Akıncı, Guterres'in 'Kıbrıs Raporu'nu değerlendirdi

Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi'ne sunduğu son “Kıbrıs Raporu”nu değerlendirdi.

Kıbrıslı Türk lider Mustafa Akıncı, BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in Güvenlik Konseyi'ne sunduğu son “Kıbrıs Raporu”nu değerlendirdi.

Akıncı değerlendirmesinde,  Kıbrıs Rum tarafının olumsuzluğuna, Kıbrıs Türk tarafının da olumlu tutumunun görmezden gelindiğine işaret etti.

Akıncı’nın ifadeleri şu şekilde:

Akıncı’nın ifadeleri şu şekilde:

BM Genel Sekreteri Antonio Guterres’in 6 Ekim 2018-10 Nisan 2019 dönemini kapsayan raporu BM Güvenlik Konseyi'ne sunularak bugün resmileşmiş bulunmaktadır.

BMGS her zaman beklendiği gibi taraflar arasında dengeli bir tutum izlemeye çalışmıştır. Genel Sekreteri temsilen temaslar yapmakta olan Sn. Lute’un çalışmaları henüz sona ermediğinden, bu tutumun gerekçesi anlaşılır olmakla birlikte; sonuç olarak Kıbrıs Türk tarafına yapılmış bir haksızlık oluşturmaktadır.

Guterres Çerçevesi…

Şöyle ki, raporda yeri geldikçe geçmiş mutabakatlara, 11 Şubat 2014 belgesine ve 30 Haziran 2017 tarihli Guterres çerçevesine atıf yapılmaktadır ama adı geçen geçmiş mutabakatlar ve belgeler karşısında tarafların konumuna değinilmemektedir. Bilindiği gibi Sn. Lute ile temaslarımızda referans kavramlarını oluştururken, Kıbrıs Türk halkının yetkilendirdiği Lider olarak geçmiş mutabakatları, 11 Şubat 2014 belgesini ve sulandırılmaması kaydı ile 30 Haziran 2017 çerçevesini zemin olarak kabul ettiğimizi ifade etmekteyiz. Buna karşılık Rum tarafı siyasal eşitlik ve etkin katılım örneğinde olduğu gibi geçmiş mutabakatlardan çok önemli bir ilkeyi reddetmekte, bunun yanında 30 Haziran 2017 çerçevesi yerine mevcut olmayan bir 4 Temmuz 2017 çerçevesi koymaya çalışmaktadır.

Raporda Rum tarafının olumsuzluğuna açıklıkla değinilmemesi ciddi bir eksikliktir. Kıbrıs Türk tarafının olumlu tutumunun da görmezden gelinmesi üzüntü vericidir. Rum tarafının olumsuz tavırlarının BM raporlarında görmezden gelinmesi bilinmelidir ki Kıbrıs’ta çözüm çabalarına katkı yapmamaktadır.

“Ucu açık müzakere geçmişte kaldı”

Buna rağmen BMGS’nin raporunda iki kesimli iki toplumlu Federasyonda siyasal eşitlik vurgusu, geçmiş mutabakatlara ve 11 Şubat belgesine atıfta bulunması ve aynı zamanda bir kez daha çerçevenin 30 Haziran 2017 tarihli metin olduğunun kayda geçmiş olması önemlidir ve Rum tarafına dolaylı da olsa bir uyarı anlamındadır. Bunun yanında ucu açık süreçlerin artık geçmişte kaldığı ve sürecin çözüm odaklı olması gerektiği belirtilmektedir. Bu da Genel Sekreterin, sürecin takvimli olması gerektiği konusundaki Kıbrıs Türk tarafının yaklaşımı ile aynı düşüncede olduğunu göstermektedir.

Tüm bunlar Kıbrıs Türk tarafı olarak ortaya koymakta olduğumuz istikrarlı ve tutarlı tavrın kabul gördüğü anlamındadır.

“Yapıcı ve tutarlı tavrımız sürecek”

Güven artırıcı önlemler konusunda da benzer dengeci tavır sergilenmektedir. Mobil telefonlar konusu belki en nihayet gerçekleşeceğe benzese de bu konuda Rum tarafının yanlışta ısrarı 4 yıl kaybettirmiştir. Benzer şekilde Kıbrıs Türk kurumlarının AB ile uyum çalışmaları Crans Montana sonrasında Rum tarafının engellemesi ile durmuş bulunmaktadır. Raporda bu konular da görmezden gelinmiştir.

Buna rağmen Kıbrıs Türk tarafı olarak yapıcı ve tutarlı tavrımızı sürdürmekte kararlı davranacağız. Kıbrıs’ta kalıcı bir barışın, adil bir çözümün tüm taraflar için en hayırlı sonuç olacağının bilinci içerisinde olacağız.

Bunun yanında Kıbrıs Türk halkına yıllardır uygulanan ambargoların haksızlığı ve gereksiz yere sürdürüldüğü de artık anlaşılmalıdır. Çözüm için elinden geleni fazlasıyla yapmış ve hala yapmakta olan halkımıza karşı bu tutum büyük bir adaletsizlik anlamındadır.

 

 

 

İlgili Haberler

Haberler Haberleri