“Yerli üretimi desteklemek kişilerin inisiyatifine bırakılmamalı”

Geçmiş yıllar ile günümüz arasında köprü kurarak tekstil sektörünün bulunduğu noktayı değerlendiren Leman Ticaret Direktörlerinden Aydın Yorgancıoğlu, gelinen noktada var olan yanlışlara değindi, olası çözüm önerileri sundu

Fehime ALASYA

Leman Ticaret Direktörlerinden Aydın Yorgancıoğlu “yerli üretimin” önemine dikkat çekti.

Vatandaşın, yerli ürünlere veya üreticiye bireysel olarak destek verdiğini dile getiren Leman Ticaret Direktörlerinden Aydın Yorgancıoğlu, bu desteğin kişilerin inisiyatifine bırakılmaması gerektiğini ifade etti, kendi iş yaşamından örnekler vererek bu duruma açıklık getirdi. Turizm ve eğitim alanındaki kalkınmadan yerli üreticilerin faydalanamadığını ileri süren Yorgancıoğlu, her şeye rağmen, aza kanaat getiren işletmelerin, yerli üreticileri desteklediğinden duyduğu memnuniyeti dile getirdi.

Ülke şartlarında, içinde bulunduğumuz olumsuzluklarda olası bir barış süreciyle çıkılacağına inanan Yorgancıoğlu, bu sayede ada ekonomisinin güçleneceği ve halkın alım gücünün yükseleceği inancında.            

Aile mesleği olan ticaret ile 1950’li yıllardan beridir yoğrulan bir aile, Yorgancıoğlu ailesi, Leman Ticaret… Spor kıyafetlerle tekstil hayatına başlayan Leman Ticaret, okul veya iş yeri üniforması ile devam ediyor. Mehmet Ali Yorgancıoğlu’nun satış, Şahsine Çağlı’nın imalat, Aydın Yorgancıoğlu’nun da muhasebe alanına yoğunlaştığı şirkette, üç kardeş ortaklığı ile yılların firması hayata tutunmaya çalışıyor, zamana meydan okuyor.  

Yıllarca spor üniformalar diken işletme, maddi, manevi, ülke sporuna da büyük katkılar sağlamış. Halen daha bu yardımları sürdüren işletme, artık büyük kitlelere ulaşamasa da okuldaki ihtiyaçlı çocukların üniformalarını ücret talep etmeden tedarik ediyor.

Yanında 700-800 kişi çalıştıran ve zaman içinde yok olan birçok yerli işletme olduğuna dikkat çeken Yorgancıoğlu, yerli üreticilere devlet desteği verilmediğinden yakınarak, birçok köklü firmanın aile şirketine gönülden bağlı olduğu için işletmesini ayakta tutmaya çalıştığını öne sürdü.

Tekstil sektörüne adım attıkları yıllarda yanında 100’e yakın eleman çalıştıran şirket, günümüzde, yoğun olduğu aylarda 50 kişi ile hizmet vermekte.

Son dönemde dövizin tırmanmasının, ülke ekonomisindeki mücadeleyi çok zorlaştırdığını dile getiren Yorgancıoğlu, bu yılki satışlarında düşüş görüldüğünü ifade etti.    

İthal ürünlerle rekabetin söz konusu olmadığını dile getiren Yorgancıoğlu, tekstil sektöründe dünya ülkeleri arasında önce gelen bir ülke olan Türkiye ile rekabetin mümkün olmadığını belirtti. Ada içinde olan rekabette ise rakibinin olmadığını ifade eden Yorgancıoğlu, yerli tekstil sektöründe çok az firmanın ayakta kaldığını kaydetti.

Yerli üretime devlet desteği ve teşviki verilmesi ve tüm bunların bir yaptırımının olması gerektiğine değinen Leman Ticaret Direktörlerinden Aydın Yorgancıoğlu, adadaki bavul ticaretinin de bir an önce son bulması temennisinde bulundu

“Yurt dışından gelip de kapımızı giren kalmadı”

Günümüzde yapılan ihracatlarının çok zayıf olduğunu dile getiren Yorgancıoğlu, “1980’li yıllarda Türkiye’den otobüs otobüs insan geliyor, alışveriş yapıyordu, şimdi yurt dışından gelip de kapımızı giren kalmadı” diyerek küçük bir anımsatmada bulunuyor. Yapılan çeşitli uygulamalar ile vatandaşın üretimden koparıldığına serzenişte bulunan Yorgancıoğlu şöyle devam ediyor: “1982 yılında üç kardeşimle birlikte, anne ve babamın yaptığı bu mesleğe girdim. Ufak bir atölye ile başladık. Annem ve babam zaten tekstil işiyle uğraşıyordu. Annemden de büyük destek alarak bu işe başladık. İlk başlarda annem Leman ve babam Kemal bu işi birlikte yapıyorlardı. Annem Arasta’daki dükkânında tekstil satışı yapıyor, babam da dışarıda arabasıyla satış yapıyordu. Daha sonraları biz kardeşler de işin içine girdik ve annemi sattığı şeyleri bizim yapabileceğimize inandırdık. Biz fabrikada dikiyorduk, annem ve babam da satıyordu. Hem üretim hem ithalat hem de dağıtım yaptığımız o yıllar çok parlak dönemlerimizdi. Bu dönem sadece bizim için değil, ülkedeki tüm işletmeler için parlaktı. Günümüzde sadece üretim yapıyoruz, ihracat durma noktasında.  1993 yılında Türkiye gümrük birliğine girince buradaki ticaret de gerilemeye başladı. Türkiye dünyaya açıldı, buraya alışverişe gelmez oldu. 90’lardan sonra gerileme başladı ve tekstil yavaş yavaş bitti. Gümrük işin içine girdi… Spor malzemeleri ile başladık fakat akabinde okullara üniforma dikerek devam ettik. Çorap, pijama, atlet ve bunun gibi birçok ürün mağazamızda bulunuyor. Daha çok okullara yönelik üniformalar dikiyoruz.”

“Gönülden bağlı olduğumuz için devam ediyoruz”

Üretici firmalara destek verilmediğinden yakınan Yorgancıoğlu şöyle devam etti: “İnsanlar çıkıp Türkiye’ye alışverişe gidiyor, biz artık onlarla rekabet edemiyoruz. Üstelik devlet tüm bu durumun altından kalkabilmemiz için destek vermiyor. Vergi, elektrik, su, sigorta, yatırım gibi birçok kalemde zorlanıyoruz. İşçilik yüksek, kalifiye eleman bulmakta zorlanıyoruz, düşük kredi destekleri yok… Sanayici olmak için ya gönülden bağlanmanız ya da çok zengin olmanız gerekiyor sanırım… Aile şirketi olduğumuz, gönülden bağlı olduğumuz için devam ediyoruz.  Tekstil diye bir sektör kalmadı. Devlet kurumları veya devlet üniversitesi bile yerli sanayi ile çalışmıyor… Birçok özel okul ile çalışıyoruz, ama firmaların çoğu Türkiye’den alışveriş yapıyor.

Yerli üretimi destekleme konusunda devletin çeşitli önemleler alması gerektiğinin altını çizen Yorgancıoğlu, bunun kişilerin inisiyatifinde kalmaması gerektiğinin altını çizdi.

Yorgancıoğlu durumu şöyle değerlendirdi:

“Devletin bunu mecbur etmesi gerekiyor. Bireysel olarak vatandaşlarımız çok anlayışlıdır, yerli ürünleri desteklemeye çalışıyorlar. Ama Türkiye’deki büyük firmalar ile rekabetimiz buna yenik düşüyor. Her gün televizyonda yayınlanan reklamlar, yapılan tanıtımlar ve büyük piyasaları ile rekabet edemiyoruz. Tuğladan, plastik borudan tutun da şampuan fabrikasına kadar her şeyi kendimiz üretiyorduk.

Artık sadece üniforma yaptığımız için çok fazla vatandaş mağazamıza girmiyor. Şubat eylül ayları arasında satışın en durağan olduğu, üretimin ise doruk noktada olduğu dönemlerdeyiz. Mart ayından ocak ayı sonuna kadar 50 kişi ile üretim yapıyoruz. 1980’li yıllarda terziden sekretere kadar 100 kişi ile çalışıyorduk, şimdilerde 50 kişi ile işimizi döndürebiliyoruz” dedi.

“Elimiz bağlanıyor…”

İş yaşamında karşılaştıkları en büyük sıkıntının da dairelerdeki bürokrasi olduğuna değinen Yorgancıoğlu, “Köklü bir şirketiz, 1980’lerde bile sigorta yatırıyorduk. Akabinde işten çıkışlarını vermenin falan gerekiyordu belki ama o yıllarda çok sıkı değildi. Bizden çıkıp yıllarca başka sektörde çalışan işçiler üzerimize kayıtlı görülüyordu. O yıllarda bürokrasiye fazla önem verilmiyordu, devletteki tutanaklar kayıtlar çok sistemli değildi. Sonraları bilgisayar sistemine geçildi, bu geçişlerde bazı kayıtlı veriler sisteme düzgün işlenmedi. Adam öldü gitti, halan daha bende sigortalı görülüyor…  Avukat aracılığıyla bu işi çözmeye çalışıyoruz. Tek tek kendi arşivlerimizde bulunan evraklar ile bu hataları gidermeye çalışıyoruz. Tüm bunları gidermeden de temiz kâğıdı alamıyoruz. Temiz kâğıdı alamadığımız için de kredi alamıyoruz, elimiz bağlanıyor. Çeşitli kararlar ile muafiyetler ile işlerimizi kolaylaştırmaya çalışsalar da bu tarz sorunlar bizi çok yoruyor” şeklinde konuştu.

“İnsanların alım gücü de düştü”

Dövizin yükselmesindeki kötü gidişatın birçok işletme gibi kendi şirketlerini de etkilediğini anlatan Yorgancıoğlu, satışların düştüğünden yakındı. Yorgancıoğlu, “Dövizin bu durumundan kötü etkilendik. Zaten fazla kar payı ile çalışmıyoruz. Döviz giderek artıyor fakat bizim ürün fiyatlarımız artmıyor. Maliyet fiyatlarımız arttı, girdilerimiz düştü. İnsanların alım gücü de düştü. Bu yıl satışlarımız bayağı düştü, bunun da dövizdeki yükselişten olduğunu düşünüyorum.”

“Bazı yerli firmalar çok kar amacı gütmeden bizi de destekliyor”

Ülke ekonomisine büyük katkısı olan turizm ve eğitim alanındaki piyasanın da Türkiye’den alışveriş yaptığını anlatan Yorgancıoğlu, sadece belli başlı büyük firmaların yerli üretici ile çalıştığını kaydetti. Yorgancıoğlu, adadaki bavul ticaretinden yakınırken şu örnekleri verdi: “Burada açılan oteller gidip yurt dışında tüm işlerini yapıyor. Otel, gidip Türkiye’de binlerce çarşaf yaptırıyor. Buraya dönünce de eksildiği 5-10 çarşafı benden yaptırmak için geliyor. Kabul etmiyorum. İnsanlar Türkiye’den gelip burada iş bağlayıp dönüyor. Vergi ödemiyor, şirketi yok, Türkiye’den ucuza yaptırıyor ve gelip burada pazarlıyor. Bu bavul ticaretine de dur diyen yok. Bazı okullar gidip üniformalarını Türkiye’den yaptırıyor, buradan diktirmiyor, yerli sanayiye gelmiyorlar. Türkiye’de tek tip üniforma yaptırıyorlar, buraya da gelince standart ölçülerin dışında kalan kilolu veya zayıf öğrenciler için bizimle çalışmak istiyorlar… Adada bazı işletmeler, çok fazla kar amacı gütmeden, yerli üreticiyle çalışıyor. Çok kar elde etmiyor belki ama tüm istediği elinin altında, farklı masraflardan karlı çıkıyor o yüzden bazı yerli firmalar çok kar amacı gütmeden bizi de destekliyor.”    

Leman Ticaret’in kurucuları Leman ve Kemal Yorgancıoğlu

Şirketin yaklaşık 100 işçi ile çalıştıkları 1980’li yıllardan bir anı

Dönem dönem yoğunluk yaşayan fabrikada çalışanları dikim telaşında

İlgili Haberler

Röportaj Haberleri