, Mağusa surlarının  bir çok insanın hayatına  dokunduğunu ve şekillendirdiğini belirterek, kentte yaşayanların yüzyıllar boyunca  güne surlar üzerinden doğana güneşle başladıklarını,  surların bazıları için savunma ve güvenlik anlamına geldiğini,  surların dışında yaşayanların da yıllar boyunca surları görerek büyüdüklerini anlattı.
 Tuncay,  “Kültürel Miras Teknik Komitesi bize  ancak işbirliği yapar, birlikte çalışır ve üretirsek verimli olabileceğimizi öğretti” diyerek, ada genelinde onlarca eseri yok olmaktan kurtardıklarını bildirdi.
Tuncay, yaptıkları işlerle sadece eserleri restore etmediklerini, aynı zamanda Kıbrıslı Türk ve Rumlar arasında  en fazla ihtiyaç duyulan güven ve barış  kültürünü oluşturacak ortamı da yarattıklarını söyledi.
Tuncay, “Kültürel Miras Teknik Komitesi olarak bizler  bu coğrafyadaki tarihi eserlerle  olan barışımızı gerçekleştirdik. Kökeni ne olursa olsun adadaki tüm Müslüman ve Hristiyan ibadet yerleri, ile Bizans, Lüzinyan, Vendik, Osmanlı ve diğer medeniyetlere ait tüm  eserler bizim  ortak mirasımız ve zenginliğimiz  olması gerekiyor” dedi..
Komite olara  eserleri koruma yönünde ağır bir sorumluluk üstlendiklerinin farkında olduklarını söyleyen Tıncay,  zaman karşı yarışarak Kıbrıs sorununun çözümünü  bekleyemeyecek durumda olan  eserleri kurtarmaya çalıştıklarını kaydetti.

“SURLAR YÜZYILLARCA YILLIK TARİHİN TANIĞI”

Kültürel Miras Teknik Komitesi Temsilcisi Takis Hadjidemetriou, Mağusa’nın surları, çan kuleleri kiliseleri, ve diğer yerlerinin  yüzlerce  yıllık tarihleriyle  geçip giden pek çok insanın yaptıklarına tanıklık ettiklerini belirtti.
Hadjidemetriou, ortak amaçlar  için karşılıklı güven ve iyi niyet ortamında  Teknik Komite’nin  kültürel mirası tutarlılık ve sorumluluk içinde korumak için çalışmaya devam edeceğini ifade etti.
 Hadjidemetriou ,törene katılanlara “ Savaşın ve çatışmaların izlerini taşırken  Akkule Kara Kapısı’nı  şimdi barış, anlayış ve işbirliğine açık bir yer olarak bırakıyoruz” mesajını verdiklerin kaydetti
Hadjidemetriou, tüm hayallerinin  tüm Kıbrıs’ın  çok kültürlü ve barış dolu Mağusa gibi olduğunu görmek olduğunu sözlerine ekledi.

“BU GİBİ GİRİŞMLER KALICI BARIŞ İÇİN ÖNEMLİ BİR ARAÇ”

Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı Program ve Ofis Mdürü Tiziana Zennaro, Akkule’deki konzervasyon çalışmalarının  Mağusa için yapılan konzervasyon çalışmalarının  kalbine yerleşen bir çalışma olduğunu, Mağusa surlarının  bugünlere  ulaşmayı başarmış askeri mimarinin en iyi örneklerinden  olduğunu ifade etti.
Zennaro,  Kültürel Miras Teknik Komitesi’nin şehre odaklandığını ve  Avrupa Birliği’nin kültürel mirasını korumak için şimdiye kadar  4 milyon Euro’dan fazla  yatırım  yaptığını,  bugüne kadar kentte 5 projenin tamamlandığını, bir projenin de devam etmekte olduğunu söyledi.
Zennaro,  UNDP’nin, Avrupa Birliği ve Teknik Komite ile yakın işbirliğinde  yüzlerce Kıbrıslı  Rum ve , Kıbrıslı Türk iki toplumdan öğrencileri bir araya getiren  toplumlararası girişimleri gerçekleştirmekten memnun olduğunu kaydetti.
Zennaro, böylesi girişimlerin  kalıcı barışa, ve güvenin artırılmasına  ulaşmak için önemli bir araç olduğunu ifade etti.

 

"ORTAK MİRASA SAHİP ÇIKTIK"

Öte yandan Mağusa’da Ravelin (Akkule) Burcunun açılışıyla ilgili Mağusa İnisiyatifi ile Mağusa Kentimiz (Famagusta Our City) ortak açıklama yaptı.

Geçmişimize, ortak değerlerimize sahip çıkmaya başladık. Empati yapmayı denedik ve başardık. Sınır tanımadan görev yapan Kültürel Miras Teknik Komitesi’nden ve sınırsızca bizlere destek veren UNDP ve AB temsilcilerinden ortak mirasa sahip çıkma yönünde çok katkılar aldık. Bir ülkeyi bölmeden, din ve ulus ayırımı yapamadan sevmeyi ve korumayı öğrendik.

 

Açıklamada şu şekilde;

Dün Mağusa Surlarının en görkemli yapılarından biri olan Ravelin (Akkule) Burcu’nun konzervasyon ve güçlendirme çalışmalarının tamamlanmasının ardından açılışı vardı. Bu muhteşem günde bizlerle beraber olan kentlilerimize, ada halkına, adada görev yapan ve önemli sayıda katılımla geceye destek veren yabancı misyon şefleri ve büyükelçilerine, BM Kıbrıs Özel Temsilcisi Elizabeth Spehar’a ve ayrıca projeye katkı koyan Kültürel Miras Teknik Komitesi ekibine, UNDP ile AB temsilcilerine teşekkürü bir borç biliyoruz. Dün adamızın ortak kültürel mirasını din, dil, ırk ayırımı yapmaksızın sahiplenmenin mutluluğunu yaşadık ve paylaştık.

Mağusa kenti tüm adanın kültürel mozaiğinin bir aynasıdır. Bizler, bu kentten gelip, geçen, yerleşen, ve kültürlerini serpen insanların çocuklarıyız. Onların bıraktıklarının mirasçıyız. Milliyetçiliğin gözlerimizi kör ettiği yıllarda birbirimize verdiğimiz zararlarla kalmadık, kendi atalarımızın bize bıraktıkları kültüre mirasımızı da yok etmeye çalıştık. Bu mirası da insanlar gibi Türk/Rum veya Müslüman/Hristiyan diye tanımlayıp ayırdık ve saldırdık.

Ve şimdi kendi kendimize yaptığımız bu saldırılardan sonra ortak bir bilince ve ortak bir mirasa sahip olduğumuzu yavaş yavaş anlayıp, konuşmaya başladık. Geçmişimize, ortak değerlerimize sahip çıkmaya başladık. Empati yapmayı denedik ve başardık. Sınır tanımadan görev yapan Kültürel Miras Teknik Komitesi’nden ve sınırsızca bizlere destek veren UNDP ve AB temsilcilerinden ortak mirasa sahip çıkma yönünde çok katkılar aldık. Bir ülkeyi bölmeden, din ve ulus ayırımı yapamadan sevmeyi ve korumayı öğrendik.

Bu adanın ortak kültürel mirası on binlerce yıllık ortak geçmişimizin ta kendisidir. Bunun bizleri birleştirecek bir öğe olduğunu, işbirliğine ve barışa katkı yapacağına inanıyoruz.

Tam da bu süreçte Kıbrıs Cumhuriyeti Dışişleri Bakanlığı’nın ülkemizde başlayan ortak kültürel mirasımıza sahip çıkma, toplumlararası diyalog, ortak bilinç ve ortak vatan olgusunu baltalama yönünde girişimlerine tanık oluyoruz. Tekrardan etnik ayrımcılığa prim verircesine adayı kuzey/güney olarak bölmeye, adanın bölünmüşlüğüne destek verircesine ortak kültürel mirasımıza ulaşımı engellemeye yönelik girişimlerini protesto ediyor ve akşamki katılımın bu girişimlere ciddi bir yanıt olarak değerlendiriyoruz.

 

Haberler Haberleri