8 Mart Komitesinden Çağrı

Bazı siyasi parti, sendika ve kadın örgütleri, Kıbrıs müzakerelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir barışla sonuçlandırılması çağrısı yaptı.

Bazı siyasi parti, sendika ve kadın örgütleri, Kıbrıs müzakerelerinin toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir barışla sonuçlandırılması çağrısı yaptı.

Bu parti, sendika ve kadın örgütlerinin oluşturduğu “8 Mart Organizasyon Komitesi”, kadınlar ve LGBTİ bireyler olarak, yaşamın her alanında karşı karşıya kaldıkları “ekonomik”, “sosyal”, “siyasi” ve “kültürel” hak ihlallerine dikkat çekerek, toplumsal cinsiyet eşitliği ve insan hakları temelinde inşa edilecek adil bir düzen kurma hedefini yineledi.

Akova Kadınlar Derneği, CTP/BG Kadın Örgütü, DAÜ BİR-SEN, DAÜ-SEN, FEMA, Gönyeli Kadın Gönüllüleri, KTAMS, KTÖS, KUİR KIBRIS, Mağusa Kadın Araştırmaları Merkezi (MAKAMER), Mezopotamya Kültür Derneği, Mormenekşe Kadınlar Birliği, POST Araştırma Enstitüsü, SORÖV, TDP, Toplumsal Cinsiyet Dayanışma Kurulu, YKB ve YKP-FEM adına 8 Mart Organizasyon Komitesi bugün KTÖS Lokali’nde bir basın toplantısı düzenledi.

Komite ayrıca sabah saatlerinde 5 ilçede 8 Mart nedeniyle bildiri dağıttı. Komite’nin düzenlediği geleneksel 8 Mart yürüyüşü ise yarın gerçekleşecek. Yürüyüş, Cumhuriyet Meclisi önünden başlayıp, Dereboyu-Citroen ışıklarında sona erecek.

“SESİMİZİ SOKAĞA TAŞIDIK”

MAKAMER Başkanı Sıdıka Özdoğa’nın komite adına okuduğu ortak açıklamada, geçmiş yıllarda olduğu gibi bu yıl da demokrasi, adalet ve eşitliğin gerçekleştirilmesi için seslerini sokağa taşıdıklarını söyledi.

Kıbrıs sorununa dair önemli gelişmelerin yaşandığı bu günlerde, 8 Mart’ın daha anlamlı bir hâl aldığına işaret eden Özdoğa, iki yılı aşkın bir süredir kesintiye uğradıktan sonra yeniden canlanan toplumlararası görüşmelerin geçmişte yapılan hataların tekrarlanması halinde yeniden hüsranla sonuçlanabileceğine dikkat çekti.

Özdoğa, “Yine de umudumuzu canlı tutuyor, söndürülmüş barış ateşinin alevlenmesine katkı sağlamaya hazır olduğumuzu belirtiyoruz” dedi.

Barışın, iki liderin imzalayacakları bir anlaşma metninden çok daha önemli bir değer olduğunu kaydeden Özdoğa, kadınların senelerce verdikleri mücadelelerin bir ürünü olan ve Birleşmiş Milletler tarafından kabul edilen 1325 numaralı kararın, barış sürecindeki kadınların rolü ve önemine ilişkin saptamalar yaptığına vurgu yaptı.

Özdoğa, savaş ve çatışma koşullarının erkek egemen yapısına işaret ederek, barışı tesis etmek için yürütülen çözüm süreçlerinde kadınların söz sahibi olmamasının, kurulacak olan her türlü çözümde kadınların deneyimlerini yok saymak anlamına geldiğini söyledi.

Sıdıka Özdoğa, “Kalıcı ve cinsiyetçi olmayan barış adına eşit katılımın sağlanması için mücadele edip, müzakere süreçlerinde esas ve belirleyici unsur olmayı hedefliyoruz. 8 Mart’a dair söyleyecek sözümüzü, barışın tesis edilmesi ile bağlantılı talepler çerçevesinde şekillendirmenin gerekli olduğuna inanıyoruz”

TALEPLER

8 Mart Organizasyon Komitesi ayrıca, “uzun yıllardır sürdürülen toplumlararası görüşmelerin, toplumsal cinsiyet eşitliğini gözeten bir şekilde barış ile nihayete erdirilmesini; İki toplumun siyasi eşitliğine dayalı bir şekilde tesis edilecek federal çözüm sonucunda askersiz bir adanın var olmasını; Kurulacak olan Federal Kıbrıs’ta kadınların karar verme mekanizmalarında erkeklerle eşit şekilde temsil edilmeleri için özel önlemlerin geliştirilmesi ve tüm çalışma organ, kurul ve komisyonlarda yüzde 50 cinsiyet kotasının esas alınmasını; BM İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi ve BM Kadına Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi (CEDAW) ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere, insan hak ve özgürlüklerini içeren uluslararası sözleşmelerin esas alınmasını; Devletin toplumsal cinsiyet eşitliği temelinde atacağı adımlarda ilgili sivil toplum örgütleri ile işbirliği yapmasını; Tüm dünyayı egemenliği altına alan neo-liberal politikalarla mücadele edebilecek alternatif ekonomik önerilerin oluşturulmasını; Kadınların ve LGBTİ bireylerin evde, işte, sokakta maruz kaldığı erkek şiddetinin ortadan kaldırılması için gerekli yasal ve kurumsal düzenlemelerin derhal hayata geçirilmesini; Basın kuruluşlarının cinsiyetçi yayınlar yerine barış gazeteciliği çerçevesinde yayın yapmalarını; Kadınlara, LGBTİ bireylere, azınlık gruplarına, göçmenlere ve mültecilere (sığınmacılara) yönelik ayrımcılık, ırkçılık, simgeleştirme veya aşağılama niteliği taşıyan nefret söylemi ve/veya nefret suçlarının önüne geçilmesi için gerekli çalışmaların yapılmasını; Cinsiyetçi ve heteroseksist eğitim yerine, insan haklarını temel alan, eşitlikçi eğitim müfredatlarının oluşturulmasını; Ekolojik dengeyi bozan her türlü faaliyetin engellenmesi için gerekli adımların atılmasını; Gece kulüplerinde seks kölesi olarak çalıştırılan kadınların insanca yaşayıp çalışabilmelerine imkân tanıyacak sosyal güvenlik haklarının tesis edilmesini; Ev işleri ve hasta bakımı gibi sorumlulukların kadınlık görevi olarak algılanmasının yarattığı emek sömürüsünün ortadan kaldırılmasını” talep etti.

Haberler Haberleri