Emekli Yüksek Yönetim Denetçisi (Ombudsman) Emine Dizdarlı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) ve Taşınmaz Mal Komisyonu (TMK) sürecine ilişkin yaptığı açıklamada, “AİHM ve TMK konusunda son düzlükteyiz.” dedi.
Sosyal medya hesabından açıklama yapan Dizdarlı, Taşınmaz Mal Komisyonu’nun (TMK), Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM) tarafından benimsenen bir kurum olduğunu hatırlatarak, AİHM’in 10 Haziran 2025 tarihli kararı ile TMK’nın daha verimli ve sonuç odaklı çalışması ve verilen tazminat kararlarının gecikmeden ödenmesini öngördüğünü belirtti.
Dizdarlı, AİHM’in verdiği kararda, sair şeyler yanında, müracaat sahibinin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’nin 41’inci maddesi altındaki tazminat talebini Aralık 2025 tarihine kadar askıda bıraktığını ifade etti.
“Durum bu noktada iken, Maliye Bakanlığı, Taşınmaz Mal Komisyonuna aktarılması gereken 41 milyon sterlin meblağ ile memur maaşlarını ödediği iddia edilmiştir.” diyen Dizdarlı, “Sayın Bakan basın açıklaması yaparak ‘ödemeler ödenekler çerçevesi içerisinde devam ettiğini’ ileri sürmüş ancak TMK’nın parasına el konulduğu konusunda sessiz kalmıştır. Aralık ayında kararın açıklanmasına takriben iki ay kala bu işlemin yapılması, en basit şekilde ifade edilmesi gerekirse büyük bir talihsizliktir.” ifadelerini kullandı.
Dizdarlı, Türkiye Cumhuriyeti’nin ve dolaylı olarak Kıbrıslı Türklerin aralık ayındaki karşılaşacağı mağduriyetleri azaltmak veya bu mağduriyetleri iyileştirmenin özellikle hükümetin görevi olduğunu vurguladı. “Hükümet bu konuda hayati bir rol üstlenmelidir. Sadece TMK’ya olanaklar çerçevesinde ödemeler yapmak yeterli değildir. Önemli olan neler olabileceğini ve kararın olası etkilerini şimdiden öngörmek ve ona göre tedbirler almaktır.” dedi.
Emine Dizdarlı, “TMK ile ilgili alınacak önlemler, atılacak adımlar ciddi ve acildir. Aksi halde, toplumun hak ve menfaatlerinin doğrudan ve olumsuz şekilde etkileneceği açıktır. İdarenin, önümüzdeki kısa süre içerisinde, hızlıca, uygun ve tutarlı bir biçimde gerekli adımları atması önem taşır. Bu durumun ihmal edilmesi hâlinde, toplum olarak, geriye dönüşü imkânsız zarara uğramamız kaçınılmaz olacaktır.” uyarısında bulundu.