34 yaşındaki Devran Türeray’ın genç yaşta hayata veda etmesi, geçmişe dair bir tartışmayı yeniden alevlendirdi. Mağusa’daki 10. Piyade Taburu 2. Piyade Bölüğü’nde 1999 yılında askerlik görevini yaptığı sırada komutanı tarafından “cehennem topuzu” ile darp edildiği ve bu olay sonrasında böbreklerini kaybettiği iddia edilen Türeray’ın ailesi ölümden dönemin 'bölük komutanını' sorumlu tuttu.
Ayşe GÜLER
Mağusa’daki 10. Piyade Taburu 2. Piyade Bölüğü’nde 1999 yılında askerlik görevini yaptığı sırada komutanı tarafından “cehennem topuzu” ile darp edilerek, yaşananlar sonrasında böbreklerini kaybettiği iddia edilen 34 yaşındaki Devran Türeray’ın ölümü geçmişe dair bir tartışmayı yeniden alevlendirdi.
Türeray’ın hayatını kaybetmesinin ardından acılı aile yaşananlara isyan etti, oğullarının ölümünden dönemin ‘komutanını’ sorumlu tuttu.
Acılı anne Semra Türeray, “Oğlum, askerlik yaptığı dönemde komutanı tarafından feci şekilde dövüldü. Sonrasında böbreklerini kaybetti. Benim oğlumu komutanı böbrek hastası etti. Ondan şikayetçiyim” şeklinde konuştu.
Eşini hiç beklemediği bir anda kaybeden Fatoş Türeray ise yetkililere çağrıda bulunarak, eşinin ölümünün araştırılmasını istedi.
Öte yandan Devran Türeray’ı söz konusu dönemde Gülseren Kışlası’ndaki revirde ilk muayene eden Patoloji Uzmanı Dr İbrahim Kobat ise “Devran bana vücudundaki yaralar ile ilgili başvurmuştu. Cildinde iltihaplı yaralar vardı. Yaptığım muayenede vücudunda herhangi bir darp izine rastlamadım. Protein kaybına rastladık, böbreklerde problem vardı” dedi.
Kobat, “Komutanı tarafından daha önce dövülmüş olabilir, bilemiyorum. Belki ailesine de daha önce komutanından dayak yediğini söylemiştir” şeklinde konuşarak, “ Revire geldiğinde vücudunda darp izi yoktu. Bana komutanı tarafından darp edildiğini de söylemedi” dedi
Anne Türeray: “Oğlumu topuzla dövdüler”
YENİDÜZEN’e gözyaşları içerisinde konuşan anne Türeray şöyle konuştu: “Oğlum Mağusa’da Maraş Karakeşler’de 1998 yılında askerliği yapıyordu. O gün Dipkarpaz’a sözlüsünü görmeye gitmişti. Benzin olmadığı için orada kalmıştı. Dipkarpaz’a Devran’ın sözlüsüne telefon ettim. Devran’ın orada olduğunu öğrendim. Devran’a neden askere gitmediğini sordum. Bana araba olmadığını ve bölüğe gidemediğini söyledi. Ben de bunun üzerine Dipkarpaz’a gittim, oğlumu aldım bölüğe kendi elimde teslim ettim. Oğluma bir şey yapmasınlar dedim. “ şeklinde konuştu.
“Olayın yaşandığı günden bir gün sonra Devran’ın arkadaşı evi telefonla aradı. Bana oğlumu bir ovaya götürdüklerini ve topuzla dövdüklerini söyledi” diye konuşan Türeray, yaşanların üzerine eşi Hüseyin Türeray ile oğlunu görebilmek için bölüğe gittiklerini anlattı.
Türeray, “Bölüğe gittiğimizde oğlumu bize göstermediler. Devran’ın nöbette olduğunu söylediler. Daha sonra bizi başka bir bölüğe yolladılar” şeklinde konuştu.
Türeray şöyle konuştu: “Devran, iki askerin yardımıyla yanımıza gelebildi. Ona ne olduğunu sordum. Bana ‘Anne beni çıplak dövdüler. Belime topuzu vurdular’ dedi. Bende onu alıp, eve götürmek istedim, izin vermediler. Bana oğlumu Mağusa Hastanesi’ne yollayacaklarını söylediler.”
“Doktor bize oğlumun darp edildiğini söyledi”
Oğlunun Mağusa Hastanesi’ne sevk edildiğini ancak hiçbir şekilde kendilerine göstermediğini dile getiren Türeray, “Hastaneye gittik, oğlumu bize göstermediler. Kapısına iki tane asker koydular” şeklinde konuştu.
Türaray, oğlunu Mağusa Hastanesi’nde tedavi eden Mücahit isimli doktorun kendisine Devran’ın darp edildiğini ve kendilerine bu konuyla ilgili darp raporu vereceğini söylediğini aktardı.
Türeray, oğlunun Mağusa Hastanesi’nden Girne Askeri Hastanesi’ne sevk edildiğini anlattı.
“Doktorlar, oğlumun GATA’ya sevk edileceğini, kendisini göremeyeceğimizi söylediler. Ama ben gidip, gördüm. Bizden kimseye bir şey söylememizi istemediler” diye konuşan anne Türeray, oğlu Devran’ın kendilerinin isteği üzerine Lefkoşa’daki hastaneye sevk edildiğini belirtti.
Türeray, “Lefkoşa’daki hastanesinde oğlumun kapısına asker koydular. Onu görmemize izin vermediler. Arka merdivenlerden çıktım, oğlumu gördüm. Ona korkmamasını söyledim. Oğlum her şeyi anlattı, dayak yediğini gazetecilere söyledi. Doktor raporunda oğlumun bir böbreğini patlattıkları yazıyordu” şeklinde konuştu.
-------------------------------------------------------------
“Kapımıza askerler geldi…”
Türeray, şöyle devam etti: “Yaşananları gazetelere anlattık diye, kapımıza GKK’dan askerler geldi. Olayla ilgili biz şikayette bulunmuştuk. Bizden olayla ilgili şahit göstermemizi istediler. Devran’ın askerden çok samimi olduğu bir arkadaşı vardı. O şahit olmayı kabul etti. Ama onun da ailesini ölümle tehdit ettiler. GKK Komutanı bizi çağırdı, kocamla birlikte gittik. Bize, soruşturma açacağını söylediler. Ama aylar geçti soruşturma yok. Devamlı olarak konu gazetelerde yer aldı. O dönemin GKK Komutanı bana ‘bir oğlun var. Üniversitede okur. Onun başına neler geleceğini bilir misiniz’ dedi. Bende bunun üzerine korktum, şikayetimi geri çektim”
-----------------------------------------------------------------
“Bizi süründürdüler”
Olayların yaşandığı dönemde Lefkoşa’da bir fırında çalıştığını söyleyen Türeray, “ İşe giderken, sabah 06:00 sıralarında iki tane üniformalı asker üzerime araba sürdüler. Orada benden başka kimse yoktu. Canımı zor kurtardım. İşe gittim, ustama beni durdurmamı yoksa fırını yakacaklarını söylediler, tehdit ettiler” şeklinde konuştu.
Türeray, yaşananların üzerine önce kendisinin sonra da eşinin işten durdurulduğunu belirterek, “Nereye gitsek iş bulamadık. Bizi süründürdüler. Kimse bize yardımcı olmadı” dedi.
------------------------------------------------------------------
“Güney Kıbrıs’ta böbreğimi verdim”
Anne Semra Türeray, Oğlu Devran’ın yaşadığı acılara katlanamayarak böbreğini vermeye karar verdiğini anlattı.
“Türkiye’ye gittik. Bizi ameliyata alacaklarında askerler devreye girdi. Bana ‘damarların zayıftır, ameliyata alamayız’ dediler” şeklinde konuşan Türeray, bunun üzerine ülkeye geri döndüklerini belritti.
Türaray şöyle devam etti: “ Sağlık Bakanlığı’na gittim. Türkiye’de neden ameliyat edilmediğimi sordum. Beni Güney Kıbrıs’a yolladılar. Sınır kapıları açılmadan 2002 yılında oğluma böbreğimi vermek için Güney’e geçtik. Orada ameliyat olduk, oğluma böbreğimi verdim”
“6 sene hiçbir sorun yoktu”
Güney Kıbrıs’ta oğluna böbreğini verdiğini söyleyen Türeray, “Devran’a böbreğimi verdim. 6 yıl hiçbir sorun yaşanmadı. Daha sonra böbreği apse attı. 2008 yılında tekrar makineye girmeye başladı. Güney Kıbrıs’a gittik. Devran ikinci kez ameliyat oldu” dedi.
Türeray, “oğlumu askere sağlıklı verdik. Hiçbir şeyi yoktu. Bize doğuştan böbrek hastası olduğunu söylediler. Peki oğlum hasta olmuş olsaydı neden onu askere aldılar” diye sordu.
“Komutanından şikayetçiyim”
Tekrar diyalize girmeye başlayan oğlu için yeniden böbrek aramaya başladıklarını anlatan anne Türeray, bu süre içerisinde olumlu bir adım atamadıklarını belirtti.
Türeray, Devran Türeray’ın haftada 3 kez diyalize girmeye başladığını ve oğlunun durumunun ağırlaştığını ifade ederek, “Oğlum dün diyaliz makinesi bağlanmak için hastaneye gitti. Evden eşiyle birlikte çıkmıştı. İyiydi, hiçbir sorunu yoktu. Oğluma bunu yapanlardan şikayetçiyim” dedi.
“Benim oğlumu komutanı böbrek hastası etti. Ondan şikayetçiyim” diye konuşan Türeray,
“Eşimin ölümü araştırılsın”
Devran Türeray’ın eşi Fatoş Türeray ise eşinin ölümünün araştırılmasını istedi.
“Eşimin hayatını kaybettiği günün sabahı eşim beni işe götürdü. Hiçbir şeyi yoktu” şeklinde konuşan Türeray, “Eşim diyalize girdiğinde beni arardı. Ama o gün beni aramadım. Defalarca kendisini aradım, ulaşamadım. Saat 12:00 gibi Devran’ı aradım. Telefona abisi çıktı, eşimi kaybettiğimi söyledi” dedi.
Eşinin 1 aydır Lefkoşa Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’nde tedavi gördüğünü ve 9 gün önce hastaneden taburcu olduğunu anlatan Türeray, “Doktorlar bana, eşimin sağlık durumunda hiçbir sıkıntı olmadığını söylediler. Hastanede bir ay yattık. 9 gün önce hastaneden çıktı. Mademki eşimde bir rahatsızlık vardı, neden hastaneden çıkardılar” diye sordu.
Acılı eş Fatoş Türeray şöyle konuştu: “ Eşimin diyalizden değil, kalp krizinden hayatını kaybettiğini söylediler. Kimse bize eşimin neyi olduğunu söylemedi. Hastaneden çıktık, 9 gün sonra eşimi kaybettim”
----------------------------------------------------------
Patoloji Uzmanı Dr İbrahim Kobat: “Vücudunda darp izi yoktu”
Devran Türeray’ı söz konusu dönemde Gülseren Kışlası’ndaki revirde ilk muayene eden Patoloji Uzmanı Dr İbrahim Kobat, “Devran Türeray bana vücudundaki yaralar ile ilgili başvurmuştu. Cildinde iltihaplı yaralar vardı. Yaptığım muayenede vücudunda herhangi bir darp izine rastlamadım” şeklinde konuştu.
YENİDÜZEN’e konuşan Dr Kobat, Devran Türeray’a yapılan tahlillerin sonucunda ‘protein kaybına’ rastlandığını ve böbreklerde problemle karşılaştıklarını anlattı.
“Komutanı tarafından dövülmüş olabilir, bilemiyorum…”
“Komutanı tarafından dövülmüş olabilir, bilemiyorum. Belki ailesine de daha önce komutanından dayak yediğini söylemiştir” şeklinde konuşan Kobat, “ Revire geldiğinde vücudunda darp izi yoktu. Bana komutanı tarafından darp edildiğini de söylemedi” dedi.
Kobat, Türeray’ın vücudundan böbreklerle ilgili oluşan sorunun ‘darp’ nedeniyle kaynaklanmasının mümkün olmadığını da vurguladı.
“Protein kaybı görüldü”
Revirde yapılan kontrollerin ardından Devran Türeray’ın Mağusa Hastanesi’ne sevk edildiğini söyleyen Kobat şöyle konuştu: “Devranın vücudunda rastladığım bulgular benim uzmanlık alanıma girmiyordu. Bu yüzden kendisini Mağusa Hastanesi’ne sevk etti. Orada yapılan tahlilerde Devran’ın vücudunda protein kaybının görüldü. Devran’ın vücudunda deri enfeksiyonuna neden olan bakteri, böbreklerine de zarar vermişti. Mağusa Hastanesi’nin ardından Lefkoşa’daki hastaneye sevk edilmişti” dedi.
Soruşturma komitesi kurulmuştu
Kobat, Devran Türeray’ın ailesinin yaşanan olayları bazı gazetelere anlatması üzerine Güvenlik Kuvvetleri Komutanlığı tarafından soruşturma komitesi kurulduğunu aktardı.
Ortaya atılan iddialar karşısında komitenin revir kayıtlarını ve tespit edilen bulguları incelediğini söyleyen Kobat, “soruşturma sonucunda herhangi bir darp olayına rastlanmadığı tespit edilmişti” şeklinde konuştu.
----------------------------------------------------------------
“Gitme annem…”
Lefkoşa Dr Burhan Nalbantoğlu Devlet Hastanesi’ne diyaliz için giden ve önceki gün kalp krizi sonucu hayatını kaybettiği açıklanan Devran Türeray, dün son yolculuğuna uğurlandı.
Türeray, dün Lefkoşa İsmail Safa Camisi’nde kılınan öğle namazının ardından gözyaşları içerisinde Lefkoşa Kabristanlığı’na defnedildi.
Cenaze töreninde anne Semra Türeray’ın ağırları yürek burktu.
“Gitme annem, keşke ben ölseydim” diye feryat eden anne Semra Türeray’ın güçlükle ayakta durduğu gözlemlendi.
İki yıllık evli olan Türeray’ın cenaze törenine GKK tarafından yollanan çelenkler dikkat çekti.